Atalay: Dokunulmazlık tartışmasına adil bakmak lazım

Haber Giriş : 16 Aralık 2012 14:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, terörle mücadelede bu kış netice alma konusunda ''umutlu olduklarını'' söyledi.

Atalay, Kanal 7 Televizyonu'nda yayınlanan Başkent Kulusi programında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Türkiye'nin AK Parti iktidarında çok istikrarlı bir 10 yıl yaşadığını belirten Atalay, bu kutlu misyonun içinde bulunduğu için Allah'a şükrettiğini ifade etti. Atalay, ''26 Kasım'da 11. yılın ilk Bakanlar Kurulunu yaptık ve orada da bunu andık, değerlendirmelerde bulunduk'' dedi.

AK Parti iktidarında yapılanları ''sessiz devrim'' olarak niteleyen Beşir Atalay, şöyle konuştu:

''Sessiz dememizin sebebi şu, normal, demokratik süreçler içinde yapılan, yaşanan bir değişim. Arap baharı yaşandı biliyorsunuz. Tunuslu, Mısırlı dostlara şunu söyledim; siz bir halk devrimi yaptınız. Biz de bu 10 yılda bir devrim yaptık ama sessiz bir devrim ve demokratik süreçler içinde. Biz de milletin desteğini arkamıza alarak, her seçimde oyumuzu artırarak Türkiye'yi o çapta değiştirdik. Ben bunu rahat şekilde söylüyorum, bu sessiz devrimi söylüyorum.''

Atalay, 10 yılda devletin, devlet adına görev yapanların tutumlarının, vatandaşla ilişkilerinin çok değiştiğini belirterek, ''Eski otoriter, ceberut devlet vardı. Şimdi insan yüzlü bir devlet var. Yüzde 100 olmasa da büyük oranda daha insan yüzlü bir devlet var'' dedi.

Ekonominin de güçlenip değiştiğini vurgulayan Beşir Atalay, 10 yılda hayat standardının yükseldiğini, demokrasinin güçlendiğini kaydetti.

Siyasetin üzerindeki vesayetin de kalktığını ifade eden Atalay, ''Türkiye'de demokrasinin en önemli açmazı, millet reyini verir iktidar olur ama birileri gelir iktidarı ele geçirir. Bu dönemler bitti. 2000-2001 yılları Türkiye için karanlık yıllardı. Biz gelecek umudu araştırmaları yapıyorduk. Son araştırmalarda geleceğe güven yüzde 13'e düşmüştü. Bunu TÜİK yapıyor. Şimdi hamdolsun yüzde 60'ın altına düşmüyor.''

-''Türkiye sürekli olağanüstü hal yaşıyordu''

Beşir Atalay, bugünü değerlendirmek için 10 yıl öncesine bakmak gerektiğine dikkati çekerek şunları söyledi:

''90'lar, 80'ler, 70'ler. Ana özellikler şu Türkiye'de sürekli bir karmaşa. Sürekli koalisyon. 15-16 aya bir hükümet düşüyor. Sürekli kurulup dağılan koalisyonlar. Arada 28 Şubat. Tarihimizi kesintilerle dolu. Siyasetin üzerinde bir vesayet var. Sürekli milletin önüne engeller çıkarılıyor. Türkiye sürekli olağanüstü hal yaşıyor. İşkenceler, faili meçhuller, yargısız infazlar, ret ve inkar politikaları ve her kesime baskı. Vatandaşın büyük kesimi iç düşman konumundaydı. Dindar kesim, başörtülü kızlarımız okul kapılarında perişanlık içinde. Kürt vatandaşımız ana dilini konuşamaz, şarkısını Kürtçe söyleyemez. Alevi vatandaşımız başka türlü. Böyle bir Türkiye'ydi. DGM'lerle vesaire tam manasıyla olağanüstülükler. Enflasyon 3 haneliydi. Korkular, tabular, Türkiye böyle bir ortamı yaşıyordu. O dönemi bildiğimiz zaman 10 yılda ne kadar büyük değişimler yaşamışız daha iyi anlıyoruz.''

AK Parti'nin, ilk kabine toplantısından hemen sonra olağanüstü hali kaldırarak normalleşmenin ilk adımını attığını aktaran Atalay, ikinci adımın ise AB seferberliği olduğunu söyledi.

-''Yapılacak çok iş var''-

Atalay, değişimin kurumsallaşması konusunda yapılan eleştirilerin bir kısmında haklılık payı olduğunu belirterek ''Zaten biz de 'her şey bitti' demiyoruz. Yeni anayasa olmadan Türkiye'de yasal olarak kurumsallaşmayı gönlümüzce gerçekleştirmek zor. Ama, şu anda Türkiye'de büyük bir zihniyet değişimi ve rahatlama oldu ama bunların bir kısmı uygulamanın sonucu. Hala bazı mevzuatlarda da sorun var'' diye konuştu.

AK Parti hükümetinin devrimci olduğunu ifade eden Atalay, 10 yıllık süreçte yapılanlara bakıldığında ne kadar çok şey gerçekleştirildiğinin, demokrasi adına hangi adımlar atıldığının görüleceğini söyledi. ''Biz, '10 yılda AK Parti her şeyi değiştirdi' demiyoruz'' ifadesini kullanan Atalay, bunun en önemli göstergesinin AK Parti'nin 2023 vizyonu olduğunu vurguladı. Türkiye'nin demokratikleşmesi için daha yapılacak çok iş olduğunun altını çizen Atalay, 10 yılda demokrasi adına hangi adımların atıldığına ilişkin bir kitap hazırlattığını açıkladı.

Atalay, şöyle devam etti:

''Devrimci ruhumuz aynen devam ediyor. Sivilleşme yönünde Anayasadan başlayarak, anayasa değişmezse değişimin kurumsal zemini yeterince sağlanamıyor. Anayasa mutlaka yapılacak ama en azından mevzuatımızın içinde, iç hizmet kanununda olduğu gibi antidemokratik hükümler bu süreçte değişecek. İhtilallere gerekçe gösterilen şeylerin temizlenmesi lazım. Ayrıca, bireye en has olan kıyafet özgürlüğü bile tartışılıyor. Bu konularda hala atılacak adımlar var.''

Rum kesiminde dönem başkanlığının bittiği ve İrlanda'nın dönem başkanı olacağının hatırlatılması ve ''Tekrar bir kıpırdanma ihtimali var mı'' sorusuna karşılık Atalay, son iki yılda AB konusunda iyi adımlar atıldığını, Türkiye'nin bunun için bir bakanlık kurduğunu hatırlattı.

Avrupa tarafından gelen ve hiçbirisi AB'nin özüyle ilgili olmayan, daha çok Kıbrıs vesile edilerek Türkiye tarafına olumsuz tavırlar sergilendiğini anlatan Atalay, hem bu durumun hem de Rum Kesimi'nin dönem başkanlığı nedeniyle ilişkileri durdurduğunu belirtti. Gelecek yıldan itibaren AB'de de Türkiye için önemli adımlar atılacağını dile getiren Beşir Atalay, ''Ne Türkiye 2002'nin Türkiyesi ne de AB. Çok şey değişti. Bizim şu anda Türkiye'ye dönük mesajlarda değişiklikler var. Avrupa ile ilişkilerimizde yeniden bir ısınma var. Bunun AB'ye yansıyacağını düşünüyoruz'' dedi.

-''Dokunulmazlık tartışmasına adil bakmak lazım''-

Atalay, ''Dokunulmazlık konusunda AK Parti bocalıyor mu'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''Biz siyaset yaparak iktidar olduk ve Türkiye'nin değişimini öyle sağladık. Meclis onun için çok önemli. Hep söylüyoruz, siyasetin önündeki vesayet kalksın. Biz BDP'nin de bir ara Meclis'e gelmesi için çaba sarf ettik. Biz meclisin güçlü olmasını, iyi çalışmasını istiyoruz. Bütün sorunlar orada görüşülsün. Yani bizim bu yönde çabamız büyük. Siyasi partiler kapatılmasın istiyoruz. Parti kapatılsa bile milletvekilliğinin düşmemesi yönünde değişikliği yaptık. Bunları yapan AK Parti ama son dokunulmazlık tartışmasına adil bakmak lazım.

Ortada bir düşünce özgürlüğü ve siyaset var ama bunlar terörle birleşirse o ne siyaset ne de düşünce özgürlüğü olur. Dünyanın hiçbir yerinde terörle iç içe ne siyasete müsaade edilir ne de düşünce özgürlüğüne. Onun için 'şiddet içermeyen düşünce sonuna kadar özgür olsun' diyoruz. O kucaklaşmaları, açıklamaları Türkiye'de herkesin gözü önünde oldu ve buna bu kadar infial varken AK Parti sessiz kalamaz. Vatandaşın rehberliğini çok önemli görüyoruz.''

Erdoğan'ın dokunulmazlıkların alanının genişletileceği konusunda açıklamalar yaptığını hatırlatan Atalay, genel yaklaşımlarının sudan bahanelerle dokunulmazlıkların kaldırılmasını engellemek olduğunun altını çizdi.

-Terör sorunu-

Başbakan Yardımcısı Atalay, demokratikleşme adımlarını ayrım gözetmeden tüm vatandaşlar için attıklarını, özellikle Kürt vatandaşların tarihte ellerinden alınmış haklarını iade ettiklerini söyledi.

Demokratikleşme sürecinin devam edeceğini dile getiren Atalay, ''Terör biterse vatandaşların hak ve hukuku konusunda değerlendirmeler ve yeni adımlar daha kolay olur ama terörün gölgesinde bunların hepsini konuşamazsınız. Toplumumuzun değişik kesimleri var. Biz de bir siyaset kurumuyuz ve bütün duyarlılıkları da tabii ki gözönüne almak durumundayız. Bunu da vatandaşlarımız iyi anlasınlar'' dedi.

Terörle mücadele çalışmalarının bütün kurumların koordinasyonunda sürdüğünü ifade eden Atalay, ''Terör sorununun çözümünde güvenlik boyutuyla ilgili çalışmalar, güvenlik birimlerimizin alandaki etkin çalışmaları sürüyor ve sürecek. Karşıda silahlı terör, terör örgütü, terörist oldukça, vatandaşımıza ülkemize bir tehdit olarak bu güvenlik politikaları devam edecek. Bu konudaki çalışmalarımızı entegre stratejiyi olarak görüyoruz bir güvenlik boyutu var, bir de diğer boyutları var'' diye konuştu.

Terör örgütüyle görüşmeye ilişkin soru üzerine Atalay, siyaset kurumu olarak bu görüşmeleri daha önce yapmadıklarını, şimdi de yapmayacaklarını söyledi. Atalay, ''Devletin mekanizmaları, kurumları var. Bu konuları yürütmesi gereken kurumlar var, o kurumlar bütün bu çalışmaları yürütüyorlar'' dedi.

Terörle mücadelede tüm enstrümanların değerlendirildiğini ve gerektiğinde kullanılacağını dile getiren Atalay, ''Eğer elinizin altındaki enstrümanları terörü bitirmek için, ülkenizi huzura kavuşturmak için iyi değerlendirmiyorsanız esas onu sorgulamak lazım. Bu tür enstrümanlar değerlendiriliyor ve yeri geldiğinde devreye sokuluyor'' ifadelerini kullandı.

''Çok patinaj oldu bu konuda. Daha önceki görüşmeler sabote edildi. Farklı denklemler devreye girdi. Ne kadar umutlu musun- Silah bırakma dışında sınır dışına çekilme mi istiyorsunuz, eylemsizlik mi istiyorsunuz-'' sorusu üzerine Atalay, şöyle dedi:

''Bizim bundan sonraki çalışmalarımızın ana hedefi silah bırakmadır. Patinaja gelince onu patinaj olarak nitelendirmemek lazım. Bütün dünya örneklerini iyi incelettik biz. Hangi ülke bu sorunu nasıl çözdü. Bunlar zaman alır, inişleri çıkışları olur. Tüm bunları sürecin tabii unsurları olarak kabul etmek lazım. Neden Silvan saldırısı oldu. Bu süreçler tabii, bir çoğunu engelleyemiyorsunuz. Provokasyonlar oldu, sabotajlar, engellemeler oldu, içeride ve dışarıda bu süreci baltalama çalışmaları oldu ama biz asla umutsuz olmadık. Başladığımız günden beri umutsuz olmadık. İnşallah AK Parti dönemi bir fırsattır. Türkiye'nin ayağından bu prangayı çıkartmak için var gücümüzle çalışıyoruz.''

Atalay, ''Bu kış bir netice alma şansı olur mu-'' sorusu üzerine, ''Biz umutluyuz. Terör örgütü kesiminin zorluklarını görmek mümkün. Geleceğe bakışlarını değerlendiriyoruz. Şu anda bir Suriye faktörü var. Suriye'de sona geliniyor diye değerlendirmeler var. Bu da çözülürse bizim çalışmalarımız mesafe alacak'' diye konuştu.

-Anamuhalefetin desteği-

Terörün çözümü konusunda muhalefet partileri ve toplumla irtibat kurmayı, onların desteğini almayı önemli gördüklerini belirten Atalay, şunları kaydetti:

''Biz CHP'ye o kapıyı hep açık tuttuk, tutuyoruz. Biz onlara diyoruz ki gelin kardeşim. Bu ülkede anamuhalefetle iktidar el ele verirse çözülemeyecek sorun yok. Onlara randevu verdik, Başbakanımız randevu verdi. Çağrıyı yenilediğimizde 4'lü olursa geliriz diyorlar. İyi de dörtlünün toplanmasının zor olduğunu hepimiz görüyoruz, MHP kesinlikle katılmam diyor. O zaman CHP'nin ki çok dürüst bir yaklaşım değil. CHP bundan kaçıyor. Samimiyetsizlik gösteriyor. Anamuhalefet, bu konuda varsa teklifin çözümün, bize söyleyeceğin, iş birliği yapmaya hazırız. Oturup birlikte çalışalım. CHP gelsin biz bu konuyu paylaşmaya, yardımlaşmaya hazırız. Bu çerçevede hem sivil toplum örgütleriyle irtibatta, hem bölgede vatandaşımıza daha fazla ulaşmaya dönük çalışmalarımızı hızlandıracağız. Amerika içişleri bakanının bana bir daveti var. Gidersek terör merkezli görüşmeler olacak. Üçlü koordinasyonun devamı gibi.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika'ya ilkbaharda gitme durumu olduğu bilgisini veren Atalay, ABD'nin Irak bağlamında desteği her zaman lazım olan bir aktör olduğuna dikkati çekti.

Kürt kökenli vatandaşlara da çok iş düştüğünün altını çizen Atalay, Türkiye'de yaşanan değişimlerin farkında olan Kürt vatandaşların AK Parti'ye daha çok destek verdiğini ifade etti.

Atalay, ''Ergenekon'' davasına ilişkin hükümetin tutumunda bir değişiklik olup olmadığının sorulması üzerine, davanın yargının emin ellerinde olduğunu vurguladı. Uzun tutukluluklar olmaması beklentisinde olduklarını kaydeden Atalay, tam sona yaklaşırken de çok engelleyici bir tutumla, hızlanma yerine yavaşlatıldığını söyledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber