İtfaiye'de taşeron olur mu?

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 02 Ocak 2010 10:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Felaket riskleri altındaki İstanbul yeni yıla 898 deneyimli itfaiyecisinden yoksun girdi. Taşeronlarda çalışmak istemeyen itfaiyecilere uzmanlar da destek veriyor

İSMAİL SAYMAZ

İSTANBUL - Saraçhane Parkı'nda yaktıkları ateşin etrafında halka olmuşlar. Şenol Karlankuş, geceyi parkta kurdukları ?Demokrasi Çadırı'nda geçirdiği halde, yorgunluk nedir bilmiyor. Tıpkı, arkadaşlarıyla İstanbul selinde canla başla çalıştıkları günlerdeki gibi...

İstanbul İtfaiyesi, yeni yıla Karlankuş ve 897 arkadaşından yoksun giriyor. Sebep mi? İtfaiyenin 5 bin çalışanından 898'i beş yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) bağlı Boğaziçi İnşaat Mühendislik Anonim Şirketi (BİMTAŞ) bünyesindeydi. İddialarına göre düşük ücretler karşısında Belediye- İş'te örgütlendiler. Toplu İş Sözleşmesi için masaya oturmaya hazırlanıyorlardı ki, BİMTAŞ her yıl kazandığı hizmet alım ihalesinde bu yıl ?isteksiz davranınca' şirket değişti. Haklarını kaybetmek istemeyen itfaiyeciler de yeni şirketle sözleşme imzalamayıp sokağa döküldüler.

Karlankuş ve arkadaşları, ?Biz gidersek. İstanbul'u tehlike bekliyor? diyor. Böyle düşenen sadece işçiler değil. Eski İBB İtfaiye Daire Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Yıldız da işçilerle hemfikir: ?Şirket değişimi itfaiyeye siyaseti sokar. Bu işçiler en azından eğitim ve tecrübe kazanmıştı. Sadece geri kalmış ülkeler taşeron itfaiyeci çalıştırır. Bu yol açılırsa halk da zarar görür.?

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu İtfaiye ve Yangın Güvenliği Programı Başkanı Cemal Kozacı ?İtfaiye özel eğitim ve bilgi beceri gerektirir. Çözüm, bütün işçilerin kadrolu olmasıdır? derken, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Erhan Demirdizen ise ?İtfaiye hizmetlerini taşeron bir firmanın yerine getirmesi, itfaiye hizmetleri açısından risk oluşturur. İstanbul'un her bölgesinin itfaiye hizmetlerinden eşit olarak faydalanması gerekir? diye konuştu.

İlk kez eyleme katılıyorlar

İtfaiyecilerin ?Demokrasi Çadırı', Saraçhane'deki İBB binasının tam karşısında kurulu. İBB'ye bakan dev pankartta, ?Can kayıpları yaşanacak, sorumlusu Kadir Topbaş olacak? yazıyor. Çadırın önünde, imza föyü konulmuş. İstanbullulardan itfaiyecisine sahip çıkması isteniyor.

Çadırdan bazen grev adabına uyup Selda Bağcan'dan ?Yuh, nefsine doyanlara!? türküsü, bazen de çoğu işçi Trabzonlu Şenol Karlankuş gibi Karadenizli olduğundan, kemençe sesi duyuluyor. Çoğu 28-35 yaşlarındaki bu işçiler AKP referansıyla işe girmiş. Ve ilk kez bir eyleme katılıyorlar.

Bu durumu izah etmek, kendisi de kadrolu itfaiye eğitmeni olan, Türk-İş'e bağlı Belediye -İş 5 No'lu Şube Başkanı Nihat Altaş'a düşüyor. Altaş'ın verdiği bilgilere göre; İBB'de 5 bin civarında itfaiyeci var. Bunlardan 1000'i kadrolu, 700'ü sözleşmeli, 898'i BİMTAŞ'a bağlı, kalanı memur.

İBB dört yıl önce ?hizmet alımı' yoluyla, bugün direnişe geçenlerin de içinde olduğu 1417 çalışanı işe aldı. Bunlardan 127'si memur oldu, 393'ü sözleşmeli yapıldı. İddiaya göre, diğerleri üç yıl boyunca zam görmeyince Belediye-İş'e üye oldu. Yetkileri bakanlıkça onaylanınca geriye sadece Mart 2009'da Toplu İş Sözleşmesi için masaya oturmaları kalmıştı. Fakat bu arada İBB'in her yıl yenilenen sözleşmesi için geçen 7 Aralık'ta ihale gerçekleştirdi.

İBB'den 23 Aralık'tan yapılan açıklamaya göre, kendisine bağlı BİMTAŞ, ?yürüttüğü diğer hizmetler nedeniyle çok istekli davranmadığı ve 12 trilyon daha az teklif verdiği' için ihaleyi, ?Deniz Feneri' yolsuzluğuna adı karışanlarla organik bağı olan Lapis-Makro adlı ortaklık kazandı. BİMTAŞ da işçilere çağrı yapıp yeni şirkete geçmelerini önerdi.

?Amaç sendikasızlaştırma'

Altaş'a göre amaç, gelecekte çalışan sayısının 10 bini bulması beklenin itfaiye biriminin bu yolla taşeronlaştırılması ve sendikasızlaştırılması. Altaş, 400 kadarı şoförlerden oluşan ve çoğu dört yıldır eğitim alan itfaiyeciler bu koşullarda çalışırsa faciaya davet çıkarılacağını savunuyor: ?İstanbul gibi iki Boğaz köprüsü olan, Boğaz'ından tankerler geçen, büyümüş ve çarpık kentleşmiş bu metropoldeki itfaiyeci her eylül ayı geldiğinde, ?İşe devam edecek miyim' diye düşünmemeli. İstanbul, tehlikede. Bir deprem bekleniyor. Bu arkadaşların yerlerine yenisini koymak en az 3-4 yıl sürer.?

Karlankuş ve arkadaşları sendikasız ve hak kazandıkları Toplu İş Sözleşmesiz çalışmayı reddediyorlar. Karlankuş, ?Biz öncelikle iş güvencesi istiyoruz. Her yıl son üç ay ?Acaba tekrar çalışacabilecek miyim' kuşkusu yaşamak istemiyoruz? diyor.

Karlankuş'un yanında, 28 yaşındaki itfaiye eri Erhan Evren var. ?Millet yılbaşını kutlarken bizler ceketimizi alıp gideceğiz? diyor. Şoför Zafer Akan psilokojik bakımdan yıpratıldıklarını söylüyor. ?Şu halde araçları kullanmamız bile sakıncalı? diyor. Bayrampaşa biriminden Hüseyin Çolak ise 28 yaşında, iki çocuk babası. ?Canınız bize emanet. Bu yüzden itfaiye özelleştirilemez? diyor. Şoför Fatih Namlıçeşme, 31 yaşında. O da diğer arkadaşları gibi seçimlerde AKP'ye oy vermiş. ?Hani beraber yürümüz biz bu yollarda?? diye soruyor.

İşçilerin BİMTAŞ'la sözleşmesi dün son buldu. İşçiler yeni şirketle de uzlaşmayınca İstanbul, yeni yıla 898 itfaiyecisinden yoksun halde giriyor.

Belediye: Uygulama yasaya uygun

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı Ahmet Faruk Yanardağ, işçilerin ?sendikasızlaştırılması' için ihaleyi BİMTAŞ dışındaki bir şirketin aldığı yönündeki iddiaları reddederek, şunları söyledi:

?Ortada kalabilirler'

?BİMTAŞ veya bir başka şirket, hep birer yıllık ihalelerle personel alıyorlar. Bu her yıl yenileniyor. Hizmet alım şeklinde olduğu için mutlaka BİMTAŞ alsın diye idarenin bir yaklaşımı olamaz. BİMTAŞ zaten zarar ediyor, ve artık bu yükü taşımak istemiyor. Öncelikli işi, metropolitan planlama ve deprem. İşçilerin sendika hakları varsa, biz hizmet alımı şeklinde ihale yaptığımız ve devamlı ihaleye çıktığımız için, bunun kesinliğini ifade edemeyiz. Yarın başka bir şirket alırsa yine ortada kalabilirler. Bugüne mahsus bir durum değil ki.?

Yanardağ itfaiye itfaiye konusunda dışarıdan ihaleyle hizmet alınmasının yasal mevzuatta yeri olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: ?Hem 5393 sayı yasa hem de 5216 sayılı yasa itfaiye hizmetlerinin ?hizmet alımı' yoluyla yürütülmesine imkan vermektedir.

5393 Sayılı Kanunun ?... zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans... hizmetlerini yapar veya yaptırır' şeklindeki 14/a maddesine göre İtfaiye hizmetlerinin; ayrıca 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu 7/u maddesine göre de Arama Kurtarma hizmetlerinin ?hizmet alımı' suretiyle yürütülmesi mümkün.?

?İtfaiyeci kadrosuz, hizmet taşeron olmaz'

İtfaiyeciler direnişini sürdürürken uzmanlardan destek görüyorlar. Uzmanlar, itfaiyecilerin deneyimli ve eğitimli olmasının İstanbul gibi bir kent için zorunluluk olduğunu ifade ediyor.

Eski İBB İtfaiye Daire Başkanı, Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı Onursal Başkanı, İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç:

?BİMTAŞ da dahil itfaiyenin taşeronlaştırılması uygun değil. Dünya genelinde her 1000 kişi için bir itfaiyeci gerekli. İstanbul'da en azından 10 bin itfaiyeciye ihtiyaç var. Bunu sağlamak için işçi kadrosu lazımken, kadro verilmiyor. İtfaiyeciler bizde yardımcı hizmetler sınıfındadır. Oysa asker ve polisten sonra gelen, 24 saat hizmet veren bir kurumdur. Gelişmiş ülkelerde itfaiyeci iyi eğitilmiş, teknik ekipmanlarla donatılmış bir kuruluştur. İtfaiyeci olabilmek için en az iki yıllık okul bitirme zorunluluğu var. Ayrıca yüksek sosyal haklara sahiptir. Türkiye'de ise itfaiyeciler sadece hortum tutan, sevilen ama küçüksenen bir kurum. Temizlik hizmetleriyle aynı sınıfta tutuluyor. İtfaiyecilerin BİMTAŞ'a alınması da vatkiyle sorunluydu.

O zaman ?Uygun değil' demiştim. Şimdi başka bir kuruluşa verilmesini de uygun bulmuyorum. Madem ki bir sistem uygulandı, belediye şirketiydi en azından, devam etmeliydi.

?İtfaiyeye siyaset girer'

Problem şu: Bu yıl o firmaya aktarıldı. Seneye başka firma gelecektir. Ardından parti ya da belediye başkanı değişecek, yeni şirkete devredecek. Kendi istediği kişileri alacak. Sürekli şirket değişimi itfaiyeye siyaseti sokar. Bu işçiler en azından bir eğitim ve tecrübe kazanmışlardı. Taşeron itfaiyeci çalıştıranlar sadece geri kalmış ülkeler. Mesela, Birleşik Arap Emirlikleri. Orada, eleman bulunmadığından Türk işçiler çalışıyor. Avrupa'da da taşeron itfaiye yok. Daha ziyade profesyonel itfaiyeciler ve gönüllüler var. Yeni buldukları şirket iyi olabilir, aynı işleri devam ettirebilir ama bu yol bir kere açılırsa sonraki senelerde büyük problemler olur. Zarar gören sadece çalışanlar olmaz, halk da görür.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu İtfaiye ve Yangın Güvenliği Programı Başkanı Cemal Kozacı: Yasal olarak itfaiye çalışanının alt işveren (taşeron) firmalardan temini mümkün değil. Çünkü itfaiye hizmetleri çok tehlikeli işler sınıfındadır. Özel eğitim ve bilgi beceri gerektirir. Çözüm, bütün işçilerin kadrolu olmasıdır. O şekilde idare de kendisini garanti altına almış olur. Temizlik ve cenaze hizmetini alt işverene verebilirsiniz ama mevzuata göre itfaiye alt işverene verilemez. Çünkü Belediye Kanunu'na göre yerel yönetimlerin ana görevlerindendir.

İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Erhan Demirdizen: Belediye hizmetlerinin mümkün olduğunca kamu görevlilerince sağlanması gerekir. Bu kural ne kadar bozulursa, bu hizmetler ne kadar özelleştirilirse zaman içerisinde kalite düşmektedir. İtfaiyenin taşeron bir şirkete vermesi bu hizmeti özel bir iş haline getiriyor ve risk oluşturur. İstanbul'un her bölgesinin itfaiye hizmetlerinden eşit olarak faydalanması gerekir. Ancak, itfaiyenin özel bir şirkete verilmesi, riskin fazla olduğu yerlerde fazla personelin, az olduğu bölgelerde ise az

sayıda personelin çalışması demektir. Bu da İstanbul'un her yerinin itfaiye hizmetlerinden eşit olarak yararlanamaması demektir. İtfaiyenin belediye bünyesinde kamu görevi olarak devam etmesi gerekir. İtfaiye hizmetlerinin taşerona verilmesi, temizlik yada çevre düzenlemesine benzemez. Belediyenin bu kararını tekrar gözden geçirmesi gerekir.

Kova birlikleri ve tulumbacıları hatırla, itfaiyeyi öp de başının üstüne koy

Yangın söndürmenin bir iş olarak tarihi eski Mısır'a dek gidiyor, ama bilinen ilk itfaiyecinin eski Roma'da kamu binalarının bakımından sorumlu yönetici Marcus Licinius Crassus olduğu tarihi metinlerde yazılı.

Crassus, kölelerden oluşan bir yangın söndürme birliği kurmuş. Romalı ?kova birlikleri' sivillerin de yangınını söndürüyormuş, tabii parası karşılığında.

Kısa sürede Crassus'un büyük yangınlar çıktığı sırada, alevlerin yaklaştığı semtlerdeki binaları o sırada çok ucuza satın alıp, sonra kovacılarını o binaları söndürmeye yönelterek büyük bir servet yaptığı ortaya çıkmış.

Yani itfaiyeciliğin tarihi ?çakıcılığın' tarihi kadar eski.

Kova birlikleri ve paralı yangın söndürme işi yüzyıllar boyunca eski dünya şehirlerinin dev yangınlarla kül olup yeniden kurulmasını engelleyemedi. Alman mucit Hans Hautsh'un emme basma tulumbayı, Hollandalı Jan Van der Heyden'in de yangın hortumunu bulması ve bu iki icadın bir araya getirilmesiyle yangın söndürme takımları 1672'den itibaren kullanılmaya başladı.

İlk tulumba takımı Davut bey adını alacak David aldı bir Fransız mühendisçe İstanbul'a getirildi ve Türkiye'deki ilk tulumbacı takımı, Yeniçerilere bağlı bölük olarak 1720'de kuruldu.

Eski Roma'da yangının para karşılığı söndürülmesinden doğan felaketler, kısa sürede İstanbul ve tulumba ocaklarının kurulduğu diğer şehirlerini de sardı. Tulumbacılara koruma parası vermeyen mahallelerde yangın çıkmaya başladı, tabii abonelik parası vermeyenlerin evi yanıyor, verenlerinki kurtuluyordu. Benzeri bir sorun yeni dünyada, Amerika'da da yaşanmaya başladı. Benjamin Franklin, henüz bir İngiliz sömürgesi olan Philadelpiha'da modern anlamda sokaklara yangın muslukları yerleştirmek dahil- çalışan ilk itfaiye şirketinin esaslarını 1736'da belirledi. Şirket, abone olan evlerle ilgileniyor, abone olmayanlarla ilgilenmiyor, ya da son dakikada fahiş ücret talep ediliyordu.

Yangın söndürme işini bir kamu hizmetine dönüştüren Fransa İmparatoru 15'inci Louis 1773'de itfaiye hizmetini kamulaştıran ilk yönetici oldu.

Türkiye'deki itfaiye yolsuzluklarında dönüm noktası, 1826'da İkinci Mahmud döneminde Yeniçeri teşkilatının lağvedilmesi oldu. Bir yıl sonra da Yeniçerilerin alt birimi olarak çalışan tulumba ocakları kaldırıldı; semt tulumba ocakları kuruldu. Bunların yetersizliği üzerine 1874'de Askeri İtfaiye Teşkilatı kuruldu ve en azından askeri birliklerin bulunduğu yerlerde modern itfaiye hizmeti alınmaya başlandı.İtfaiye teşkilatları Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, ücretsiz kamu hizmeti haline getirildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber