Personel Mevzuatı Bültenleri Dizisi 2: Sicil ve Disiplin
Milli Eğitim Bakanlığının personel bültenleri yayınlanmaya devam ediyor. Bilindiği üzere daha önce sitemizde "ek ders ücretlerine" ilişkin bülteni yayımlamıştık. Bakanlıkça yayımlanan personel mevzuatı bültenlerinin ikincisini "Sicil ve Disiplin" oluşturmaktadır. Sicil ve disiplin bülteni, 'sicil' ve 'disiplin' olmak üzere ikiye ayrıştırılmış ve her iki konuda ayrı ayrı önce mevzuat, sonra açıklamalar, daha sonra da görüşler olmak üzere üçe ana başlık altında detaylandırılmıştır. Ayrıntılar için tıklayın.
MEMURLAR.NET'İN NOTLARI
1- Aşağıda yer alan açıklamalarda yer alan kanun veya yönetmeliklere mevzuat bölümünmden ulaşabilirsiniz.
2- Tüm sayfayı, yazının sonunda yer alan "Yazdır" tuşuna basarak yazdırabilirsiniz.
T.C.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI
Personel Genel Müdürlüğü
SAYI :B.08.0.PGM.0.23.01.03.134- 3174 / 69983 13/09/2004
KONU: Sicil-Disiplin Mevzuat Bülteni
Genel Müdürlüğümüz, "Personel Mevzuat Bültenler Dizisi"nin 2'ncisi olan "Sicil-Disiplin" konulu Personel Mevzuat Bülteni hazırlanarak (http://personel.meb.gov.tr) internet adresinde yayımlanmıştır.
Bilgilerinize arz/rica ederim.
Remzi KAYA
Bakan a. Genel Müdürü
PERSONEL MEVZUAT BÜLTENİ SİCİL-DİSİPLİN
SİCİL
A- İLGİLİ MEVZUAT
1. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (109-123 dahil aradaki maddeler)
2. Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği (18/10/1986 tarihli 19255 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlandı) (Değişikliği 1. 01/11/1989 tarihli ve 20329 sayılı Resmi
Gazete. 2. 12/05/1998 tarihli ve 23340 sayılı Resmi Gazete)
3. Milli Eğitim Bakanlığı Sicil Amirleri Yönetmeliği (03/06/1991 tarihli 20890
sayılı Resmi Gazetede ve 08/07/1991 tarihli 2340 sayılı Tebliğler Dergisinde
yayımlandı. Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Mevzuat Dairesi
Başkanlığı web sayfasındadır ve Değişiklikleri ektedir.)
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun sicil ile ilgili maddeleri
Memur Kütüğü, Numarası, Cüzdanı, Özlük Dosyası:
Madde 109- Devlet memurları kurumlarınca tutulacak memur kütüğüne kaydolunurlar.
Her memura bir numara verilir. Her memur için bir memur cüzdanı düzenlenir ve
bir özlük dosyası tutulur.
Sicil Dosyası:
Madde 110- Her Devlet memurunun bir sicil dosyası bulunur. Sicil amirleri
tarafından düzenlenecek sicil raporları ile varsa müfettişler tarafından verilen
denetleme raporları ve memurların mal beyannameleri sicil dosyalarına konulur.
Özlük ve Sicil Dosyasının Önemi:
Madde 111- Devlet memurlarının ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde,
derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde
özlük ve sicil dosyaları başlıca dayanaktır.
Sicil Amirleri:
Madde 112- (Değişik: 29/11/1984 - KHK 243/19 md.) Sicil raporu vermeye yetkili
sicil amirleri, kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığının olumlu görüşü alınmak
suretiyle 121 inci maddede öngörülen yönetmeliğe uygun olarak çıkarılacak özel
yönetmeliklerde belirlenir.
Kurumların taşra teşkilatlarında bulunan memurların sicil amirleri Vali ve Kaymakamlardır.
(Ek: 7/1/1988 - KHK 309/1 md.) Ancak, birden fazla ilde faaliyet gösterecek
şekilde bölge müdürlükleri olarak teşkilâtlanmış olan kurumlardan hangileri
hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmayacağı Bakanlar Kurulu'nca belirlenir.
Sicil Raporlarında Belirtilecek Hususlar:
Madde 113- Sicil amirleri, belli zamanlarda düzenleyecekleri sicil raporlarında,
memurların liyakat derecesini not esasına göre kıymetlendirerek tespit ederler.
Sicil Not Defteri:
Madde 114- (Mülga)
Sicil Raporlarının Doldurulması:
Madde 115- Sicil amirleri maiyetlerindeki memurların sicil raporları ile
birlikte, bunların genel durum ve davranışları bakımından da olumlu ve olumsuz
nitelikleri, kusur ve eksiklikleri hakkında mütalâalarını bildirirler.
Değerlendirme Kurulları:
Madde 116- (Mülga)
Memurların Uyarılmaları:
Madde 117- Devlet memurlarının yetersizlikleri halinde sicil raporlarında
yazılı bulunan kusur ve eksiklikleri, uyarılmaları bakımından, gizli bir yazı
ile atamaya yetkili sicil amirleri tarafından kendilerine bildirilir.
İtiraz Hakkı:
Madde 118- 117 nci maddeye göre kendisine tebligat yapılan Devlet memurları,
buna karşı tebliğ tarihinden itibaren en çok bir ay içinde aynı amirlere itiraz
edebilirler.
(Değişik: 29/11/1984 - KHK 243/20 md.) Atamaya yetkili amirler itirazla ilgili
kararlarını iki ay içinde ilgiliye yazı ile bildirirler.
Olumlu ve Olumsuz Sicil:
Madde 119- (Değişik: 29/11/1984 - KHK 243/21 md.)
Sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 100 üzerinden 60 ve daha yukarı olanlar
olumlu sicil almış sayılırlar.
Sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 60 ın altında olanlar olumsuz sicil
almış sayılırlar.
Sicil amirleri hakkında, daha üst amirlerce düzenlenecek sicil raporlarında,
maiyetlerinde çalışan memurların sicil notu takdirindeki başarı dereceleri göz
önünde bulundurulur.
Olumsuz Sicil:
Madde 120- (Değişik: 29/11/1984-KHK 243/22 md.)
İki defa üst üste olumsuz sicil alan memurlar başka bir sicil amirinin emrine
atanırlar, burada da olumsuz sicil almaları halinde memuriyetle ilişkileri kesilerek
haklarında T.C. Emekli Sandığı Kanununun emeklilikle ilgili hükümleri uygulanır.
Sicil Yönetmeliği:
Madde 121- (Değişik: 29/11/1984-KHK 243/23 md.)
Devlet memurunun mesleki ehliyetinin tespiti amacı ile sicilinde bulunacak bilgiler,
ayrılış sicilinin verileceği haller, sicil raporlarının şekli, taşıyacağı sorular,
düzenleme zamanı, uygulanacak not usulü ve bunların derecelendirilmesi, muhafaza
ile görevli makamlara dair esaslar ile itiraz ve bunu inceleyecek merciler;
Vali ve Kaymakamların hangi memurların birinci, ikinci ve üçüncü sicil amirleri
olduğu, hangi memurlar hakkında da ek sicil raporu verecekleri ve diğer hususlar
genel yönetmelikle düzenlenir.
Takdirname:
Madde 122- Görevinde olağanüstü gayret ve çalışması ile başarı sağlayan
memurlara merkezde atamaya yetkili amirler, illerde Valiler ve Kaymakamlar tarafından
takdirname verilebilir.
Takdirname sicile geçer.
Ödül:
Madde 123- (Değişik: 29/11/1984- KHK 243/24 md.)
Bağlı bulundukları kurumlarda olağanüstü gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine
göre başarılı görev yaptıkları görülen Devlet memurlarına bağlı veya ilgili
Bakanın uygun görmesi üzerine bir mali yıl içinde bir aylıkları tutarını, Emniyet
Hizmetleri Sınıfına dahil memurlarla Maliye ve Gümrük Bakanlığında gümrük işlerinde
görevli memurlara iki aylıkları tutarını aşmamak üzere ödül verilebilir. Bunlardan
uygun görülenlere ilgili Bakanın teklifi ve Başbakanın tasvibi ile bir aylıkları
tutarında daha ödeme yapılabilir.
Bu maddeye göre bir mali yıl içinde ödüllendirileceklerin sayısı, kurumun yılbaşındaki
serbest kadro mevcudunun binde onundan, Maliye ve Gümrük Bakanlığına tahsis
edilmiş serbest kadrolar ile Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı ve Emniyet
Hizmetleri Sınıfına dahil kadrolar için binde yirmisinden fazla olamaz.
B- SİCİLLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
(Bu bölümde geçen Yönetmelik ifadesinden "Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği" anlaşılacaktır.)
1) Memur Kütüğü, Özlük Dosyası, Sicil Dosyası
Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde, "Kamu kurumlarına memur olarak atananlar
kurumlarca tutulan memur kütüklerine kaydedilir. Her memura ayrı bir numara
verilir.
Kütüğün her memura ait bölümüne, memurun adı, soyadı, cinsiyeti, doğum tarihi
ve yeri, öğrenimi, kadrosu, işe başlama ve işten ayrılma tarihi ve sebebi kaydedilir.
Memur kütükleri özlük işleri birimlerince tutulur", 5 inci maddesinde "Kurumlarca
her memura kimlik belgesi olarak kullanılmak üzere memur cüzdanı verilir. Memur
cüzdanında memurun adı, soyadı, doğum yeri, doğum tarihi ve görevi belirtilir.
Herhangi bir sebeple kurumdan ayrılanların memur cüzdanları geri alınır.",
6.Maddesinde "Her memur için kurumlarınca bir özlük dosyası düzenlenir.
Bu dosyada memurun adı ve soyadı, kütük sıra numarası, doğum yeri ve tarihi,
cinsiyeti, medeni hali, nüfus hüviyet cüzdanı ile öğrenim belgesinin dairece
tasdik edilmiş suretleri, bakmakla yükümlü olduğu kimseler, öğrenim durumu,
bildiği yabancı diller ve derecesi, yaptığı lisansüstü eğitimi, staj ve incelemeleri,
sınıfı, derece ve kademesi, mecburi hizmetleri, askerlik durumu, adaylık ve
asli memurluğa atanma ve işe başlama tarihi, derece ve kademe ilerlemeleri,
imtihan başar dereceleri, sınıf ve yer değişiklikleri, hizmet içi eğitim durumu,
siciline işaretlenmek üzere kendisi tarafından verilen yayın ve eserleri, aldığı
takdirname ve ödüller, hakkında yapılan disiplin soruşturmalarına dair evrak
ve verilen disiplin cezaları, herhangi bir suçtan dolayı hakkında dava açılmış
ise hükümlülük (affedilmiş olsalar bile) men'i muhakeme veya beraat kararı;
sağlık durumuna, görevden uzaklaştırma, yaptığı fahri hizmetler, aldığı izinlere
ait bilgi ve belgeler ile memurluğa alınırken istenen diğer belgeler bulunur.
Bu Yönetmeliğin uygulanmasında özlük dosyaları memurların sicillerinin bir parçası
sayılır; gizli sicil raporlarının doldurulması esnasında ilgili sicil amirlerince
incelenebilir." denilirken, Sicil Dosyası ile ilgili olarak da 7'nci maddesinde
"Her Devlet memurunun bir sicil dosyası bulunur. Sicil dosyalarına sicil
amirlerince düzenlenen gizli sicil raporları ile varsa müfettişler tarafından
verilen denetleme raporları, mal beyannameleri, vali ve kaymakamlarca düzenlenen
ek sicil raporları konulur." hükmüne yer verilmiştir.
Memur kütüğü, memur cüzdanı, özlük dosyası ve sicil dosyaları ile ilgili iş
ve işlemlere, Personel Genel Müdürlüğünün 20/01/1995 tarihli ve B.08.0.PGM.0.23.01.01-30/212-10486
sayılı 1995/8 no'lu genelgesi eki Sicil İşlemleri adlı kitapçıkta açıklandığı
gibi devam edilmektedir.
2) Gizli sicil raporlarının doldurulma zamanı ve sicil raporlarının ilgili
birimlere gönderilmesi ile ilgili işlemler.
Yönetmeliğin 12 nci maddesinde; gizli sicil raporlarının her yılın Aralık ayının
ikinci yarısı içinde doldurulacağı, raporların ilgililerce en geç 31 Aralık
günü, tatile rastladığı takdirde takip eden çalışma günü, çalışma saati sonuna
kadar bunları muhafaza ile görevli makamlara teslim edilmesinin şart olduğu,
her ne sebeple olursa olsun sicil raporlarını bu tarihten sonra teslim edenler
hakkında idari soruşturma açılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Bu bakımdan; Bakanlığımız merkez, taşra ve yurt dışı teşkilâtında görevli personel
hakkında gizli sicil raporları, "Millî Eğitim Bakanlığı Sicil Amirleri
Yönetmeliği"nde tespit edilen sicil amirleri tarafından, her yılın aralık
ayının ikinci yarısı içinde doldurulacaktır. Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde
belirtilen istisnalar dışında, bu tarihten önce veya sonra doldurulan sicil
raporları geçersiz sayılacaktır.
Bakanlığımızın teşkilât yapısı ve bazı sicil amirlerinin maiyetinde çalışan
personel sayısının çokluğu dikkate alınarak, anılan tarihler arasında sicil
raporlarının doldurularak ilgili makamlara teslim edilmesi bakımından, her kademedeki
sicil amiri tarafından gerekli tedbirler alınacaktır.
a) Taşra teşkilâtında; birinci sicil amirleri, haklarında sicil raporu
dolduracakları personelin sicil raporlarında kendilerine ait bölümü durduktan
sonra, EK-1 deki örneğe uygun bir tutanakla, ikinci sicil amirlerine doğrudan
teslim edecekler, ikinci sicil amirleri de sicil raporlarının kendilerine ait
bölümünü doldurarak aynı örneğe uygun bir tutanakla ve resmi bir yazı ile il
millî eğitim müdürlüklerine (sicil raporlarını muhafaza ile ilgili birimine)
teslim edeceklerdir.
İkinci sicil amirleri; birinci sicil amiri ile kendisince yapılan değerlendirmelerin
memurun sicilinin olumlu veya olumsuz olmasına tesir etmesi veya sicil notu
arasında 10 puan veya daha fazla fark olması halinde, bu sicil raporlarını yine
tutanakla, varsa üçüncü sicil amirlerine teslim edecekler, üçüncü sicil amirleri
de sicil raporlarının kendilerine ait bölümünü doldurduktan sonra, resmi bir
yazı ve tutanakla il milli eğitim müdürlüğüne doğrudan teslim edeceklerdir.
Her kademedeki sicil amiri ve en son teslim edilen ilgili makamlarda bu işten
sorumlu olanlar istenildiği zaman sicil raporlarını teslim ettikleri tutanağının
bir örneğini ilgililere göstermek zorundadır. Bu bakımdan, tutanakların muhafazası
için gerekli tedbirler ilgililerce alınacaktır.
İl millî eğitim müdürlükleri sicil dosyası Bakanlık merkezinde tutulan personelin
sicil raporlarını, gerekli bilgiler kardeks fişlerine işlenmek üzere, (olumsuz
sicil raporları hariç) sicil raporlarının kimlere ait olduğunu gösterir dizi
pusulası ile birlikte ilgili merkez teşkilâtı birimine en geç 31 Aralık tarihinde,
tatile rastladığı takdirde takip eden çalışma günü teslim edeceklerdir.
Merkez teşkilâtı birimlerince gerekli bilgiler; Bakanlığın 10.4.1991 gün ve
Personel Genel Müdürlüğünün 209.7.MEV.D.BŞK.Pln.Şb.91/855/47436 sayılı genelgesi
(Genelge No: 1991/28) doğrultusunda kardeks fişlerine işlendikten sonra en geç
üç ay içinde Personel Genel Müdürlüğü Sicil Kıdem Dairesi Başkanlığına, sicil
raporlarının kimlere ait olduğunu gösterir dizi pusulası ile teslim edeceklerdir.
b) Yurt dışında sürekli görevle atanan personel ile 7/3479 Sayılı Bakanlar
Kurulu Kararına göre yurt dışına geçici olarak atanan öğretmenler ve geçici
görevle görevlendirilenlerin (sicil raporu düzenlenmesi için yeterli süre kadar
geçici görevle görevlendirilenlerin) sicil raporları da Milli Eğitim Bakanlığı
Sicil Amirleri Yönetmeliğinde
belirlenen sicil amirleri tarafından doldurulduktan sonra 31 Aralık tarihinde
Bakanlığımız Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü ile Dış İlişkiler Genel
Müdürlüğü'nde olacak şekilde, sicil raporlarının kimlere ait olduğunu belirtir
dizi pusulası ile birlikte gönderilecektir. Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü
ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü de sicil raporlarını ilgili valilik veya merkez
teşkilatı birimine dizi pusulası ile birlikte gönderecektir.
Yurt dışında geçici olarak görevlendirilen öğretmen ve diğer personelin sicil
raporlarının ilgili birimlere gönderilmesinde kolaylık sağlanması açısından
sicil raporunun "Görevi" bölümüne; ilgilinin Türkiye'deki görev yeri,
il, ilçe ve görev yaptığı okul veya kurumu gösterir şekilde "Ankara Polatlı
Cumhuriyet Ortaokulu Matematik Öğretmeni" gibi yazılacaktır.
3) Aday memurlar hakkında doldurulacak sicil raporları
Yönetmeliğin 12 nci maddesinde; "... Aday memurların sicil raporları işe
başladıkları tarihi takip eden birinci yılın dolmasından sonraki 15 gün içinde,
2 yıl süre ile adaylığa tabi tutulan aday memurların ikinci yıl sicilleri aynı
şekilde doldurulur.
Bir yıldan çok iki yıldan az bir süre ile adaylığa tabi tutulan memurların ikinci
sicil raporları, adaylıklarının kaldırılmasının söz konusu olduğu tarihte doldurulur."
hükmüne yer verilmiştir.
Aday memurlar hakkında, yönetmeliğin yukarıdaki hükümleri doğrultusunda sicil
raporu doldurulacaktır. Ancak adaylığı kaldırılan memur hakkında o yılın Aralık
ayının ikinci yarısında da sicil raporu doldurulup doldurulmayacağı hususunda,
memurun adaylığının kaldırıldığı tarih ile o yılın 31 Aralık tarihi arasında
6 ay ve daha fazla sürenin bulunması halinde, o yılın Aralık ayında da sicil
raporu doldurulacak, son 6 yıllık sicil notu toplamının hesabında bu sicil raporuna
itibar edilecektir. Memurun adaylığının kaldırıldığı tarih ile o yılın 31 Aralık
tarihi arasında 6 aydan az bir süre bulunması halinde ise, Aralık ayının ikinci
yarısında memur hakkında sicil raporu doldurulmayacak, bu durumda son 6 yıllık
sicil notu ortalamasının hesabında, adaylığın kaldırıldığı tarihten sonraki
15 gün içinde doldurulan sicil raporu dikkate alınacaktır.
ÖRNEK: 1) 20 Nisan 2004 tarihinde göreve başlayan aday memur; 19 Nisan
2005 tarihinde bir yılını dolduracağından bu tarihi takip eden 15 gün içinde
memur hakkında sicil raporu düzenlenecektir. Bu memurun bir yılını doldurduğu
19 Nisan 2005 tarihi ile sicil raporlarının en son teslim tarihi olan 31 Aralık
2005 tarihi arasında 6 aydan fazla süre olduğundan, bu memur hakkında 2005 Aralık
ayının ikinci yarısında yeniden sicil raporu düzenlenecektir.
ÖRNEK: 2) 10 Eylül 2004 tarihinde göreve başlayan aday memur, bir yılını
9 Eylül 2005 tarihinde dolduracağından, bu memur hakkında 9 Eylül 2005 tarihinden
sonraki 15 gün içinde sicil raporu düzenlenecek, 9 Eylül 2005 tarihi ile 31
Aralık 2005 tarihi arasında 6 aydan az bir süre olması sebebiyle, Aralık 2005
ayının ikinci yarısında sicil raporu düzenlenmeyecektir.
4) Sicil raporu doldurmak için gerekli süre
Yönetmeliğin 13 üncü maddesinde; "Haklarında sicil raporu düzenlenecek
memurların, değerlendirilmelerini yapacak sicil amirlerinin yanında en az altı
ay çalışmış olmaları şarttır.
Üç sicil amiri bulunan memurlar hakkında sicil verecek amirlerden bir veya ikisinin
bulunmaması halinde mevcut amirlerin raporuna itibar edilir.
İki sicil amiri bulunan memurlar hakkında da yukarıdaki fıkrada belirtilen durumda
birinci veya ikinci sicil amirinin dolduracağı sicil raporu o yıl için geçerli
sayılır.
Bir sicil amiri bulunan memurlar hakkında o sicil amirinin değerlendirmesine
göre işlem yapılır.
Sicil amirlerinin hiçbirinin bulunmaması veya sicil verecek süre görevde kalmamaları
halinde sicil raporları sonradan göreve atananlar veya vekilleri tarafından
üç aylık bir sürenin sonunda derhal doldurulur. Bu uygulama sonunda da memura
o yıl için sicil raporu verme imkanı bulunmazsa sicil raporu, düzenleme döneminde
üç aydan az olmamak üzere memurla en fazla çalışan sicil amiri tarafından doldurulur.
Sicil amirinin yanında çalışırken alınan mazeret izinleri ile yıllık izinler
ve doktor veya sağlık kurulu raporuna dayanan hastalık izinleri, hizmet içi
eğitimde geçen süreler, sicil raporu düzenlenmesi için gereken 6 aylık süreye
dahildir. Şu kadar ki amirin yanında 3 ay fiilen çalışmış olmak şarttır. Hizmet
içi eğitimin veya hastalığın sicil raporu doldurmak için gerekli sürenin geçmesine
imkan vermeyecek kadar uzun sürmesi ve dolayısıyla memur hakkında sicil raporu
doldurma imkanının bulunmaması halinde, bir defaya mahsus olmak üzere geriye
doğru en çok üç yılın sicil notlarının ortalaması esas alınır." hükümlerine
yer verilmiştir.
Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı gibi haklarında sicil raporu düzenlenecek
memurlar değerlendirilmelerini yapacak sicil amirlerinin yanında en az 6 ay
çalışmak zorundadırlar. Bu süreye, sicil amirinin yanında çalışırken alınan
mazeret izinleri ile yıllık izinler ve resmi sağlık kurul ve hekimlerinin raporlarına
dayanan hastalık izinleri, hizmet içi eğitimde geçen süreler de dahildir. Ancak,
bu süre içinde memurun, amiriyle fiilen 3 ay çalışması şarttır.
Hizmet içi eğitimin veya hastalığın sicil raporu doldurmak için gerekli sürenin
geçmesine imkan vermeyecek kadar uzun sürmesi ve dolayısıyla memur hakkında
sicil raporu doldurma imkanının bulunmaması halinde, bir defaya mahsus olmak
üzere memurun geriye doğru en çok üç yılın sicil notlarının ortalaması alınarak
o yıl ki başarısı tespit edilecektir.
Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun Hastalık İzni başlıklı
değişik 105 inci maddesinin birinci fıkrasında "Memurlara hastalıkları
halinde, verilecek raporlarda gösterilecek lüzum üzerine, aylık ve özlük haklarına
dokunulmaksızın ... izin verilir." denildikten sonra aynı maddenin 3 üncü
fıkrasında; kanser, verem ve akıl hastalıkları gibi uzun süreli tedaviyi gerektiren
hastalığa yakalananlara onsekiz aya kadar hastalık izni verileceği, izin süresinin
sonunda hastalıklarının devam ettiği sağlık kurullarının raporu ile tespit edilenlerin
izin sürelerinin bir katına kadar uzatılacağı, bu sürelerin sonunda da iyileşmeyenler
hakkında emeklilik hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Yukarıda yer verilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; kendisine
36 ay süre ile hastalık izni verilen memurun 1 inci yıl sicilinin yönetmeliğin
ilgili hükmü uyarınca doldurulması; müteakip yıllar için 105 inci maddenin 1
inci fıkrasındaki "aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın" ibaresi
göz önünde tutularak sicil raporu doldurulmaksızın ilgililer hakkında gereken
işlemlerin yürütülmesi, bu cümleden olarak kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi
yapmaları söz konusu ise bu konuda kanuni diğer şartları taşıyanların işlemlerinin
idarece re'sen tekemmül ettirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda; hizmet içi eğitimin veya hastalık raporlarının bir yıldan fazla
(2-3 yıl gibi) olması durumunda, memur hakkında sadece birinci yıl için geriye
doğru üç yılın sicil notlarının ortalaması alınarak o yıl ki başarı tespiti
yapılacak; ikinci veya üçüncü yıl için aynı işlem yapılmayacaktır.
Diğer taraftan; memuriyet süreleri açısından geriye yönelik üç yıl sicil raporu
olmayanlar hakkında ortalama alınması mümkün olamayacağından, memurun o yıla
ait başarısı tespit edilmeyecektir. Kademe ve derece ilerlemesi yapması söz
konusu ise, bu konuda kanuni diğer şartları taşıması halinde işlemler idarece
re'sen tekemmül ettirilecektir.
5) Görevden ayrılış halinde sicil raporunun doldurulması
Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde; "Bir görevde 6 ay veya daha fazla bir
süre bulunup başka göreve atananların sicil raporları, bunların atanmalarından
önceki sicil amirlerince ayrıldıkları tarihi takip eden onbeş gün içinde doldurulur
ve yeni görev yerlerine gönderilmek üzere ilgili makamlara teslim edilir.
Sicil raporlarının doldurulma zamanı gelmeden ve yeni sicil amirine sicil raporu
doldurmak için yeterli süre kalmadan görevlerinden ayrılan sicil amirleri en
az 6 ay beraber çalıştıkları memurların sicil raporlarının kendilerine ait bölümü,
görevlerinden ayrılmadan önce doldurarak sicil raporlarını saklamakla görevli
makamlara teslim ederler." hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre;
a) Sicil amirlerinin yanında 6 ay veya daha fazla bir süre bulunup, başka bir
göreve atanan memurların sicil raporları, atanmalarından önceki sicil amirleri
tarafından memurun görevden ayrıldığı tarihi takip eden onbeş gün içinde doldurulacak,
(1) Memurun il içinde başka bir göreve atanması halinde, sicil dosyası il millî eğitim müdürlüklerinde tutulanlar açısından, il millî eğitim müdürlüğüne gönderilecek ve yeni görev yerine bilgi verilecek; sicil dosyası Bakanlıkta tutulanlar açısından, sicil raporlarının Bakanlığa gönderilmesindeki usule göre Bakanlığa gönderilecek ve yeni görev yerine de bilgi verilecektir.
(2) Memurun il dışında bir göreve atanması halinde; sicil raporları il millî eğitim müdürlüklerinde tutulanların, sicil raporu memurun yeni atandığı il milli eğitim müdürlüğüne,sicil dosyası Bakanlıkta tutulanların sicil raporu Bakanlığa gönderilecek, yeni görev yerine bilgi verilecektir.
(3) Bakanlığımız dışında başka bir kuruma atanma halinde ise; memurun yeni atandığı kuruma gönderilecektir.
b) Sicil raporlarının doldurulma zamanı gelmeden ve yeni sicil amirlerine sicil
raporu doldurmak için yeterli süre kalmadan görevlerinden ayrılan sicil amirleri,
en az 6 ay beraber çalıştıkları memurların sicil raporlarının kendilerine ait
bölümünü, görevlerinden ayrılmadan önce doldurarak,
(1) Merkezde, Personel Genel Müdürlüğü Sicil-Kıdem Dairesi Başkanlığına,
(2) Taşra teşkilâtında, il millî eğitim müdürlüklerine,
teslim ederler. Bu birimler sicil raporlarının doldurulması zamanı geldiğinde,
diğer sicil amirinin kendisine ait bölümü doldurması için bu sicil amirine gönderirler.
6) Sicil raporlarının doldurulmasında uygulanacak not usulü ve notların derecelendirilmesi
Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde; "Sicil amirleri, sicil raporunun memurların
meslekî, yöneticilik ve yurt dışı görevlerdeki ehliyetlerinin belirlenmesini
sağlayan soruların herbirini, ihtiva ettikleri unsurları esas almak suretiyle
100 tam not üzerinden değerlendirir ve sorulara verdikleri notların toplamını
soru sayısına bölerek memurların sicil notunu tespit ederler. Her bir sicil
amirince bu şekilde belirlenen sicil notlarının toplamının sicil amiri sayısına
bölünmesi sureti ile de memurların sicil notu ortalaması bulunur ve buna göre
sicil notu ortalaması;
a) 60 dan 75'e kadar olanlar orta,
b) 76 dan 89'a kadar olanlar iyi,
c) 90 dan 100'e kadar olanlar çok iyi,
derecede başarılı olmuş, olumlu; 59 ve daha aşağı not alanlar ise yetersiz görülmüş,
olumsuz sicil almış sayılır.
Sicil notu ve ortalaması hesaplanırken kesirler tam sayıya tamamlanır.
Hizmet özelliklerinin gerektirmesi ve Devlet personel Başkanlığının olumlu görüşünün
alınması kaydıyla, kurumlar Devlet memurları Sicil Raporunun Sicil Amirlerinin
memurun Meslekî Ehliyeti Hakkında Notlar bölümüne soru ilave edebilirler. İlave
edilen sorularda 100 not üzerinden değerlendirilir." hükmüne yer verilmiştir.
18.10.1986 tarihi itibariyle yürürlüğe konulan söz konusu yönetmelikle ilk defa
memurların meslekî, yöneticilik ve yurt dışı görevlerdeki ehliyetlerinin belirlenmesini
sağlayan sorular, yazılı kanaat beyanından vazgeçilerek 100 tam not üzerinden
değerlendirmeye ve derecelendirme yoluyla cevaplandırılmaya geçilmiştir. Buna
göre sicil amirlerinin, sicil raporunda yer alan soruların her birini, 100 tam
not üzerinden değerlendirerek (rakamla) verdikleri notların toplamını soru sayısına
bölmek suretiyle memurun sicil notunu bulması gerekmektedir. Her bir sicil amirince
bu şekilde verilen sicil notlarının toplamı sicil amiri sayısına bölünmek suretiyle
de memurun sicil notu ortalaması tespit edilecektir.
Her sicil amirinin memur hakkında verdiği sicil notu ortalaması ve sicil amirlerinin
sicil notlarının ortalaması alınırken meydana çıkacak kesirler ayrı ayrı tam
sayıya tamamlanacaktır. Son altı yılın ortalaması alınırken de kesirler tam
sayıya tamamlanacaktır. (139 No'lu Devlet Memurları Genel Tebliği bültenin sicil
bölümünün sonunda)
ÖRNEK: Birinci sicil amirince verilen sicil notu 91,1; ikinci sicil amirince
verilen sicil notu da 98,6 olduğu kabul edilirse, sicil notları, sicil raporunun
1 inci sicil amirinin sicil notu bölümüne 92, II nci sicil amirinin sicil notu
bölümüne ise 99 olarak yazılacak, bu iki notun ortalaması alınırken 92+99= 191:2=95,5
şeklindeki sicil notu ortalaması da ilgili bölüme 96 olarak yazılacaktır.
7) Memurların genel durum ve davranışlarının değerlendirilmesi
Yönetmeliğin 17 nci maddesinde; "Sicil amirleri sicil raporunu doldurdukları
her memuru;
a) Dış görünüşü (kılık, kıyafet),
b) Zeka derecesi ve kavrayış kabiliyeti,
c) Azim ve sebatkârlık, dürüstlük, sır saklamada güvenirlilik ve beşeri münasebetlerdeki
başarısı,
d) Alkol, kuram vb. alışkanlıkları memuriyetle bağdaşmayacak ölçüde sürdürme
gibi halleri,
e) Güvenilir olmama, şahsi menfaatlerini aşırı ölçüde düşünme, yalan söyleme,
dedikodu yapma, kıskançlık, kin tutma gibi kötü huy ve davranışları,bakımından
genel bir değerlendirmeye tabi tutarlar. Sicil döneminde edinilen diğer bilgi
ve müşahedelerden yararlanılarak yapılacak değerlendirme sonuçlarına göre memurların
olumlu ve olumsuz yönleri, kusur ve noksanları hakkındaki düşünceler sicil raporunun
şahsiyet değerlendirilmesine ait bölümüne ayrı ayrı açık ve gereğine göre kısa
veya teferruatlı olarak yazılır." ifadesi yer almaktadır.
Sicil amirlerinin memurların sicil raporlarını doldururken memurun genel durum
ve davranışları (şahsiyeti) hakkındaki değerlendirmesini, sicil döneminde memur
hakkında edindiği sağlıklı bilgi, belge ve gözlemlere dayalı objektif ve isabetli
yapması gerekmektedir.
8) Sicil raporlarının dolduruluş şekli
Yönetmeliğin 18 inci maddesinde; "Sicil raporları önceden hazırlanan müsvettelerden
yararlanılarak herhangi bir silinti ve kazıntı yapılmaksızın doldurulur.
Müsvetteler imha edilir. Fazla ve yanlış yazılan kelime veya notlar okunulacak
surette çizilerek doğrusu yazıldıktan sonra keyfiyet imza ile tevsik edilir.
Sicil amirleri 16 ncı madde uyarınca tespit edecekleri sicil notunu kendileri
hesaplayarak sicil raporunun ilgili bölümüne yazarlar. Memurların sicil notu
ortalamalarıyla, özlük işleriyle görevli birimlerin başında bulunan amir veya
en yakın yardımcıları, böyle bir birim yoksa özlük işleriyle görevli memurlardan
en üst yöneticiler tarafından seçilenlerce hesaplanarak sicil raporunun ilgili
bölümüne yazılır." hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümler doğrultusunda, sicil amirleri; memur hakkındaki kanaat, görüş ve düşüncelerini sicil raporunun ilgili bölümünde müstakilen belirtecekler, " kanaatine katılıyorum" veya "görmedim" gibi ifadeler kullanmayacaklardır. Sicil raporları üzerinde silinti ve kazıntı yapılmadan doldurulacak, yanlış veya fazla yazılan kelime ve notlar okunacak şekilde üzeri çizilerek yanına doğrusu yazılıp keyfiyet imza ile tasdik edilecektir.
Sicil raporlarında sicil amirlerinin adı, soyadı, görevi ve imzasına ait bölüm
okunaklı olarak dolmakalemle doldurulacak, tanzim edildiği günün tarihi de yazılarak
imzalanacaktır.
Ayrıca sicil raporunun fotoğraf bölümünde bulunması gereken fotoğraflar, kolayca
sökülmemesi bakımından toplu iğne veya zımba teli ile tutturulmayıp, yapıştırıcıyla
yapıştırılacak, üzeri mühürlenecektir. Aynı sayfada yer alan bilgi başlıkları
daktilo veya dolmakalemle okunaklı bir şekilde ilgililerce doldurulacak, memurun
"Görevi" bölümüne; "Ankara Atatürk Lisesi Tarih Öğretmeni",
"Ankara Polatlı Cumhuriyet Ortaokulu Matematik Öğretmeni" gibi personelin
görev yaptığı il, ilçe, okul adını belirtir şekilde açık ve net ifadeler yazılacak,
"Sicil Numarası" bölümüne ise; personelin kurum sicil numarası doğru
ve okunaklı bir şekilde yazılacak, şayet sicil numarası henüz verilmemişse veya
doğru olarak bilinemiyorsa, varsa ilgilinin önceki görev yeri, sayfanın alt
kısmına il, ilçe ve görev yeri belirtilerek açık bir şekilde yazılacaktır.
9) Sicil raporunun "Sicil Amirlerinin Memurun Meslekî Ehliyeti Hakkındaki Notları" bölümünün 11 inci sırasında yer alan sorunun değerlendirilmesi
Uygulamada tereddüde ve yanlış değerlendirmelere neden olan hususlardan biri de sicil raporunun "Sicil Amirlerinin Memurun Meslekî Ehliyeti Hakkında Notlar" bölümünün 11 inci sırasında yer alan "Yurt dışı görevlerde temsil yeteneği, mesleki ehliyet ve yabancı dil bilgisi (sadece yurt dışı teşkilatı olan kurumlar için)" sorusunun bütün memurlar için değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususudur.
Belirtilen sorunun yurt dışı teşkilatı olan her kurumda çalışan personel için
değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak yabancı dil bilgisi olan personelin yurt
dışı görevlerde temsil yeteneği ve mesleki ehliyeti yanında yabancı dil bilgisinin
de değerlendirmede dikkate alınması, yabancı dil bilgisi olmayan personel açısından
ise, ilgililerin yurt dışı görevlerde temsil yeteneği ile meslekî ehliyetinin
dikkate alınarak değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
10) Sicil raporunun "Sicil amirlerinin memurun yöneticilik ehliyeti hakkındaki notları" bölümünün değerlendirilmesi
Sicil amirleri sicil amiri oldukları şef ve daha üst unvanlı memurların sicil raporlarını doldururken sicil raporunun "Sicil amirlerinin memurun yöneticilik ehliyeti hakkındaki notlar" bölümünde yer alan soruları da mutlaka değerlendireceklerdir.
Ancak, aynı bölümde "Yalnız Yönetici Durumundaki Memurlar için Doldurulur"
ifadelerine yer verilmiştir. İfadeden, idari kadrolara atanması muhtemel memurlar
değil, sicil raporu doldurulma döneminde idari kadrolarda çalışan memurların
anlaşılması gerektiğinden, Eğitim Uzmanı, APK Uzmanı, Talim ve Terbiye Kurulu
Uzmanların ile denetim elemanlarının sicil raporlarının doldurulmasında, bu
bölüm sorularının değerlendirilmemesi gerekmektedir.
11) Sicil amirlerinin sorumlulukları
Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde; "Sicil amirleri sicil raporlarını itinalı,
doğru ve tarafsız bir şekilde düzenlerken; Devlete sadakat ve bağlılığı, memuriyet
sıfatının gerektirdiği şeref ve itibar ile hizmetlerin süratli ve ekonomik bir
şekilde yürütülmesini güvenilir ve yetenekli memurların yükselmelerini, diğerlerinin
ise kamu hizmetlerinden uzaklaştırılmaları gerektiğini esas alır.
Sicil amirlerinin maiyetlerinde çalışan memurları değerlendirmedeki başarıları
üst sicil amirleri tarafından kendisinin değerlendirilmesinde de dikkate alınır.
Garez veya özel amaçla sicil raporlarını gerçeğe aykırı doldurdukları anlaşılan
sicil amirlerinin cezai sorumlulukları saklıdır." ifadeleri yer almaktadır.
Sicil amirleri yukarıda belirtilen hükümler yanında yönetmeliğin diğer hükümleri ile kendilerine verilen görevleri doğru, tam ve zamanında yapmakla yükümlüdürler.
Bu yükümlülüklerini yerine getirmediği tespit edilen sicil amirleri hakkında
657 sayılı kanunda yer alan disiplin hükümleri uygulanacaktır.
12) Değerlendirmelerin genel niteliği ve geçerli sayılmayacağı haller
Yönetmeliğin 20 nci maddesinde; "Her derecedeki sicil amirlerinin 657
Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak memurlar
hakkında sicil raporlarında yaptıkları değerlendirmeler birbirinden bağımsız
ve 16 ncı madde hükümlerine göre etkili ve geçerlidir. Memurların sicil notu
amirlerince takdir olunan notların aritmetik ortalamasına göre tespit edilir.
Ancak birinci ve ikinci sicil amirlerince yapılan değerlendirmelerin memurun
sicilinin olumlu veya olumsuz olmasına tesir etmesi veya ortalama sicil notu
aralarında 10 veya daha fazla fark olması halinde varsa üçüncü sicil amirinin
kanaatine müracaat edilir ve üçüncü sicil amirinin değerlendirmesi esas alınır.
Üçüncü sicil amiri bulunmadığı takdirde ikinci sicil amirinin değerlendirmesi
ile iktifa edilir. Bir sicil amirinin bulunması halinde birinci sicil amirinin
değerlendirmesine göre işlem yapılır.
Garez veya özel maksatla memur hakkında gerçeğe aykırı değerlendirme yaptığı
anlaşılan sicil amirinin değerlendirmesi geçersiz sayılarak memur hakkında varsa
diğer sicil amir veya amirlerinin değerlendirmesine göre, yoksa o sicil döneminde
son üç yılın aritmetik ortalaması esas alınarak buna göre işlem yapılır. Gerçeğe
aykırı olarak memur lehine yapıldığı anlaşılan değerlendirmeler de geçersiz
sayılır. Bu takdirde de diğer değerlendirmelere; başka değerlendirme yapılmamışsa
memurun son 3 yıla ait sicil raporlarının; hakkında daha az sayıda sicil raporu
doldurulmuş olanların mevcut sicil raporlarının ortalamasına göre işlem yapılır."
hükümlerine yer verilmiştir.
Millî Eğitim Bakanlığı Sicil Amirleri Yönetmeliği ile sicil amirleri, hiyerarşik kademe dikkate alınarak, bazı personel için bir, bazı personel için iki, bazı personel için de üç sicil amiri tespit edilmiştir.
Tabii olarak sicil raporları; iki veya üç sicil amiri bulunan memurlar açısından
birinci sicil amirinden başlanılmak suretiyle dolduracaktır. Değerlendirmeler
her amir açısından bağımsız olarak yapıldığından, üç sicil amiri bulunan memur
hakkında birinci ve ikinci sicil amirleri tarafından doldurulan sicil raporlarında,
sicil notunun memurun siciline olumlu veya olumsuz olmasına tesir etmesi veya
ortalama sicil notu aralarında 10 veya daha fazla fark olması halinde üçüncü
sicil amirinin kanaatine müracaat edilecek, üçüncü sicil amirinin değerlendirmesi
esas alınacaktır.
Bir veya iki sicil amiri bulunan personel için böyle bir husus söz konusu edilemeyeceğinden
mevcut amirlerin değerlendirmesi esas alınacaktır.
Garez veya özel maksatla memur hakkında gerçeğe aykırı olarak memurun aleyhine veya lehine sicil düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde, bu tür düzenlemeyi yapan sicil amirinin değerlendirmesi geçersiz sayılarak memur hakkında varsa diğer sicil amirlerinin kanaatine göre, yoksa o sicil döneminde son üç yılın aritmetik ortalaması esas alınarak buna göre işlem yapılacaktır. Şayet memur hakkında üç yıldan az sicil raporu düzenlenmişse, bu raporların ortalamasına göre işlem yapılacaktır. Garez veya özel maksatla memur hakkında gerçeğe aykırı olarak sicil raporu dolduran sicil amirleri hakkında yasal işlem uygulanacaktır.
ÖRNEK: 1) Üç sicil amiri bulunan bir memur hakkında birinci sicil amirinin değerlendirmesinin tarafsız ve usulüne uygun, ikinci sicil amirinin değerlendirmesinin garez veya özel maksatla memurun aleyhine veya lehine doldurulduğunun tespit edilmesi halinde; ikinci sicil amirinin kanaati geçersiz sayılarak üçüncü sicil amirinin kanaati alınacak, bu sicil amirinin değerlendirilmesine göre memurun o yıla ait sicil notu tespit edilecektir.
ÖRNEK: 2) Memurun mevcut sicil amirlerinin garez veya özel maksatla memur aleyhine
veya lehine değerlendirme yaptıklarının tespit edilmesi halinde; son üç yıllık
sicil notlarının aritmetik ortalaması alınacak, memurun hizmetinin üç yıldan
az olması halinde ise mevcut sicil raporlarındaki sicil notlarının aritmetik
ortalaması alınacaktır.
13) Yetersiz memurların uyarılmaları
Yönetmeliğin yetersiz memurların uyarılmaları ile ilgili 21 inci maddesinde;
"Yetersiz olarak değerlendirilmiş bulunan memurlar, bu duruma sebep olan
kusur ve noksanlarını gidermeleri için, sicil raporlarının bunların muhafazası
ile görevli makamlara en son teslim tarihini takip eden bir ay içinde, atamaya
yetkili amirlerce gizli bir yazı ile uyarılırlar." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm doğrultusunda yetersiz olarak değerlendirilmiş olan memurlar, bu duruma
sebep olan kusur ve noksanlarını gidermeleri için, sicil raporlarının muhafazası
ile görevli makamlara son teslim tarihi olan 31 Aralığı (tatile rastlaması halinde
takip eden ilk iş gününü) takip eden bir ay içinde, atamaya yetkili amirlerce
uyarılacaklar ve uyarma işlemi "GİZLİ" yazı ile yapılacaktır.
Bakanlığımız merkez teşkilâtı personeli ile sicil dosyaları Bakanlıkta tutulsun
veya tutulmasın ataması Bakanlıkça yapılan taşra teşkilatı personeli Bakanlıkça
uyarılacaktır.
Ataması valilik yetkisinde bulunan il memurları ise Valiliklerce uyarılacağından
bunların sicil raporları Bakanlığa gönderilmeyecektir.
Bakanlıkça uyarılacak personelin sicil raporları, uyarılma işleminin zaman aşımına
uğramaması bakımından gecikmeye meydan vermeden, Personel Genel Müdürlüğüne
intikal ettirilecektir.
Yetersiz olarak değerlendirilen sicillerin genellikle idari yargı organlarına
intikal ettiği göz önünde bulundurularak konuyla ilgili her işlem safahatının
mevzuatla belirlenen usule uygun olarak yürütülmesinde zorunluluk görülmektedir.
Bu açıdan tebliğ işlemleri de Tebligat Kanunu ve Tüzüğü çerçevesinde yürütülecektir.
Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 120'nci maddesi hükmünün
uygulanması açısından yetersiz olarak değerlendirilen personelin bir önceki
yıl sicilinin de bilinmesi gerektiğinden, uyarılma işlemi Bakanlığımızca yürütülen
ancak, sicil dosyası illerde tutulan personelle ilgili tebellüğ belgesi Bakanlığa
gönderilirken bir önceki yıla ait sicil raporuna göre başarı durumu da ayrı
bir yazışmaya meydan vermeden bildirilecektir.
14) Uyarılan memurların itiraz hakkı
Yönetmeliğin 22 nci maddesinde; "21 inci madde uyarınca uyarılan memurlar,
uyarı yazısını tebellüğ ettikleri tarihi takip eden 1 ay içinde atamaya yetkili
amirlerine itirazda bulunabilirler." hükmüne,
23 üncü maddesinde ise; "İtirazlar, sadece uyarı yazısında belirtilen kusur
ve noksanlara karşı yazılı olarak yapılır.
İtirazlar atamaya yetkili amirlerce veya bunların görevlendirecekleri ve itiraz
edilen değerlendirmeyi yapan sicil amirleriyle aynı veya daha üst derecede bulunan
bir memur tarafından incelenebilir. İnceleme, gereğine göre memurun özlük ve
sicil dosyası ile konuyla ilgili diğer belgeler tetkik edilerek tamamlanır.
İnceleme sonucuna göre atamaya yetkili amir kararını inceleme için kendisine
verildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde ilgiliye bildirir." hükümlerine
yer verilmiştir.
Uyarılan memur, uyarı yazısının kendisine tebliğ edildiği tarihi takip eden
bir ay içinde atamaya yetkili amirine itirazda bulunabilir. Atamaya yetkili
amir itiraz üzerine vereceği kararını, itiraz dilekçesinin incelenmek üzere
kendisine verildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde memura bildirir.
Bakanlıkça uyarılan personelin yetersiz raporlarına itirazları yine Bakanlıkça
incelenip sonuca bağlanacağından süresi içinde verilen itiraz dilekçeleri gecikmeye
meydan verilmeden Bakanlığa gönderilecektir.
15) İki defa üst üste olumsuz sicil alanlar hakkında yapılacak işlem
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 120 nci maddesinde; iki defa
üst üste olumsuz sicil alan memurların başka bir sicil amirinin emrine atanacakları;
burada da olumsuz sicil almaları halinde memuriyetle ilişkilerinin kesilerek
haklarında T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun emeklilikle ilgili hükümlerinin uygulanacağı
ifade edilmiştir.
Bu yöndeki hükme yönetmeliğin 24 üncü maddesinde de yer verilmiştir.
Memurların, aynı veya ayrı sicil amirlerinin yanında çalışırken iki defa üst
üste olumsuz sicil almaları halinde, başka bir sicil amirinin yanına atanacaklar,
bu sicil amirinin yanında da olumsuz sicil almaları halinde yukarıdaki mevzuat
hükümleri doğrultusunda işlem yapılacaktır.
16) Vekil öğretmenler hakkında sicil raporu düzenlenip düzenlenmeyeceği
Bakanlığımız kadrolarına vekil öğretmen olarak atananların, hizmetin özelliği
itibariyle genel durum ve davranışları ile görevlerindeki verimliliklerinin
takibi açısından, emsali asıl öğretmenlerin sicil amirleri tarafından gözetlenip
denetlenerek haklarında düzenlenecek raporların asıl nüshaları bağlı bulundukları
ilçe millî eğitim müdürlüklerince; daha sonraki görevlendirmelerinde dikkate
alınmak üzere muhafaza edilecek, ayrıca sicil raporu düzenlenmeyecektir.
17) Millî Eğitim Bakanlığı Sicil Amirleri Yönetmeliğinde yer alan "Millî eğitim müdür yardımcısı yoksa şube müdürü" ifadesi doğrultusunda yapılacak işlem
Millî Eğitim Bakanlığı Sicil Amirleri Yönetmeliğinin "B-TAŞRA TEŞKİLATI"
bölümünde; bazı personelin sicil amirleri ile ilgili olarak "Millî eğitim
müdür yardımcısı yoksa şube müdürü" ifadesine yer verilmiştir.
Bilindiği gibi il ve ilçe millî eğitim müdürlükleri hizmetlerin niteliklerine
ve mahiyetlerine göre şubeler ile bu şubelere bağlı bürolardan ve çeşitli mevzuat
hükümlerine göre kurulmaları öngörülen kurullardan meydana gelmekte, şubelerdeki
hizmetler tek tek veya birleştirilerek şube müdürünün sorumluluğunda yürütülmekte,
bazı şubelerdeki hizmetler ise, hizmetin niteliğine göre doğrudan millî eğitim
müdür yardımcısına bağlı olarak yürütülmektedir.
Bu bakımdan; hizmetlerin yürütüldüğü şubenin millî eğitim müdür yardımcısına
bağlı olması durumunda millî eğitim müdür yardımcısı; şube müdürüne bağlı olması
durumunda ise şube müdürü sicil amiri olarak, kendisine bağlı personel hakkında
sicil raporunun kendisine ait bölümünü dolduracaktır.
18) Sicil amirlerinin kan veya sıhri hısımlığı bulunan personel hakkında sicil raporunda kanaat beyan edip etmeyeceği
Yönetmeliğin 20 nci maddesinde; "gerçeğe aykırı olarak yapılan değerlendirmelerin,
geçersiz sayılacağı" hükmü kan veya sıhri hısımları hakkında gerçeğe aykırı
sicil raporu dolduran sicil amirlerinin bu tutum ve davranışlarını etkisiz kılacak
bir nitelik taşımakta, diğer taraftan yönetmeliğin 19 uncu maddesinin son fıkrası
ilgililerin cezai sorumluluğunu saklı tutarak müeyyide getirmiş bulunmaktadır.
Bu sebeple, sicil amirleri, maiyetindeki personelle kan veya sıhri hısımlığının
bulunması durumunda, yönetmelikte belirlenen gizli sicil raporu düzenlenmesi
için gerekli süre kadar birlikte çalışmış olmaları kaydıyla bu personel için
de sicil raporlarının kendileriyle ilgili bölümüne kanaatları doğrultusunda
not takdir edeceklerdir.
19) Sicil raporlarını muhafaza ile görevli makamlar, sorumluluk ve gizlilik
Yönetmeliğin 25 inci maddesinde sicil raporlarının muhafazası ile görevli makamlar,
26 ncı maddesinde sicil raporlarını muhafaza edecek birim ve makamlarda görevli
personelin görev ve sorumlulukları, 27 nci maddesinde ise gizliliğe riayetle
ilgili hükümlere yer verilmiştir.
Bilindiği gibi Bakanlığımız merkez teşkilatı ile bazı taşra teşkilatı personelinin
sicil dosyaları Personel Genel Müdürlüğü Sicil ve Emeklilik Hizmetleri Dairesi
Başkanlığınca, bazı personelin ise il millî eğitim müdürlüklerince muhafaza
edilmektedir.
Her kademedeki sicil amirinin sicil raporlarını usulüne uygun olarak doldurmaları
zorunludur. Bu bakımdan, gereksiz yazışmalara ve zaman kaybına meydan verilmemesi
açısından her kademedeki sicil amiri bu konuda gerekli hassasiyeti gösterecektir.
Ancak sicil dosyalarının muhafaza edildiği birimin amir ve memurları kendilerine
intikal ettirilen sicil raporlarını kontrol ederek, yönetmelikte belirtilen
kendilerine en son teslim tarihini takip eden 15 gün içinde sicil raporlarını
her yönüyle inceleyerek tespit ettikleri eksiklikleri tamamlattıracaklardır.
Sicil dosyası Bakanlıkta muhafaza edilen personelin sicil raporları ilgili merkez
teşkilatı birimine, yönetmelikte belirtilen en son teslim tarihinde intikal
ettirileceğinden sicil raporlarının 15 gün içinde incelenmesi ve eksiklerinin
tamamlattırılması işlemi bu birimlerce yapılacaktır.
Memurların sicilleri ile ilgili her türlü yazışma evrak ve belgelerin sevkinde
ve sicil raporlarının muhafazasında "GİZLİ"ve "KİŞİYE ÖZEL"
kaşeli zarflar kullanılacaktır. (Yönetmelik 27 nci madde)
Gizlilik kuralına uyulması bakımından her kademedeki personel sorumlu olup,
gizliliğe uymayan, edindikleri bilgileri açıklayan personel hakkında 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun cezalarla ilgili hükümleri uygulanacak, bu personel
bir daha aynı görevlerde çalıştırılmayacaktır.
Sicil dosyalarının veya sicil raporlarının muhafaza edildikleri yerlerden bir
süre için çıkarılmalarını gerektiren durumlarda, ilgili birim amiri veya yardımcıları
mutlaka haberdar edilecektir.
20) Askerlik görevini öğretmen olarak yapanlar hakkında sicil raporu düzenlenip düzenlenmeyeceği
1076 Sayılı Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve bu Kanunlara Ek ve Geçici Maddeler
Eklenmesi Hakkında 3358 Sayılı Kanunla, 1076 Sayılı Kanuna eklenen Ek 7 nci,
1111 Sayılı Kanuna eklenen Ek 4 üncü maddelerde; Millî Eğitim Bakanlığının ihtiyaç
göstermesi ve Genelkurmay Başkanlığının uygun görmesi halinde yedek subay aday
adayı veya er olarak silah altına alınacaklardan, bu Bakanlık kadrolarında öğretmen
olarak görev yapanlar ile mesleği öğretmen olan ancak Bakanlık kadrolarında
öğretmenlik görevine başlamamış bulunanlardan yeteri kadarının, temel askerlik
eğitimini takiben Millî Eğitim Bakanlığı emrine verilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Millî Eğitim Bakanlığı emrinde görev alanlar Askeri Kanun hükümlerine tabi
olduklarından haklarında sicil raporu doldurmayacak ancak, Millî Eğitim
Temel Kanununda öngörülen genel amaç ve temel ilkelerin bütünlüğü içerisinde
eğitim ve öğretim hizmetlerinin, Millî Eğitimin amaçlarına uygun yürütülmesinin
sağlanması bakımından askerlik hizmetlerini öğretmen olarak yapanlar hakkında,
gerekli gözetim ve teftiş yapılarak, bu teftişler sonucunda ara teftiş raporu
doldurulacaktır.
21) Sözleşmeli olarak görev yapanlar hakkında sicil raporu düzenlenip düzenlenmeyeceği
7/15754 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda ve bu esaslar doğrultusunda Bakanlığımız ile ilgililer arasında yapılan sözleşme metinlerinde, bu personel hakkında sicil raporu düzenleneceğine dair bir hükme yer verilmemiştir.
Ancak, mesleklerinde başarılı olup olmadıklarının takip ve tespiti açısından
emsali diğer personelde olduğu gibi denetim ve teftişlerinin yapılarak
haklarında düzenlenecek raporlar, bir sonraki görev taleplerinde dikkate alınmak
üzere millî eğitim müdürlüklerinde muhafaza edilecektir.
22) Görevden uzaklaştırılan memurlar hakkında sicil raporu düzenlenip düzenlenmeyeceği
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 137 nci maddesinin birinci fıkrasında;
"Görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde
görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan
ihtiyati bir tedbirdir." denilmektedir. Fıkradaki "...görevi başında
kalmasında sakınca görülecek..." ifadesi ile bir memurun sadece üstlendiği
kamu hizmetlerini değil memuriyet sıfatından kaynaklanan bütün görevleri durumu
belli oluncaya kadar yürütemeyeceği belirtilmiş bulunduğundan ayrıca görevden
uzaklaştırma tedbiri ilgililerin görevle ilişkilerinin hem hukuken hem de fiilen
kesilmesi sonucunu doğurduğundan, görevden uzaklaştırılan memurlar hakkında,
görevden uzaklaştırmanın sicil raporu düzenleme süresinden fazla olması halinde
bu süre zarfında sicil raporu tanzim edilmeyecektir.
23) Memurların olumsuz tavır ve davranışlarının duyurulması ve belgelendirilmesi
Olumsuz sicil alan memurların, sicil raporlarına karşı atamaya yetkili amirlere
itirazları veya Bakanlığımız aleyhine idare mahkemelerine dava açmaları durumunda;
olumsuz kanaat beyanına sebep olan hususlar hakkında, itirazın yerinde olup
olmadığının objektif olarak değerlendirilebilmesi veya idare mahkemelerine karşı
yapılacak savunmalara dayanak teşkil etmesi bakımından; sicil amirlerince, memurun
olumsuzluğuna sebep teşkil eden hususların belgelendirilmesi yerinde olacaktır.
Memurun olumsuz tavır ve davranışlarının devamı halinde yazılı uyarıda bulunulması
ve bu konudaki yazılı bilgi ve belgelerin muhafazası yönünde gerekli tedbirlerin
alınmasında fayda görülmektedir.
24) Çeşitli sebeplerle görevlerinden ayrılanlar için düzenlenecek sicil raporları
Askerlik, aylıksız izin, emeklilik, görevden çekilme, görevden çekilmiş sayılma
vb. nedenlerle görevlerinden ayrılanların, o yıl içindeki hizmet sürelerinin
6 ay veya daha fazla olması durumunda o yıla ait sicil raporları düzenlenecek,
o yıla ait hizmeti 6 aydan az olması durumunda sicil raporu düzenlenmeyecektir.
EK-1
...nci Sicil Amiri olduğum ve adı, soyadı, sicil numarası ile görev yeri ( )
sayfadan ibaret listede yazılı toplam ( ) personele ait sicil raporları tarafımdan
düzenlenerek /.../ tarihinde teslim edilmiştir.
Teslim Eden İmza
Adı, Soyadı Unvanı
Teslim Alan İmza
Adı, Soyadı Unvanı
SIRA NO PERSONELİN
ADI SOYADI UNVANI GÖREV YERİ MEBSİS NO
(*) Bu kısma sicil raporlarının teslim edildiği amir veya makamın adı yazılacaktır. Yayım Tarihi 3.6.1991 Sayısı:20890
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI SİCİL AMİRLERİ YÖNETMELİĞİ DEĞİŞİKLİKLERİ
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 30.12.1993 Sayısı:21804
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 16.12.1994 Sayısı:22143
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 03.03.1997 Sayısı:22922
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 30.09.1999 Sayısı:23832
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 29.08.2000 Sayısı:24155
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 30.06.2001 Sayısı:24448
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 14.01.2004 Sayısı:25346
Değişikliğin Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi 30.07.2004 Sayısı:25538
T.C. BİLGİ EDİNME DEĞERLENDİRME KURULU
Karar Tarihi : 05/07/2004 Karar Sayısı : 2004/12
Başvuru Sahibi Kurum veya Kuruluş : İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü
Kurula Başvuru Tarihi : 10/06/2004
KARAR
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi personel için bağlayıcı olan söz
konusu Kanunun sicillerle ilgili "Bölüm 6"da (109 ila 123'üncü maddeler
arası) özlük dosyaları ile sicil dosyalarının "gizli" gizlilik dereceli
olacağına dair hiçbir hüküm bulunmadığı halde, bu Kanunun 121 inci maddesi uyarınca
Bakanlar Kurulunca çıkarılan "Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği"nde
söz konusu dosyaların "gizli" olacağının 26, 27 ve 28'inci maddelerinde
düzenlemiş olduğu, 657 sayılı Kanunun 117'nci maddesinde yer alan ve olumsuz
sicil alan memura yapılacak uyarı yazısının "gizli olacağı"nı düzenleyen
hususun ise ilgili memurun diğer memurlara karşı kişilik haklarını korumak bakımından
duyulan bir ihtiyaçtan kaynaklandığı,
- Çağdaş kamu yönetimi anlayışının hakim olduğu ülkelerdeki uygulamalara bakıldığında,
kamu görevlileri için düzenlenen sicil raporu benzeri dosyaların ücüncü kişilere
karşı gizli tutulduğu, dosyanın ilgilisine karşı ise açık olduğunun görüldüğü;
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun da bu yönde atılmış bir adım olduğu,
nitekim 4982 sayılı Kanunun konuyla ilgili olarak, 15'inci maddesindeki "Yargı
denetimi dışında kalan idari işlemlerden kişinin çalışma hayatını ve mesleki
onurunu etkileyecek nitelikte olanlar, bu Kanun kapsamına dahildir...",
18'inci maddesindeki "Sivil ve askeri istihbarat birimlerinin görev ve
faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır. Ancak,
bu bilgi ve belgeler kişilerin çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek
nitelikte ise, istihbarata ilişkin bilgi ve belgeler bilgi edinme hakkı kapsamı
içindedir.", 25'inci maddesindeki "Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu
ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin
düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır.
Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları
saklıdır." şeklindeki hükümlerinin de, kurum ve kuruluşların kendi personeli
hakkında sahip oldukları bilgi ve belgelerin üçüncü kişilere karşı gizli tutulması,
ancak bu bilgi ve belgeler ilgili kişinin çalışma hayatını ve meslek onurunu
etkileyecek nitelikte ise o kişiye açık olması, bir başka deyişle bilgi edinme
hakkı kapsamında ilgili personelin kendisiyle ilgili bilgi ve belgelere erişim
hakkının bulunduğu şeklinde anlaşılması gerektiği,
657 sayılı Kanunun 111 inci maddesi gereğince "Devlet memurlarının ehliyetlerinin
tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma
veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyalarının başlıca
dayanak olduğu" göz önünde tutulursa, sicil dosyalarının Devlet memurlarının
"çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek nitelikte" bulunduğunun
açık olduğu,
hususlarını ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 5 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diğer
kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz" amir hükmünü göz önünde
bulunduran Kurul, 4982 sayılı Kanun ile çelişen Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği
hükümlerinin uygulanmasında (özlük dosyalar ve) sicil raporlarının üçüncü kişilere
karşı yine gizlilik prensibi içinde muhafazasının gerektiği, ancak ilgili kamu
görevlisine karşı 4982 sayılı Kanun çerçevesinde açık olmasının gerektiğine
oybirliği ile karar vermiştir.
SİCİL İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER
Devlet memurlarının sicil raporları düzenlenirken "Memurun tarafsızlığı" ile ilgili sorunun değerlendirilmesi
Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık" başlığını taşıyan 7 inci maddesinde "Devlet memurları siyası partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar, görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce felsefi inanç, din ve mezhep gibi ay mm yapamazlar, hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar." hükmü getirilmiş bulunmakta, ayrıca; 125 inci maddede yer alan disiplin cezalarını gerektiren haller arasında da bu hususla ilgili fiiller sayılmaktadır.
Bu itibarla, Devlet Memurları Kanunu'nun Genel Hükümleri ile sicil raporunun birlikte mütalâası sonucunda tarafsızlıkla ilgili soruya verilecek notun olumlu düşünüldüğü takdirde 100, olumsuz düşünüldüğü takdirde 100'den aşağı puanlanabileceği ancak, bu takdirde, yukarıda yer verilen disiplin hükümlerine göre işlem yapılmış olması gerektiği düşünülmektedir.
Yetersiz olarak değerlendirilmiş bulunan memurların sicil raporunda belirtilen kusur ve noksanlıkların ilgililere tebliğ edilerek bir sonraki sicil döneminde daha dikkatli çalışmalarının temin edilmesi
Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 2 ve 121 nci
maddelerine istinaden Bakanlar Kurulunun 25/9/1989 tarih ve 89/14578 sayılı
kararları ile değiştirilerek yürürlüğe konulan "Devlet Memurları Sicil
yönetmeliği"nin 21 nci maddesinde; "Yetersiz olarak değerlendirilmiş
bulunan memurlar, bu duruma sebep olan kusur ve noksanlıklarını gidermeleri
için, sicil raporlarının bunların muhafazası ile görevli makamlara en son teslim
tarihini takip eden bir ay içinde, atamaya yetkili amirlerce gizli bir yazı
ile uyarılırlar.", Aynı Yönetmeliğin 17'nci maddesinde de; "...Sicil
döneminde edinilen bilgi ve müşahedelerden yararlanılarak yapılacak değerlendirme
sonuçlarına göre memurların olumlu ve olumsuz yönleri, kusur ve noksanları hakkındaki
düşünceler sicil raporunun şahsiyet değerlendirilmesine ait bölümüne ayrı ayrı
açık ve gereğine göre kısa veya teferruatlı olarak yazılır. Sicil amirlerinin
memurların genel durumu ve davranışları hakkındaki düşünceleri, not takdirinde
dikkate alınır." denilmektedir.
Yukarıda yer verilen hükümler gereğince yetersiz memurların uyarılmalarındaki
gayenin, Devlet memurlarının sicil raporlarında belirtilen kusur ve noksanlıklarının
ilgililere tebliğ edilerek bir sonraki sicil döneminde daha dikkatli çalışmalarını
ve söz konusu kusur ve noksanlıklarını tekerrür etmemelerini temin edebilmek
maksadına yönelik olduğu düşünülmektedir.
Bu sebeplerle uyarma yazılarında; olumsuz sicil alan memurlara yalnızca sicil
raporlarında belirtilen olumsuz yönleri, kusur ve noksanlıklarının bildirilmesi
gerekmektedir.
İdari yargı yoluyla 1985 yılından önceki yıllara ait sicil raporlarının değerlendirilmesine karar verilenlerin bu döneme ilişkin sicil raporlarındaki soruların değerlendirilmesinin nota çevrilmesi
18/10/1986 tarih ve 19255 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Devlet Memurları
Sicil Yönetmeliği"nin Geçici 2 nci maddesinde yer alan "Bu yönetmelik
kapsamına giren memurların 1985 yılına ait sicil raporlarında yeterlikle ilgili
soruların değerlendirilmesinde her pekiyi için 11, her iyi için 9, her orta
için 8 ve her zayıf için de 5, not esas alınmak suretiyle tespit edilen toplam
not 1985 yılı sicil notu sayılır" hükmüne göre işlem yapılmasının uygun
olacağı mütalâa edilmektedir.
İl Milli Eğitim Müdürlüğünde yöneticiler arasında yapılan görev dağılımına göre personelin doğrudan şube müdürüne bağlı çalışması halinde, sicil ve disiplin amirliğinin şube müdürü tarafından mı yoksa müdür yardımcısı tarafından mı üstlenileceği;
Milli Eğitim Bakanlığı Sicil Amirleri Yönetmeliği ile Milli Eğitim Bakanlığı
Disiplin Amirleri Yönetmeliğinde Milli Eğitim Bakanlığı personelinin sicil ve
disiplin amirleri belirlenmiştir.
Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığının 25/01/1995 tarih ve B.08.0.PGM.0. 23. 01. 200.
4/238/12351 sayılı (1995/9) No'lu Genelgesinde de "... İl milli eğitim
müdürlüklerinde milli eğitim müdür yardımcısı ve şube müdürü kadro dağılımının,
Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetmeliğinin öngördüğü gibi hiyerarşik kademe oluşturmaya
imkân verecek şekilde düzenlenmesine kadar, mevcut uygulamada olduğu gibi milli
eğitim müdür yardımcıları ve şube müdürleri milli eğitim müdürüne karşı doğrudan
sorumlu olmaya ve görev dağılımı çerçevesinde sorumluluklarına verilen şube
veya şubelerin görevlerini doğrudan yürütmeye devam edeceklerdir." denilmektedir.
Bu nedenle, genelge hükmü çerçevesinde, personelin sicil ve disiplin amirlerinin
doğrudan bağlı olarak çalıştıkları Milli Eğitim Müdür Yardımcısı veya Şube Müdürü
olması gerektiği mütalâa edilmektedir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 37 ve 64 üncü Maddelerinin Uygulanması 16/8/1995 tarihli ve 22376 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 139 seri no'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 31/12/1984 tarihinde yürürlüğe giren 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden düzenlenen 37 nci maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre öğrenim durumları, hizmet sınıfları ve görev unvanları itibariyle azami yükselebilecekleri derecelerin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son altı yıllık sicil notu ortalaması doksan ve daha yukarı olanlardan son sicil notu olumlu bulunanların kazanılmış hak aylıklarının kadro şartı aranmaksızın bir üst dereceye yükseltileceği, aynı Kanun Hükmünde Kararname ile anılan Kanunun 64 üncü maddesine eklenen fıkra ile de, Devlet memurlarından altı yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarıda olanların aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesinin uygulanacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Bilindiği üzere Bakanlığımızca hazırlanarak 28/12/1984 tarih ve 18619 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 91 Seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği ile 08/02/1991 tarih ve BÜMKO-KY-10-115567-113/2525 Sayılı 118 Seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde; 37 nci ve 64 üncü maddelerde öngörülen hükümlerin, altı yıllık sicil notu ortalamasının doksan ve daha yukarı olmasını gerektirdiğinden ve Devlet memurları sicil sisteminde 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği 31/12/1984 tarihinde tamamlanan altı yıllık süre için sözkonusu madde hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı belirtilmişti.
Ancak, Danıştay 5 inci Dairesinin 28/10/1992 tarih ve Esas No: 1992/778, Karar
No: 1992/2807 sayılı Kararında; 243 sayılı KHK'nin 31/12/1984 tarihinde yürürlüğe
girdiği ve 657 sayılı Kanunun 37 ve 64 üncü madde hükümlerinin daha sonraki
bir tarihte yürürlüğe gireceğine ilişkin istisnai bir hükme yer verilmediği
ve 1986 yılından önceki dönemde sicillerin not esasına göre doldurulmamasıyla
birlikte, bu konudaki boşluğun 18/10/1986 tarih ve 19255 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin Geçici
2 nci maddesindeki hüküm ile giderildiği, 37 ve 64 üncü maddelerde yer alan
"son altı yıllık sicil notu ortalaması" ibaresinin ilk uygulama yönünden
31/12/1984 tarihinden önceki altı yıl olduğu belirtilerek 118 Seri No'lu Devlet
Memurları Kanunu Genel Tebliğinin ilgili bölümü iptal edilmiştir.
Öte yandan, Anayasanın 138'inci maddesinin 4'üncü fıkrasında; "Yasama
ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar
ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremez." Denilmek suretiyle, mahkeme kararlarına idarenin
uymak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Bakanlığımıza gönderilen yazıların
incelenmesinden, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 37 ve 64 üncü maddesi
hükümlerinin uygulanması ile ilgili olarak çeşitli tereddütlere düşüldüğü anlaşılmış
olup, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması
gerekli görülmüştür.
1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 37 ve/veya 64 üncü madde hükümlerinin
ilgililer hakkında uygulanmasında, 31/12/1984 tarihinden önceki altı yıllık
(1979-1984 yılları) sicil raporlarının da değerlendirmeye alınması gerekmektedir.
1979-1995 yılı sicil raporları değerlendirilen bir personelin önce 1979-1984
yılları sicil notları dikkate alınacak ve anılan maddelerin uygulanmasının mümkün
olmaması halinde, yıllar itibariyle kaydırma yapılarak (1980-1985, 1981-1986,
1990-1995) altı yıllık diğer dönemlerde anılan maddelerden
yararlanıp yararlanamayacağı tespit edilecektir.
ÖRNEK : 1- Lise mezunu olup şef kadrosunda görev yapan ve 1.1.1985 tarihi itibariyle
kazanılmış hak aylığı ve emekli keseneğine esas aylığı 3 üncü derecenin 3 üncü
kademesinde bulunan bir personelin, 1979-1984 yıllarına ait sicil notu ortalamasının
90 olması halinde, hakkında 64 üncü madde hükmünün uygulanarak 3 üncü derecenin
4 üncü kademesine ilerletilmesi, 1984 yılı sicil notunun da olumlu olması halinde
37 nci madde hükmünün uygulanarak kazanılmış hak ve emekli keseneğine esas aylığının
kadro şartı aranmaksızın bir üst dereceye (2 nci derecenin 1 inci kademesine)
yükseltilmesi gerekmektedir.
ÖRNEK: 2- 1985-1990 yılları sicil raporları değerlendirilerek 01/01/1991 tarihi
itibariyle 64 üncü madde hükmünden yararlandırılan bir personelin 1979 yılından
sonraki altı yıllık dilimden 1983-1988 yıllarına ilişkin sicil notu ortalaması
nedeniyle 64 üncü ve/veya 37 nci madde hükümlerinden yararlanması gerektiği
tespit edildiğinde, 01/01/1989 tarihi itibariyle bu hükümlerden yararlandırılacak
ve daha önce 01/01/1991 tarihi itibariyle işlem iptal edilecektir. 1989-1994
yıllarına ait sicil notu ortalamasının 90 olması ve diğer şartları taşıması
halinde ise 64 ve/veya 37 nci madde hükümlerinden 01/01/1995 tarihi itibariyle
yeniden yararlanması mümkün olabilecektir.
2-37 ve/veya 64 üncü maddelerin uygulanması sonucu bir kademe ilerlemesi veya
derece yükselmesi işlemi kazanılmış hak aylığı ile emekli keseneğine esas aylığına
birlikte uygulanacaktır. Ancak;
-Kazanılmış hak aylık derecesinin öğrenim durumu itibariyle yükselebileceği
derecenin 4 üncü kademesine ulaşmaması, emekli keseneğine esas aylığının ise
öğrenim durumu itibariyle yükselebileceği derecenin 4 üncü kademesine ulaşması
halinde, 37 nci madde hükmü emekli keseneğine esas aylığına uygulanacaktır.
- Emekli keseneğine esas aylığı 37 nci madde hükmünden yararlanılarak öğrenim
durumu itibariyle yükselebileceği derecenin bir üst derecesine yükselip de bu
derecenin son kademesinde bulunması halinde, 64 üncü madde hükmü uygulanarak
ilerletileceği bir kademe bulunmadığından anılan madde hükmü yalnızca kazanılmış
hak aylığına uygulanacaktır.
ÖRNEK : 1- Kazanılmış hak aylığı 5 inci derecenin 2 nci kademesinde, emekli
keseneğine esas aylığı 5 inci derecenin 3 üncü kademesinde bulunan ortaokul
mezunu bir personelin kazanılmış hak aylığı 64 üncü madde hükmü de uygulanarak
5 inci derecenin 3 üncü kademesine, emekli keseneğine esas aylığı 64 ve 37 nci
maddeler uygulanarak 4 üncü derecenin 1 inci kademesine ilerletilecektir.
ÖRNEK : 2- Lise mezunu olup, kazanılmış hak aylığı 3 üncü derecenin 2 nci kademesinde,
emekli keseneğine esas aylığı daha evvel 37 nci madde hükmü de uygulanarak 2
nci derecenin 6 ncı kademesinde olan bir personelin 64 üncü madde gereğince
bir kademe ilerlemesinden yararlanma hakkına sahip olması durumunda; emekli
keseneğine esas aylığının ilerletileceği bir kademe bulunmadığından sadece kazanılmış
hak aylığı 3 üncü derecenin 3 üncü kademesine ilerletilecektir.
3- 657 sayılı Kanunun 37 nci maddesi uyarınca, derece yükselmesinden yararlanacak
olan personelin öğrenim durumu itibariyle 36 ncı maddede belirtilen azami olarak
yükselebileceği derecenin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanmış olmasıgerekmektedir.
Hakkında 37 nci madde hükmü uygulanarak kazanılmış hak aylıkları ile emekli
keseneğine esas aylıkları azami olarak yükselebilecekleri derecenin bir üst
derecesine yükseltilen ve öğrenim durumlarında değişiklik olmayanlar hakkında
37 nci maddede belirtilen şartlar oluşmadığı sürece, anılan madde hükmü hiçbir
şekilde ikinci kez uygulanamayacaktır.
Ancak, 37 nci madde hükmü uygulandıktan sonra öğrenim durumlarında değişiklik
olması nedeniyle, anılan maddede belirtilen şartları yeniden taşıyan personel
hakkında, 37 nci madde hükmünün ikinci kez uygulanması gerekmektedir. Ayrıca
37 nci madde hükmünün ikinci kez uygulanmasında son 6 yıllık sicil notu hesaplanırken
daha önce dikkate alınan yıllar da gerektiğinde yeniden dikkate alınabilecektir.
ÖRNEK: 1- 01/01/1991 tarihi itibariyle 5 inci derecenin 4 üncü kademesinden
aylık almakta iken, 1985-1990 yıllarına ait sicil notu ortalaması 90 ve daha
yukarı ve 1990 yılı sicil notunun da olumlu olması nedeniyle, hakkında 37 nci
madde hükmü uygulanarak kazanılmış hak aylığı 4 üncü derecenin 1 inci kademesine
yükseltilen ortaokul mezunu bir personelin öğrenim durumu değişmediği sürece
37 nci madde hükmünden tekrar yararlandırılması mümkün olmayacaktır.
ÖRNEK : 2- 1985-1990 yıllarına ait sicil notunun değerlendirilmesiyle 01/01/1991
tarihi itibariyle kazanılmış hak aylığı 4 üncü derecenin 1 inci kademesine yükseltilen
ortaokul mezunu bir personelin 1994 yılında lise öğrenimini bitirerek (36-A/12-d
maddesi dikkate alınarak yapılacak değerlendirme sonucunda) 3 üncü derecenin
4 üncü kademesine gelmesi, 1988-1993 yıllarına ilişkin sicil notları ortalamasının
90 ve daha yukarı olması, 1993 yılı sicilinin de olumlu bulunması halinde ilgili
hakkında 37 nci madde hükmü ikinci kez uygulanacak ve kazanılmış hak aylığı
2 nci derecenin 1 inci kademesine yükseltilecektir.
Bu şekilde 37 nci madde hükmünün ikinci kez uygulanmasında 1988, 1989, 1990
yıllar sicil notları tekrar değerlendirilmiş olacaktır.
4. Devlet memuru iken askerlik, emeklilik, görevden çekilme, çekilmiş sayılma,
aylıksız izin vb. nedenlerle görevlerinden ayrılıp, daha sonra yeniden göreve
başlayanların altı yıllık sicil notunun tespitinde, sicil raporunun tanzim edilmediği
yıl veya yıllar dikkate alınmayacak, göreve ara vermeden önce tanzim edilen
sicil raporları da dikkate alınmak üzere altı yıllık sicil raporlarının tamamlanması
beklenecektir.
ÖRNEK : Yukarıda belirtilen nedenlerle 1979, 1980 ve 1986 yıllarına ait sicil
raporu bulunmayan bir memurun son altı yıllık sicil notu hesaplanırken, 1987,
1985, 1984, 1983, 1982 ve 1981 yıllarına ilişkin sicil notları dikkate alınacaktır.
1979 yılından itibaren sicil raporları değerlendirmeye alındığında, görevde
bulunmasına rağmen her altı yıllık dilimdeki en fazla üç yılın sicil raporunun
herhangi bir sebeple tanzim edilmediği veya tanzim edilmesine rağmen idarece
kaybedildiğinin tespit edilmesi halinde sicil raporunun olmadığı yıl veya yıllar
sicil notu olarak; 6 yıllık dilimdeki diğer yıllara ait sicil notları ortalamasının
dikkate alınması 1979 yılından itibaren hiçbir yılda sicil raporu tanzim edilmeyenler
hakkında ise, 37 ve/veya 64 üncü madde hükümlerinin uygulanmaması gerekmektedir.
ÖRNEK : Fiilen görevde bulunan bir personelin 1980 yılı sicil raporunun tanzim
edilmediği, 1984 yılı sicil raporunun da kaybolduğu tutanakla tespit edilmiştir.
İlgilinin 1979, 1981, 1982, 1983 yıllarına ait sicil notlarının sırasıyla, 80,87,
90, 95 olması halinde; mevcut yıllar sicil notlarının ortalaması ((80+87+90+95)
:4=88) alınarak gerek 1980 gerekse 1984 yılları sicil notunun 88 olarak değerlendirmeye
dahil edilmesi gerekmektedir.
5. Değerlendirmeye alınan 6 yıllık sicil raporlarındaki sicil notları ortalamasının
89 ile 90 rakamı arasında kesirli bir sayı olması halinde bu sayı 90'a tamamlanacaktır.
ÖRNEK : 1988-1993 yıllarına ilişkin sicil raporlarındaki notların ortalamasının
89,1 olması halinde not ortalaması 90'a tamamlanacak ve 37 ve/veya 64 üncü madde
hükümleri uygulanacaktır.
6. 1.11.1989 tarih ve 20329 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği"nin geçici 2 nci maddesinde bu yönetmelik kapsamına giren memurların 1985 yılına ait sicil raporlarında yeterlikle ilgili soruların değerlendirilmesinde her pekiyi için 11, her iyi için 9, her orta için 8 ve her zayıf için de 5, not esas alınmak suretiyle tespit edilen toplam notun 1985 yılı sicil notu sayılacağı belirtilmiş bulunduğundan 1979-1984 yılları sicil raporlarındaki yeterlik ile ilgili soruların da belirtilen şekilde nota dönüştürülmesi gerekmektedir.
7. Yıl içinde herhangi bir tarihte terfi edecek olanlardan, yapılan terfi sonucu
kazanılmış hak aylıkları ile emekli keseneğine esas aylıkları azami olarak yükselebilecekleri
derecenin 4 üncü kademesine ilerletilenler, 37 nci maddede belirtilen şartları
taşımaları halinde anılan madde hükmünden terfi tarihi itibariyle yararlanacaklardır.
ÖRNEK : 1989 - 1994 yıllarına ait sicil raporları incelenip 1.1.1995 tarihinden
itibaren 64 üncü madde hükümlerinden yararlandırılarak 3 üncü derecenin 3 üncü
kademesine ilerletilen lise mezunu bir personelin 25.4.1995 tarihinde kademe
ilerlemesi suretiyle kazanılmış hak aylığı ile emekli keseneğine esas aylığı
3 üncü derecenin 4 üncü kademesine ilerletildiğinde, hakkında 37 nci madde hükmünün
de uygulanarak kazanılmış hak aylığı ile emekli keseneğine esas aylığının 25.4.1995
tarihi itibariyle 2 nci derecenin 1 inci kademesine yükseltilmesi gerekmektedir.
8. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 64 üncü maddesine 243 sayılı KHK
ile eklenen fıkrada; Devlet memurlarından altı yıllık sicil notu ortalaması
90 ve daha yukarı olanların aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak
üzere bir kademe ilerlemesinden yararlanacağı belirtilmekte, bu hükmün bir defadan
fazla uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir hükme ise yer verilmemektedir.
Bu nedenle, son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması
nedeniyle hakkında 64 üncü madde hükmü uygulanan bir personelin, bundan sonraki
altı yıllık sicil notu ortalamasının da 90 ve daha yukarı olması halinde, anılan
madde hükmü ikinci kez uygulanabilecektir. Diğer bir ifade ile, ilgililerin
64 üncü maddede belirtilen şartları taşımaları halinde anılan madde hükmü her
altı yılda bir yeniden uygulanacak olup, anılan madde hükmünün her yıl uygulanması
ise mümkün değildir.
ÖRNEK : 1979-1984 yıllarına ait sicil notu ortalamasının 90 veya daha yukarı
olması nedeniyle 1.1.1985 tarihinde ilk kez 64 üncü madde hükmünden yararlanan
personelin; 1985-1990 yıllarına ait sicil notu ortalamasının da 90 veya daha
yukarı olması halinde, 1.1.1991 tarihinde ikinci kez, 1991-1996 yıllarına ait
sicil notu ortalamasının 90 veya daha yukarı olması halinde de 1.1.1997 tarihinde
üçüncü kez anılan madde hükmünden yararlandırılması gerekmektedir.
9- 1979 yılından emekli edildikleri tarihe kadar haklarında düzenlenen sicil raporları uyarınca 37 ve/veya 64 üncü madde hükümlerinden yararlanabilecek olan, ancak 31/12/1984 tarihinden sonra bu hükümlerden yararlanmadan emekliye ayrılanların en son çalıştıkları kurumlarca sicil raporları değerlendirilerek 37 ve/veya 64 üncü madde hükümlerinden yararlanabilecek olanlar hakkında anılan madde hükümleri uygulanacak ve buna ilişkin onayın bir örneği T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne gönderilecektir.
10- Devlet memurlarından altı yıllık sicil notu dikkate alınarak 37 ve/veya 64 üncü madde hükümlerinden yararlanacak olanların kurumlarca tespiti sırasında, emekli olanlardan, emekli oldukları yılda en az 6 ay çalışmak koşulu ile sicil raporu tanzim edilenler hakkında son sicil raporu da dikkate alınarak altı yıllık sicil notu değerlendirilecek ve haklarında anılan madde hükümleri uygulanarak emekli oldukları yılı takip eden yılbaşından geçerli olmak üzere alınan onayın bir örneği T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'ne gönderilecektir.
11- 1979 yılından itibaren sicil raporları dikkate alınarak, 37 ve/veya 64 üncü madde hükümlerinden yararlandırılacak olan Devlet memurları ile bunlardan emekli olanların yükseltilecekleri derece ve ilerletilecekleri kademe aylıklarının, (yükseltilecekleri derece için ek gösterge öngörülmüş ise, bu ek göstergeler dahil) tebliğin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ödenmesi, geçmişe yönelik olarak ilgililere herhangi bir ödeme yapılmaması, daha evvel alınmış onayların iptal edilmesi gerektiğinde ise; iptal edilen onaylara dayanılarak yapılmış olan ödemelerin geri tahsil edilmemesi gerekmektedir.
Bilgilerini ve uygulamanın yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda yürütülmesini
arz ve rica ederim.T.C.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI
Personel Genel Müdürlüğü
SAYI :B.08.0.PGM.0.23.01.03.134- 3174 / 69983 13/09/2004
KONU: Sicil-Disiplin Mevzuat Bülteni
Genel Müdürlüğümüz, "Personel Mevzuat Bültenler Dizisi"nin 2'ncisi olan "Sicil-Disiplin" konulu Personel Mevzuat Bülteni hazırlanarak (http://personel.meb.gov.tr) internet adresinde yayımlanmıştır.
Bilgilerinize arz/rica ederim.
Remzi KAYA
PERSONEL MEVZUAT BÜLTENİ SİCİL-DİSİPLİN
DİSİPLİN
I. DİSİPLİN HUKUKUNA İLİŞKİN MEVZUAT
a) 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ilgili hükümleri (124-145 dahil aradaki
maddeler).
b)1702 Sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında
Kanun.
c) 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına,
Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek
Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına
Dair Kanun'un ilgili hükümleri.
d) 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun.
(31 Temmuz 2004 tarih ve 25539 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5232 sayılı
Kanunla
değişti.)
e) Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik. (24.10.1982
gün ve 17848 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.)
f) Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik'in Bazı maddelerinin
Değiştirilmesi ve Bir Maddenin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik. (30.1.1986
gün ve 19004 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.).
g) Millî Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği (3.6.1991 gün ve 20890
sayılı Resmi Gazete ile 8.7.1991 gün ve 2340 Sayılı Tebliğler Dergisi'nde yayımlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Mevzuat Dairesi Başkanlığı web
sayfasındadır. Değişiklikleri ektedir.
II. DİSİPLİNLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların,
tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde
veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara,
yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre gerek
Anayasa gerek 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve gerekse özel kanunlar (1702
ve 4357 sayılı Kanun) gereğince disiplin hükümleri uygulanır.
1) Disiplin Amirleri ve Disiplin Kurulları
Bakanlığımız merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatında görevli personelin disiplin
amirleri; 17.9.1982 gün ve 8/5336 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 24/10/1982
tarihinde 17848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Disiplin
Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Genel Yönetmelik" hükümleri doğrultusunda
hazırlanan "Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği"
ile belirlenmiş olup, 3.6.1991 gün ve 20890 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Disiplin ve soruşturma işlerinde kanunlarla verilen görevleri yapmak üzere;
Bakanlık merkezinde;
a) Merkez Disiplin Kurulu,
b) Yüksek Disiplin Kurulu,
İllerde;
a) İl Disiplin Kurulu,
b) İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu kurulmuştur.
2) Disiplin Cezalarının Çeşitleri
A- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Verilen Disiplin Cezaları
a) Uyarma: 657 sayılı Kanunun değişik 125/A maddesinde belirtilen fiil ve hallerde,
memura görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin disiplin
amirleri tarafından yazı ile bildirilmesidir.
Bu cezaya karşı itiraz varsa bir üst disiplin amirine, yoksa disiplin kurullarına
yapılır.
b) Kınama : 657 sayılı Kanunun değişik 125/B maddesinde belirtilen fiil ve
hallerde, memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun disiplin amirleri
tarafından yazı ile bildirilmesidir.
Bu cezaya karşı itiraz varsa bir üst disiplin amirine, yoksa disiplin kurullarına
yapılır.
c) Aylıktan Kesme : 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 125/C maddesinde
belirtilen fiilleri işleyen memurun brüt aylığından 1/8 - 1/30 arasında kesinti
yapılmasıdır.
Bu ceza, cezanın verildiği tarihi takip eden aybaşındaki aylık esas alınmak
suretiyle, memurun aylığından kararda belirtilen oran kadar kesinti yapılarak
uygulanır.
Bu cezaya karşı doğrudan idari yargı yoluna başvurulabilir.
d) Kademe İlerlemesinin Durdurulması: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nundeğişik
125/D maddesinde belirtilen fiilleri işleyen memurların, (fiilin ağırlık derecesine
göre) bulundukları kademede ilerlemelerinin 1-3 yıl durdurulmasıdır.
Öğrenim durumları itibariyle yükselebilecekleri derecelerin son kademesinde
bulunan memurlara bu cezanın verilmesini gerektiren hallerde, cezanın verilişine
ilişkin disiplin kurulu kararında belirtilecek cezanın 1 yıl olması durumunda
¼, 2 yıl olması durumunda 1/3 ve 3 yıl olması durumunda ½ oranında brüt aylıktan
kesilerek uygulanacaktır. Tekerrüründe görevine son verilecektir.
Bu cezaya karşı doğrudan idari yargı yoluna başvurulabilir.
e) Devlet Memurluğundan çıkarma: 657 sayılı Kanunun 125/E maddesinde belirtilen
fiil veya durumları gerçekleştiren memurların bir daha Devlet memurluğuna atanmamak
üzere memurluktan çıkarılmasıdır.
Bu cezaya karşı doğrudan idari yargı yoluna başvurulabilir.
B- 1702 Sayılı Kanuna Göre Verilen Disiplin Cezaları
a) İhtar : 1702 sayılı Kanunun, 19 uncu maddesinde belirtilenlere 20 nci maddesindeki
fiillerin ilk defa işlenmesi hâlinde verilen cezadır.
b) Tevbih : 1702 sayılı Kanunun, 20 nci maddesine göre ihtar cezası almış olanlardan
ihtar cezası almayı gerektiren fiillerden birini tekrar işleyenlere verilir.
c) Ders Ücretlerinin Kesilmesi : 1702 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen
personele 21 inci maddesinde belirtilen fiiller karşılığında verilen bir ceza
olup, bu ceza memurun bir aylığı, bir ay zarfında girmeye mecbur olduğu ders
saati sayısına bölünüp, bulunan bu miktar kadar, boş geçen her ders için, alacağı
ilk aylığından kesilerek uygulanır.
d) Maaş Kesilmesi : 1702 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen personele
22 nci maddesinde belirtilen fiilleri işlemeleri hâlinde verilen bir disiplin
cezasıdır.
Fiilin derecesine göre 1 günlükten 15 günlüğe kadar maaştan kesinti yapılır.
Daha fazla kesinti yapılmaz.
e) Kıdem İndirilmesi: 1702 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen personele
23 üncü maddesinde belirtilen fiilleri işlemeleri halinde uygulanan disiplin
cezasıdır. Suçlarının derecesine göre bir yıldan dört yıla kadar kıdemlerinin
indirilmesi şeklinde uygulanır.
f) Derece İndirilmesi :1702 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen personele
24 üncü maddesinde belirtilen fiilleri işlemeleri halinde uygulanacak disiplin
cezasıdır.
g) İstifa Etmiş Sayılmak : Ceza olarak uygulanmamakta.
h) Vekalet Emrine Alınmak : Ceza olarak uygulanmamakta.
ı) Meslekten Çıkarılmak: 1702 sayılı Kanunun 27 nci maddesinde belirtilen fiilleri
yapan, aynı Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen personele uygulanır.
i) Devlet Memurluğundan Çıkarılmak: 1702 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde yer
alan bu ceza 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri doğrultusunda uygulanır.
4357 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki "Keza 1702 sayılı
Kanunun 15, 16, 20, 21, 22, 23, 24, 26, 27, 31, 34 ve 45 inci maddeleriyle 1880
sayılı Kanunun 3 üncü (yani 1702 sayılı Kanunun 18 inci maddesi) ve 4 üncü (yani
1702 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi) maddeleri ve diğer kanunların bu kanuna
uymayan hükümleri ilkokul öğretmenleri hakkında tatbik olunmaz." hükmü
nedeniyle, 1702 sayılı Kanuna göre verilen bu cezalar ilkokul öğretmenlerine
tatbik olunmayacaktır.
C-4357 Sayılı Kanuna Göre Verilen Disiplin Cezaları İlköğretim okulu öğretmenlerine
verilecek cezalar.
a) Kusurlu Sayılma : Kanunun 7/a maddesi gereğince, vazifelerini yapmakta
ihmali görülenlere verilen cezadır. Bu cezaya itiraz olunamaz.
b) Ücret veya Maaş Kesilmesi : Kanunun 7/b maddesinde belirtilen fiilleri
işleyenlere verilen cezadır. Bu ceza fiillerinin mahiyet ve derecesine göre
birinci defasında bir günlükten üç günlüğe ve ikinci defasında üç günlükten
on beş günlüğe kadar ücret veya maaş kesilmesi şeklinde uygulanır. Üç günlüğe
kadar olan cezaya itiraz olunamaz. Bu ceza hem maaş hem de ücret alanların yalnız
maaşlarından kesilerek uygulanır.
c) Kıdem İndirilmesi: Kanunun 7/c maddesinde belirtilen fiilleri işleyenlere
suçlarının derecesine göre bir yıldan dört yıla kadar kıdem indirme şeklinde
uygulanan disiplin cezasıdır.
d): Kanunun 7/d maddesinde belirtilen fiilleri işleyenlerin vazifelerine 6 aydan
2 seneye kadar son verilmesi cezasıdır. Bu cezayla tecziye edilen ilgililer
cezanın kesinleştiği tarihten itibaren cezanın sona ermesine kadar görevlendirilmezler.
e) Meslekten Çıkarılmak: Kanunun 7/e maddesinde belirtilen fiilleri işleyenlerin
bir daha meslekte ve teşkillerinde görev verilmemek üzere meslekten çıkarılmalarını
öngören disiplin cezasıdır.
3) Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 126 ncı maddesinde; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulu (merkez disiplin kurulu, il disiplin kurulu ya da il millî eğitim disiplin kurulu) kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler (il disiplin kurullarının kararına dayanan hallerde valiler) tarafından, Devlet memurluğundan çıkarma cezasının, amirlerin bu yoldaki isteği üzerine memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verileceği, özel kanunların disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullarla ilgili hükümlerinin saklı olduğu ifade edilmiştir.
Buna göre;
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yer alan:
(1) Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları Bakanlığımız personeline 3.6.1991
günve 20890 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Millî Eğitim Bakanlığı Disiplin
Amirleri Yönetmeliği" ile disiplin amiri olarak tespit edilen personel
tarafından,
(2) Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası; Bakanlığımıza bağlı her derece
ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenler
ile ilçe millî eğitim müdürleri, il millî eğitim müdür yardımcıları ve İl ve
İlçe Milli Eğitim şube müdürlerine; il millî eğitim disiplin kurulu kararına
bağlı olarak, diğer memurlara, il disiplin kurulu kararına bağlı olarak
valiler tarafından, Merkez teşkilatında görevli personel ile il millî eğitim
müdürlerine, merkez disiplin kurulunun kararına bağlı olarak Bakan tarafından,
(3) Devlet memurluğundan çıkarma cezası; Bakanlık kadrolarında görevli personele
yetkili amirin teklifine bağlı olarak Yüksek Disiplin Kurulu tarafından,
verilir.
b) 1702 ve 4357 sayılı Kanunlarda yer alan:
(1) Kusurlu sayılma cezası; millî eğitim müdürleri, ilköğretim müfettişleri
ve ilköğretim okulu müdürleri tarafından,
(2) Tevbih cezası; Bakan, vali, millî eğitim müdürü tarafından,
(3) İhtar Cezası; Bakan, vali, millî eğitim müdürü, lise ve dengi okulların
müdürü tarafından,
(4) Ders ücretinin kesilmesi cezası; Bakan, millî eğitim müdürü ile lise ve
dengi okulların müdürü tarafından,
(Yukarıdaki cezalar 657 sayılı Kanunu'nun 126 ncı maddesi ile 134 üncü maddesi
gereğince üst disiplin ve en üst disiplin amirlerince de verilir.)
(5) Maaş kesilmesi cezası; Bakan, vali, millî eğitim müdürleri ve kaymakam ile
ilgilinin disiplin amiri tarafından,
(6) Yukarıda sayılanlar dışında kalan cezalardan; kıdem indirilmesi cezasını
İl disiplin kurulu/ il millî eğitim disiplin kurulu kararına bağlı olarak vali,
merkez disiplin kurulu kararına bağlı olarak Bakan tarafından, meslekten çıkarılmak
ve Devlet memurluğundan çıkarılmak cezası ise yüksek disiplin kurulu tarafından,
verilir.
Disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar gerekli inceleme-soruşturma
yapmadan ve ilgilinin savunmasını almadan ceza veremezler.
4) İnceleme ve soruşturma ile görevlendirilecek personelin tespiti
Suç ve kusur işleyen görevliler hakkında soruşturmaların süratle yaptırılıp,
işlemlerin tamamlanması, bu tür hareketlerin tekrarlanmasını önlemek ve cezanın
caydırıcılık etkisinden yararlanmak bakımından, bazı inceleme ve soruşturmaların,
ilgili dairelere ve mahallen görevlendirilecek muhakkiklere yaptırılması önem
taşımaktadır.
Bu maksatla;
a) Eğitimin özüne dönük olmayan olaylarla, ilgili şikâyet ve ihbarların incelenip
soruşturulmasının, ilke olarak mahallen görevlendirilecek muhakkiklere yaptırılması,
b) Görevlendirilecek muhakkiklerin, görev statüsü ve kadro derecesi yönünden,
hakkında inceleme ve soruşturma yaptırılan memurla asgari aynı seviyede ya da
üstü durumunda memurlardan olması,
c) İhbar, şikâyet ve olayların öncelikle incelenmesi, gerekirse soruşturma açılması,
(Disiplin soruşturulması doğrudan disiplin amiri tarafından yapılabileceği gibi
görevlendirilecek muhakkikler tarafından da yapılabilir.).
d) Branş ve ihtisası ilgilendiren ve eğitimin özüne dönük iddialara yönelik
işlemler için ilgili dairelerince Bakan onayı alınarak, gereği için Teftiş Kurulu
Başkanlığına intikal ettirilmesi,
e) Özellik arz eden ve ağır suç niteliğindeki fiillere ilişkin iddiaların, Bakanlık
Müfettişlerince incelenmesi ya da soruşturulması,
f) Çeşitli yollarla aksettirilen ihbar ve şikayetlerle ilgili olarak daire ve
birimlerin ilgili genelgelerde de belirtilen esaslara göre, inceleme ve değerlendirmeye
tabi tuttuktan sonra, işlem tesis etmeleri,
gerekmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, özellikle İl İdaresi Kanunu'nun valilere
ve mahalli idarecilere verdiği yetkilerle, diğer genel mevzuatın verdiği bütün
yetkilerin mahallinde süratle kullanılarak işin geciktirilmeden sonuçlandırılması
ve cezanın derhal tespit edilerek uygulanması, mahalli ve merkezi idarenin verimliliği
yönünden önem taşımaktadır.
5442 sayılı İl idaresi Kanunu'nun 9 uncu maddesinde ifade edildiği üzere; İl
Genel Yönetiminin başında bulunan Valiler, Bakanlıkların İl Teşkilatında yer
alan daire ve kurumlarını; her Bakanın ayrı ayrı mümessili olmak sıfatıyla Bakan
adına, onun sorumluluğu ve murakabesi altında bizzat denetleyip teftiş edebilecekleri
gibi, bu denetim ve teftişi, Bakanlık Müfettişleri veya Daire amirleri ve memurlarıyla
da yaptırmaya yetkilidirler.
222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 23 üncü maddesinde; "İlköğretim
kurumlarının rehberlik, teftiş ve soruşturma hizmetlerini yürütmek üzere, ilköğretim
müfettişleri görevlendirilir." denilmektedir.
Diğer taraftan, Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları
Yönetmeliğinin 42 nci maddesinde; müfettiş ve müfettiş yardımcıları;
"a) İlköğretim okulları,
b) Yetiştirici ve tamamlayıcı sınıflar ve kurslar,
c) Özel eğitime muhtaç çocuklar için açılmış okullar ve sınıflar,
d) Okul öncesi eğitim kurumları, uygulama sınıfları ile tamamlayıcı sınıflar
ve kurslar,
e) Halk eğitim merkezi ve akşam sanat okulları ile bunlara bağlı kurslar,
f) Çıraklık eğitim merkezleri,
g) Eğitim araçları ve donatım merkezi ve akşam sanat okulu müdürlükleri,
h) Rehberlik ve araştırma merkezleri ve akşam sanat okulu müdürlükleri,
ı) Öğretmen evi ve akşam sanat okulları, öğretmen evi, lokaller ve sosyal tesisleri,
i) Millî eğitim yayınevleri,
j) Sağlık eğitim merkezleri,
k) Hizmetiçi Eğitim Enstitüleri ve Akşam Sanat Okulları ile Hizmetiçi Eğitim
Merkezleri,
l) Spor ve izcilik okulları,
m) Gençlik ve izcilik eğitim tesisleri,
n) Öğrencileri yetiştirme ve sınavlara hazırlama kursları,
o) Özel öğretim kurumlarına bağlı, dershane ve okulları ile her türlü özel yaygın
eğitim kursları,
ö) Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur'an kursları, p) Dernek ve vakıflarca
açılan ve Bakanlığın denetimi ve gözetimi altında bulunan gerçek ve tüzel (şirket)
kişilere ait öğrenci yurtları,
r) Valilikçe denetimi uygun görülen diğer okul ve kurumlarda,
rehberlik, teftiş, inceleme ve soruşturma hizmetlerini yürütmekle görevlidirler."
hükümleri yer almakta ise de Danıştay Onuncu Dairesinin 2.3.1989
gün ve Esas No: 1988/1162, Karar No: 1989/473 sayılı Kararında da belirtildiği
üzere, Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanunla, görev dolayısıyla veya görev sırasında
işlenen adlî suçlarda re'sen soruşturma emri vermekle yetkili kılınan valiler
ve millî eğitim müdürlerinin; ilköğretim okulları 2. kademe ve ortaöğretim kurumlarında
görevli yönetici, öğretmen ve memurlar hakkında adlî yönden yapılacak soruşturmalarda
ilköğretim müfettişlerini görevlendirebilecekleri belirtilmektedir.
5) Disiplin cezalarında zamanaşımı
Disiplin hukukunda ilk defa 657 sayılı Kanunun 2670 sayılı Kanunla değişik 127 nci maddesiyle öngörülen zamanaşımı müessesesine ilişkin içtihatlar henüz oluşmamış olmakla birlikte, 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesinin uygulanmasında aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalıdır.
127 nci maddede iki türlü zamanaşımı öngörülmüştür:
a) İşlendiği öğrenilen disiplin fiili hakkında belirli bir süre içinde soruşturmaya
başlanmasını öngören Soruşturma Zamanaşımı,
b) Fiilin işlendiği tarihten itibaren en geç 2 yıl içinde soruşturmanın tamamlanıp
memura gerekli disiplin cezasının uygulanmış olmasını öngören Ceza Zamanaşımı,
Her iki zamanaşımı süresi de hak düşürücü süre mahiyetinde olduğundan bu sürelerin kesilmesi veya durması söz konusu değildir. Bu sürelerden herhangi birinin zamanaşımına uğraması halinde disiplin cezası verilmesi hukuken mümkün değildir. Bu nedenle, disiplin hukukuna yönelik işlemlerin bütününde bu sürelerin geçirilmemesine dikkat edilmelidir.
Disiplin suçu oluşturduğu iddia edilen fiil veya halin öğrenildiği tarihten îtibâren işlemeye başlayan Soruşturma Zamanaşımı; uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesini durdurma cezalarını gerekli kılan fiillerde, fiil veya halin öğrenildiği günden itibaren bir ay; memurluktan çıkarmayı gerektiren fillerde ise, fiil veya halin öğrenildiği günden itibaren altı aydır. (Soruşturma zamanaşımı fiil veya halin öğrenildiği günün ertesi gününden itibaren işlemeye başlar.)
Bu açıdan, disiplin suçu oluşturduğu iddia edilen fiil veya halin öğrenilmesinden itibaren fiil veya halin gerektirdiği disiplin cezasına göre bir ay veya altı aylık süre (soruşturma zamanaşımı süresi) içerisinde disiplin soruşturmasına başlanması gereklidir. Bu süreler içinde disiplin soruşturmasına başlanmaması halinde disiplin soruşturmasına başlanması ve disiplin cezası verilmesi mümkün değildir.
Bu açıdan, gerek bizzat disiplin amirlerince gerekse soruşturma emri vermeye yetkili amiri tarafından görevlendirilenlerce yapılan soruşturmalarda fiilin işlenme tarihi ile fiilin işlenildiğinin öğrenildiği tarihler zamanaşımı bakımından büyük bir önem taşımaktadır.
Disiplin suçu olarak algılanan bir fiilin işlendiği veya halin gerçekleştiği, vatandaşlar veya kamu görevlileri tarafından yapılan ihbar ve şikayetler aracılığıyla öğrenilebileceği gibi, disiplin amiri sıfatına haiz olmayan sicil amirleri tarafından yapılan yazılı duyurmalar yolu ile de öğrenilebilir.
Disiplin suçu sayılabilecek fiil veya halin varlığının öğrenilmesi üzerine
disiplin cezası ve soruşturma emri vermeye yetkili amirler, fiilin suç niteliğini
taşıdığına kanaat getirmelerine imkan sağlayacak yeterli bir inceleme yaparlar
ve fiilin disiplin suçu vasfını taşıdığına kanaat getirmeleri halinde zaman
kaybetmeksizin bizzat veya soruşturma emriyle tayin edecekleri muhakkikler yolu
ile soruşturmayı başlatırlar.
Haber alınan fiillerin suç vasfını taşıyıp taşımadıklarının öğrenilmesine ilişkin
incelemelerin olayın durumuna göre makul bir süreyi aşmaması gerekir.
Fiilin işlendiği günün ertesi gününden itibaren işlemeye başlayan Ceza Zamanaşımı
süresi bütün disiplin suçları için 2 yıldır.
Ceza zamanaşımı süresinin başladığı tarihin çok iyi saptanması gerektiğinden
soruşturma raporlarının başlangıç kısımlarında disiplin fiillerinin işlenildiğinin
öğrenildiği tarihlerle fiilin vukua geldiği tarihler yıl, ay ve gün olarak açıkça
belirtilmelidir.
Ani disiplin suçlarında, fiilin bütün unsurlarının tekevvün edip (oluşup) tamamlanmasında,
mütemadi (sürekli) ve müteselsil (zincirleme, birbirine bağlı olan) disiplin
suçlarında temadi (sürme, uzama, devam etme) ve teselsülün (birbirine bağlı
olma durumunun) son bulması anından; iştirak halinde işlenen toplu disiplin
suçlarında fiile, toplu suç vasfını verecek derecede iştirak halinin tamamlanmasından
itibaren suç tekemmül etmiş sayılır ve zamanaşımı başlar. Teşebbüs suçlarında
ise teşebbüs fiilinin gerçekleşmesinden sonra zamanaşımı başlar.
6) Adlî cezalara ilişkin zamanaşımının disiplin cezalarına etkisi
Ceza soruşturmasının zamanaşımı ile düşmesi, disiplin cezasını etkilemez. Ceza
yasası bakımından eylemin zamanaşımına uğramış olması, o eylemden dolayı, şartları
varsa, disiplin cezası verilmesine engel değildir. Eğer disiplin cezası verilmesi
ceza mahkûmiyetine bağlı ise, eylem zamanaşımına uğramakla soruşturma yapılmamış
ve dolayısıyla mahkûmiyet kararı verilmemiş olacağından mahkumiyete bağlı disiplin
cezası da verilemeyecektir.
7) Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi
657 Sayılı Kanunun 131 inci maddesinin ikinci fıkrasında "Memurun Ceza
Kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri ayrıca disiplin cezası uygulanmasına
engel olamaz" hükmü karşısında;
a) Ceza mahkemesince, aynı zamanda disiplin suçu sayılan fiilin ceza davası
açılan kişi tarafından işlenmiş olduğuna karar verilmesi halinde, idarenin,
eylemin o kişi tarafından işlenmediğine karar vermesi mümkün değildir. Bu durumda,
şartları var ise disiplin soruşturmasının yapılması ve disiplin cezasının verilmesi
gerekir.
b) Ceza mahkemesinin, fiilin sanık tarafından işlenmemiş olduğu gerekçesiyle
beraat kararı vermesi halinde, bu karar bağlayıcı olur ve idarenin, artık o
kimse hakkında disiplin kovuşturması yapması ve disiplin cezası vermesi mümkün
olmaz.
c) Ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı, fiilin o kişi tarafından
işlenmediği gerekçesine değil de fiilin o kimse tarafından işlenmiş olmakla
beraber, yasanın tanımladığı suçun oluşmadığı gerekçesine dayanması halinde,
idare, fiilin disiplin suçu teşkil etmesine bağlı olarak beraat eden kişiye
disiplin cezası verebilecektir.
d) Beraat kararı, yeterli delil bulunmaması nedenine dayanıyorsa, idare kendi
elindeki delilleri disiplin cezası verilmesi anlamında yeterli görmesine bağlı
olarak şartları varsa, delil yetersizliğinden beraat eden kişiye disiplin cezası
verebilecektir.
8) Savunma hakkı
Anayasamızın 129 uncu maddesinde, savunma hakkı tanınmadan disiplin cezası verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 130 uncu maddesinde ise, Anayasanın yukarıdaki hükmüne uygun olarak "Devlet memuru hakkında savunma alınmadan disiplin cezası verilemez." denilmektedir.
Bu amir hükümler nedeniyle, bir Devlet memuruna savunması alınmadan disiplin cezası verilmesi mümkün değildir. Savunmanın kim veya hangi kurul tarafından ve nasıl alınacağı 657 sayılı Kanunun 130 uncu maddesinde hüküm altına alınmıştır. Söz konusu maddede; ilgililerin savunmasının, cezayı verecek disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu tarafından alınacağı ve savunmasını hazırlaması ve yapması için ilgiliye bu yöndeki yazının kendisine tebliğinden itibaren 7 günden az olmamak üzere süre verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Devlet memuriyetinden çıkarma cezası dışındaki disiplin cezalarında, kanun
ve yönetmelik hükmü gereği ilgililerin savunmasının, cezayı verecek disiplin
amiri veya ilgili disiplin kurulunca alınması gerekli olup savunmasını hazırlaması
için 7 günden az olmamak üzere süre verilmesi gerekir. Bu hükümlere aykırı uygulamalar
sonucunda verilen disiplin cezaları, usul hükümlerine bağlı olarak hukuka aykırı
hale gelir.
9) Karar süresi
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 128 inci maddesi hükmüne göre, disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde vermek zorundadırlar.
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin Kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir.
Memurluktan çıkarma cezası için disiplin amirleri tarafından yaptırılan soruşturmaya ait dosya, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kuruluna tevdiinden itibaren azami altı ay içinde bu kurulca karara bağlanır.
Ceza zamanaşımı süresinin geçirilmemiş olması kaydıyla bu sürelerin geçirilmesinden
sonra verilen disiplin cezaları, bu sürenin zamanaşımı süresi olmamasına bağlı
olarak hukuki geçerliliklerini yitirmezler. Bu süreler, idarenin iç işleyişiyle
ilgili olup disiplin suçu işleyen kişinin disiplin hukukunun özelliğine bağlı
olarak gecikmeksizin cezalandırılmasını temin etmek amacıyla idarenin hızlı
karar vermesini sağlamaya yönelik olarak öngörülmüştür.
10) Tanık durumunda olan disiplin kurulu üyesinin kurul toplantısına katılıp katılamayacağı
Disiplin kurulu üyeleri, "Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında
Yönetmelik" hükümlerince fezleke düzenlenen personel hakkında soruşturma
yapmakla birlikte fezlekenin hazırlanmasına, tanık olarak verdikleri ifadeyle
katıldıklarında ilgiliye yönelik disiplin kurulu toplantılarına katılmamaları
gerekmektedir.
11) Fezlekeli soruşturmalarda zabıt kâtibi bulundurulup bulundurulamayacağı
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 181 inci maddesi, 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanununda değişiklik yapılmasına dair 3206 Sayılı Kanunun 82 nci maddesi
ile yürürlükten kaldırılmış olup, aynı Kanunun 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasında;
"Diğer kanunlarda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun ilk tahkikat hükümlerine
yapılmış atıflar, kamu davasının hazırlanmasına ilişkin hükümlerine yapılmış
sayılır. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 163 ve müteakip maddelerindeki hükümler,
tahkikatı yapmakla görevli kılınanlar tarafından uygulanır." değişik 161
inci maddesinde ise; "Sanığın sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi
veya bir keşif ve muayene sırasında Cumhuriyet Savcısı veya sulh hakiminin yanında
bir zabıt kâtibi bulunur. Acele hallerde, yemin vermek şartıyla bir kimseye
zabıt kâtipliği görevi yaptırılabilir.
Her tahkikat işlemi tutanakla tespit olunur. Tutanak Cumhuriyet savcısı veya
sulh hakimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilir." hükümlerine
yer verilmiştir.
Muhakkiklerce yapılan işlem yargı niteliğinde olmayıp, idari nitelikte ifade alma işlemidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 11.10.1965 gün ve E.No: 1965/53, D.3/242-25 sayılı kararında Memurun Muhakematı Hakkındaki Kanun'a göre işlem yapan mercilerin yargı mercii olmadığı, yapılan işlem ve alınan kararları da yargılama niteliğinde saymak ve kabul etmenin imkansız olduğu ifade edilmiştir.
Esasen muhakkikler tek başına savcı yerini tutmazlar. Soruşturma emrini veren makam, muhakkik ve idare kurulu üçlüsü ancak savcının yerini alır. Muhakkikin görevi memurların soruşturmasında savcıya ait araştırma görevine tekabül eden bilgi ve belgeleri toplayıp ifadeleri almaktır. Sonuç çıkarma işlemi idare kurullarına ait olup, muhakkikler savcının yetkili olduğu arama, el koyma, yakalama emri verme vs. gibi yetkilere de sahip değildirler.
Sonuç olarak; 3206 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce sorgu hakimi gibi faaliyette
bulundukları zamanda dahi muhakkiklerin, ifade alırken zabıt kâtibi bulundurma
zorunluluğu aranmamakta iken ve dosyaların idare kurullarında veya idare mahkemelerinde
görüşülüp karara bağlanmasında engel teşkil etmezken, 3206 sayılı Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra savcı gibi hareket etme niteliğine (tek başına değil) kavuştuğunda
dahi idari nitelikle ifade alırken zabıt kâtibi bulundurma zorunluluğu yoktur.
Kaldı ki, muhakkikler soruşturma esnasında sadece sözlü ifade almamakta hatta
çoğu zaman tanık ve sanıkların ifadelerini, yazılı olarak verilen soruları el
yazıları ile cevaplandırmaları suretiyle almaktadır.
Buna göre, muhakkik olarak görevlendirilenlerin yaptıkları soruşturmalarda zabıt
kâtibi bulundurmaları zorunlu değildir.
12) Cezaların hangi tarihten itibaren hüküm ifade edeceği
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 132 nci maddesi hükümlerine göre, disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır.
Yargı yoluna gidilmiş olması disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmez. Aynı şekilde yargı yoluna başvurulamayan uyarma ve kınama cezalarına ilişkin olarak yapılan itirazlar da bu cezaların uygulanmasını durdurmaz.
Aylıktan kesme cezası, cezanın veriliş tarihini takip eden aybaşında uygulanır.
Verilen disiplin cezaları sıralı sicil amirine, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ayrıca Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması
cezası verilenler, valilik, büyükelçilik, müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel
müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamazlar.
Atamaları Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılanlar hakkında da bu hüküm uygulanır.
13) Disiplin cezalarına itiraz, süre ve yapılacak işlem
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 2670 sayılı Kanunla değişik 135 inci
maddesinde yer alan hükme göre;
a) Uyarma ve kınama cezalarına karşı ancak itiraz söz konusu olup idari yargı
yoluna başvurmak mümkün değildir. Diğer cezalara karşı ise itiraz yoluna başvurmak
mümkün olmayıp ancak idari yargı yoluna başvurulabilecektir.
b) İtiraz, cezayı veren disiplin amirinin bir üstündeki disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılır.
Millî Eğitim Müdürü, tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı
itiraz Valiye,
Vali tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz İl Millî
Eğitim Disiplin Kuruluna, ya da İl Disiplin Kuruluna,
İlçe Millî Eğitim Müdürü tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı
itiraz kaymakama,
Kaymakam tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz valiye
yapılacaktır.
Müsteşar Yardımcıları, Genel Müdür, Bağımsız Daire Amirlerince maiyetlerine
verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itiraz durum ve ilgisine göre Müsteşar
Yardımcısına, Müsteşara veya Bakana,
Müsteşar ve Bakan tarafından verilen uyarma veya kınama cezalarına karşı itirazlar
ise Merkez Disiplin Kuruluna yapılacaktır.
c) Uyarma ve kınama cezalarına karşı İdare Mahkemelerinde dava açmak mümkün
olmadığı için maddede geçen 7 günlük süre itiraz süresidir. Diğer cezalara karşı
dava açma süresi İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda belirtildiği gibi 60 gündür.
14) Disiplin cezalarının yargısal denetimi ve yargı kararları karşısında yapılacak işlem
T.C. Anayasasının 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin bir "HUKUK DEVLETİ" olduğu açıkça vurgulanmıştır. Hukuk Devleti ilkesi Devlet düzeninde hukukun üstünlüğünü ve hukuka bağlılığı gerektirir. Hukuka uygunluk yargısal denetimle sağlanır. İdarenin yargı yolu ile denetimi bu denetimin sınırı Anayasanın 125 inci maddesinde belirtilmiştir. Bu madde hükmüne göre, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdarenin kamu hukuku alanındaki tasarruflarının denetimi görevi, idari yargı düzeninde kurulmuş ilk derece idare mahkemeleri ile üst derece idare mahkemesi olan Danıştay'ca yerine getirilmektedir. İdare Mahkemeleri bu denetim görevini, kendilerine açılan iptal ve tam yargı davaları aracılığıyla yerine getirirler.
Disiplin cezası kararları da idari işlemlerden sayıldıklarından, bu kararlara
karşı açılan iptal ve tam yargı davaları da idari yargıda görüşülüp çözümlenir.
İdari yargı düzeninde yer alan bu mahkemelerin, disiplin cezası kararlarına
karşı açılan iptal davalarında bu işlemleri, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat
yönlerinden biri ile hukuka aykırı bulmaları durumunda disiplin cezası kararı
şeklindeki idari işlemleri iptal etmeleri hukukun gereğidir.
Söz konusu tasarruflardan dolayı hakkı muhtel olanların açtığı tam yargı davalarında da; ilgilinin hakkının gerçekten muhtel olduğu, zarara uğradığı saptanırsa, idare mahkemeleri işlemin iptali ile birlikte zararın tazminine de hükmeder.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28 inci maddesinde; Danıştay, Bölge İdare ve İdare Mahkemelerinin esasa ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, en geç otuz gün içinde işlem tesis etmek ve eylemde bulunmak zorunda olduğu, bunun yanında yine aynı maddede; belirtilen mahkeme kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği, ayrıca bu kararların kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine dahi tazminat davası açılabileceği belirtilmekte ve yine aynı Kanunun 52 nci maddesinde; temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olmanın mahkeme kararlarının yürütülmesini durduramayacağı ancak, temyiz veya itirazı incelemeye yetkili yargı merciinin teminat karşılığında mahkeme kararlarının yürütülmesinin durdurulmasına karar verebileceği hükme bağlanmıştır.
İdare hukuku ilkeleri karşısında idarenin, iptal kararlarının amacı ve kapsamına göre iptal edilen işlemlerden doğan sonuçları ortadan kaldırmak ve iptal edilen işlemin hiç yapılmamış sayılması ilkesi gereği olarak önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla yükümlüdür. Keza Anayasanın ilgili hükümlerinde de yasama ve yürütme organları ile idarenin yargı kararlarına uymak zorunda olduğu ve bu organlar ile idarenin yargı kararlarını hiçbir surette değiştiremeyeceği ve bu kararların icaplarının yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükümleri bulunmaktadır.
Diğer taraftan, temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması mahkeme kararlarının
yürütülmesini durduramaz. Ancak, zamanaşımı süresinin söz konusu olabileceği
hallerde temyiz yoluna gidilirken yürütmenin durdurulmasının da istenilmesi
yönünde işlem yapılmalıdır.
15) Disiplin kurullarının cezayı reddetmesi halinde yapılacak işlem
Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur, cezayı kabul veya reddeder. Ret halinde atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttir.
Özel kanunların disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullarla ilgili hükümleri saklıdır.
Müfettiş ve muhakkiklerce gerekli görülmediği için disiplin teklifi getirilmemesi
disiplin amirlerince bağlayıcı olmamakla birlikte disiplin amirince soruşturma
raporunun bu şekliyle tekemmül etmiş sayılması durumunda bu soruşturma raporundaki
bilgi ve belgelere dayanılarak disiplin amirlerince disiplin cezası verilemeyeceği
gibi bu soruşturma raporları disiplin kurullarına da gönderilmez.
16) Devlet memurluğundan ayrılanlar hakkında disiplin cezası uygulanıp uygulanmayacağı
İstifa, emeklilik gibi bir nedenle Devlet memurluğundan ayrılan kişiye memur iken işlediği bir disiplin suçu nedeniyle disiplin cezası verilip verilmeyeceği ve nasıl uygulanacağı konusunda mevzuatta bir açıklık bulunmamakla birlikte, memuriyetten ayrılan kişinin memuriyet statüsünde iken işlediği suçtan dolayı savunması alınabileceği gibi kendisine de itiraz hakkı kullandırılacak ve gerekirse disiplin cezası da verilebilecektir.
Ayrıca, verilen disiplin cezasının uygulama imkanı var ise uygulanacak, fiilen
uygulama imkanı olmadığı takdirde cezaya ilişkin karar sicil dosyasında muhafaza
edilecek ve yeniden Devlet memuru olarak görev almaları halinde dikkate alınacaktır.
17) Aday memurlara disiplin cezası verilmesi ve uygulanması
Aday memurların disipline aykırı tutum ve davranışları hakkında suçun ağırlığı, tekerrürü gibi hususlar göz önünde bulundurularak idarenin takdir yetkisi çerçevesinde gerek 657 sayılı Kanunun değişik 56 ncı gerekse değişik 125 ve müteakip maddeleri uyarınca işlem yapılması mümkün bulunmaktadır.
657 sayılı Kanun ile ek ve değişikliklerinde, aday memurları, kanunun disiplin işlerine dair hükümlerinden ayrık tutan bir düzenleme bulunmadığından konu ile ilgili uygulamanın yukarıda belirtilen esaslara göre yürütülmesi uygun mütalâa edilmektedir.
Ancak, 657 sayılı Kanunun değişik 158 inci maddesinin son fıkrasında; "Aday
memurlara asaletleri tasdik edilinceye kadar kademe ilerlemesi uygulanmaz"
denildiğinden haklarında kademe ilerlemesinin durdurulması cezası uygulanması
gereken aday memurlar hakkında değişik 126 ncı maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca
ilgili disiplin kurulunca alınacak kararda cezanın aday memurun asaletinin tasdikini
müteakip uygulanacağının belirtilmesi gerekli görülmekte, aksi takdirde değişik
132 nci maddesin 1 inci fıkra hükmü sebebiyle cezanın uygulanamaması söz konusu
olabilecektir.
18) Vekil öğretmenler hakkında uygulanacak disiplin hükümleri
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 86 ncı maddesinde; memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici süreyle ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabileceği, ancak ilkokul öğretmenliği (yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, eczacılık, mühendis ve mimarlık, veterinerlik, köy ve kasaba imamlığına ait boş kadrolara açıktan vekil atanabileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Vekil öğretmenlerden, ilgili mevzuatta kendilerine verilen görevlerin yerine
getirilmesinde ihmal ve kusuru görülenlerin görevlerine derhal son verilecek,
bu durumda olanlara daha sonraki eğitim öğretim yılında vekil öğretmen olarak
görev verilmeyecektir.
19) Sözleşmeli olarak görev yapanlar hakkında disiplin hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı
7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda ve bu esaslar doğrultusunda Bakanlığımız ile ilgililer arasında yapılan sözleşme metinlerinde bu personel hakkında 657 sayılı Kanun ile özel kanunların disipline ilişkin hükümlerinin uygulanacağına dair herhangi bir hususa yer verilmemekle beraber, hizmet sözleşmesinde ilgililerin 7/15754 sayılı Kararname hükümlerine aykırı davranışı tespit edildiğinde, durumun kurumunca ilgiliye yazılı olarak tebliğ edileceği ve tebligatta belirtilecek günden geçerli olmak üzere sözleşmenin sona ereceği ifade edilmiştir.
Ancak, mesleklerinde başarılı olup olmadıklarının takip ve tespiti açısından
emsali diğer personelde olduğu gibi denetim ve teftişlerinin yapılarak haklarında
düzenlenecek raporlar bir sonraki görev taleplerinde dikkate alınmak üzere millî
eğitim müdürlüklerinde muhafaza edilecektir.
20) Özel kanunların uygulanmayacak hükümleri
Özel kanunların saklı tutulan hükümleri dışında;
a) Usule ilişkin disiplin hükümleri,
b) Cezaların ağırlaştırıcı ve hafifletici hükümleri,
c) Disiplin kurullarının re'sen disiplin cezası vermeleri, itirazları incelemeleri,
disiplin durumu hakkında rapor vermeleri, idari karar almaları gibi yetkilerine
ilişkin hükümleri,
uygulanmayacaktır.
d) Saklı tutulmakla beraber, 1702 sayılı kanunda, disiplin cezası olarak yer
alan "İstifa Etmiş Sayılmak", "Vekalet Emrine Alınmak" cezaları
bugün için idari işlemler olarak düzenlendiği için ceza olarak uygulanma niteliklerini
yitirmişlerdir.
21) Genel affın disiplin suçlarına etkisi
Ceza hukukuna göre, genel af ceza mahkumiyeti kararlarını ortadan kaldırır, ancak cezalandırılan eylemin işlenmediği sonucunu doğurmaz.
Disiplin cezasını koyan yasa hükmü, cezanın uygulanmasını, eylemin işlenmiş olmasına değil de o eylemden dolayı bir mahkumiyet kararı verilmiş olmasına bağlı kılmışsa, mahkumiyet genel af ile ortadan kalkacağından o mahkumiyete dayalı olarak verilen disiplin cezası da ortadan kalkar.
Şayet yasa, disiplin cezası verilmesinde eylemin işlenmiş olmasını yeterli saymışsa o eylemden dolayı ceza mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararının genel af ile ortadan kalkması, disiplin cezası verilmesini engellemez.
22) Özel öğretim kurumları mensuplarına disiplin cezası uygulaması
625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 47 nci maddesinde, bu kurumlarda görev alanlara uygulanacak disiplin hükümleri belli edilmiştir.
Bu madde hükmüne göre, özel öğretim kurumlarının yönetici ve öğretmenleri hakkında kurumun yapısına göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 1702 ve 4357 sayılı Kanunlarda yazılı olan disiplin cezası hükümleri uygulanır.
Aynı Kanunun 48 inci maddesine göre de bu cezalar, 657 sayılı Kanun ve bu kanuna
dayalı yönetmeliklerle yetkili kılınan makam ve merciiler tarafından verilir.
23) Aynı yıl içinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ve yetersiz sicil alan memurlar hakkında yapılacak işlem
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 132 nci maddesinin ilk fıkrası "Disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır." hükmüne amirdir.
Diğer taraftan, aynı kanunun kademelerde ilerleme şartlarını düzenleyen değişik 64 üncü maddesinin (b) bendinde Devlet memurunun kademe ilerlemesi için, o yıl içinde yeterli sicil almasını şarta bağlamış bulunmaktadır.
Bu sebeple, aynı yıl içinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile birlikte
yetersiz sicil alan memurlar hakkında yukarıda yer verilen kanun hükümlerinin
ayrı ayrı uygulanması gerekmektedir. Şöyle ki; kademe ilerlemesinin durdurulması
cezası, verildiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceğinden, bu cezanın uygulandığı
süre içinde ayrıca, yetersiz sicilin müteakip yıldaki terfii engellemesi nedeniyle
de o yıl içinde terfii işlemi yapılmayacaktır.
24) Görevden uzaklaştırma
Görevden uzaklaştırma ile ilgili hükümlere 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 137-145 inci maddeleri arasında yer verilmiştir.
Görevden uzaklaştırma; Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbir olup, bu tedbir soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir.
Görevden uzaklaştırma tedbirinin alınabilmesi için ön koşul, memur hakkında
disiplin soruşturması veya Ceza Kanunu hükümlerine göre adli kovuşturma yapılmasını
gerektiren bir olayın gerçekleşmesi ve buna bağlı olarak disiplin soruşturması
veya adli kovuşturmanın başlatılmış olması gerekir. Memur hakkında alınan bu
tedbir muayyen bir süre ile sınırlıdır.
Bu konuyu düzenleyen 657 sayılı Kanunun değişik 145 inci maddesinde; "Görevden
uzaklaştırma, bir disiplin kovuşturması icabından olduğu takdirde en çok 3 ay
devam edebilir. Bu süre sonunda hakkında bir karar verilmediği takdirde memur
görevine başlatılır.
Bir ceza kovuşturması icabından olduğu takdirde görevinden uzaklaştırmaya yetkili
amir (Müfettişlerin görevinden uzaklaştırdıkları memurlar hakkında atamaya yetkili
amir) ilgilinin durumunu her iki ayda bir inceleyerek görevine dönüp dönmemesi
hakkında bir karar verir ve ilgiliye de yazı ile tebliğ eder." hükmü yer
almıştır.
Bu hükme göre, görevden uzaklaştırma tedbiri bir disiplin kovuşturmasına dayanarak alınmışsa, bu tedbir en çok 3 ay devam edebilir. Bu süre, idarenin derhal soruşturmayı başlatması ve soruşturmanın bitirilmesi için öngörülmüş bir süre olup disiplin kovuşturmasına bağlı olarak bir memur hakkında disiplin soruşturmasına dayalı olarak üç aydan daha uzun bir süre görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanamaz, üç aylık sürenin bitiminde bu tedbir, başkaca bir işleme gerek kalmadan kendiliğinden kalkar. Bu durumda memurun görevine başlatılması zorunlu olup, memuru göreve başlatmayan amir sorumludur.
Görevden uzaklaştırma tedbiri, ceza kovuşturması nedeniyle alınmışsa, bu takdirde görevden uzaklaştıran amir, ilgili memurun durumunu her iki ayda bir inceleyerek görevine dönüp dönmemesi konusunda bir karar verir ve kararı ilgiliye yazı ile tebliğ eder.
Görüldüğü gibi, ceza kovuşturması nedeniyle alınmış görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılması için kesin bir süre konulmamıştır. Zira ceza kovuşturmasının ne zaman biteceği önceden bilinemez. Ancak, ceza kovuşturmasının usul hukuku anlamında kesin karar niteliğindeki bir kararla sona ermesi halinde artık ceza kovuşturmasına bağlı olarak görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanmasının hukuki dayanağı kalmaz. Bu nedenle, ilgili memurun durumu yetkili amir tarafından her iki ayda bir incelenerek görevine dönüp, dönmemesi hakkında bir karar verilecektir. Eğer memurun göreve dönmesi, ceza soruşturması bakımından bir sakınca doğurmuyorsa veya memurun görevine dönmesi sakıncalı değilse hakkındaki bu tedbir kaldırılabilecektir. Bu durum, ceza kovuşturması sırasında tutuklu olmayan memurlar için geçerli bir hükümdür. Zira tutuklu olan memurun, tutuklu olduğu süre içinde fiilen görevine dönmesi mümkün değildir.
Yetkili amire tanınan bu yetkinin mutlak ve sınırsız olduğu düşünülemez. Bu hakkın objektif, iyi niyet kurallarıyla birlikte kullanılması ve kamu hizmetinin gerekliliği yönünden değerlendirilmesi gerekir.
Görevden uzaklaştırılan veya görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara, bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi, ödenir. Bu gibiler 657 sayılı Kanun'un öngördüğü sosyal hak ve yardımlardan faydalanmaya devam ederler.
Soruşturma veya yargılama sonunda yetkili mercilerce; haklarında memurluktan çıkarmadan başka bir disiplin cezası verilenler, yargılamanın men'ine veya beraatine karar verilenler, hükümden evvel haklarındaki kovuşturma genel af ile kaldırılanlar, görevlerine ve memurluklarına ilişkin olsun veya olmasın memurluğa engel olmayacak bir ceza ile hükümlü olup cezası ertelenenler hakkındaki görevden uzaklaştırma tedbiri, bu kararların kesinleşmesi üzerine kaldırılır. Bu durumda, görevden uzaklaştırılmalarına bağlı olarak bunların aylık ve ödeneklerinden kesilmiş olan üçte bir kesinti kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süreler kıdemlerinde değerlendirilir.
Görevden uzaklaştırılan memur; bu süre içinde memuriyetle ilgili hak ve yükümlülükleri devam ettiğinden, 657 sayılı Kanunun Devlet memurlarına yüklediği diğer sorumlulukları yerine getirmek zorundadır. (Ticaret yasağına uyma, görevli bulunduğu il sınırlarını izinsiz terk etmeme gibi)
Haklarında yapılan yargılama sonucu memuriyetlerine engel teşkil etmeyecek süre kadar hapis cezası ile cezalandırılanlardan bu cezaları infaz edilenlerin bu süre içinde kadrolarıyla ilişkileri kesilmeyecek, ancak bu süre içinde kendilerine aylık ve diğer ödenekleri ödenmeyecektir.
Keza; yapılan soruşturma sonucu Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilenlerle,
yargılama sonucu Devlet memuru olma şartlarından birini kaybettirecek türde
bir ceza alanlara, aylıklarından kesilen üçte bir kesinti ödenmeyecek, görevden
uzaklaştırıldıkları süre içinde ödenen üçte iki oranındaki ödemeler geri alınmayacaktır.
25) Disiplin cezalarının sicilden silinmesi
657 Sayılı Kanunun 2670 sayılı Kanunla değişik 133 üncü maddesinde; memurun
uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından 5 sene, diğer cezaların uygulanmasından
10 sene sonra atamaya yetkili amire başvurarak, cezasının sicil dosyasından
silinmesini isteyebileceği, memurun bu süreler içindeki davranışlarının, bu
isteğini haklı kılacak nitelikte görüldüğü takdirde, isteğinin yerine getirilmesine
karar verilerek bu kararın sicil dosyasına işleneceği, kademe ilerlemesinin
durdurulması cezasının sicilden silinmesinde, disiplin kurulunun mütalâasının
alındıktan sonra sicil dosyasına işleneceği hükümlerine yer verilmiştir.
Bu durumda; 2670 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 16/05/1982 tarihinden önce işlenmiş fiiller hakkında verilen disiplin cezalarının sicilden silinmesinde eski süre hükümleri, bu tarihten sonra ise yukarıda yer verilen süre hükümleri uygulanacaktır.
Gerek 126 ncı gerekse 127 nci ve 133 üncü maddelerin uygulanmasında fiillerin arz ettiği benzerlik ve denklikler, cezaların mahiyetleri ve hukuksal sonuçları bakımından ayniyetleri dolayısıyla özel kanunlarda yer alan disiplin cezalarından ihtar ve kusurlu sayılmanın uyarma; tevbihin kınama; maaş kesimi, ücret kesimi cezasının aylıktan kesme; kıdem ve derece indirimi ile vazifeye son verme cezalarının kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına tekabül edebilecekleri göz önünde tutulacaktır.
Buna göre; cezasının sicilden silinmesi talebinde bulunan memurun talebi hiyerarşik kademeye uygun olarak Bakanlığın ilgili öğretim birimine intikal ettirilecek, bu birimce Bakanlık Makamından alınacak Onay, sicil dosyasının muhafaza edildiği birime gönderilecektir.
Ayrıca disiplin cezalarının affına yönelik bir kanunun yürürlüğe konulması
durumunda da disiplin cezalarının kanun hükmü çerçevesinde sicilden silinmesi
söz konusu olabilecektir.
26) Disiplin Suçlarında Tekerrür
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125'inci maddesinin E/k bendinden sonra
gelen fıkrasında;
"Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların
sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır.
Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen
disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir."
hükmü yer almıştır.
Bu bağlamda, işlemiş olduğu bir fiilden dolayı aylıktan kesme cezası alan bir personele, bu cezasının sicilinden silinme süresi içinde aynı fiili 2'nci kez ve daha fazla işlemesi durumunda aylıktan kesme cezası verilecek ancak tekerrürden dolayı aylıktan kesme cezasının bir derece ağırı olan kademe ilerlemesinin durdurulması cezası uygulanacaktır.
Yine işlemiş olduğu fiilden dolayı aylıktan kesme cezası verilen bu personel hakkında, söz konusu cezasının sicilinden silinme süresi içinde aynı fiili değil de aynı cezayı gerektiren farklı bir fiili ikinci kez ve daha fazla işlemesi halinde yine aylıktan kesme cezası verilecek ancak üçüncü defasından itibaren verilen cezalar, aylıktan kesme cezasının bir derece ağırı olan kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olarak uygulanacaktır.
Diğer taraftan, Danıştay Sekizinci Dairesinin 02/03/1994 tarih ve 1993/1293
Esas, 1994/680 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde; tekerrür nedeniyle
bir derece ağır ceza verilirken işlenen suçun niteliği hangi cezayı gerektiriyorsa
bu cezanın bir derece ağır verilebilecektir, yoksa her suç işlenişinde önceki
cezanın bir üstü ceza verilemeyecektir.Dolayısıyla tekerrürden dolayı hakkında
bir derece ağır disiplin cezası verilmiş personelin bu cezasının sicilden silinme
süresi içinde ve yine bu cezayı almasına gerekçe olan aylıktan kesme cezasını
gerektiren aynı fiillerde ısrar etmesi durumunda;
1) Verilen cezanın her tekerrüründe bir derece ağırı kademeli olarak uygulanamayacaktır.
Yukarıdaki Danıştay kararında belirtildiği şekilde, işlenen suçun karşılığı
olan aylıktan kesme cezasının bir derece ağırı olan kademe ilerlemesinin durdurulması
cezası uygulanacaktır.
2) Bu nedenle, 657 sayılı Kanunda yer alan bir derece ağır disiplin cezası verilebileceğine
ilişkin hüküm kademeli olarak uygulanamayacağından, aynı fiillerin üçüncü, ayrı
fiillerin ise dördüncü ve daha fazla tekrarında, tekrarlanarak işlenen suçun
niteliği hangi cezayı gerektiriyorsa, bu cezanın (yani temel cezanın) yine bir
derece ağırı verilebilecek, tekerrürden dolayı verilen önceki cezanın bir üstü
olan ceza uygulanamayacaktır.
GÖRÜŞLER
Muhakkiklerce yürütülen disiplin soruşturması sırasında muhakkikçe hakkında soruşturma yapılan devlet memurunun ifadesinin mi, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 130 uncu maddesine göre savunmasının mı alınacağı
Bilindiği üzere, T.C. Anayasasının 129 uncu maddesinde "... Memurlar
ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve
bunların üst kuruluşlar mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası
verilemez. ...", 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 130 uncu maddesinin
birinci fıkrasında da "Devlet memurları hakkında savunması alınmadan
disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın (buradaki "soruşturmayı
yapanın" ifadesinden cezayı verecek disiplin amiri ya da disiplin kurulu
anlaşılır.) veya yetkili Disiplin Kurulunun yedi günden az olmamak üzere verdiği
süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma
hakkından vazgeçmiş sayılır" hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen hükümlerden muhakkiklerin, disiplin soruşturması aşamasında
savunma almaları söz konusu olmayıp kusurlu ya da suçlu konumundaki kişilerden
yazılı ifade veya ifade zaptı suretiyle bilgi almaları; savunmanın ise soruşturma
raporunda teklif edilen disiplin cezasını verecek olan disiplin amiri veya disiplin
kurulu tarafından alınması gerekmektedir.
Devlet memurlarının kesintisiz devamsızlığının hesaplanmasında, Cumartesi Pazar günlerinde görevli olmamaları halinde bugünlerin devamsızlıktan sayılıp sayılmayacağı
Bilindiği üzere Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde
"Hafta tatili Pazar günüdür. Bu tatil 35 saatten az olmamak üzere Cumartesi
günü en geç saat 13.00'den itibaren başlar.
394 sayılı Hafta Tatili Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 1475 sayılı İş Kanunu ve diğer kanunlardaki
hafta tatili ile ilgili hükümler saklıdır." hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, Devlet Memurları Kanununun Çalışma saatleri başlıklı 99 uncu maddesinde
"Memurların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir. Bu süre Cumartesi
ve Pazar günleri tatil olmak üzere düzenlenir...." denilmektedir.
Yukarıdaki hükümler birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar Cumartesi ve
Pazar günleri memurun görevli olmadığı günler gibi düşünülse de 657 sayılı Devlet
Memurlar Kanununun 62, 78, 79, 82, izinle ilgili ve diğer maddelerindeki süre
hesabında, çalışma günleri arasındaki Cumartesi ve Pazar günleri, Kanunun sayılan
maddelerindeki sürelerden sayılmakta ancak, bu sürelerin sonundaki tatil günleri
hesaplanmayabilmektedir.
İl Millî Eğitim Müdür Yardımcıları, İlçe Millî Eğitim Müdürü, İl ve İlçe Millî Eğitim Şube Müdürleri ve İlköğretim Müfettişlerine "Kademe İlerlemesinin Durdurulması" cezası teklifi getirilmesi halinde durumlarının İl Disiplin Kurulu'nda mı, İl Millî Eğitim Disiplin Kurulu'nda mı görüşüleceği
Bilindiği üzere, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin
"Kurulların Görev Alanı" ile ilgili 8'inci maddesinde: "Başbakanlık
ve Bakanlıklar ile bunların bağlı kuruluşlarında görevli memurların kademe ilerlemesinin
durdurulması cezası ile ilgili işleri memurların bağlı oldukları kurumların
disiplin kurullarınca karara bağlanır. Ancak, bu kurumların illerde görevli
memurlarından Bakanlar Kurulu kararı veya ortak kararla atananlar dışındakilerin
aynı disiplin cezası ile ilgili işleri hakkında karar verme yetkisi ilgili İl
Disiplin Kuruluna; illerde Millî Eğitim Bakanlığına bağlı teşkilatta görevli
öğretmen, yönetici, uzman ve uzman yardımcısı ile gezici öğretmenlerin kademe
ilerlemesinin durdurulması cezası ile ilgili işleri hakkında karar verme yetkisi
ise ilgili İl Millî Eğitim Disiplin Kuruluna aittir." denilmektedir.
Yukarıdaki madde hükmünden, Bakanlığımızın ildeki yöneticileri arasında bir
ayırım yapılmadığından; İl Millî Eğitim Müdür Yardımcıları, İlçe Millî Eğitim
Müdürü, İl ve İlçe Millî Eğitim Şube Müdürlerinin kademe ilerlemesinin durdurulması
cezasına ait işlemlerin İl Millî Eğitim Disiplin kurulunda, İlköğretim Müfettişlerine
getirilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezası teklifi ile ilgili işlemlerin
ise İl Disiplin kurulunda görüşüleceği düşünülmektedir.
4357 ve 1702 sayılı Kanunlara göre verilen cezalara itiraz edilip edilemeyeceği
Bilindiği üzere, 4357 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde; "İlkokul öğretmenleri
işledikleri disiplin suçlarının mahiyetine ve derecesine göre 1702 sayılı Kanunun
36, 40, 41 ve 43 üncü, 1880 sayılı Kanunun 8 ve 9 uncu maddelerinde yazılı esaslar
altında aşağıdaki inzibat cezalarına çarpılırlar:
(a) Vazifelerini yapmakta ihmali görülenler işlerinde kusurlu sayılırlar. Bu
cezaya itiraz olunamaz.
(b)... ücret veya maaş kesilmek cezası verilir. Üç günlüğüne kadar olan cezaya
itiraz olunamaz." denilmiştir.
Maddeden açıkça anlaşılacağı üzere; itiraz olunamayacak cezalar tadadi olarak sayılırken, maddede sayılan diğer cezaları verecek makam ve kurullar konusunda 1702 sayılı Kanunun 36,40,41 ve 43 üncü maddelerine atıfta bulunulmuştur.
1702 sayılı Kanunda da, hangi fiili işleyen memura, hangi disiplin cezalarının hangi makam veya kurulun vereceği tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir. Kanunda geçen ihtar, tevbih, maaş ve ücret kesilmesi cezalarına karşı üst makam ve merciilere itiraz edilip edilemeyeceği konusunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Kanunun 43 üncü maddesinde ise; "İşbu Kanunun ahkâmı dairesinde salâhiyettar makam ve meclislerin kararı ile ceza gören kimselerin bu ceza ve kararlar hakkında Şûrayı Devlette itiraz hakkı bakidir" denilmektedir. Maddede geçen "Şûrayı Devlet" ifadesi bugünkü Danıştay'ın karşılığıdır.
Diğer taraftan, Danıştay'ın özel kanunu olan ve Danıştay'ın görev, sorumluluk ve yetkilerinin belirlendiği 2575 sayılı Kanun incelendiğinde görüleceği üzere, 1702 sayılı Kanuna göre verilen disiplin cezalarına karşı yapılan itirazların inceleneceğine ilişkin bir görev verilmemiştir.
Bu nedenle, maddede geçen "itiraz" sözcüğünün "Dava" olarak
algılanması gerektiği değerlendirilmektedir.
Nitekim tevbih cezası verilen bir öğretmen tarafından açılan davada Danıştay
5. Dairesince 06/10/1977 tarih ve 1973/83 Esas, 1977/4322 Karar sayılı Kararla,
dava konusu işlem esas yönünden incelenerek sonuçlandırılmıştır.
Memurlara verilen disiplin cezaları hakkında doktrinde benimsenen görüşe göre;
İdari yargı yoluna başvurulabilecek olan disiplin cezalarına karşı itiraz yoluna
başvurulamamaktadır. Nitekim Danıştay 10. Dairesince verilen 22/05/1985 gün
ve 1984/86 Esas, 1985/1057 Karar sayılı Kararda: Verilen disiplin cezalarına
karşı itiraz edecek bir üst idari merciin gösterilmediği hallerde davacının
cezaya itiraz etmesi, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı
belirtilmiştir.
Yukarıdaki hükümler değerlendirildiğinde; 4357 sayılı Kanun ve 1702 sayılı Kanuna
göre verilen cezalara karşı Danıştay'a dava açılması gerekmektedir.
Yüksek disiplin kurulunun, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını kabul etmesi halinde, Kurul kararının; gerek atamaya yetkili amirin Bakan olduğu memurlar, gerekse atamaya yetkili amirin vali olduğu memurlar açısından, Bakan onayına sunulup sunulmayacağı
Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 126 ncı maddesinin ikinci
fıkrasında "Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği
üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir."
denilmektedir.
Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 15 inci maddesinde
ise, "... Memuriyetten çıkarma cezasına ilişkin Yüksek Disiplin Kurulu
Kararı Kurul Başkanı tarafından en geç kararların verildiği tarihi izleyen 15
gün içinde ilgililere tebliğ olunur." denilmektedir.
Bu itibarla, Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilen Devlet memurluğundan
çıkarma cezalarının, Bakan onayına sunulmadan Kurul Başkanı tarafından ilgiliye
tebliğ edilmesi gerektiği mütalâa edilmektedir.
Aday memurlara da disiplin cezası verilebileceği ve haklarında verilen kademe ilerlemesi cezasının asaletinin tastikinden sonra uygulanacağı
.... aday memurların .... disipline aykırı tutum ve davranışları hakkında suçun
ağırlığı, tekerrürü gibi hususlar göz önünde bulundurularak idarenin takdir
yetkisi çerçevesinde gerek 657 sayılı Kanunun değişik 56 ncı gerekse değişik
125 ve müteakip maddeleri uyarınca işlem yapılması mümkün bulunmaktadır. 657
sayılı Kanun ile ek ve değişikliklerine aday memurları, Kanunun disiplin işlerine
dair hükümlerinden ayrık tutan bir düzenleme tespit edilemediğinden; konu ile
ilgili uygulamanın yukarıda belirtilen esaslara göre yürütülmesi uygun mütalâa
edilmektedir. Ancak 657 sayılı Kanunun değişik 158 nci maddesinin son fıkrasında
"Aday memurlara asaletleri tasdik edilinceye kadar kademe ilerlemesi uygulanmaz"
denildiğinden, haklarında kademe ilerlemesinin durdurulması cezası uygulanması
gereken aday memurlar hakkında değişik 126 ncı maddenin 1 nci fıkrası uyarınca
ilgili disiplin kurulunca alınacak kararda, cezanın aday memurun asaletinin
tasdikini müteakip uygulanacağının belirtilmesi gerekli görülmekte aksi takdirde
değişik 132 nci maddenin 1nci fıkra hükmü sebebiyle cezanın uygulanamamasının
söz konusu olabileceği düşünülmektedir.
İlköğretim müfettişlerince yürütülen soruşturmalar sonucunda düzenlenen soruşturma raporlarıyla getirilen idari tekliflerin uygulanma zorunluluğu bulunup bulunmadığı ve takdir hakkının kullanıp kullanılamayacağı
Bilindiği gibi, idare, kanunlarla kendisine verilen görevleri kamu görevlileri eliyle yerine getirmektedir. Kamu görevlileri ise kanunlar ve diğer mevzuat hükümlerinin, düzenleyici, sorumluluk ve yetki sahibi kılıcı kurallarına uygun olarak hizmet vermekten sorumlu tutulmuşlardır. Kamu görevlilerinin bu kurallara aykırı davranışlarına idarî suç (disiplin suçu), idari suçlara uygulanan cezalara ise idarî ceza (disiplin cezası) denilmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 124 üncü maddesinde; " Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla, kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin, Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde ve yurt dışında yerine getirmemek, uyulmasını zorunlu kıldığı kurallara uymamak, yasakladığı işleri yapmak...." disiplin suçu olarak tanımlanmıştır. Disiplin soruşturması ise, kamu görevlilerinin kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesine engel olan, uyulması zorunlu kuralların dışına çıkan ve yasaklanmış bulunan fiil ve hallerinin incelenip soruşturulmasıdır.
Disiplin soruşturması açılmasına karar verme yetkisi, disiplin amiri sıfatı bulunan kamu görevlilerine aittir. Disiplin soruşturması, bizzat disiplin amiri tarafından yürütülebileceği gibi disiplin amirince yetki verilen soruşturmacı/soruşturmacılar (muhakkik/muhakkikler) tarafından da yürütülebilir. Muhakkikler tarafından yürütülen disiplin soruşturmasının sonucunda, soruşturmaya ait bütün bilgi ve belgeler ile soruşturma sonunda getirilen tekliflerin yer verildiği soruşturma raporu düzenlenerek disiplin amirine sunulur. Soruşturma raporunda, işlenen fiilin durumuna göre soruşturmacı (muhakkik) tarafından idarî, malî ve disiplin yönünden olmak üzere teklif/teklifler getirilebilir. Söz konusu teklifler, disiplin amirinin karar vermesini ve değerlendirme yapmasını kolaylaştıran niteliğe sahiptir. Disiplin amirleri, sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla soruşturma raporuyla getirilen teklifleri uygulayıp uygulamamak konusunda yetki sahibi olup, disiplin suçu işlenip işlenmediği, işlenen disiplin suçunun ne olduğu ve bu suça hangi disiplin cezasının uygulanacağı konularında soruşturma raporu ile bağlı tutulmamışlardır. Kaldı ki; aksi durum disiplin amirinin kendisine bağlı bir kamu görevlisinin direktifleri doğrultusunda işlem yapması anlamına gelmektedir. Gerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda gerekse konuya ilişkin diğer mevzuat hükümlerinde disiplin amirlerinin soruşturma raporunda belirtilen tekliflerle bağlı olduklarına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.
Bu nedenle, işlenmiş olan fiillere bağlı olarak açılan disiplin soruşturmalarında
soruşturmayı yürüten-ilköğretim müfettişleri dahil olmak üzere- muhakkiklerce
getirilen idari tekliflerin uygulanmasına yönelik bir zorunluluk bulunmadığı
gibi bu tekliflerin uygulanmasında da yetkili amirlerin kamu yararı çerçevesinde
ve gerekçelendirmek koşuluyla takdir yetkisinin bulunduğu değerlendirilmektedir.
Kaymakam tarafından İlçe Milli Eğitim Müdürüne verilen uyarma cezasına karşı itirazın, Valilik makamına mı yoksa İl Milli Eğitim Disiplin Kuruluna mı yapılması gerektiği
Bilindiği üzere, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin
8 inci maddesi 5 inci fıkrasında; "İllerde Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı
teşkilatta çalışan öğretmen, yönetici, uzman ve uzman yardımcısı ile gezici
öğretmenlerin, kaymakam ve valilerce verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı
itirazları, İl Milli Eğitim Disiplin Kurullarınca karara bağlanır." denmesine
karşın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 135 inci maddesinde "Disiplin
amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa
bir üst disiplin âmirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir." hükmüne
yer verilmiştir.
Diğer taraftan, İçişleri Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliğin, İçişleri
Bakanlığı Disiplin, Üst Disiplin ve En Üst Disiplin Amirleri Eki Cetveli'nin
B- Taşra Teşkilatı başlıklı bölümünün İlçe Teşkilatı başlıklı bölümü 1 inci
sırasında; kaymakamların disiplin amirlerinin vali olduğu belirlenmiştir.
Yukarıdaki hükümler değerlendirildiğinde 657 sayılı Kanunun 135 inci maddesine
göre; İlçe Milli Eğitim Müdürüne Kaymakam tarafından verilen uyarma ya da kınama
cezasına karşı itirazın, kaymakamın disiplin âmiri olmasından dolayı valiye
yapılması gerekmektedir.
Haklarındaki disiplin soruşturması tamamlanmadan ya da disiplin cezaları kendilerine tebliğ edilmeden emekli olan veya görevlerinden ayrılan memurların soruşturmalarının sonuçlandırılıp sonuçlandırılmayacağı ile adreslerinin tespit edilememesi halinde yapılacak işlem.
İstifa ya da emeklilik gibi nedenlerle Devlet memurluğundan ayrılan kişiye memur iken işlediği bir disiplin suçu nedeniyle disiplin cezası verilip verilmeyeceği ve nasıl uygulanacağı konusunda mevzuatta bir açıklık bulunmamakla birlikte memuriyetten ayrılan kişilere; memur statüsünde iken işlediği suçtan dolayı savunmasının alınmasını, itiraz hakkını kullanmasını, disiplin cezası ile tecziye edilmesini engelleyen bir hüküm bulunmaması ve disiplin suçu olarak tanımlanmış bir fiili gerçekleştiren kamu görevlilerinin cezalandırılmasının hukuken mümkün olması nedeniyle disiplin hukukuna dayanan işlemler uygulanabilmekte hatta disiplin cezası verilebilmektedir.
Ayrıca, bu konumda bulunan kişilere disiplin soruşturması sonucunda yetkili disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarından uygulama imkânı bulunanların uygulanması, fiilen uygulama imkânı bulunmayan cezalar hakkında ise, yeniden Devlet memuru olarak görev isteğinde bulunması durumunda dikkate alınmak üzere bu cezaya ilişkin kararın sicil dosyasında muhafaza edilmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, haklarında yürütülen soruşturma tamamlanmadan ya da soruşturma
sonucunda verilen disiplin cezası kendisine tebliğ edilmeden istifa ya da emeklilik
gibi nedenlerle görevlerinden ayrılan ve adresleri tespit edilemeyenler hakkında
yukarıda belirtildiği şekilde işlem tesis edilmesi, bu işlemlerin tesis edilmesinde
adres belirsizliği veya adresin tespit edilememesi nedeniyle yapılacak işlemin
ilgilisine doğrudan tebliğ edilememesi durumlarında 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun
değişik 20, 21 ve 28 inci maddeleri çerçevesinde uygulama yapılması gerektiği
değerlendirilmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 134 üncü maddesine dayanarak hazırlanan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin sekizinci maddesinde yer verilen "yönetici" ifadesinin kapsamı
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 134 üncü maddesinde;
"Disiplin ve soruşturma işlerinde kanunlarla verilen görevleri yapmak üzere
Kurum merkezinde bir Yüksek Disiplin Kurulu ile her ilde, bölge esasına göre
çalışan kuruluşlarda bölge merkezinde ve kurum merkezinde ve ayrıca Millî Eğitim
müdürlüklerinde birer Disiplin Kurulu bulunur.
Bu kurulların kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi
memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde
uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususlar Bakanlar
Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm dayanak alınarak hazırlanan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri
Hakkında Yönetmelik ise 24/10/1982 gün ve 17848 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe konulmuştur.
Söz konusu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde; "Başbakanlık ve Bakanlıklar
ile bunların bağlı kuruluşlarında görevli memurların kademe ilerlemesinin durdurulması
cezası ile ilgili işleri memurların bağlı oldukları kurumların disiplin kurullarınca
karara bağlanır. Ancak, bu kurumların illerde görevli memurlarından Bakanlar
Kurulu kararı veya ortak kararla atananlar dışındakilerin aynı disiplin cezası
ile ilgili işleri hakkında karar verme yetkisi ilgili İl Disiplin Kuruluna;
illerde Millî Eğitim Bakanlığına bağlı teşkilâtta görevli öğretmen, yönetici,
uzman ve uzman yardımcısı ile gezici öğretmenlerin kademe ilerlemesinin durdurulması
cezası ile ilgili işleri hakkında karar verme yetkisi ise ilgili İl Millî Eğitim
Disiplin Kuruluna aittir.?" hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükmü bütünüyle değerlendirdiğimizde; İl Disiplin Kurulu'nun görev alanının;
Başbakanlık ve Bakanlıklar ile bunların bağlı kuruluşlarının illerde görevli
memurlarının, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile ilgili işlemleri
bakımından Bakanlar Kurulu kararı veya ortak kararla atanan görevli memurları
haricindeki memurlar olduğu, İl Millî Eğitim Disiplin Kurulunun görev alanının
ise; Millî Eğitim Bakanlığına bağlı teşkilâtta görev yapanların kademe ilerlemesinin
durdurulması cezaları açısından, Bakanlar Kurulu kararı veya ortak kararla atananlar
dışındaki öğretmen, yönetici, uzman ve uzman yardımcısı ile gezici öğretmenler
olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu nedenle, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 8 inci maddesindeki İl Millî Eğitim Disiplin Kurulunun görev alanında yer verilen yönetici deyiminin kapsamından, illerde Millî Eğitim Bakanlığına bağlı teşkilâtta görev yapan ve Bakanlar Kurulu Kararı veya ortak kararla atananlar dışındaki yöneticilerin anlaşılması gerekmektedir.
Bu açıdan, Bakanlar Kurulu Kararı veya ortak kararla atanmamış olan tüm yöneticilerin
bu kapsamın içerisinde olduğu kabul edilerek, Millî Eğitim Müdür Yardımcısı,
İlçe Millî Eğitim Müdürü, İl-İlçe Millî Eğitim Şube Müdürü, Halk Eğitim Merkezi
Müdürü, Sağlık Eğitim Merkezi Müdürü ve Öğretmenevi Müdürü v.b. müdürler de
dahil olmak üzere illerde Bakanlığımıza bağlı teşkilâtta yöneticilik görevini
yürüten fakat Bakanlar Kurulu kararı veya ortak kararla atanmamış olan tüm yöneticiler
hakkındaki kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile ilgili işlerde karar
verme yetkisinin, İl Millî Eğitim Disiplin Kuruluna ait olduğu değerlendirilmektedir.
İl Millî Eğitim Disiplin Kurulu Yönetmeliğinin İptali
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 2670 sayılı Kanunla değişik 134'üncü
maddesinde, "Disiplin kurullarının kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme
ve karar usulû, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin
tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları
gibi hususlar Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikle düzenlenir."
denilmektedir.
Bu hüküm uyarınca Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik,
17/09/1982 tarih ve 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde 24/10/1982 tarih
ve 17848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve 05/06/1974
tarih ve 14906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Devlet Memurları Disiplin
Kurulları Yönetmeliği" yürürlükten kalkmıştır. Ancak bu Yönetmelikte, disiplin
kurullarıyla ilgili özel Yönetmelik çıkarılmasını öngören herhangi bir düzenlemeye
yer verilmemiştir.
Bu cümleden olarak il millî eğitim disiplin kurulları dahil, disiplin kurullarıyla ilgili esas ve usuller Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikle düzenlenmiş ve dayanağı olan "Devlet Memurları Disiplin Kurulları Yönetmeliği"nin yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle "İl Millî Eğitim Disiplin Kurulları Yönetmeliği"nin de uygulama olanağı kalmamıştır.
Bu bakımdan, 04/04/1981 tarih ve 17300 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak
8/2588 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yürürlüğe giren İl Millî Eğitim
Disiplin Kurulları Yönetmeliği 27/04/2001 tarih ve 24385 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren, 05/04/2001 tarih ve 2001/2282 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı eki Yönetmelikle yürürlükten kaldırılmıştır.
İl Milli Eğitim Disiplin Kurallarıyla ilgili işlemlerin; Disiplin Kuruları ve
Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde yürütülmesine devam
edilecektir.
Ceza Tayininde TEVHİT Uygulaması
Farklı tarihlerde işlenmesine ve birbiriyle bağlantısı olmamasına rağmen aynı
soruşturma dosyasında yer alan suçlar nedeniyle ilgilisine verilecek ceza konusunda
tereddüt oluşmaktadır.
Aynı kişi ile ilgili birden fazla ve birbirinden farklı suçlar nedeniyle alınan
ve aynı soruşturma emri üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, doğruluk kazanan
fiillerin gerektirdiği disiplin cezaları fiilin karşılığında ayrı ayrı belirlendikten
sonra tevhiden bunlardan en ağırının teklif edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
(Danıştay Beşinci D.E.No: 1965/1639, K. No: 1968/2944)
1702 ve 4357 sayılı Kanunların disiplin hükümlerinin uygulanması
18 Ağustos 1997 gün ve 23084 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4306 sayılı Kanun'la, zorunlu eğitimin kesintisiz 8 yıla çıkarılması, 222, 1739 ve 3308 sayılı Kanun'larda, birlikte veya ayrı ayrı geçen "ilkokul" ile "ortaokul" ibarelerinin "ilköğretim okulu" olarak değiştirilmesine karşın, disiplin hukuku açısından özel nitelikte kanun olan 4357 sayılı Hususî İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanunda ve 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanunda; doğrudan veya dolaylı herhangi bir değişiklik yapmamış olup, 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesindeki "...Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına ilişkin hükümleri saklıdır. ..." hükmü nedeniyle, bu kanunlar öğretmenlerimizin meslekî içerikli disiplin suç ve cezalarına yönelik olarak uygulama olanağı bulunan kanunlar olarak geçerliliklerini korumuş bulunmaktadır.
Bu nedenle, İlköğretim okulu yöneticileri, ana sınıfı öğretmeni, sınıf öğretmeni, branş öğretmenlerinin cezalandırılmalarında, özel kanun olarak uygulanması gereken 1702 ve 4357 sayılı Kanunlardan hangisinin uygulanacağı hususunda birlik ve beraberliğin sağlanması amacıyla açıklama yapılması lüzumu belirmiştir.
Bilindiği üzere, 4306 sayılı Kanunla değişik 222 sayılı "İlköğretim ve
Eğitim Kanunu"nun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 1739 sayılı "Millî
Eğitim Temel Kanunu"nun 24 üncü maddesinde, ilköğretim kurumlarının sekiz
yıllık okullardan oluşacağı, bu okullarda kesintisiz eğitim yapılacağı ve bitirenlere
ilköğretim diploması verileceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 29/06/1930 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 1702 sayılı "İlk
ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun"un
19 uncu maddesinde müdür, baş muallim ve muallimlere ve ilk tedrisat müfettişlerine
işledikleri suçların mahiyetine ve derecesine göre bu Kanunda belirtilen cezaların
uygulanacağı; 32 nci maddesinde ise bu Kanunda düzenlenmeyen konularda memurlar
hakkındaki hükümlerin uygulanacağı ifadelerine yer verilmiştir.
19/01/1943 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 4357 sayılı "Hususî İdarelerden
Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına
ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile
Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun"un 7 nci maddesinde,
ilkokul öğretmenlerinin işledikleri disiplin suçlarının mahiyetine ve derecesine
göre 1702 sayılı Kanunun 36, 40, 41 ve 43 üncü maddeleri ile 1880 sayılı Kanunun
8 ve 9 uncu maddelerinde yazılı esaslar çerçevesinde bu maddede belirtilen disiplin
cezalarının uygulanacağı, 15 inci maddesinde ise 1702 sayılı Kanunun 15, 16,
20, 21, 22, 23, 24, 26, 27, 31, 34 ve 45 inci maddeleriyle 1880 sayılı Kanunla
değişik 18 ve 19 uncu maddeleri ve diğer kanunların bu Kanuna uymayan hükümlerinin
ilkokul öğretmenleri ve başöğretmenleri hakkında uygulanamayacağı da hükme bağlanmıştır.
Bu çerçevede, meslekî içerikli disiplin suç ve cezalarına yönelik olarak; bu
genelgenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yürütülen disiplin işlemlerinde:
1- İlköğretim okullarında görev yapan; sınıf ve branş öğretmenleri, müdür başyardımcıları,
müdür yardımcıları ve anasınıfı öğretmenleri hakkında öncelikle 4357 sayılı
Kanun;
2- İlköğretim okulu müdürleri ile orta öğretim kurumlarında görev yapan yönetici,
öğretmen, anasınıfı ve okul öncesi öğretmenleri hakkında öncelikle 1702 sayılı
Kanun;
3- Bağımsız anaokullarının yönetici ve öğretmenleri hakkında ise 657 sayılı
Kanun; hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI DİSİPLİN AMİRLERİ YÖNETMELİĞİ
Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 03/06/1991-20890
Değişikliğin Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 01/02/1992-21129
Değişikliğin Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 30/12/1993-21804
Değişikliğin Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 03/03/1997-22922
Değişikliğin Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 17/08/1998-23436
Değişikliğin Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 29/08/2000-24155
Değişikliğin Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 30/06/2001-24448
Değişikliğin Yayımlandığı Resmî Gazete Tarih ve Sayısı: 14/01/2004-25346