YSK vetosunu kaldırdı. İşte gerekçesi...
YÜKSEK SEÇM KURULUNDAN BASIN AÇIKLAMASI
Kurulca gerçeklestirilen görüsmeler sırasında öncelikle, ?yasaklanmıs hakların geriverilmesine? iliskin kararların sikayet yoluna basvuranlar tarafından süresi içinde ibraz edilip edilmedigi, ayrıca Yüksek Seçim Kurulu'nun bir kısım bagımsız milletvekili adaylarının, istenilen belgeleri ibraz etmedikleri gerekçesiyle adaylıklarının iptaline iliskin kararına yönelik olarak sikayet yoluna basvurma olanaklarının bulunup bulunmadıgı hususları tartısılmıs, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 13 v.d maddelerinde, siyasi partilerin, bildirdikleri aday listeleri üzerinde yapılan inceleme sonunda belgelere ve adayların seçilme yeterliliklerine iliskin olarak saptanan eksiklikleri Yüksek Seçim Kurulu'nca tebliginden itibaren iki gün içinde giderme olanaklarının bulundugu, ancak yasada bagımsız milletvekili adayları yönünden böyle bir imkanın dogrudan tanınmadıgı, bu nedenle her ne kadar incelemeler sonrasında saptanan eksiklikler il seçim kurulları aracılıgı ile tüm basvuran milletvekili adaylarına veya vekillerine bildirilmis ise de; mevcut yasal düzenlemenin seçime siyasi partilerin listesinden veya bagımsız olarak katılan milletvekili adayları arasında gözetilmesi gereken fırsat esitligini ortadan kaldırır nitelikte bulunması karsısında, belgelerinde eksiklik bulundugu saptamasıyla adaylıklarının iptaline karar verilerek bu karar kendilerine bildirilen bagımsız adayların da, tebligden itibaren 2839 sayılı Kanunun 13 ve 14. maddelerinde öngörülen iki günlük süre içinde belge ibraz edebilecekleri, ayrıca yine aynı süre içinde 298 sayılı Kanunun 131. maddesinde düzenlenen sikayet yoluna Kurul nezdinde basvurabilecekleri kabul edilerek diger hususların incelenmesine geçilmistir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 76. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, yirmibes yasını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir. Milletvekili seçilmeyi engelleyecek sartlar ise aynı maddenin ikinci fıkrasında su sekilde belirtilmistir. ?En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü oldugu askerlik hizmetini yapmamıs olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile agır hapis cezasına hüküm giymis olanlar; zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüsvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıstırma, Devlet sırlarını açıga vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve tesvik suçlarından biriyle hüküm giymis olanlar, affa ugramıs olsalar bile milletvekili seçilemezler.?
Görülecegi üzere bazı suçlardan mahkum olma veya belirli süreyi asan hapis cezasına mahkumiyet halleri milletvekili seçilme konusunda kesin engel olusturmaktadır. 1961 Anayasası'nın 68. maddesinde de benzer düzenleme bulundugu için, yaklasık elli yıldan bu yana konu Yüksek Seçim Kurulu'nun gündeminde olmus ve seçilme hakkından ömür boyu mahrumiyet halinin yarattıgı bireysel ve toplumsal sorun, memnu hakların iadesi kurumu ile asılmıstır. Yerlesmis ve süreklilik kazanmıs uygulamaya göre, engel mahkumiyeti bulundugu için seçilme yeterliligine sahip olmayan kisiler, adli ve yargısal bir islem ve kurum olup gelecege yönelik olarak sonuç doguran ve ceza mahkumiyetinden dogan süresiz hak yoksunluklarının giderilmesini saglayan bu islemi gerçeklestirdikleri, bir baska deyisle bu husustaki talepleri üzerine yasaklanmıs olan hakları mahkemece verilecek bir kararla iade edildigi takdirde, seçilme haklarına kavusabilmektedir.
Memnu hakların iadesi kurumu daha önceleri, halen yürürlükten kalkmıs bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 121 ilâ 124 ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 416 ilâ 420. maddelerinde düzenlenmisti. Bu iki kanun, 1 Haziran 2005 tarihinde 5252 ve 5320 sayılı kanunlar ile yürürlükten kaldırılıncaya kadar uygulama yukarıda özetlenen ve hemen herkes tarafından bilinen biçimde devam etmistir. Ancak yine aynı tarihte yürürlüge giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda memnu hakların iadesi kurumuna yer verilmemistir.
Buna gerekçe olarak da, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda esas alınan yaptırım teorisinin sürekli hak yoksunlugunu benimsememesi gösterilmistir. Gerçekten de, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 20, 25, 31, 33, 34 ve 41. maddelerinde düzenlenmis bulunan ve bir kısmı müebbeden süren hak yoksunlukları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde güvenlik tedbiri olarak düzenlenmekle beraber, bu yoksunlukların cezanın infazının tamamlanmasıyla birlikte sona erecegi kabul edilmistir. Bu Kanunda ömür boyu süren bir hak yoksunlugu söz konusu olmadıgı için, bundan böyle, yasaklanmıs hakların geri verilmesi kurumunun yöntem ve esaslarını gösteren yeni bir düzenleme yapılmasına da ihtiyaç olmadıgı düsünülmüstür.
Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın milletvekili seçilme yeterliligini düzenleyen 76. maddesinin ikinci fıkrasında ve buna dayalı olarak da 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11. maddesinde bazı mahkumiyetlerin affa ugramıs olsa bile milletvekili seçilmeye engel olacagı belirtilmektedir. Ayrıca 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan çesitli özel kanunlarda, örnegin; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48., 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 8/h, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5/a, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 7., 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2/b, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müsavirlik ve Yeminli Mali Müsavirlik Kanununun 4/d, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 10/d, 6136 sayılı Atesli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanunun 7/son maddelerinde, Anayasa'nın 76/2 maddesine benzer biçimde, belirli suçlardan mahkûmiyet, affa ugramıs olsa bile, bazı görevlere getirilmeye ve bir kısım hakları kullanmaya engel olarak kabul edilmistir.
Öte yandan, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüge giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun hak yoksunluklarını içeren 53. maddesinin de içinde yer aldıgı genel hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içeren diger kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacagını belirten 5. maddesinin, diger kanunlarda buna uygun degisiklikler yapılması amacıyla 31 Aralık 2008 tarihinde yürürlüge girmesi kabul edilmistir.
Görülecegi üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüge girdigi 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle, bu Kanunun 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları cezanın infaz süresi ile sınırlı olarak sonuç dogurmakta iken, yukarıda sayılan Anayasal ve yasal düzenlemelerde aynı mahkumiyete baglanan hak yoksunlukları ise süresizdir. Uyum yasalarının çıkarılacagı sonraki süreçte, anılan kanun maddelerinde 5435, 5720, 5728, 5786 sayılı Kanunlar ile degisiklikler yapılmıs ise de ?affa ugramıs olsa bile? ibareleri muhafaza edilmis veya aynı sonucu doguracak biçimde ?Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmis olsa bile? ifadesi getirilmis, hatta 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu bütünüyle yürürlükten kaldırılarak yerine 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu yürürlüge konulmasına ragmen bu Kanunun da 3. maddesinin 2. fıkrasının a/2 bendinde ?affa ugramıs olsa bile? ibaresi korunmustur.
Bütün bu yasal düzenlemelerden de anlasılacagı üzere, Türk Ceza Kanununda düzenlenen hak yoksunlukları infaz süresi ile sınırlı olmasına karsın, yukarıda belirtilen ayrıksı düzenlemeler nedeniyle, gerek Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçlara gerekse diger kanunlarda öngörülen suçlara iliskin mahkûmiyetlerden dogan süresiz hak yoksunlukları halen dahi bazı özel yasalarda bulunmaktadır; milletvekili seçilme hakkının ceza mahkûmiyeti nedeniyle yitirilmesi de bunlardan biridir.
Nitekim bu husus, Anayasa Mahkemesinin 14.04.2011 gün ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 20.01.2011 tarih ve 2008/44 Esas, 2011 K. sayılı kararında da ???. cezanın milletvekili seçilmesini engelleyen Anayasa'nın 76. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilenlerden olup olmadıgının saptanabilmesi ve mahkumiyete baglı hak yoksunlugu öngören bazı özel yasalardaki hükümler nedeniyle mahkemelerce verilen mahkumiyet kararlarının kayıt altına alınmasında yasal ve anayasal bir takım gereklilikler bulunmaktadır.? denilerek vurgulanmıstır.
Bu açıklamalardan sonra konuyu bir örnekle izah etmek gerekirse, 1 Haziran
2005 tarihinde yürürlüge giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde bir kisinin
Anayasa'nın 76/2. maddesinde sayılan yüz kızartıcı suçlardan olan hırsızlık
suçunu isledigini, hakkında verilen hapis cezasının para cezasına çevrildigini
varsayalım. Bu durumda, Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesindeki hak yoksunlugu
hapis cezasının sonucu olarak uygulandıgından, bu kisi 53. madde çerçevesinde
bir hak yoksunluguna maruz kalmayacaktır. Ancak Anayasa'nın 76/2 ve 2839 sayılı
Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11/f maddesi bu tür
suçlardan verilen cezaların türüne ve miktarına bakılmaksızın affa ugramıs olsa
dahi ömür boyu seçilme hakkından yoksunluk getirmektedir. Este 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu'nun 53. maddesi ile ilgisi bulunmayan ve seçim mevzuatından kaynaklanan
bu yoksunlugun giderilmesi için yasaklanmıs hakların geri verilmesi kurumuna
yeniden ihtiyaç duyulmus ve ayrıca yine benzer biçimde, belirli mahkûmiyetlerden
dolayı bazı mesleklerin icrası ve hakların kullanılmasının imkansız hale geldigi
anlasılınca, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na 13/A maddesi eklenmek suretiyle
söz konusu kurum yeniden düzenlenmistir.
Sözü edilen maddenin ihdas amacı ise gerekçesinde; ?5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun Geçici 2 nci maddesinde, diger kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kisilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına iliskin hükümleri saklı tutulmustur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dısındaki çesitli kanunlardaki süresiz hak yoksunlugu doguran bu hükümlere ragmen, yasaklanmıs hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dısındaki çesitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kisilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmustur.? seklinde açıklanmıstır. Este bu nedenledir ki, 5352 sayılı Adlî Sicil Yasasının Geçici 2. maddesinde, Anayasa'nın 76. maddesinde veya bazı özel yasalarda sayılan ve ?affa ugramıs olsa dahi? bazı görevleri üstlenmeyi veya bazı hakları kullanmayı engelleyen suç ve mahkûmiyetlerin adlî sicil arsivinden silinemeyecekleri kabul edilmistir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununa iliskin mahkumiyetler yönünden ortaya çıkan duraksamaların giderilmesi açısından, 1 inci fıkradaki ?5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dısındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bagladıgı hak yoksunlukları? ifadesi ile kast edilenin ne oldugu hususuna gelince: Kurulumuza intikal eden bazı taleplerde; anılan düzenleme ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dısındaki yasalarda düzenlenen suçlardan verilen cezalardan dogan hak yoksunluklarının düzeltilmesinin murad edildigi dile getirilmis ise de, bu düsüncede isabet bulunmamaktadır. Esasen madde metninden ve gerekçesinden de anlasılacagı üzere, mahkumiyet hangi yasadan kaynaklanmıs olursa olsun, (765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu veya herhangi bir özel yasa) sayet bu mahkumiyet 5237 sayılı Yasa dısındaki herhangi bir yasa hükmü geregince (örnegin; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48., 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 8/h, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5/a, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 7., 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2/b, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 3/2-a-2., 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 10/d, 6136 sayılı Atesli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanunun 7/son ve Anayasa'nın 76/2 md.gibi) hükümlü yönünden süresiz hak yoksunlugu doguruyorsa, bu yoksunlugun giderilmesi için, süre ve diger kosullar gerçeklestiginde yasaklanmıs hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi mümkündür.
Bütün bu açıklamalardan sonra bir kez daha vurgulanması gereken husus sudur : Anayasa'nın 76/2 maddesinde belirtilen nitelikte bir ceza mahkumiyeti nedeniyle milletvekili seçilme hakkını yitirmis bulunan kisiler, bu haklarına ancak ve sadece, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi uyarınca, talepleri üzerine mahkemece verilecek « yasaklanmıs hakların geri verilmesi » kararı ile kavusabileceklerdir.
Basvuruların kabul edildigi tarihte yapılan bu hukuki saptamalar sonrasında,
Kurulumuzun 17/4/2011 tarih ve 400 sayılı kararıyla;
Harun ÖZCAN'ın, Abdullah KIZILAY'ın, Mehmet Hatip DECLE'nin, Leyla ZANA'nın,
Esa GÜRBÜZ'ün, Çiçek OTLU'nun, Mehmet Salih YILDIZ'ın, Ertugrul KÜRKÇÜ'nün,
Nezir SENCAR'ın ve Gültan KISANAK (ÖZER)'in
seçilmeye engel mahkumiyetleri oldugu ve adıgeçen milletvekili adaylarının basvuru
tarihi itibariyle memnu hakların iadesine iliskin bir karar ibraz etmediklerinden,
Sebahat TUNCEL'in kesinlesmis erteli cezasına iliskin deneme süresi henüz bitmediginden,
Serafettin EFE'nin ise; 2839 sayılı Kanunun 21/son maddesi uyarınca yatırması gereken parayı yatırmadıgından,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76. ve 2839 sayılı Kanunun 11. ve 21. maddeleri uyarınca bagımsız milletvekili adaylıklarının iptaline karar verilmis ise de;
Adıgeçenlerden itiraz süresi içinde verdikleri yeni yargı kararlarının yeniden
incelemesi yapılmıs olup, bu belgeler ısıgında 21/04/2011 tarihinde Kurulumuzca
yapılan toplantıda,
Harun ÖZCAN'ın, Mehmet Hatip DECLE'nin, Leyla ZANA'nın, Mehmet Salih YILDIZ'ın,
Ertugrul KÜRKÇÜ'nün, Gültan KISANAK (ÖZER)'in ve Sebahat TUNCEL'in milletvekili
adayı olmaya engel durumlarının bulunmadıgına,
Esa GÜRBÜZ, Çiçek OTLU ve Serafettin EFE'nin itirazlarının reddine,
karar verilmis olup,
Abdullah KIZILAY ile Nezir SENCAR'ın ise dosyalarının incelemeleri devam etmektedir.
Kamu oyuna saygıyla duyurulur.