Yeni yasama yılı başladı... İşte detaylar...

Haber Giriş : 01 Ekim 2009 17:39, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) 23. Dönem 4. Yasama yılı dolayısıyla Meclis'te kısa bir tören yapıldı. Törende, Atatürk anıtına çelenk konulup, İstiklal Marşı okundu.


CHP ve MHP, Gül'ün Meclis konuşmasından memnun kalmadı

TBMM'de düzenlenen törene Meclis Başkan Mehmet Ali Şahin'in yanı sıra Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet bakanları Cevdet Yılmaz ve Hayatı Yazıcı, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve çok sayıda milletvekili katıldı. Tören, Şahin'in Atatürk anıtına çelenk koymasının ardından İstiklal Marşı'nın okunması ile sona erdi.

Başbuğ ve Kuvvet Komutanları Meclis'te

DTP'yi protesto etmek için daha önceki yasama yılı açılışlarına katılmayan Genelkurmay, bu yıl bu tavrında değişikliğe gitti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yeni yasama yılı bugünkü açılış töreni ile başlıyor. Tören için Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ve Kuvvet Komutanları da Meclis'e geldi.

İlk oturumu ağustos ayında Meclis Başkanı seçilen Mehmet Ali Şahin yönetiyor; açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yapıyor.

Hükümetin açılım süreci, Ermenistan ile ilişkiler, yargı reformu, askere sivil yargı yolunu açan düzenleme Meclis' te ele alınacak önemli konu başlıkları...

Kuzey Irak'a sınır ötesi operasyon yapılmasına yetki veren tezkerenin süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin talep 6 Ekim'de Genel Kurul'da görüşülecek.

Türkiye ve Ermenistan arasında paraflanan protokol imzadan sonra önce Bakanlar Kurulu'na sonra da 'uluslararası anlaşma' olarak Meclis'e gelecek.

Tüm bu tartışmalı kritik başlıkların yanı sıra Meclis komisyonlarında 190 yasa tasarısı bekliyor. 82 tasarı Genel Kurul gündeminde. Bekleyen düzenlemeler arasında Türk Ticaret, Borçlar ve Çek yasaları var.


Yeni Yasama Yılı Başladı

- TBMM Genel Kurulu, 23. Dönem 4. Yasama Yılı dolayısıyla TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in başkanlığında, saat 15.00'te özel gündemle toplandı.

Şahin, Genel Kurulda çoğunluğun bulunduğunu bildirerek, çalışmaları başlattı.

Mehmet Ali Şahin, 23. Dönem 4. yasam yılının başlaması dolayısıyla yaptığı sunuş konuşmasında, 89 yıldır milleti gururla temsil eden Cumhuriyetin kurucu iradesi Yüce Meclisin yeni yasama yılının hayırlı olmasını diledi.

Ağustos ayında Meclis Başkanlığı gibi onurlu bir göreve seçilmenin heyecanını ve sorumluluk duygusunu ilk günkü gibi taşıdığını belirten Şahin, Başkanlık Divanınında yeni görev alanları tebrik ederek, başarılar diledi.

Önceki Meclis Başkanı Köksal Toptan başta olmak üzere geçen dönem Başkanlık Divanında görev yapanlara da başarılı çalışmaları nedeniyle teşekkür eden Şahin, şunları kaydetti:

"İnanıyorum ki TBMM bu dönemde de önemli hizmetler yapacak, ülkemizin kalkınmasında, demokrasimizin daha da kökleşmesinde sarsılmaz bir güç kaynağı olacaktır. Çalışmalarımızı karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü ortamı içinde sürdüreceğimize yürekten inanıyorum."

Meclis'in, 89 yıl önce olduğu gibi bugün de demokrasinin kalbi, milletin ümit kaynağı, Cumhuriyet ve devletin geleceğinin en büyük güvencesi olduğunu kaydeden Şahin, "Bugün bu yasama yılını açılışı vesilesiyle bir kez daha tekrarlamak isterim ki; Türkiye kendi yolunu çizmiş ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyet hedefine kilitlenmiştir. Bizim hedefimiz, hepimizin hedefi; demokrasiye, özgürlüklere sarsılmaz bir iradeyle bağlı, dünyada ve bölgesinde etkin, refah ve huzurun hakim olduğu güçlü bir Türkiye'ye ulaşmaktır" diye konuştu.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, yaklaşık 15 dakika süren konuşmasının ardından, açış konuşmasını yapmak üzere Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü, Genel Kurula takdim etti.

Gül'ün Genel Kurula girişini, CHP dışında diğer milletvekilleri ayakta alkışlayarak karşıladı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve CHP'li milletvekilleri, İstiklal Marşı'nın okunmaya başlanmasıyla ayağa kalktı.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının ilk bölümünde, yanında kendisine ayakta eşlik eden TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'e dönerek, isterse oturabileceğini söyledi, ancak Pakdil ayakta durmayı tercih etti.

Milletvekilleri, Gül'ün konuşmasını konuşma kitapçığından takip etti. Gül, 28 sayfalık konuşma metnini 47 dakikada tamamladı.

