Geleceğin mesleği yeşil danışmanlık
Enis Tayman
Küresel ısınma tehdidinin ulaştığı nokta, firmaları 'yeşil binalar'a yöneltirken, bu eğilim yeni bir sektör yarattı. 'Yeşil Danışmanlar', tasarruflu ve çevreye duyarlı binaların nasıl yapılması gerektiği konusunda danışmanlık hizmeti veriyor.
Dünyada sayıları yüz binlere ulaşıyor... Saatine 100 dolar alanı da var, ayda 15-20 bin dolar kazananı da... Kimi ise iki üç ay sürecek projeler için 100 bin dolar bile kazanabiliyor. Binalarda yüzde 40 su, yüzde 30 enerji tasarrufu sağlayan yeşil danışmanlar geleceğin meslekleri arasında yerini aldı. Küresel ısınma tehdidi ile son yıllarda dünya çapında popülaritesi artan yeşil danışmanlar, Türkiye'de de yeni bir iş kolu olarak kendine yer bulmaya başladı.
Türkiye'de sayıları henüz 20 olsa da sinyaller önümüzdeki günlerde bu sayının artacağı yönünde. Yeşil danışmanlık sektörünün Türkiye'de de gelecek vaat ettiğini belirten uzmanlara göre, şu anda 15 olan yeşil bina sayısının önümüzdeki dönemde hızla artacağı söyleniyor. Bu da yeşil danışmanlara olan ihtiyacı katlayacak.
Dünyada 150 bin yeşil bina var
Yeşil danışmanlık sektörünün dünyada ulaştığı hacim 130 milyar dolar. Yaklaşık 150 bin kişi sertifikalı yeşil danışman olarak görev yapıyor.
Yeşil danışmanlar şu ana kadar dünya çapında 150 binin üzerinde binayı sertifikaladı. Bunun yanı sıra 700-800 bin civarında bina da yine bu uzmanların danışmanlığı altında yeşil sertifika almak için başvuruda bulunmuş durumda. ABD Yeşil Binalar Konseyi'ne göre yeni inşa edilen ve yenilenenler dâhil olmak üzere sektörün hacmi 300 milyar dolara ulaşacak.
Binaları, çevresel etki ve etkin enerji kullanımı açısından değerlendiren sertifikalandırma programlarını uygulamaya yetkili ve bu konuda proje üretebilen kişiler olarak tanımlanan yeşil danışmanların ilgi alanına giren dünya çapında 10 sertifika bulunuyor. Ancak Dünya Yeşil Bina Konseyi'ne (WGBC) üye birçok ülke, daha çok BREEAM, LEED, Green Star ve CASBEE olarak sıralanan dört sertifika sistemi uyguluyor. Bu sertifikaları alan kişiler yeşil danışman olabiliyor.
Öte yandan sertifikalı olmak, danışmanlık yapmak için yeterli değil. Asıl olan bu sertifikaları binaların bulunduğu çevresel özelliklere göre doğru bir şekilde uygulayabilmek. Konfor, enerji verimliliği, çevre düzenlemesi, atık yönetimi, karbon ayak izini önleme gibi sorunlar da yeşil danışman tarafından çözüme kavuşturulması beklenen problemler.
Tüm bu donanıma sahip kişiler uzman profesyonel olarak piyasada isim yapıyor. Yeşil danışmanlık sertifikalarından LEED'in sahibi olan Alan Mimarlık ve Proje Yönetimi mimarı Beyza Kasapoğlu, "Yeşil danışmanlığın büyük bir geleceği olduğuna inanıyoruz. Yatırımcıların öncelikle uzun vadeli geri dönüşlere hazır olması ve ön yargıları geride bırakması gerekiyor" diyor.
Türkiye'de 15 proje yapıldı
Dünya Yeşil Bina Konseyi'ne (WGBC) üye birçok ülke BREEAM, LEED, Green Star ve CASBEE olarak sıralanan dört sertifika sistemi uyguluyor. Türkiye'de ise şu anda İngiliz BREEAM ve LEED sertifikalarına uygun projeler üreten yeşil danışmanlar bulunuyor. Sayıları henüz 20 civarında. Türkiye'deki uzmanların gerçekleştirdikleri proje sayısı henüz 15 civarında. Ancak birkaç yıl içinde Türkiye'de yeşil bina projelerinin sayısında patlama umduklarını anlatan Beyza Kasapoğlu, "Bunda küresel ısınma, iklim değişikliği gibi artık sıkça konuşulan konuların etkisi büyük. Yeşil danışmanlığın büyük bir geleceği olduğunu düşünüyorum. Yatırımcıların öncelikle uzun vadeli geri dönüşlere hazır olması gerekiyor" diyor. Kasapoğlu hem yeşil binaların hem yeşil danışmanların sayısının artması için yasal olarak da bir şeyler yapılmasının önemli olduğuna dikkat çekerek, aynı şekilde inşaat standartlarının geliştirilmesinin gerekli olduğunu söylüyor. Yeşil danışmanlara göre bina sahipleri tasarrufun tadını aldıkça, kiracılar tasarrufun daha az maliyet getirdiği binaları tercih etmeye başladıkça meselenin ekonomik yanı da ağırlık kazanacak.
Yeşil binaların sadece çevreye katkı sağlamadığını yatırımcısına da büyük avantajlar kazandırdığını belirten Erke Tasarım'ın sahibi Özlem Dilda Yaman, "Yeşil olma özelliği gelecekte binalara artı değer kazandıracak. Çünkü yeşil bir bina gelecekte çok daha kolay pazarlanabilecek. Geleneksele oranla yüzde 20-50 arası enerji tasarrufu ve en az yüzde 50 su tasarrufu yapabilen bir binanın sahibi ya da kiracısı olmak önem kazanacak. Mesela ABD'de yeşil binaların normal binalara oranla satış bedelleri yüzde 60, kira bedelleri yüzde 30 daha yüksek olabiliyor" diyor. Yaman, bu gelişmeler ışığında bünyelerinde yeşil danışmanlık birimi kurduklarını anlatıyor.
Dünyada 10 civarında yeşil sertifika olsa da bunların en popüler olanları LEED, BREEAM, SBTool, Casbee ve Green Star. Türkiye'de ise şu anda iki sertifika üzerine yoğunlaşılıyor. Türkiye'de de bu niyetle ve uluslararası Dünya Yeşil Binalar Konseyi çatısı altında kurulan Çevre Dostu Binalar Derneği (ÇEDBİK) bir sertifika komitesi kurmuş durumda. ÇEDBİK bu komite çalışmalarıyla BREEAM kriterlerini Türkiye'ye adapte edecek. Bu amaçla BREEAM ile iyi niyet anlaşması imzalandı. Çalışma üç yıl sürecek ve sonuçta Türkiye, ülke koşullarına adapte edilmiş bir yeşil bina sertifikasına kavuşmuş olacak.
Maliyeti geleneksele
göre biraz daha fazla
Bina, tasarım aşamasındayken malzeme seçmek yeşil danışmanların kilit işi. Yeşil bir binanın maliyeti ise yeşil olmayan bir binaya göre sadece yüzde 0.6 ila yüzde 7 oranında fazla. Tabii alternatif enerji kaynakları da işin içine girerse yani yatırımcı rüzgâr türbini veya güneş panelleri de isterse, o zaman maliyet yüzde 15'e kadar artabiliyor. Türkiye'de yeşil danışmanların en çok karşılaştığı iki soru: "Maliyeti ne kadar ve geri dönüşü ne kadar sürede oluyor?"
LEED ve BREEAM üzerinden yeşil danışmanlık hizmeti veren Altensis'in ortaklarından Berkay Somalı, "Bilgisayarlı enerji simülasyon modellemesi ile bir binadaki enerji verimliliğinin simüle edilmesi mümkün. Bu yolla bir binanın yeşil yatırımının ekonomik olarak kaç yılda döneceğini hesaplayabiliyoruz" açıklamasını yapıyor.
Somalı'nın iş tarifinde, yeşil bina danışmanlığı, kurumsal sürdürülebilirlik projeleri, karbon dengeleme, atık yönetimi ve alternatif enerji sistemleri gibi konular ve enerji verimliliği konusu da bulunuyor. Somalı, "Çalıştığımız firmalara sürdürülebilirliğin hemen her dalında yardımcı oluyoruz" diyor.
Sertifikalar ne anlama geliyor?
BREEAM
İngiliz Yapı Araştırma Kurumu Çevresel Değerlendirme Metodu (BREEAM), bir binanın ne kadar yeşil olduğunu gösteren bir değerlendirme sistemi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda geçer, iyi, çok iyi, mükemmel ve seçkin gibi dereceler veriliyor.
LEED
Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından geliştirildi. Enerji ve Çevresel Tasarımda Liderlik (LEED) programının hedefi, yapıların yaşam döngüsü sürecinde oluşturdukları çevresel etkilere dikkat çekmek. Böylece etkinlik ve ürünleri bu etkileri azaltmak doğrultusunda geliştirmek. LEED sertifikasyonunda temel, gümüş, altın, platin gibi dört kademe var.
Alternatif enerji kullanımı şart değil
Binaların açık renkli olması ve ağaçlandırma, ısı adası etkisini önlüyor ve gereksiz soğutma masrafı yaratmıyor.
Tasarımın ilk aşamalarında "yeşil bina" olarak başlayan projenin maliyeti azalıyor, alınan sertifikanın seviyesi yükselebiliyor.
Şehir merkezine yakın, altyapısı olan yerlerden arazi seçimi ve proje etrafındaki sosyal imkânların bolluğu önemli bir avantaj.
Kurulacak tesis, metro ve toplu taşıma hatlarının yakınında, yoğun servis ağıyla desteklenmiş olarak planlanmalı.
Minimum otopark alanı planlanmalı. Böylece çalışanlar servis ve toplu taşıma ağlarına yönlendirilmeli.
Yeşil binaların ille alternatif enerji kullanması gerekmiyor.
Verimli su kullanımı aynı zamanda su ısıtma için kullanılan enerjiyi de azaltıyor.
Ticari binalarda günışığının verimli kullanılması ve taze hava kontrolü bina çalışanlarının daha az hastalanmasına ve çalışma performanslarının artmasına yardım ediyor.
Malzemelerin yerel kaynaklardan temini maliyeti azalıyor. Bu, malzemenin tedarik zincirini kısaltıp karbon emisyonunu azaltıyor.
Otomasyon sistemi ve sensörlerle enerji maliyetleri azaltılıyor ve çalışan konforu artırılıyor.
Çevre düzenlemelerinde yerel bitkilerin kullanımı gereksiz su sarfiyatını önlüyor.
Türkiye'deki yeşil binalar
Unilever'in İstanbul Ümraniye'deki yeni binası Türkiye'de ilk gümüş LEED'in sertifikasını alan yapı oldu. Siemens'in Kocaeli Gebze'deki yerleşkesinin de LEED'in altın sertifikası için başvurusu sonuçlanmak üzere. Ankara'da Redevco tarafından inşa edilen Gordion Alışveriş Merkezi ise İngiliz kökenli BREEAM sertifikasına sahip.
Bunun dışında sertifika başvurusu işlemde olan ve BREEAM veya LEED sertifikalarının gereklerini karşılayan binalar da mevcut. Tekfen de "çevre dostu" olma anlayışıyla yürüttüğü çalışmalarını LEED sertifikası standartları ile uyumlu hale getirmeye hazırlanıyor. Türkiye'de sertifikasız ama yeşil özellikler taşıyan binalara örnekse 3 milyon euroya mal olan RMİ Türkiye binası. Bina, Türkiye ve Ortadoğu'nun jeotermal enerjiden faydalanan, doğal aydınlatma ve doğal havalandırma sistemlerine sahip, ortalamanın üstünde bir ısı yalıtım performansı gösteren ilk yapısı olma özelliği de taşıyor. Benzer biçimde İstanbul'daki Sapphire adlı gökdelen de yeşil özellikler taşıyor. Çağdaş teknoloji ürünü bu yapıda enerji tüketiminden yaklaşık yüzde 28 tasarruf sağlanıyor.