Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Mustafa Erdoğan: Mevcut sistemdeki Rektör seçimi maskaralıktır
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Mustafa Erdoğan:Rektör
seçimi maskaralık
Prof. Erdoğan, "Rektörlerin, bakanla polemiklerde merkeziyetçiliğe karşı
kahramanca çıkışlar yapmalarını hayretle izliyorum. Sistemin emir komuta zinciri
içinde hareket edenler sanki onlar değil!" diyor
YÖK'ü eleştirenler savunur hale geldi. Bakanlık da sistemi değiştirmek istiyor.
Mevcut sistem doğru mu?
Üniversiteler, devletin ideolojik, kendisini meşrulaştırmasına katkı sağlayacak
bir aygıtı olarak düşünülüyor. Görevlendirmelerde, YÖK başkanı seçilmesinde
aranan esas kriter, ideolojik olarak devletle uyum içinde olunmasıdır. Akademik
başarılar değil, TSK, MGK, ya da cumhurbaşkanına yakınlıklar etkili.
Siz bir yazınızda "okur yazar olmayan öğretim üyeleri var" diyorsunuz.
Literatürü takip eden, bunu katkı yapan, bilimsel merakı olan bilim adamı yokluğunu
kastediyorum. Bir ortaokul öğretmeni gibi çalışan, öğretim üyeliğini sadece
geçim kaynağı olarak görüp, maaşını alıp gidenler var.
Rektörlerin etkisi nedir?
Kral gibidirler. Kurulların rektörün iradesinden ayrı iş yapmaları mümkün değildir.
Bu sadece kanundan değil, sistemin yerleştirdiği psikolojiden, rektörlerin devlet
tarafından atanmasından da kaynaklanıyor. Rektörün arkasında cumhurbaşkanı,
YÖK başkanı olması onlara güç veriyor.
YÖK'le rektörlerin ilişkisi nedir?
Eski bakan Erkan Mumcu da bir taslak hazırlamak için üniversitelere yazı yazdı,
oturduk bölüm bölüm hazırlandık. Sonra öğrendik ki, birkaç üniversite dışında
çalışmaların hiçbirisi gönderilmemiş. Kemal Gürüz izin vermemiş. Hiyerarşik,
merkezi bir yapı var. Türkiye'deki sistem son yıllarda tam bir emir komuta sistemine
dönüştü. Eğer bazen böyle işlemiyorsa, o da şans eseri işlemiyordur.
Akademik unvanların sınavla kazanılması sistemi getirilmek isteniyor...
Doçentlikte 5 yıl çalışmış birisi eninde sonunda profesör oluyor. Çok fazla
liyakatle ilgisi yok. Yardımcı doçent atanmasında sınav yapılması yanlıştır.
Bakan Çelik'in neden sınav sistemini getirmek istediğini anlıyorum. Eski tavır
ideolojikti, bakanlığın tavrı da ideolojik. Amaçları üniversiteleri fethetmek
değil ama, "muhafazakâr çocuklar saf dışı tutuluyor, merkezi bir sınav
yaparsak, onlar da üniversiteye girebilirler" diye düşünüyorlar. Nedenlerini
anlamakla birlikte, doğru bulmuyorum.
Rektörleri nasıl seçilmeli?
Şu anki seçim sistemi maskaralık. Güya biz oy veriyoruz. Aslında YÖK ve cumhurbaşkanı
seçiyor. Üniversite senatosunda o koca koca profesörler rektöre aykırı bir iş
yapamıyor. Rektörün ne istediğini bildiği için, peşinen kendisini sansür edenler
olduğu gibi, rektör tavrını koyunca çark edenler de oluyor.
Sizin anlatığınız tabloda üniversite hocaları biraz çocuksu değiller mi?
Aslında insanların karekterleri değişmiyor. Başka meslekte nasılsa bizde de
öyle. Üniversitelerarası Kurul (ÜAK), YÖK'ün iradesinden ayrı davranamıyor.
YÖK emir veriyor, fırça atıyor. Bakan Mumcu'nun talebine yanıt veren üniversiteleri
fırcaladı. YÖK'ün tavrı şu anlama geliyor: Ben genelkurmay başkanıyım, siz de
kolordu komutanısınız. Benden habersiz bir şey yapamazsınız. Üniversite özerkliği
bağımsızlığı yasalarda kalıyor. Rektörlerin, bakanla polemiklerde özerklik yanlısı,
merkeziyetçiliğe karşı kahramanca çıkışlar yapmalarını hayretle izliyorum. Emir
komuta zinciri içinde hareket edenler sanki onlar değil!
Üniversiteler kendilerini denetleyebilir mi? Denetlenecekler denetleyebilir
mi?
Üniversitenin kendisini denetlemesi gerekir. "Denetimsiz kurum olur mu"
denebilir ama TSK'yı kim denetliyor? Kendi kendini denetlediği varsayılan bir
kurum. Kimseyi karıştırmıyorlar. Acaba üniversitenin denetimsizliği, Silahlı
Kuvvetler'in denetimsizliğine göre daha mı tehlikeli?
Politik ve ideoloik nedenlerle sık sık müdahale etmezsek işler yoluna girer.
Üniversitelere, 12 Eylül sonrasında askeri hiyerarşi düzeni yerleşti. MGK'dan
YÖK'e bir talep geliyor. YÖK bunu üniversitelere, onlar da bölümlere gönderiyor.
YÖK'te Genelkurmay'dan temsilci var. Bu temsilci bizim mesleğin gereklerini
bizden daha mı iyi biliyor?
Hükümet de merkeziyetçi bir yapı öneriyor...
Mevcut sistemi taklit eden yeni bir sisteme gerek yok. Aynı espri devam ediyor.