TBMM'de, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile kuvvet komutanları, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Ankara Valisi Kemal Önal, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Türk Parlamenter Birliği Genel Başkanı Hasan Korkmazcan, eski TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, yeni yasama yılının açılışında yer alan isimler arasında yer aldı.

Cumhurbaşkanının konuşmasını tamamlamasının ardından Gül'ü, AK Parti ve DTP'li milletvekilleri ayakta alkışladı. Gül'ün konuşmasının bitiminde MHP'liler yalnızca ayağa kalkarken, CHP'liler oturmayı sürdürdü. Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Cumhurbaşkanının konuşması sırasında sık sık laf attı.

Öte yandan, bu yasama yılında ilk kez Genel Kurul Salonunda milletvekillerinin masalarına birer demet çiçek konuldu. Meclis serası, 10 tanesi yedek olmak üzere tam 560 demet çiçek hazırladı.

Milletvekillerinin masasına kırmızı, beyaz, pembe, sarı renklerden oluşan "gerbera" çiçekleri konuldu. Çiçekler, limonyum, şimşir, kuşkonmaz, mahonya yapraklarıyla zenginleştirildi.

Demetlere de TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in "Yeni yasama yılınızın hayırlı olması temennisiyle çalışmalarınızda başarılar dilerim" notu iliştirildi.


Cumhurbaşkanı Gül: Devletin Derin Yüzü Olamaz

- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM'de 23. dönem 4. yasama yılının açılışı dolayısıyla Genel Kurul'a hitap etti.

Sözlerine, "TBMM'nin 23. dönem, dördüncü yasama yılının başlaması vesilesiyle biraraya gelmiş bulunuyoruz. Yüce Milletimizin varoluş iradesini yüksek düzeyde temsil etme ayrıcalığına ve onuruna sahip sizleri selamlıyorum" diyerek başlayan Gül, Yüce Meclisin, kurtuluş ve kuruluş dönemlerinin kuşkusuz en önemli kurumu olduğunu kaydetti.

Konuşmasında, çağdaş devletin "toplumsal ve siyasal çeşitliliği korumak için dünya görüşleri ve siyasi ideolojiler karşısında aynı mesafede durmayı başarabilen devlet" olduğunu belirten Gül, "Nihayet demokratik devlet, herkesin serbestçe kendi doğrularını oluşturabileceği ve başkalarına zarar vermeden huzur ve refah içerisinde yaşayabileceği bir siyasi düzeni kurabilen devlettir" dedi.

Gül, "Ülkemize, milletimize, devletimize tarihi tecrübemizin ışığında 'biz'den bir gözle bakarsak varolan farklılıklarımızın birer zenginlik; 'yabancılaşmış' bir gözle bakarsak tehdit olduğunu düşünürüz" diye konuştu.

"Farklılıklarından korkan bir devlet Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaşlığı yakalayamaz" diyen Cumhurbaşkanı Gül, "Milletimizin mayasına olan sonsuz güvenim, bana, bu tartışmalar yoluyla daha güçlü bir devlete ve daha çağdaş bir demokrasiye sahip olma yolunda büyük umutlar veriyor" diye konuştu.

"Şunu da hatırlatmak isterim ki, hiç kimse farklılıkların varlığını millet içinde yeni millet adacıkları oluşturmak şeklinde anlamamalıdır" diyen Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:

"Böyle anlayanlar, toplum içinde derin fay kırıkları oluşturarak toplumsal mutabakata zarar verirler. Bu da hem milletin bütününe, hem de farklılığını korumak isteyenlere yıkıcı bir deprem olarak geri döner. Kendi içinde güçlü bir mutabakatı sağlayamamış bir devletin, dünya sahnesinde güçlü olması düşünülemez. O nedenle Türkiye, kendi sorunlarını kendisi çözmek zorundadır. Bir ülkenin içini kemiren sorunlar varsa, bunlar kaçınılmaz olarak başka devletlerin müdahalesine açık alanların ortaya çıkmasına yol açar."

HİÇ KİMSE HUKUK DIŞINA ÇIKAMAZ"Hukukun üstün olduğu yerde keyfiliğe yer yoktur" diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hukuk devletinin, kamu hizmetlerinin şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun olarak yerine getirilen devlet olduğunu söyledi.

Hukuk devletinin, devlet erkini kullanan kişi ve kurumların yetki alanlarının hukuk kurallarıyla belirlenmesini gerektirdiğini ifade eden Gül, "Konum ve sıfatı ne olursa olsun, hiç kimse hiçbir nedenle hukukun dışına çıkamaz. 'Devletin bekası' veya 'ulusal çıkar' gibi kavramlar da hukuksuzluğu ve keyfiliği haklılaştırmak için kullanılamaz. Hukuk devletinin olduğu yerde keyfiliğe yer yoktur. Devletin ve milletin bekası, laik demokratik Cumhuriyetin hukuk devleti niteliğinin pekiştirilmesiyle yakından ilintilidir" diye konuştu.

Gül, devleti ve rejimi koruma bahanesiyle hukuk dışı yollara başvurmanın, devletin güvenliği ve rejim için en büyük tehlike olduğunu kaydetti.

DEVLETİN DERİN VE GÖRÜNMEYEN YÜZÜ OLAMAZGeçmişte bu alanda yaşanmış bazı yanlışlıkların faturasını bugün herkesin ödediğini belirten Gül, şöyle devam etti:

"Devletin, bir yüzeyde görünen bir de derin ve görünmeyen yüzü olamaz. Devletin tek yüzü hukuktur. Hiç kimse ve hiçbir grup kendini devletin yetkili organlarının yerine koyarak tasarrufta bulunamaz, eylem yapamaz.

Hukuk devletinin olmazsa olmaz şartı, bağımsız ve tarafsız yargıdır. Anayasamız yargı bağımsızlığını güvence altına almıştır. Bütün kurum ve kuruluşların, gerçek ve tüzel kişilerin buna uygun davranması, adaletin tecelli etmesini engelleyecek tutum ve davranışlardan kaçınması gerekir.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞIYargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının, öncelikle millet için var olduğunu dile getiren Gül, yargıçların, kararlarını millet adına verdiğini ifade etti.

Bu nedenle milletin hak ettiği yüksek standartların, kısır tartışmalar içine sokulmaması gerektiğini vurgulayan Gül, yargı reformunun, kim tarafından üretilirse üretilsin, partizanca yaklaşımlardan uzak bir şekilde, çağdaş standartlar temel alınarak yüksek bir sorumluluk bilinciyle gerçekleştirilebileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:

"Mülkün temeli olan adaletin yerine getirilmesini gözeten bir anlayışla ve mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiğine inandığım yargı reformu partiler tarafından ve toplumun tüm kesimlerinde özgürce ve sağlıklı bir şekilde tartışılmalı ama partizanca yaklaşımların konusu olmamalıdır."

AB'YE ÜYELİK SÜRECİAB üyelik sürecine de değinen Gül, AB'nin, Türkiye'nin çok önceden belirlenmiş en önemli hedeflerinden biri olduğunu ifade etti. Gül, bu yolda bugüne kadar çok ciddi ve başarılı adımlar atıldığını ancak daha yapılacak çok şey olduğunu söyledi.

Bu bağlamda TBMM'ye yeni yasama yılında da çok önemli işler düştüğünü kaydeden Gül, "AB Komisyonu İlerleme raporlarında, katılım ortaklığı belgelerinde ve nihayet Türkiye'nin taahhütlerini içeren ulusal programlarda yer alan hususların hayata geçmesi için, bundan önce olduğu gibi önümüzdeki dönemde de Meclisimizin çok büyük bir özveriyle çalışması gerekmektedir" dedi.

Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin, siyasi partilerin ve hükümetlerin mutabık oldukları bir devlet politikası olduğunu belirten Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu nedenle, iktidarı ve muhalefetiyle tüm partilerimizin ve milletvekillerimizin bu yönde düşündüğünü bildiğim için, bu konuda Meclis içinde iş birliğinin daha çok geliştirilmesini tavsiye ediyorum. Bu yoldaki gayretler, ülkemizin siyasi, hukuki ve ekonomik açıdan çok daha iyi noktalara ulaşmasına önemli katkılar sağlayacaktır.

Gül, konuşmasının sonunda "Yüce Meclisin milletimiz ve devletimiz için çok değerli çalışmalara imza atacağına olan inancımla sözlerime son veriyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Yüce Meclis'in milletimize hizmet etmiş tüm mensuplarını minnet ve saygıyla anıyorum. Önümüzdeki dönemin milletimiz ve devletimiz için hayırlar getirmesini Cenabı Allah'tan diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.


TBMM'de iki bakan açıkta kaldı

TBMM'nin açılışına ilgi büyüktü. Gözler, uzun zamandır Meclis'teki DTP'li vekilleri protesto edip, davet edildikleri oturup ve etkinliklere katılmayan komutanlardaydı.

Ancak herkes komutanları izlerken, gözlerden kaçan bir başka ayrıntı daha oldu; Bakanlardan iki tanesi, oturacak yer bulamadı, tabiri yerindeyse, ?açıkta kaldı.?

Bu Bakanlar Sanayi Bakanı Nihat Ergün ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu.

TBMM'de Bakanlar Kurulu için 25 koltukluk bir bölüm ayrılmıştı. Ancak yapılan son değişiklikle, hükümetteki bakan sayısı, Başbakan dahil 27'ye çıktı.

Dolayısıyla, hükümetin tam kadro katıldığı Meclis etkinliklerinde bakanlardan iki tanesi bundan böyle yer bulamayacak. Yani bir anlamda, ?erken gelen oturur? dönemi yaşanacak.

Bunun ilk örneği de bugün yaşandı.

TBMM'nin açılış oturumuna biraz geç kalan Sanayi Bakanı Ergün ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, yer bulamayınca, çareyi salondaki AKP'li vekillerin içinde oturmakta buldu.

AA - CİHAN - Hürriyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber