Tüpraş İhalesi'nin iptali için dava açıldı...
Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası (Petrol-İş), Türkiye Petrol
Rafinerileri A.Ş'nin (TÜPRAŞ)
yüzde 51'lik bölümünün özelleştirilmesine ilişkin ihalenin iptali istemiyle
Danıştay'da dava açtı. Danıştay önündeki Zafer Parkı'nda toplanan Petrol-İş
Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, sendika yöneticilerin ve sendika üyelerine,
bazı siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de destek
verdi. Sendika üyelerinin, yakalarına, "Tüpraş'ta hakkımız var, satmıyoruz.
Kamu malı halkın malı" yazılı kokartlar taktıkları görüldü. Sendika Genel
Başkanı Öztaşkın, yaptığı açıklamada, dün gerçekleştirilen TÜPRAŞ ihalesinin
iptaline ilişkin yürütmeyi durdurma istemli dava açacaklarını belirterek, dünkü
ihalede sadece TÜPRAŞ'ın değil, "Türkiye'nin geleceğinin" satışının
yapıldığını söyledi. Türkiye'nin, dünkü ihalede en önemli ve en stratejik ekonomik
varlığını kaybettiğini ifade eden Öztaşkın, ihaledeki 4 milyar 140 milyon dolarlık
satış rakamının kendileri açısından sürpriz olmadığını kaydetti. Bu rakamın,
TÜPRAŞ'ın kuruluş değerine eşdeğer bir rakam olduğunu söyleyen Öztaşkın, bu
rakamın TÜPRAŞ'ın, 2004 yılında gerçekleştirdiği cironun 4'te 1'ine eşit olduğunu
vurguladı. Ortada kazınılan bir şey olmadığını, tam aksine çok şeyin kaybedileceğini
söyleyen Öztaşkın, "Her şeyden evvel, Türkiye'nin jeopolitik konumu ve
enerji hatları üzerinde duran bir geçiş ülkesi olması, Türkiye'deki rafinerilerin
ve petrol sektörünün cazibesini artırıyor" dedi.
"İHALE SÜRECİ ŞAİBELİ"
TÜPRAŞ'ı alan şirketin, ham petrol ithalatını da ele geçireceğini, TÜPRAŞ'ın
satışıyla "bir kamu tekelinin, özel tekele dönüşmek üzere" olduğunu
vurgulayan Öztaşkın, bu şekilde Türkiye'nin dünyada en yüksek fiyatla akaryakıt
üreten bir ülke haline getirileceğini ifade etti.
"Onun için bu ihale iptal edilmelidir" diyen Öztaşkın, dünkü ihalenin
yapılış şekline ve yöntemine diyecek bir şeyleri olmadığını, ancak ihale sürecinde
şaibeli durumlar olduğunu öne sürdü.
Sendikanın açtığı dava sonucu 2 yıl önce yapılan TÜPRAŞ ihalesinin, iptal edildiğini,
yeni açılan ihale şartnamesinin iptali için de 23 Ağustos'ta dava açtıklarını
anımsatan Öztaşkın, "Bizim açımızdan ihale bitmemiştir, tam aksine süreç
yeni başlamaktadır. Biz mücadelede deftere yeni bir sayfa açıyoruz" diye
konuştu.
Petrol İş Sendikası'nın avukatı Gökhan Candoğan da dava dilekçesinin içeriği
hakkında bilgi verdi.
Candoğan, daha önce şartnamenin iptaliyle ilgili dava açtıklarını, ihalenin
de bu, "hukuka aykırı olan şartnameye dayalı yapıldığı için hukuka aykırı
olduğunu" savundu.
Şartnamede, alıcı firmaya, hiçbir yatırım, üretim ve istihdama ilişkin şart
getirilmediğini, bunun da yerinde bir özelleştirme olmadığının göstergesi olduğunu
kaydeden Candoğan, bu aşamadan sonra alıcı firmadan bu konulara ilişkin herhangi
bir taahhüt isteme imkanı bulunmadığını vurguladı.
Alıcı görünen Koç-Shell ortak girişim grubunun sadece yüzde 51'lik hissede belirli
olduğunu vurgulayan Candoğan, ihalenin son aşamasında yüzde 49'luk hissenin,
ihaleye katılmamış bir sermaye grubuna devir imkanı olduğunu anlattı. Candoğan,
"Şu anda alıcının kimliği de tam anlamıyla belli değil, bu da hukuka aykırılık
noktalarından birisi" dedi.
Candoğan, ayrıca, ödemenin peşin mi, yoksa vadeli mi olacağına dönük belirsizliğin
de bir başka hukuksuzluk olduğunu söyledi.
Öztaşkın'ın konuşması sırasında, "TÜPRAŞ'ı satanlar vatan haini",
"Genel grev genel direniş" şeklinde sloganlar atıldı.
Konuşmaların ardından, Öztaşkın, sendika avukatı Candoğan ve sendika yöneticileriyle
birlikte 9 sayfalık dava dilekçesini Danıştay'a verdi. Öztaşkın, ihale sürecine
ilişkin bilgi ve belgeler geldikçe ek dilekçelerle Danıştay'a başvuracaklarını
belirterek, yargıya güvendiklerini ve umutlu olduklarını dile getirdi.