The Economist: Türkiye'nin işi zor
Fransa ve Hollanda'da Avrupa Anayasası için referandum tarihi yaklaşırken,
Avrupalı politikacıları da korku sardı. Anayasanın reddi AB'yi olduğu kadar
Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.
Kamuoyu yoklamalarına göre her iki ülkede de 'hayır'cıların çoğunlukta olması
Anayasa ile birlikte Avrupa Birliği'nin de geleceğini tehlikeye atıyor.
2006 yılında yürürlüğe girmesi öngörülen Avrupa Anayasası'nın işlerlik kazanabilmesi
üye 25 ülke parlamento ya da halk tarafından onaylanması gerekiyor. Fransa'da
Avrupa Anayasası için referandum 29 mayısta düzenlenecek. Fransa Cumhurbaşkanı
Jacques Chirac'ın tüm olumlu yönde çabalarına karşın, Fransa'da anayasaya 'hayır'
deme eğilimi ağır basıyor.
Türkiye, Ukrayna ve Chirac
Orta ve uzun vadede bu durum Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor, çünkü Fransa'da
Avrupa Anayasası'na çıkacak 'hayır' aynı zamanda Türkiye'nin üyeliğine karşı
da 'hayır' anlamı taşıyacak. Avrupa'dan esecek ters rüzgarın, müzakere tarihi
almış ve reformları da sürdüren Türk siyasilerin hevesini kırmasından endişe
ediliyor.
Uluslararası ekonomi dergisi The Economist dergisinin Intelligence Unit ekinde
yayımlanan analizinde, Türkiye'nin sabırlı bir şekilde AB yolunda ilerlemesi
ve kriterleri yerine getirmesi durumunda gelecek on yıl içinde Avrupa kamuoyunun
fikrini lehine çevirebileceği üzerinde duruluyor. Haberde, AB'nin geleceğinin
belirsiz olacağı bir ortanda Türkiye'nin işinin çok daha zor olacağı fikri savunulyor.
Analize göre 'hayır' cevabı Chirac için de yenilgi anlamına geliyor, çünkü
2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki en büyük rakibi ve Türkiye'nin Avrupa
Birliği üyeliğine karşı duran Nicholas Sarkozy'e büyük bir koz vermiş olacak.
Avrupa'daki belirli bir kesim, özellikle Hristiyan demokratlar Türkiye'nin
AB üyesi olmasındansa Ukrayna'yı birlik içinde görmeyi tercih ediyor. Ancak
Avrupa'da önemli bir çoğunluk bu fikre hiç de sıcak bakmıyor ve Türkiye'ye verilen
sözlerin tutulmasını destekliyor. Bu anlamda Ukrayna'nın olası üyeliği de Türkiye
ile bağlantılı hale geliyor.
Fransızların 'hayır' oyu Türkiye'nin yanı sıra Ukrayna'nın üyelik şansını söndürebilir.
'Hayır'ın AB'ye siyasi bedeli
10 yeni üyesiyle birlikte eskisinden daha da hantal bir yapıya kavuşan AB'de
Nice Anlaşması, oy birliği sistemi yüzünden az nüfuslu ülkelerin birlik kararlarını
bloke etmesini kolaylaştırıyor. Oysa Avrupa Anayasası, kararlarda oy çokluğu
prensibini getirerek tek bir ülkenin diğer 24 üyenin önüne çıkmasını engelliyor.
Avrupa Anayasası ile daha homojen bir yapıya kavuşmayı uman AB, kazanacağı güçle
yeni üyelerinin birliğe ekonomik, siyasi , adalet ve içişleri konularında daha
kolay uyum sağlamasını amaçlıyor.
Anayasa'nın reddedilmesinin AB üyeleri üzerinde psikolojik etkileri de olacak
kuşkusuz. 'Hayır'cı ülkelerde kamuoyu desteğini alıp yeniden referanduma gitmek
pek olası değil, üstelik bu İspanya gibi halkoylamasında anayasayı onaylamış
ülkeleri de zor durumda bırakacak.
Sonuç olarak anasayanın reddi zihinlerde 'AB nereye gidiyor?' sorusunu doğuracak
ve AB'nin geleceği tartışma konusu olacak.
25 üyeli AB için Fransa'dan çıkacak 'hayır' derin bir etki bırakacak. Fransa,
birçoklarının AB içinde marjinal olarak kabul ettiği İngiltere, ya da Danimarka,
İrlanda, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi küçük bir ülke olarak değerlendirilmiyor.
Bu ülkelerden gelecek bir 'hayır' yanıtı belki kabul edilebilir, ancak Fransa
gibi AB'nin kurucularından ve 50 yıldır birliğin gelişmesi için ön safta mücadele
vermiş bir ülkenin olumsuz kararı çok daha derin siyasi izler bırakacak. Hollanda
vatandaşlarının da Fransızları takiben haziran ayında Avrupa Anayasası'nı oylayacak
olması Avrupa'da ayrı bir endişe yaratıyor.
25 üye ülkeden birinin Anayasa'yı reddetmesi tüm ülkelerin belli konularda
uzlaşıları ile hazırlanan Avrupa Anayasası'nın çöpe gitmesi ve AB'nin mevcut
Nice Anlaşması ile yoluna devam etmesi anlamına geliyor. Ancak Nice Anlaşması
ile devam etmek pratikte o kadar kolay değil. Nitekim Almanya Dışişleri Bakanı
Joschka Fischer de bu konudaki endişesini, ?eğer Nice Anlaşması'nda kalırsak
bu AB'nin sonu olurö şeklinde açıklamıştı.
'Hayır'ın AB'ye ekonomik bedeli
Anayasasız da kalsa, AB devletleri şimdiye kadar olduğu gibi mali politikalarını
AB normları çerçevesinde belirlemeye çalışacaklar, Avrupa Merkez Bankası yine
euro bölgesinin para politikaları belirleyecek.
ncak Avrupa Anayasası'nın reddedilmesi yeni üyelerin, birliğin ekonomisine adapte olmalarını ve para birliğine girmelerini güçleştirecek. Daha da önemlisi birliğin geleceği belirsizlik içine sürüklenirse, parasal birliğin pek bir anlamı kalmayabilir.
milliyet