İFP'ler İçin 2005 Yılının En Önemli Kararı...

Kamu bankalarından diğer kamu kurumlarına nakledilen personel açısından Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca çok önemli bir karar verilmiştir. Daha önce, tüzüğün iptali üzerine bankaya geri dönüş için Danıştay'da açılan davalar, zaman aşımı yönünden reddedilmekteydi. Ancak, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, tüzüğün iptaline ilişkin Danıştay'ın verdiği kararının doğurduğu sonuçlardan yaralanmak amacıyla idareye yapılan başvuru üzerine açılan davaların, zamanaşımı yönünden reddedilemeyeceğine karar vermiştir. Kararın tam metni için başlığa tıklayın.

Haber Giriş : 02 Mart 2005 00:13, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Aşağıdaki bu çok önemli karara ilişkin olarak Lütfen Forum bölümü İFP kategorisini kullanınız. (Not: Lütfen yöneticilerin açtığı başlığa ek yeni bir başlık açmayınız.)

TC.
Danıştay
İdari Dava Daireleri Genel Kurulu

Esas No: 2004/2411
Karar No: 2004/2099

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :

Karşı Taraf (Davalılar ) : 1-Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekilleri???????????.: Av.Günay Günver
Av.Elvin Aydoğan
Ziraat Bankası Baş Müşavirliği
Ulus/ANKARA

2-Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı?ANKARA

İstemin Özeti : Danıştay Beşinci Dairesinin 3.5.2004 günü.E:2004/2075, K:2004/2048 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.

Savunmaların Özeti :Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Mustafa Karabulut un Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile Daire kakarının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcisi Turan Karakaya nın Düşüncesi : Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından,istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca gereği görüşüldü :

Dava;TC.Ziraat Bankasında memur olarak görev yapmakta iken istihdam fazlası personel olarak belirlendikten sonra, 4603 sayılı Yasaya göre başka bir kamu kurumuna memur olarak atanan davacının, atama işleminin iptal edilerek Bankadaki görevine iade edilmesi istemiyle yaptığı 14.1.2004 günlü başvurusunun reddine ilişkin davalı idare işlemleri ile istihdam fazlası personel olarak belirlenmesine dair kurul kararı örneğinin verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi yolundaki işlemlerin ve TC.Ziraat Bankası İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin iptali ve yürütmenin durdurulması, bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı ileri sürdüğü parasal haklarının yasal faizinle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Danıştay Beşinci Dairesinin 3.5.2004 günlü, E:2004/2075, K:2004/2048 sayılı kararıyla; olayda, davacının Bankadaki memurluk görevinden başka bir kamu kurumuna memur olarak atanmasına ilişkin işlemin tebliğine dair herhangi bir belge bulunmamakta ise de, atama işleminden en geç Bankadaki görevinden ayrılarak atanmış olduğu yerdeki görevine başladığı 21.10.2002 tarihinde haberdar olan davacının bu tarihten itibaren 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinde yer alan altmış günlük süre içinde, doğrudan yada 11. madde hükmü uyarınca davalı idarelere başvurarak atama işlemine karşı dava açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra, dava açma süresini de canlandırma olanağı bulunmayan son başvuruları üzerine 12.4.2004 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle, davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı, kendisinin istihdam fazlası personel sayılma işleminin geri alınarak Bankadaki görevine iade edilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işleme karşı dava açtığını, Danıştay Beşinci Dairesinin Ziraat Bankası Yönetim Organları Tüzüğü hakkındaki kararının kendisine istihdam fazlası personel sayma işleminin geri alınmasını isteme hakkını verdiğini, dava konusu işlemin 2002 yılındaki istihdam fazlası personel sayma işlemi değil, başvurusunun reddi yolunda tesis edilen 2004 yılındaki işlem olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmek ve bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10.maddesinde, "İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez . Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibarken altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi halinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.? kuralı yer almaktadır.

Olayda, TC.Ziraat Bankasında memur olarak görev yapmakta iken istihdam fazlası personel olarak belirlenen ve 4603 sayılı Kanununa göre başka bir kamu kurumuna memur olarak atanan davacının, 21.10.2002 gününde görev yaptığı Banka şubesinden ayrılarak, aynı gün atanmış olduğu başka bir kamu kurumundaki görevine başladığı. Danıştay Beşinci Dairesince verilen ve TC.Ziraat Bankası A.Ş.Yönetim Organları Tüzüğünün 4.23 ve 17.16 maddelerinin yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin bulunan 4.11.2003 günlü, E:2003/2471 sayılı kararı üzerine, istihdam fazlası personel belirleme işlemi ile bu işleme dayalı atama işleminin de hukuka aykırı hale geldiğinden bahisle bu işlemlerin iptal edilerek Bankadaki görevine iade edilmesi istemiyle 14.1.2004 günlü başvurusunun reddine ilişkin TC.Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü 11.2.2004 günlü ve Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının 26.1.2004 günlü işlemlerinin iptal istemiyle 12.4.2004 tarihinde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının Danıştay Beşinci Dairesinin verdiği 4.11.2003 günlü , E:2003/2471 sayılı yürütmenin durdurulması kararının doğurduğu sonuçlardan yaralanmak amacıyla 2577 sayılı Kanunun 10.maddesine göre idareye başvurabileceğinin ve bu başvurunun reddi üzerine dava açabileceğinin kabulü gerekmektedir.

Dolayısıyla, davacı tarafından yapılan 14/01/2004 günlü başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 10.maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu başvurunun reddine ilişkin 11/02/2004 günlü işlemin tebliğ tarihinin araştırılması, böyle bir tebligat bulunmaması halinde, başvurunun reddedildiğinin ikinci başvurunun yapıldığı 15/03/2004 tarihinde öğrenildiğinin kabul edilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, 2577 sayılı Kanunun 11.maddesinden hareketle verilen süre yönünden ret kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesinin 03/05/2004 günlü, E:2004/2075, K: 2004/2048 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Dairesine gönderilmesine, 30/12/2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.


FORUM BÖLÜMÜ YÖNETİCİ VE ZİYARETÇİLERİNİN GÖRÜŞLERİ

"hukuk devleti"nin görüşü

Danıştay Başkanlığı, Atatürk Türkiye'sinin Sosyal Bir Hukuk Devleti olduğunu bir kez daha ders verircesine göstermiştir. Danıştay Başkanlığı'ndaki tüm hakimlerimize tek tek teşekkür ederiz. 3011 kadar önemli olan bu karar hepimize hayırlı olsun. Bu konuda uğraş veren tüm ifp personeli kutlarız. Bu karar bize 3011'den de karar çıkacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bölge İdare Mahkemelerinde İYUK'un 10 maddesine göre dava açan arkadaşlar bu kararı ek yaparak ilgili mahkemelere beyan olarak versinler. Bölge İdare Mahkemeleride artık Danıştay 5. Daire Başkanılı'ğının Yetki ve Objektif Kriter yönünden vermiş olduğu kararı bizler lehine uygulayacaktır.

"dönüş"ün görüşü

Bu kararı veren Danıştay İdari Davalar Dairesinin hakimlerini AYAKTA ALKIŞLIYOR TEBRİK EDİYOR VE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM. Demek bu ülkede yargı da hakimde varmış. 21.yüzyılın en güzel sessiz çoğunluğu biz İFP liler yalnızca hukukla hakkımızı aramak istedik ve geçde olsa hakkımız bize verildi. Bence artık kamu bankaları yöneticileri takkelerini öne koysunlar ve düşünsünler...hukuk yarın onlarada lazım olacak...bilhassa kamu bankalarının hukukçuları artık ne kadar dirensenizde, bizleri keriz ve bizlerden alacağınız vekalet ücretlerini keriz parası görüyordunuz..artık sizlerde düşünün belki işleride bize ödenecek yargı ve avukat ücretleri size rücu edilir...gelin sizde direnmekten vazgeçin banka üst yönetimini aldfatmayın doğruları, yani haklı olduğumuzu söyleyin...bu kararlar hukuk bürolarına ödediğiniz danışmanlık ücretleri veya eşlerinin idare mahkemelrinde çalışması ile olmuyor...

bence 2005 yılının müjdesi bu karar...herkese haber verin dava açan ve açmayan arkadaşlara

"kupa"nın görüşü

Dönüş çok önemli bir noktaya daha temas etmiş: Kamu Bankalarının avukatları, açılan davalardan kazanılan vekalet ücretlerini belirli bir sistem dahilinde paylaşıyorlar. Olsun, kanuni haklarıdır.
Ancak kaybedilmesi ihtimali çok yüksek olan veya daha önce emsal yargı kararı olan davalarda ısrarla son mercie kadar gitmeleri nedeniyle kamu bankalarına verdikleri zararlar (kamu bankalarınca ödenen vekalet ücretleri) neden bu alınması gereken vekalet ücretlerine mahsup edilmiyor?
Hacettepe üniversitesince de çok güzel bir şekilde yorumlanan;
Danıştay 1. Dairesi'nin 24.09.1997 gün, 1997/123 E ve 1997/115 K sayılı ?yüksek mahkemelerin içtihatları birleştirme kararları yargı organlarını ve idareyi bağlayan kararlar olduğundan, idare benzeri olaylarda bu kararlar yönünde işlem tesis etmekle zorunludur. Bunun dışındaki kesin yargı kararları ise yalnızca tarafları bağlayan kararlar olup idare benzeri olaylarda bu yargı kararları doğrultusunda işlem tesis etmek zorunda olmamakla beraber bu olaylar hakkında yargı kararları yerleşik hale gelmiş ise artık idareler açısından bu kararlar emsal alınmayı gerektiren kararlardır. İdarenin benzer olaylarda yerleşik hale gelmiş yargı kararları doğrultusunda hareket etmesi hukuka bağlı ve saygılı olmasının bir gereği olduğu gibi, lüzumsuz davaların açılmasını önlemek bakımından ve dava ekonomisi açısından da uyulması gereken bir kural olmalıdır. İdari yargı yerlerince verilmiş bir kararın, dava konusu işleme benzer ve dava konusu yapılmamış işlemler yönünden de emsal alınmasında hukuksal bir engel bulunmadığı? sonucuna varılan,

Danıştay 1. Dairesinin istişari nitelikteki Kararına uymamakla, hem Bankaları zarara sokmaktadırlar, hem de Ülkemizin önemli yargı organlarını gereksiz yere meşgul etmektedirler.

Bu haksız fiillerinin cezasız kalmaması konusunda en yetkili mercilerden, hatta ilgili Bakanımızdan doğrudan müdahale etmesini bekliyoruz.

"Özgür"ün görüşü

"Bu kararı alanları AYAKTA ALKIŞLIYOR TEBRİK EDİYOR VE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM" Bu duygu ve düşünceler sadece Donuş arkadaşımın dileği değil tüm İFP lılerin düygü ve düşünceleri. Şuan Kızılay yada Taksimde olsaydık yer yerinde oynardı. Teşekürler vicdanınıza ve yüreğinize. Teşekürler Hükükun üstünlüğünü kanıtladığınız için. Teşekürler bir hakzızlığı ortadan kaldırdığınız için. Teşekürler bunca insana bu sevinci YAŞATTIĞINIZ için

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber