Şok rapor! 'Neşter 2' davasında hakimler sindirildi

Haber Giriş : 22 Haziran 2005 16:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kelkit, bazı davaların yargı sürecini etkileme girişimleri ile ilgili olarak açılan ''Neşter-2'' davasında verilen görevsizlik ve beraat kararını temyiz etti.

Organize suçlara bakmakla görevli Savcı Kelkit, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunduğu 4 sayfalık temyiz dilekçesinde, çarpıcı tespitlerde bulundu.

Soruşturma süreci ve sanıklar hakkındaki iddialar özetlenen dilekçede, tüm sanıklar hakkında, ''çıkar amaçlı suç örgütü kurma, yönetme, örgüt adına faaliyette bulunma, örgüt üyesi olma'' suçlarından beraat, 4 sanık hakkında ise eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 232 ve 278. maddelerinde öngörülen suçlardan yargılanmaları için görevsizlik kararı verildiği hatırlatıldı.

Dilekçede, sanıkların eylemleri, çıkar amaçlı suç örgütünün oluşumu bakımından değerlendirilirken, şu tespitlerde bulunuldu:

''Eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Ergül Güryel'in oğlu avukat Cenk Güryel, işadamı Haldun Erdavran, avukatlar Galip Altuntaş ve Özgün Öztunç'un, 2001 yılından bu yana fikir ve eylem birliği içerisinde hareket edip, değişik görevler üstlenerek, yargıya intikal etmiş ve konuları yüksek miktarları bulan davalarda, dosyada adı geçen birkaç Yargıtay üyesinin, hakimlere yönelik telkini ya da bir kısım Yargıtay üyelerine istediklerini yaptırabilecekleri havasını, görüşüp konuştukları hakim ve cumhuriyet savcılarına hissettirdikleri, keza aynı havayı mahkemelerde davaları görülen iş sahiplerine de hissettirip ve inandırarak haksız ekonomik çıkar sağladıkları, dosya içerisindeki tüm delillerin değerlendirilmesiyle sabittir. Nitekim yerel mahkemece de görevsizlik kararında gösterilen sevk maddeleri dikkate alındığında, eylem bu şekilde kabul edilmiştir.''

''ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTÜ OLUŞMUŞTUR''

Dilekçede, sanıkların, ''hakimleri etkileme ve haksız ekonomik çıkar sağlama'' şeklinde kabul edilen eylemlerinde, suç tarihinde yürürlükte bulunan 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu'nun 1. maddesinde unsurları gösterilen, ''çıkar amaçlı suç örgütünün oluşup oluşmadığı'' tartışması bulunduğu belirtildi. ''Kanaatimizce dava konusu olayda, çıkar amaçlı suç örgütünün unsurları gerçekleşmiştir'' denilen dilekçede, şunlar kaydedildi:

'''Yasa'nın 1. maddesinde gösterilen birtakım amaçlara yönelik olarak tehdit, baskı, cebir ve şiddet uygulamak suretiyle, yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünün kullanılarak suç işlemek üzere örgüt kurulması eylemi cezalandırılmaktadır.

İletişim tespit tutanakları ve tanık olarak dinlenilen bir kısım hakimlerin ifadeleri dikkate alındığında, Haldun Erdavran, Cenk Güryel, Galip Altuntaş ve Özgün Öztunç'un çok sayıda hakime baskı yöntemini, tanık olarak dinlenilen Hakim Refik Karakoç'un anlatımına göre de bir olayda tehdit yöntemini kullandıkları sabittir. Kullanılan bu yöntemlerin, 1. sınıfa ayrılmış ve mesleki istikbal bekleyen yargıçlar üzerinde gelecek endişesi doğurup, meslek büyüklerini kırmamak duygusu ile adaleti sağlayacak olan vicdanı arasında baskı oluşturup sinmelerine yol açacağı aşikardır. Olaya sübjektif olarak yaklaşıp 10 yargıçtan 9'unun oluşturulan bu baskıyı kabullenmeyip sinme noktasına gelmeyeceğini düşünsek bile, sindirilen bir yargıcın dağıttığı adaletin, tüm adalet sistemini zedeleyeceği de aşikardır. Kanaatimizce, dava konusu olayda baskı ve tehdit yöntemleri kullanılarak bir kısım hakimler sindirilmiştir. Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacı ile çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçunun unsurları bu yönüyle oluşmuştur.''

''...ARGÜMAN FARKLILIĞI VAR''

Dilekçede, çıkar amaçlı suç örgütünün oluşumu açısından, sanıkların, belli bir hiyerarşi ve disiplinli bir şekilde örgütlenip örgütlenmedikleri ile eylemlerinin süreklilik arz edip etmediğinin tartışma konusu olduğu anımsatılarak, şöyle devam edildi:

''Çıkar amaçlı suç örgütünün faaliyet gösterdiği alana göre bir yapılanma içerisine gireceği bilinmektedir. Kamu kurum ve kuruluşları içerisinde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütü ile mafya tipi örgütlenmeler arasında yapısal farklılıklar olması doğaldır. Bu anlamda, mahkemeler üzerinde kullanılan baskı ve tehdit yöntemlerinin argümanları ile mafya tipi çıkar amaçlı suç örgütünün kullandıkları sindirme yöntemlerinin argümanları arasında farklılıklar olacaktır.'' Dilekçede, Cenk Güryel'in daha avukatlık ruhsatının olmadığı bir tarihte, Haldun Erdavran ile protokol imzaladıkları belirtilerek, bunun da çıkar amaçlı suç örgütünün, görülmekte olan önemli davaları etkileme faaliyetlerinin çerçevesini ortaya koyduğu kaydedildi. Dilekçede, örgüt üyelerinin ve faaliyetinin daha sonra arttığı, bunlara iddianamede yer verildiği anımsatıldı.

YEREL MAHKEMEYE, 313. MADDE ELEŞTİRİSİ

Yerel mahkemenin, eski TCK'nın 313. maddesinde yer alan ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturma'' suçunun unsurlarının oluşmadığı yönündeki görüşünün de yasaya aykırı olduğu savunulan dilekçede, şu görüşlere yer verildi:

''Ayrıca mahkemenin görevine girmeyen bir suç konusunda irdeleme yapmasının usule uygun olmadığı düşüncesindeyiz. Sanıkların baskı ve tehdit yöntemleri ile görülmekte olan önemli davların hakimlerini sindirme unsurunun gerçekleşmediği varsayılsa bile, sanıkların müşteri temin etme, hakimleri bir şekilde etkileme, bir kısım yüksek yargı mensubunun adını kullanma gibi eylemleri, süreklilik arz eden ve sanıklar tarafından belli bir iş birliği içerisinde gerçekleştirilmiş olması, cürüm işlemek için teşekkül oluşturma suçunun unsurlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle, görevsizlik kararında bu maddeden sevk yapılmaması usul ve yasaya aykırıdır.''

TÜM SANIKLAR YÖNÜNDEN BOZMA İSTEMİ

Dilekçede, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Erdavran, Güryel, Altuntaş ve Öztunç'un, eski TCK'nın ''hakimlere emir ve tahakküm veya nüfuz veya iltimas'' suçunu düzenleyen 232 ve ''memurlara intisap iddiasıyla menfaat temin etme'' suçunu öngören 278. maddelerince yargılanmaları için görevsizlik kararı verdiği anımsatılarak, diğer sanıkların da bu suça iştirak ettikleri, ancak görevsizlik kararında isimlerine yer verilmediği belirtildi.

Bu nedenle görevsizlik ve beraat kararlarının yerinde olmadığı ileri sürülen dilekçede, aralarında Erdavran, Güryel, Altuntaş, Öztunç, eski Turkcell Yönetim Kurulu üyesi Ersin Refik Pamuksüzer, Garanti Bankası Yönetim Kurulu üyesi Ali Can Verdi, avukatlar Orhan Gemicioğlu ve İhsan Coşkun, işadamları Harun Utçu, Cemil Kazancı ve Refik Renda'nın da bulunduğu 19 kişi hakkındaki hükmün aleyhlerine bozulması istendi.

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber