Nasıl bir cumhurbaşkanı?
CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanının yetkileri konusunda Anayasa
hukukçusu Ahmet Necdet Sezer'den farklı düşünüyor.
Yargıç Sezer, imzaladığı mahkeme kararlarında, hükümetin kararnamelerine karşı
cumhurbaşkanının "uyarı ve tavsiyeden öte direnmesi"ni parlamenter
sisteme aykırı buluyordu.
Cumhurbaşkanının hükümet işlemleri hakkında "yerindelik denetimi yapamayacağını"
söylüyordu.
Cumhurbaşkanı Sezer ise, "kararnameleri imzalamamak yoluyla iktidar gücünü
denetleme" ve kararnamelerin "kamu yararının ve kamu hizmetinin gereklerine
uygun olmasını denetleme" yetkilerine sahip olduğunu söylüyor.
Anayasa'nın bu konudaki 104. maddesi, "Cumhurbaşkanı kararnameleri imzalar" ve "Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir" diyor; Devlet Denetleme Kurulu dışında cumhurbaşkanının herhangi bir denetleme yetkisinden bahsetmiyor.
By-pass edilemez
1992 senesi; Demirel-İnönü hükümeti Cumhurbaşkanı Özal'ı "by-pass"
etmek için, Adalet Bakanlığı'yla ilgi tayin kararnamelerinde cumhurbaşkanının
imza yetkisini kaldırıyor. Özal önce veto ediyor, ardından Anayasa Mahkemesi'nde
dava açıyor.
AKP hükümeti de, Gelir İdaresi ile ilgili yasada, üst düzey atamalarda cumhurbaşkanının
imzasını kaldırıyor. Sezer de veto ediyor.
Özal'ın açtığı davada Anayasa Mahkemesi, haklı olarak, "Önemli atamalarda
cumhurbaşkanının imzası şarttır, by-pass edilemez" diyor. (Karar: 1993/18)
Sadece uyarır
PEKİ ama yetkileri bakımından nasıl bir cumhurbaşkanı?
Sezer'in imzasını taşıyan bu kararında Yüksek Mahkeme, Anayasamızın cumhurbaşkanına
önemli yetkiler verdiğini ama asıl yürütme yetkisinin hükümette olduğunu belirterek
aynen şöyle diyor:
"Aslında başbakan ve ilgili bakanlar tarafından alınan bir kararın devlet
başkanınca imzalanarak biçimsel olarak tamamlanması söz konusudur. Sorumluluğunu
hükümetin taşıdığı kararnameler hakkında cumhurbaşkanının uyarı ve tavsiyede
bulunmaktan öte direnmesi, sistemin özelliğine ters düşer."
Mahkeme kararı devam ediyor:
"Anayasa ve yasalara aykırı olmadıkça, cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu
işlemlerini siyasal yerindelik yönünden denetleyip imzalamak zorunda olduğu
açıktır. Öğretide de cumhurbaşkanının rolünün uyarı ve tavsiyeden öteye geçmemesi
gerektiğine işaret edilmektedir."
Bu kararı gününe uygularsak şu anlam çıkıyor: DYP-SHP hükümeti, Cumhurbaşkanı
Özal'ı 'by-pass' edemez ama Özal da hükümetin gönderdiği kararnameleri imzalamak
zorundadır.
Peki bugün?..
Cumhurbaşkanının denetim yetkisi var mı?
AKP iktidarı Gelir İdaresi atamalarında cumhurbaşkanını 'by-pass' eden bir kanun
çıkardı, Sezer de haklı olarak veto etti. Ama Sezer veto gerekçesinde, yargıçken
imzaladığı kararın aksine, cumhurbaşkanına aşırı yetkiler tanıyor.
Hatta kararnameleri imzalama (ve imzalamama) yoluyla "iktidar gücünü denetleme"
yetkisi olduğunu söylüyor.
"Cumhurbaşkanının yansızlığı nedeniyle, kararnamelerin kamu yararına ve
kamu hizmetlerinin gereklerine uygun olmasını ve siyasi emellere hizmet etmemesini
sağlamak" yetkisinden bahsediyor!
Yerindelik denetimi
CUMHURBAŞKANI Sezer, bu sözleriyle kendisine "yerindelik denetimi"
yetkisi tanıyor; "kamu yararı" denetimi yapabilecek olan yargının
yetkisini de gasp ediyor.
Anayasa hukukçusu Sezer, çağdaş parlamenter sistemde "Gerçek güç kaynağı,
seçimle oluşan parlamentodur" diyordu, asıl yürütme yetkisinin hükümette
olduğunu, cumhurbaşkanının yetkilerinin biçimsel olduğunu söylüyordu. Şimdi
ise, veto gerekçesinde hükümet işlemlerinin hukuki geçerlik kazanması için cumhurbaşkanının
"katılmasıyla ortaklaşa yapılması gereği"ni savunuyor.
Ve geçmiş hiçbir cumhurbaşkanının yapmadığı şekilde, sık sık kanunları, kararnameleri
geri çeviriyor!
Yarın devam edeceğiz.