Dava açma süresinin ne zaman başlayacağına dair Danıştay kararı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 25 Nisan 2011 00:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

T.C.
DANIŞTAY
İkinci Daire

Esas No : 2009/889 Karar No : 2009/3221

Özeti : Yazılı bildirimin yapılmaması durumunda, idari davalarda dava açma süresinin başlangıç tarihi olarak ilgililerin menfaatlerini ihlal eden işlemlerden bir şekilde haberdar oldukları tarihîn esas alınacağı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) temsilen Haber-Sen

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : PTT Genel Müdürlüğü

Vekili : Av. ...

isteğin Özeti : İstanbul 1. îdare Mahkemesi'nin 17.11.2008 günlü,

E:2008/609, K:2008/1791 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyîzen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti : Temyiz istemin reddi gerektiği yolundadır

Danıştay Tetkik Hakimi: Serpil Tunç Yetkin

Düşüncesi : Davacının, Şubat ayı bordrosunu aldığında maaşının düştüğünü görmesi üzerine 22.2.2008 tarihinde idareye yapmış olduğu başvuruya verilen 3.3.2008 tarihli cevabi yazı ile 2007 yılı sicilinin (B) düzeyinde verildiğini öğrendiği ve bunun aksinin ortaya konulamadığı dikkate alındığında; başvurusunun reddi yolunda idarece verilen yanıt üzerine 4.4.2008 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığından, davacının sicil- başarı notunun (B) düzeyinde düzenlendiğini her yılın Ocak ayı maaşını aldığında başarı hanesinde değişen oranlarda tazminat ödendiği ve bu oranların bordroda yer alması nedeniyle öğrendiği gerekçesiyle davayı süre aşımı yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemekte olup, bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Semra Şentürk

Düşüncesi : Davacının 2007 yılı sicilinin (B) olarak düzenlenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, davayı süre aşımı yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemidir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde , idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihî izleyen günden başlayacağı ve dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve îdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu öngörülmüştür.

İdari davalarda, dava açma süresi başlangıcının dava konusu edilecek işlemin yazılı bildirimi ile başlayacağı esas olmakla birlikte; uygulamada, bazen idari işlemin yazılı bildiriminin yapılamaması durumunda ilgililerin, menfaatlerini ihlal eden işlemlerden bir şekilde haberdar olduklarını gösterdikleri tarihin, idarece aksi ispat edilmedikçe yazılı bildirim tarihi olarak kabulü suretiyle dava açma süresinin başlangıcına esas alınacağı yerleşmiş içtihatlardandır.

Olayda, dava konusu sicilin davacıya tebliğ edilmediği bu konuda davalı idarenin de sicilin tebliğine dair herhangi bir belgede ibraz etmediği anlaşılmakla davacının itiraz ettiği (22.2.2008) tarihin öğrenme tarihi olarak kabul edilerek bu tarihten itibaren 60 gün içinde (4.4.2008) tarihinde açılan davanın süresinde açılmış bir dava olduğu sonucuna varıldığından davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MÎLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:

Dava, ... PTT Merkez Müdürlüğü'nde dağıtıcı olarak görev yapan davacının 2007 yılı sicil notunun (B) düzeyinde belirlenmesine ilişkin işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının yasal faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmesi istemi ile açılmıştır.

İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 17.11.2008 günlü, E:2008/609, K:2008/1791 sayılı kararıyla; sözleşmeli personel olan davacının sicil notunu her yılın Ocak ayının 15'i itibarî île sicil notuna dayanılarak başarı hanesinde değişen oranlarda tazminat ödemesi ve bu oranların bordroda yer alması nedeniyle öğrendiğinden, bu tarihten itibaren işlemeye başlamış olan 60 günlük dava açma süresinin 22.2.2008 tarihinde yapılan başvuru ile durduğu ve verilen cevabi yazının tebliği üzerine kalan dava açma süresinin 31.3.2008 (Mahkemece sehven 31.5.2008 olarak yazılmıştır.) tarihinde dolduğu, bu tarihten sonra 4.4.2008 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden reddedilmiştir.

Davacı, sicil notunun (B) düzeyine düşürüldüğü yönünde tarafına yazılı bir bildirim yapılmadığını, sicil notundaki düşüşün Şubat ayı bordrosunda gösterildiğini, bu durumu fark eder etmez 22.2.2008 tarihinde idareye başvurduğunu, idarenin 3.3.2008 tarihli cevabı üzerine de süresi içinde 4.4.2008 tarihinde dava açtığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiştir.

İdari davalarda, dava açma süresi başlangıcının dava konusu edilecek işlemin yazılı bildirimi ile başlayacağı esas olmakla birlikte; uygulamada bazen idari işlemin yazılı bildiriminin yapılmaması durumunda ilgililerin, menfaatlerini ihlal eden işlemlerden bir şekilde haberdar olduklarını gösterdikleri tarihlerin, idarece aksi ispat edilmedikçe yazılı bildirim tarihî olarak kabulü suretiyle dava açma süresinin başlangıcına esas alınacağı yerleşmiş içtihatlardandır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının Şubat ayı bordrosunu aldığında maaşındaki düşüşü fark etmesi üzerine 22.2.2008 tarihinde idareye başvurarak sicil notundaki düşüşün nedenlerini sorduğu, idarenin 3.3.2008 tarihli yazı ile cevap vermesi üzerine de 4.4.2008 tarihinde bakılmakta olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Maaşın ayrıntılarını gösteren bordro, dava konusu sicil ve başarı değerlemesi raporu ile ilgili gerekli hususları içermediğinden; davacının 2007 yılı Sicil ve Başarı Değerlemesi Raporunun (B) düzeyinde değerlendirildiğini, idareye başvurduğu tarihten önce ve İdare Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere Ocak 2008 maaşını aldığında öğrendiğini kabul etmek mümkün değildir.

Bu durumda; davacının 2007 yılı Sicil ve Başarı Değerlemesi Raporunun (B) düzeyinde değerlendirildiğini Şubat ayı bordrosunda maaşındaki düşüşü fark etmesi üzerine idareye yaptığı 22.2.2008 tarihli başvurusuyla öğrendiği ve davalı idarece de bunun aksinin ortaya konulmadığı dikkate alındığında; davacı başvurusuna verilen 3.3.2008 tarihli yanıt üzerine 4.4.2008 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığından, Ocak 2007 maaşıyla sicilinin (B) düzeyinde düzenlendiğini öğrendiği gerekçesiyle davayı süre aşımı yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuksal isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 17.11.2008 günlü, E:2008/609, K:2008/1791 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin l/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 24.9.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi,

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber