Mağdurlarının genellikle kadınlar olduğu "iş yerinde cinsel taciz", Türkiye'de de son derece yaygın ve ciddi bir sorun.
Bu konudaki yasal düzenlemenin, toplumda duyarlılığın oluşabilmesi, işçinin
haklarını öğrenmesi, işverenin sorumluluklarını açıkça düzenlemesi açısından
çok önemli olduğu, ancak asıl çözümün eğitimden geçtiği belirtiliyor.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Dünya Özgür İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(ICFTU) Kadın Komitesi, 'cinsel tacizi', "İş yerindekiler tarafından, tekrar
edilen ve istenmeyen, sözle, vücut hareketleriyle veya jestlerle gerçekleştirilen
her yaklaşım, cinsel bakımdan küçümseyici her beyan, cinsel ayrım güden her
söz" olarak tarif ediyor. Cinsel taciz, işveren veya amir konumundaki kişiler
tarafından işlendiği takdirde ise yetkinin kötüye kullanılması ve güvenin ihlali
anlamına geliyor.
CİNSEL TACİZİN DİLİ
Uzmanlara göre, cinsel taciz ve bunun da özelinde "iş yerinde cinsel taciz",
ilgili işçinin kendisini tehdit edilmiş, aşağılanmış, korunmaya muhtaç duruma
düşürülmüş veya tacize uğramış hissetmesine yol açıyor. İşçinin performansını
etkileyen, iş güvencesinin temelini zayıflatan veya iş ortamını bozan cinsel
taciz, çoğu kez güç gösterisine dönüşebiliyor. Ayrıca, bir başka işçiyi yıldırmayı,
korkutmayı veya aşağılamayı da amaçlıyor.
Cinsel tacizin kurbanları ağırlıklı olarak kadınlar...
Cinsel taciz, yaşları, medeni durumu, fiziki görünüşü, geçmişi veya mesleki
konumu önemli olmaksızın, bütün kadınları etkiliyor. İncelemelere göre, yüksek
risk taşıyan gruplar, 30 yaşın altında ve bekar, genç kadınlar, dullar, boşanmış
veya ayrı yaşayan kadınlar, özellikle bakımıyla yükümlü olduğu yakınları bulunanlar.
İş yerinde cinsel taciz olgusunu önemli problem haline getiren, çalışanların
üzerinde ortaya çıkan yıkıcı etkileri olması...Şöyle ki, bir kadının, tacizle
karşılaşmaktansa işini bırakmasına yol açabiliyor. Kadın, işinden atılabiliyor
veya kendisine yapılan önerileri uygun davranmadığı için terfi şansını kaybedebiliyor.
PSİKOLOJİK VE TIBBİ SORUNLAR
Cinsel tacizin mağdurları gerilim, öfke ve aşırı kaygının rahatsızlığını
da çekiyorlar. Bu çoğu kez depresyon, uykusuzluk ve baş ağrısı, cilt bozuklukları,
sindirim sorunları, sistit vs. gibi stresle bağlantılı öteki tıbbi sorunlar
biçiminde kendini gösteriyor.
Uzmanlar, iş yeri yöneticilerine, özellikle çalışma ortamındaki cinsel taciz
olgusu konusunda önemli roller düştüğünü hatırlatarak, yöneticilerin hem kendilerinin
cinsel tacizden kaçınmaları gerektiğini, hem de bu önemli sorunu ortadan kaldırıcı
tedbirler almalarının etik sorumlulukları olduğunu bildiriyor.
YASAL DÜZENLEME ŞART
İş yerinde cinsel tacizi açıkça yasaklayan ve yaptırıma bağlayan, ispat yükünü
kolaylaştıran, mağdurlara iş güvencesi sağlayan düzenlemelere ve cinsel tacizi
önlemeye yönelik tedbirlere ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, "Yasal
bir düzenleme, sorunun varlığını kabul etme, toplumda bu konuya dair bir duyarlılığın
oluşabilmesi ve bu konudaki tabuların yıkılması, işçinin haklarını öğrenmesi,
işverenin bu konudaki sorumluluklarını açıkça düzenlemesi açısından çok önemlidir"
diyor.
Ancak, yasal düzenlemeler şart olmakla beraber, bunun da tek başına yeterli
çözüm olmadığını ifade eden uzmanlar, asıl çözümün, toplumsal zihniyet değişikliğinin
sağlanması, dolayısıyla eğitim olduğunu kaydediyor.
Uzmanlar, yapılacak bütün çalışmaların, cinsel tacizin önlenmesine yönelik olması
gerekliliğine de temas ederek, "Çünkü taciz mağdurlarının bütün istedikleri,
tacizin meydana gelmemesi veya meydana geldikten sonra derhal sona erdirilmesidir.
Son olarak, cinsel tacizin ayrımcılık ile kökleri koparılmamalı ve cinsel tacizi
önlemeye dair tedbirler, ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik tedbirlerle
birlikte yürütülmelidir. Bu konuda gerek çalışanlara, gerekse yöneticilere önemli
sorumluluklar yüklendiği de ortadadır" görüşünde birleşiyor.
internethaber