Trafiği düzenlerken yaralanan trafik polisine, nakdi tazminat ödenmesi gerektiğine dair Danıştay kararı
T.C. DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu
Esas No : 2007/45 Karar No : 2011/256
Anahtar Kelimeler: Trafik Kazası, Kolluk Görevi, Nakdi Tazminat
Özeti : Trafik polislerince yürütülen görev, trafikte can ve mal güvenliğinin sağlanması ve karayollarında asayişin korunması yönleriyle, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'da öngörülen güvenlik ve asayişin korunması kapsamında bir kolluk hizmeti olduğundan, trafiği kontrol ve düzenleme görevini yürütürken yaralanan trafik polisine nakdi tazminat ödenmesi gerektiği hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İçişleri Bakanlığı
Karşı Taraf (Davacı) : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Ankara 10. İdare Mahkemesinin 19.9.2006 günlü, E:2006/2068, K:2006/2784 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Burakhan Melikoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sevil Bozkurt'un Düşüncesi : idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; polis memuru olarak görev yapan davacının, görevi başında iken geçirdiği trafik kazasında yaralandığından bahisle 2330 sayılı Yasa uyarınca nakdi tazminat ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 10. idare Mahkemesi 7.11.2002 günlü, E:2002/804, K:2002/1433 sayılı kararıyla; 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, Yasanın amacının, barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men takip ve tahkikle görevli olanların bu görevinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya sakat kalmaları halinde ödenecek nakdi tazminatın esas ve yöntemlerinin saptanması olarak belirlendiği, buna göre Yasa'nın amacının sayılan görevlerin yerine getirilmesi sırasında meydana gelen ölüm ve yaralanma durumlarında tazminat ödemek olduğu, bu nedenle görevlerin başlangıcından sonuna kadar geçen bütün süreyi ve görevin bütün aşamalarını kapsadığı, bu bağlamda, iç güvenlik ve asayişin sağlanmasıyla görevli olan Emniyet Teşkilatı mensuplarının, görevleri başında geçirdikleri trafik kazası sonucunda yaralanmaları ve sakat kalmaları durumunda nakdi tazminat ödenmesi gerekeceği, olayda, trafik polis memuru olan davacının yol kavşağında trafiği düzenleme görevini ifa ettiği sırada bir kamyonun çarpması sonucunda yaralandığı, olay nedeniyle kendisine nakdi tazminat ödenmesi için yaptığı başvurusunun görevin içgüvenlik ve asayişe özgü bir nitelik taşımadığından bahisle dava konusu işlemle reddedildiği, trafik polisi olan davacının yürüttüğü hizmetin, araç ve sürücülerin denetimi ve yönlendirilmesi suretiyle trafik güvenliğinin sağlanmasını amaçlaması bakımından genel güvenlik ve asayişi sağlama görevinin bir parçası olduğunun kabulü gerektiğinden, görevi başında yaralanması nedeniyle nakdi tazminat ödenmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Anılan karar, temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay Onuncu Dairesinin 10.3.2006 günlü, E:2003/958, K:2006/1832 sayılı kararıyla; 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1. maddesi ve Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelik'in 2. maddesine göre, nakdi tazminatın ödenebilmesi için; iç güvenlik ve asayişin korunması, kaçakçılığın men, takip ve tahkiki konularında görevli olunması, ölüm, sakatlanma ve yaralanmanın belirtilen görevlerin yapılışı sırasında ve görev nedeniyle veya görev sona ermiş bulunsa bile bu görevden dolayı meydana gelmiş olması, ölüm, yaralanma veya sakatlanmanın oluşumunda görevli kişinin kendi kusurunun bulunmaması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği; asayiş ve güvenliği sağlamak polisin asli görevlerinden olmakla birlikte, 2330 sayılı Yasa uyarınca ancak, münhasıran asayişin ve güvenliğin sağlanmasına yönelik bir görevlendirme sırasında meydana gelen yaralanma ve ölüm olayları nakdi tazminat ödenmesine konu olabileceğinden, böyle bir görevlendirme olmaksızın genel görevi yürütürken meydana gelen yaralanma ve ölüm olaylarından dolayı nakdi tazminat ödenmesi olanağı bulunmadığı; davacının , yukarıda belirtilen nitelikte bir görevin yerine getirilmesi sırasında değil, kavşak trafiğini düzenlerken bir aracın çarpması sonucu yaralanması karşısında, davacıya 2330 sayılı Yasa hükümleri uyarınca nakdi tazminat ödenmemesi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş ise de; idare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
Davalı idare, Ankara 10. idare Mahkemesinin 19.9.2006 günlü, E:2006/2068, K:2006/2784_sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde; Kanunun amacı, "Barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men takip ve tahkikle görevli olanların bu görevinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya sakat kalmaları halinde ödenecek nakdi tazminat"ın esas ve yöntemlerinin saptanması olarak ,belirlenmiş; aynı Kanunun 2. maddesinde ise Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin de Kanun kapsamında olduğu belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre, güven ve asayişi korumakla görevli olan Emniyet Genel Müdürlüğü personeli 2330 sayılı Yasa ile sağlanan haklardan yararlanabilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 5. maddesi ile, Emniyet Genel Müdürlüğüne, anılan Kanun kapsamında bazı görevler verilerek bu görevleri yürütmek üzere, Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı olarak Trafik Hizmetleri Başkanlığı kurulmuş olduğundan, trafik polislerinin de Emniyet Genel Müdürlüğü personeli olduğu ve 2330 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu tartışmasızdır.
Bu itibarla, trafik polislerinin 2330 sayılı Yasa ile ödenmesi öngörülen nakdi tazminattan yararlanıp yararlanamayacaklarına ilişkin uyuşmazlığın çözümü, güven ve asayişi korumakla görevli olup olmadıklarının belirlenmesine bağlıdır.
Kanunda tanımlanmayan "güven", Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Büyük Türkçe Sözlüğü'nde, korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu; "asayiş" ise, bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, düzenlilik, güvenlik olarak tanımlanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 5. maddesinde, sürücülerin ve karayolunu kullanan diğer kişilerin kurallara uyup uymadığını, trafik düzenlemelerinin ve çeşitli tesislerin bu Kanun hükümlerine uygun olup olmadığını denetlemek, duran ve akan trafiği düzenlemek ve yönetmek de Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin trafik ile ilgili görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Değinilen hükümler ile "güven" ve "asayiş" kelimelerinin anlamları bir arada dikkate alındığında, trafik polislerince yürütülen görevin, trafikte can ve mal güvenliğinin sağlanması ve karayollarında asayişin korunması yönleriyle, 2330 sayılı Yasa'da öngörülen güvenlik ve asayişin korunması kapsamında bir kolluk hizmeti olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, güvenlik ve asayişin korunması ile görevli olan davacı trafik polisine, trafiği kontrol ve düzenleme görevini yürütürken yaralanması nedeniyle nakdi tazminat ödenmesi gerektiğinden aksi yöndeki işlemde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, idare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddine, Ankara 10. idare Mahkemesinin 19.9.2006 günlü, E:2006/2068, K:2006/2784 sayılı kararının onanmasına, 21.4.201 1 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Temyiz isteminin kabulü ile idare Mahkemesince verilen ısrar kararının Danıştay Onuncu Dairesinin kararı doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.