Belediye çalışanları sosyal denge sözleşmesi istiyor
Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (Bem-Bir-Sen) Genel Başkanı
Mürsel Turbay, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun Anayasa'nın
90. maddesi ve ILO sözleşmesine göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Memurların ekonomik düzeyinin yükseltilmesi durumunda iş veriminin ve kalitenin
de yükseleceğine işaret eden Turbay, Bem-Bir-Sen'in yaptığı sosyal denge sözleşmeleri
ile memurların ekonomik olarak daha rahat etmelerini sağlamaya çalıştıklarını
belirtti.
Turbay, yaptığı açıklamada, belediyelerin, çalışanlarının sosyal ve ekonomik
durumlarının iyileştirilmesi için imkanları ölçüsünde yardımda bulunması gerektiğini
vurgulayarak, bunun Anayasanın 90. maddesi ile de güvence altına alındığını
kaydetti. Yerel yönetimlerin mali özerkliğini düzenleyen Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Sözleşmesini Türkiye'nin de kabul ettiğini vurgulayan Turbay, şunları
söyledi:
"Belediyelerin bu anlamda diğer kamu bütçeli kuruluşlardan ayrı bir yönü de mali ve idari özerkliğe sahip olmasıdır. Memurlarına sosyal yardımda bulunan belediyeler imkanları ölçüsünde ve bütçelerine göre bunu gerçekleştirmektedirler. Belediyelerin bu yardımlarla zarara uğraması da mümkün değildir. Şu ana kadar yaklaşık 300 civarında belediye ile sosyal denge sözleşmesi imzalandı. Büyük bir bölümü de hala devam ediyor. Sosyal denge sözleşmesi imzalanan tüm belediyelerdeki personel bu yardımlardan faydalanıyor. Amacımız üyelerimizin mağduriyetini gidermek.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde memurlarına sosyal ve ekonomik yardımlarda bulunmuştu. Maddi sıkıntısı olmayan memurlar kendilerini daha çok işlerine veriyorlar. Çünkü kafalarını meşgul eden fazla bir sorun olmuyor. Bu da memurun kendisini işine daha iyi vermesi sağlıyor, verimi ve kaliteyi arttırıyor. Yani kazanan belediye olmuş oluyor.
Türkiye'deki birçok sorun da maddi imkansızlıklardan kaynaklanmaktadır. İnsanlar maddi sıkıntı çektiklerinden strese girmekte, hatta yüz kızartıcı suçlar işlemekte. Parasızlık nedeni ile iyi beslenememekte, gerekli gıdaları alamamakta.Hastane kuyruklarına bir bakın, çoğunluğunu memurların ve dar gelirlilerin oluşturduğunu göreceksiniz. Avrupa sosyal şartına göre, 'tüm çalışanlar ve çalıştıranlar toplu pazarlık hakkına sahiptir. Ve çalışanlar kendileri ve aileleri için yeterli yaşam düzeyini sağlamak için adil bir ücret alma hakkına sahiptir. Türkiye bu sözleşmenin altına imza koymuştur. Bunun için de 4688 sayılı kamu görevlileri sendikaları kanunu, anayasa'nın 90. maddesine ve ILO anlaşmasına göre yeniden düzenlenmeli ve memurlara grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı verilmelidir.
Hükümetin memurlarla yapmaktan kaçındığı toplu sözleşme olayını biz belediyelerle yapıyoruz. hiçbir sakıncası da yok, hükümetlerde kamu çalışanları ile toplu görüşme değil toplu sözleşme yapmalı. ILO normlarını kabul etmesine rağmen hükümetler bu taahhütlerini bir türlü yerine getirmiyor. Belediyelerle yaptığımız, bizim toplu sözleşme olarak nitelediğimiz 'sosyal denge sözleşmeleri' ile memurlarımız biraz daha rahat nefes alabiliyorlar. Belediyeler memurlarına bütçeleri ölçüsünde yardım yapıyorlar.
SDS yapılan yerlerde memurlarımız belediyelerden maaşlarının üzerine sosyal denge payı alıyorlar. Belediyeler yapıları itibari ile hem işçilerin hem de memurların birlikte görev yaptıkları bir kurum. İşçilerin var olan grevli toplu sözleşme hakları nedeniyle yıllar boyunca memur ve işçi rakamları arasında büyük farklar oluştu. Aradaki makas açıldı. Hükümet de memur ile işçi arasındaki makası daraltmaktan yana hiçbir şey yapmıyor. Biz de belediye yöneticileri ile yaptığımız görüşmeler neticesinde buralarda SDS'leri hayata geçiriyoruz. memurlarımızın ekonomik yönden biraz daha rahat etmesini sağlamaya çalışıyoruz.