OYAK'ı örnek alan polis, zabıta ve işçiler sanayici oluyor

Kaynak : Referans
Haber Giriş : 19 Eylül 2009 15:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milyonlarca lira birikmiş paraları bulunan yardımlaşma sandıkları faizlerin de düşmenin etkisiyle yatırıma yöneldi. Polis ve zabıtalar inşaat işi düşünürken postacılar sanal aleme, ameleler de gıdaya göz kırpıyor.

Vergi rekortmeni olan da var, fabrikatör de... Farklı sektörlere girmek için araştırma da yapıyorlar, kasalarındaki parayı fonda da değerlendiriyorlar. Ancak onlar sanayici değil. Polisin, zabıtanın, maden işçisinin birleşip kurduğu vakıf ya da yardım sandıklarından söz ediyoruz...

"Bir vakıf veya yardım sandığı ne yapabilir ki" demeyin. Krizin en yoğun dönemlerinde düşen faizlerin de etkisiyle kasalarındaki parayı daha iyi değerlendirmeye çalışan vakıf ve sandıklar, birbiri ardına yeni yatırımlara yelken açıyor.

İstanbul Belediye Zabıtaları Vakfı tekstil alanında fabrika kurmaya hazırlanırken, Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım Sandığı outsourcing şirketi kurmak için gün sayıyor. Özel güvenlik, teknoloji perakendeciliği ve sigortanın ardından emlak sektörüne girmeye hazırlanan Polis Bakım ve Yardım Sandığı, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ile görüşmeyi planlıyor. Yatırımda hızlı dönüş isteyen Ameleler Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı, gıda sektörüne girmeye hazırlanıyor. PTT Biriktirme ve Yardım Sandığı'nın hedefi ise sanal perakende.

Türkiye genelinde 82 bin adet derneğe bağlı sandık ve 4492 adet vakıf bulunuyor. Bu sandık ve vakıfların ne kadarının iktisadi işletmesi olduğu konusunda net bir rakam bulunmasa da, bir çoğu paralarını değerlendirmek için farklı sektörlerde ciddi yatırımlar yapıyor. Örneğin Oyak, yardımlaşma kurumları arasında en büyüklerden biri olarak gösteriliyor. 1961 yılında yasayla kurulan ve bugün 200 bini aşkın üyesi olan Oyak'ın, sanayi, finans ve hizmet sektörlerinde 26 iştiraki bulunuyor.

Öncelik riski az alanlar

Oyak'tan sonra en güçlü sandık olan Polis Bakım ve Yardım Sandığı'nın Başkanı Osman Karakuş, emanet parayı en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştıklarını vurguluyor. Yatırım yaparken özellikle başarılı olacakları alanlara yöneldiklerini belirten Karakuş, "Hızlı dönüşü olan ve riski az alanlarda paramızı değerlendirerek hem çalışanlarımıza hem de ülke ekonomisine katkıda bulunuyoruz. Ama biraz daha yüreklendirmeye ihtiyacımız var" diyor.

2001'de Medeni Kanun'daki değişiklikle vakıfların vergi muafiyetinin kaldırıldığını ifade eden Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) Program Direktörü Başak Ersen ise, "İktisadi işletmesi olan vakıflar, vergiden muaf durumdan vergi mükellefi durumuna geldi. Bu durum sayıları zaten yetersiz olan vakıfları mali açıdan zayıf bıraktı. Bu nedenle ellerindeki kaynağı değerlendirme yoluna gidiyorlar" diyor. Gelişmiş ülkelerde amaca yönelik faaliyetleri için vakıflara belli teşvikler verildiğini, amaç dışı işletmelerden ise vergi alındığını kaydeden Ersen, Türkiye'de de böyle bir ayrım yapılması gerektiğini vurguluyor.

Profesyonel sıkıntısı var

İktisadi işletmesi bulunmayan Demiryolu Çalışanları Yardımlaşma ve Dayanışma Sandığı'nın Finans Müdürü Bülent Arı ise, vakıf ve sandıkların iktisadi işletmeler açısından en büyük sıkıntıyı profesyonel yönetici konusunda yaşadığına dikkat çekiyor. Arı, profesyonel yöneticilerle çalışmanın bu kurumları daha ileriye götüreceğini vurguluyor.

Sandıkların bir dernek çatısı altında kurulması gerektiğini anlatan Arı, şu bilgileri veriyor: "Bir derneğe bağlı olmadan yasayla kurulmuş sadece Oyak ve polis sandığı var. Bunlar için özel bir yasa çıkarılmış. Diğer tüm sandıklar bir derneğe bağlı olarak kurulabilir. Dernek üst kuruldur, bu nedenle sandık yönetimleri dernek yönetiminden onay almadan iş yapamaz. Sandıkların ana yönetmeliği olur, tüzüğü olmaz. Dernekler topladıkları paraların tamamını üye yararına işlerde kullanır ve tamamını gider olarak gösterebilir. Yani bağış niteliğindedir. Sandıkta toplanan aidatlar ise, geri dönüşümlüdür ve üye her zaman aidatlarını geri isteyebilir."

HANGİ SANDIK VEYA VAKFIN YATIRIMI VAR

Perakendeci polisin gözü konutta

Yaklaşık 200 bin kişilik polis teşkilatının yarısının üye olduğu Polis Bakım ve Yardım Sandığı (POLSAN), halen kendisine bağlı iktisadi işletmeler aracılığıyla özel güvenlik, teknoloji perakendeciliği ve sigorta sektöründe faaliyet gösteriyor. Sandığın yeni hedefi ise konut üretimi.

Ankara Sincan'da sandığa ait arazileri olduğunu ve imarın bürokrasiye takıldığını kaydeden Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Bakım ve Yardım Sandığı Başkanı Osman Karakuş, "Eğer bürokratik engel kaldırılırsa Ankara Sincan'daki 100 bin dönümlük arazimizde konut üretmek istiyoruz. Bunu TOKİ işbirliğiyle de yapabiliriz. Ancak öncelikle imarın önündeki sıkıntıları aşmamız gerekiyor" diyor. 1952 yılında kurulan sandığa üyeliğin isteğe bağlı olduğuna kaydeden Karakuş, sandığın bu yıl kasasında duran 500 milyon TL'lik bütçesini bu tür yatırımlarla değerlendirerek ülke ekonomisine katkı sağlamak istediklerini söylüyor. Karakuş, "Yeni yatırımlar için atacağımız adımların riskten uzak olması gerekiyor. Çünkü emanet bir parayı yönetiyoruz" diyor. Yüzde 100 sandığın iştiraki olan Ankara Sigorta Türk AŞ'nin Türkiye'nin ilk milli sigorta şirketi olduğunu hatırlatan Karakuş, "76 yıllık bir geçmişi olan bu şirket, özelleştirmelerin ve yabancı sermayenin akın ettiği bu ortamda hala yaşıyor ve iyi işler yapıyor" diye konuşuyor.

Teksilci zabıtacının gözü de inşaatta

İktisadi işletmeleriyle geçen yıl 2 milyon TL ciro yapan ve 80 bin TL vergi ödeyerek İstanbul Fatih'te en çok vergi veren 100 mükellef listesine 91. sıradan giren İstanbul Belediye Zabıtaları Vakfı, şimdi de fabrika kurmaya hazırlanıyor. Zabıta, özel güvenlik firmaları ve itfaiyeler için mont, kaban, takım elbise gibi fason kıyafetler ürettiren vakıf, şimdilerde ise, İstanbul ve Kocaeli'nde iş koruma kıyafetleri üretecek bir fabrika için fizibilte çalışmaları yürütüyor. Kuracakları tesis için 400 bin TL'lik bir kaynak ayırdıklarını kaydeden İstanbul Belediye Zabıtası Dayanışma Vakfı (BEZADAV) Başkanı Yavuz Çakır, şu an Hatay'da bir tekstil firmasına fason olarak ürettirdikleri ürünleri 2010 yılında kendilerinin üreteceğini kaydediyor. 1996 yılında kurulan ve bin 150 üyesi olan vakfın bu yıl 3.5 milyon TL ciro elde etmesinin planlandığını dile getiren Çakır, "Ticari anlamda getirisinin büyük olacağını gördüğümüz alanlara girmeye devam edeceğiz. Ana faaliyetimiz olan tekstilin ardından yakından takip ettiğimiz bir diğer alan ise inşaat sektörü. 3 yıllık dönemde inşaata da girme niyetimiz var" diyor.

Gıda amelelerin iştahı kabartıyor

Sadece taşkömürü işletmelerinde çalışan işçilerin üye olabildiği Ameleler Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı, yatırımda hızlı dönüş için gıdaya göz dikti. Atatürk döneminde kurulan ve bugün 4 iş hanı ve bir misafirhanesi olan sandığın 2009 bütçesi 18 milyon TL olurken, 2010 için ise 16 milyon TL'lik bir gelir planlanıyor. 12 bin 500 üyeli sandığın üye aidatlarından aylık geliri ise 600 bin TL. Sandığın Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Tekinırk, "Bugüne kadar banka ve mevduat faizleri krizde bizi bir nebze kurtardı. Ancak şimdilerde düşen faizler nedeniyle bizim gelirlerimiz de gerileyecek. Sıkıntıya girmeden bu paramızı bir yerlere aktarmak istiyoruz. Bu yolda gıda alanında fabrika kurmak gibi bir düşüncemiz var" diye konuşuyor.

Postacı sanal perakendeci olacak

Postacılar interneti sevdi. 2006 yılında sanal perakendeciliğe başlayan postacılar, kısa vadede bu alanda işlerini geliştirme hedefinde. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü'ne bağlı çalışanların üye olabileceği PTT Biriktirme ve Yardım Sandığı'nın bugün 14 bin üyesi olduğunu dile getiren Sandığın Genel Müdürü Mehmet Bozkurt, iktisadi işletmeleri olan IMF Ticaret AŞ ile sanal ortamda dayanıklı tüketim malları, elektronik ürünler ve mutfak aletleri satışı yaptıklarını söylüyor. Bu sanal pazarda sandık üyelerinin ürünleri indirimli alabildiklerini ifade eden Bozkurt, öncelikli hedeflerinin sanal ortamda satışlarını artırmak ve yeni ürünlerle hizmetlerini daha geliştirmek olduğunu vurguluyor.

Türk Telekomcular outsourcing yapacak

Turizm, sigorta ve sanal perakende alanlarında işletmeleri bulunan, 17 bin 500 üyeli Türk Telekom Personeli Biriktirme ve Yardım Sandığı, hizmet sektöründeki gelişmeyi değerlendirmek hedefiyle outsourcing (dış kaynak kullanımı) şirketi kurmayı planlıyor. Şirketlerin güvenlik, temizlik gibi hizmetlerini karşılamayı istediklerini dile getiren Sandık Genel Müdürü Cahid Karakaya, ilk müşterilerinin ise Türk Telekom olabileceğine dikkat çekiyor. Karakaya, "Büyük sermaye gerektirmeyen alanlara girmek isteriz. Outsourcing özellikle son yılarda gelişen bir alan ve Türk Telekom gibi büyük bir şirket var önümüzde. Çok profesyonel davranıp kendi öz işleri dışındaki işleri outsourcing ediyorlar. Bu da bizim için önemli" diyor. 2009 yılı kaynaklarının 100 milyon TL'yi aştığını anlatan Karakaya, sandığın sigorta acentasının hatırı sayılır bir poliçeye sahip olduğunu ve 5 firmaya sigorta hizmeti verdiğini ifade ediyor. Karakaya, turizm-seyahat acentası şirketiyle de tatil organizasyonları yaptıklarını, gelirleri açısından bu işletmelerin önemli bir paya sahip olduğunu söylüyor.

SANDIK VE VAKIFLAR NASIL ÇALIŞIYOR

- Vakıffın kurulması için asliye hukuk mahkemesine başvurularak tescilin sağlanması gerekli. Sandık ise dernek tüzüğüne bağlı kuruluyor.

- Vakıf ve sandıklara üyelik, zorunlu ya da gönüllü olabiliyor.

- Üyelerden belli bir aidat alınıyor. Bu aidat maaştan kesiliyor.

- Üyelerine doğum, ölüm ödenekleri sunabiliyorlar.

- Konut ve taşıt başta olmak üzere uzun vadeli kredi imkanı sunuyorlar.

- Üyenin emekliliği durumunda, ortalama 15-70 bin TL arasında emeklilik ikramiyesi verebiliyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber