'Hukuk Sürecinin Aşırı Karmaşıklığını' Dikkate Alan İDDK, 4 Sene Sonra Açılan Davanın Süresinde Olduğuna Karar Verdi
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, adli yargıdaki davanın açıldığı tarihten yaklaşık dört yıl sonra uyuşmazlığı çözmekle idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmasının hukuk sürecinin aşırı karmaşıklığına kanıt oluşturduğu, bu karmaşıklığın yargıya başvuru süresinin nasıl hesaplanacağını da karmaşık hale getirmesi nedeniyle davacı şirketin davasını idari yargıda süresinde açmasını imkansız hale getirdiği, adli yargıda verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerinde İdare Mahkemesinde açılan davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiğine hükmetti

Hukuki süreç
Davacı şirketten ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin işlem ile gecikme zammı istenilmesine ilişkin işlemde başvuru yolu ve süresinin belirtilmediği gibi ödeme aşamasında da davacı şirkete bu yönde bir bilgi verilmemiş,
Davacı şirket tarafından, hak düşürücü sürelere uygun olarak ödeme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde adli yargıda istirdat davası açılmış,
-Adli yargıda açılan istirdat davasında, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiş,
Bunun üzerine İdare Mahkemesinde açılan davada, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş,
Davacı şirket vekili tarafından, adli ve idari yargı mercileri arasında doğan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesinin istenilmesi üzerine dosya Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiş ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenilmiş, adli yargıdaki davanın açıldığı tarihten yaklaşık dört yıl sonra Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.
İDDK: Dava süresindedir
Buna göre, adli yargıdaki davanın açıldığı tarihten yaklaşık dört yıl sonra uyuşmazlığı çözmekle idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmasının hukuk sürecinin aşırı karmaşıklığına kanıt oluşturduğu, bu karmaşıklığın yargıya başvuru süresinin nasıl hesaplanacağını da karmaşık hale getirmesi nedeniyle davacı şirketin davasını idari yargıda süresinde açmasını imkansız hale getirdiği, adli yargıda verilen görevsizlik kararının 31/01/2018 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında, 07/02/2018 tarihinde İdare Mahkemesinde açılan işbu davanın 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen otuz günlük dava açma süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/3743
Karar No: 2023/259
İSTEMİN KONUSU:
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesinin 04/10/2022 tarih ve E:2022/1595, K:2022/1258 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Devlet ormanlarından geçen enerji nakil hattı için 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davacı şirkete verilen orman izni nedeniyle ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin 17/02/2014 tarih ve 36 sayılı işlem ile söz konusu bedelin süresinden sonra ödendiğinden bahisle gecikme zammı istenilmesine ilişkin 04/07/2014 tarih 14541755.240.1.1706.9 sayılı işlemin iptali ve ihtirazi kayıtla ödenen 910.605,39-TL ilave ağaçlandırma bedeli ile
9.695,77-TL gecikme zammının ödeme tarihinden itibaren işleyecek 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Edirne İdare Mahkemesinin 27/01/2020 tarih ve E:2019/1798, K:2020/76 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. ve 9. maddelerinde yer alan kurallar aktarılarak,
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin dava dilekçesindeki beyanlarına göre ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin 17/02/2014 tarih ve 36 sayılı işlemin davacı şirkete 18/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği, gecikme zammı istenilmesine ilişkin 04/07/2014 tarih 14541755.240.1.1706.9 sayılı işlemin ise 04/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından ihtirazi kayıtla ödenen tutarların davalı idareden tahsili istemiyle 24/04/2015 tarihinde Vize Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açıldığı, anılan Mahkemenin davanın görev yönünden reddine ilişkin kararının Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmesi üzerine 27/03/2018 tarihinde Mahkemeleri kaydına giren dava dilekçesi ile bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
İdare mahkemelerinin görevine girdiği halde adli yargıda açılan davada görevsizlik kararı verilmesi üzerine, bu husustaki kararın kesinleşmesinden itibaren 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca otuz gün içerisinde idare mahkemelerinde dava açılabileceği, bu durumda görevsiz yargı yerine başvuru tarihinin idare mahkemesine başvuru tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği,
Davacı şirket tarafından, ilave ağaçlandırma bedeli ile gecikme zammının 02/05/2014 ve 22/07/2014 tarihlerinde ihtirazi kayıtla ödenmesi üzerine ödenen tutarların davalı idareden tahsili istemiyle 24/04/2015 tarihinde adli yargıda dava açıldığından, davanın bu kısmı yönünden dava açma tarihinin adli yargıda açılan davanın tarihi olan 24/04/2015 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, adli yargıda açılan davada ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin işlem ile gecikme zammı istenilmesine ilişkin işlemin iptali istenilmediğinden davanın bu kısmı yönünden dava açma tarihinin Mahkemelerinde açılan işbu davanın tarihi olan 27/03/2018 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği,
Bu durumda, altmış günlük yasal dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davanın her iki kısmında da süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti:
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesinin 16/06/2020 tarih ve E:2020/456, K:2020/506 sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Daire Kararının Özeti:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 14/06/2022 tarih ve E:2020/5759, K:2022/4124 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7., 8. ve 9. maddelerinde yer alan kurallar aktarılarak,
Davacı şirketten ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin işlem ile gecikme zammı istenilmesine ilişkin işlem yönünden;
Temyizen incelenen kararın davacı şirketten ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin 17/02/2014 tarih ve 36 sayılı işlem ile gecikme zammı istenilmesine ilişkin 04/07/2014 tarih 14541755.240.1.1706.9 sayılı işleme yönelik kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği,
İhtirazi kayıtla ödenen 910.605,39-TL ilave ağaçlandırma bedeli ile 9.695,77-TL gecikme zammının ödeme tarihinden itibaren işleyecek 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemi yönünden;
Anayasa'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde ise, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verildiği,
Anayasa'nın 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmişse de; Anayasa'nın 40. maddesine 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun'la eklenen 2. fıkrada, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmünün yer aldığı, söz konusu hüküm ile; Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idari makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk haline getirildiğinin anlaşıldığı,
Uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından ihtirazi kayıtla ödenen 910.605,39-TL ilave ağaçlandırma bedeli ile 9.695,77-TL gecikme zammının davalı idareden tahsili talepli alacak davasının görevsiz Vize Asliye Hukuk Mahkemesinde 24/04/2015 tarihinde açıldığı, anılan Mahkemenin davanın görev yönünden reddine ilişkin kararının kesinleşmesi üzerine 27/03/2018 tarihinde İdare Mahkemesinde dava açıldığı, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine de görevli Mahkemenin Uyuşmazlık Mahkemesinin 28/01/2019 tarih E:2018/751, K:2019/25 sayılı kararıyla belirlendiğinin görüldüğü,
Hak arama özgürlüğünün korunmasını amaçlayan anayasal düzenleme doğrultusunda, davacının hangi yargı merciine başvuracağını bilmemesi ve uzun bir yargılama süreci sonucunda görevli yargı yerinin Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla belirlenmesi nedeniyle, davanın bu kısmına ilişkin olarak, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada süre aşımı bulunmadığından, işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçeleriyle,
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesinin 16/06/2020 tarih ve E:2020/456, K:2020/506 sayılı kararının davacı şirketten ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin 17/02/2014 tarih ve 36 sayılı işlem ile gecikme zammı istenilmesine ilişkin 04/07/2014 tarih 14541755.240.1.1706.9 sayılı işleme yönelik kısmının onanmasına, ihtirazi kayıtla ödenen 910.605,39-TL ilave ağaçlandırma bedeli ile 9.695,77-TL gecikme zammının ödeme tarihinden itibaren işleyecek 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemine yönelik kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Israr Kararının Özeti:
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesinin 04/10/2022 tarih ve E:2022/1595, K:2022/1258 sayılı kararıyla; ihtirazi kayıtla ödenen 910.605,39-TL ilave ağaçlandırma bedeli ile 9.695,77-TL gecikme zammının ödeme tarihinden itibaren işleyecek 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemi yönünden davacının istinaf başvurusunun reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, Mahkemece dava konusu işlemlerin tebliğ tarihinin araştırılmadığı, yalnızca beyanına dayalı olarak tebliğ tarihinin tespit edilmesinin hukuka aykırı olduğu, dava konusu işlemlerin kendilerine tebliğ edilmediği, bu nedenle dava açma süresinin henüz başlamadığı, ödeme tarihinden itibaren süresi içerisinde adli yargıda haksız yere tahsil edilen paranın iadesi talebini içeren bir dava açıldığı, bu davada verilen görevsizlik kararı üzerine 2577 sayılı
Kanun'un 9. maddesi uyarınca otuz gün içinde İdare Mahkemesinde dava açıldığı, İdare Mahkemesince de görevsizlik kararı verilmesi üzerine görevli mahkemenin Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla belirlendiği, adli yargıda açılan davanın süresinde olması nedeniyle işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği, 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinin lafzi yorumuyla davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Devlet ormanı üzerinde enerji nakil hattı tesisi yapılması için, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davacı şirkete 13/01/2014 tarihinde kesin izin verilmiştir.
Daha sonra tesis edilen 17/02/2014 tarih ve 36 sayılı işlem ile 1.092.726,49-TL ağaçlandırma bedelinin bir ay içerisinde davalı idareye ait banka hesaplarına yatırılması istenilmiştir.
Bu işlem davacı şirkete 18/02/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Söz konusu bedel, davacı şirket tarafından 02/05/2014 tarihinde banka hesabına ihtirazi kayıtla yatırılmış ve ödeme dekontu aynı gün davalı idareye sunulmuştur.
Ağaçlandırma bedelinin süresinden sonra ödendiğinden bahisle tesis edilen 04/07/2014 tarih 14541755.240.1.1706.9 sayılı işlem ile 9.695,77-TL gecikme zammının davalı idareye ait banka hesaplarına yatırılması istenilmiştir.
Bu işlem davacı şirkete 04/07/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Söz konusu bedel, davacı şirket tarafından 22/07/2014 tarihinde davalı idareye ait banka hesabına ihtirazi kayıtla yatırılmıştır.
Davacı şirket tarafından 24/04/2015 tarihinde Vize Asliye Hukuk Mahkemesinde menfi tespit ve istirdat davası açılmış, davalı idareye ilave
ağaçlandırma bedeli borcunun bulunmadığının tespiti ile ihtirazi kayıtla ödenen 1.092.726,49-TL ağaçlandırma bedelinden aslında ödenmesi gereken 154.339,90-TL ile bu tutar üzerinden hesaplanan %18 KDV'nin mahsubu neticesinde kalan 910.605,39-TL'nin ödeme tarihi olan 02/05/2014 tarihinden itibaren, davalı idareye gecikme zammı borcu bulunmadığının tespiti ile ödenen 8.216,75-TL ana para ve 1.479,02-TL KDV olmak üzere toplam 9.695,77-TL'nin ödeme tarihi olan 22/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Vize Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/06/2016 tarih ve E:2015/114, K:2016/136 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 30/11/2017 tarih ve E:2017/3487, K:2017/7806 sayılı kararıyla onanarak 31/01/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Bunun üzerine, 07/02/2018 tarihinde Edirne İdare Mahkemesinde temyizen incelenen dava açılmıştır.
Öte yandan, Edirne İdare Mahkemesinin 17/05/2018 tarih ve E:2018/457, K:2018/593 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar, istinaf yoluna başvurulmaksızın 12/07/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Söz konusu kararın kesinleşmesi üzerine davacı şirket vekili tarafından, adli ve idari yargı mercileri arasında doğan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle son görevsizlik kararını veren Edirne İdare Mahkemesine başvurulması sonucunda Edirne İdare Mahkemesince, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiş ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 28/01/2019 tarih ve E:2018/751, K:2019/25 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmesi üzerine Edirne İdare Mahkemesince davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
..
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta ısrar noktası, davanın ihtirazi kayıtla ödenen 910.605,39-TL ilave ağaçlandırma bedeli ile 9.695,77-TL gecikme zammının iadesine karar verilmesi istemine yönelik kısmının süresinde olup olmadığına ilişkindir.
Israr kararı ile davanın esastan görüşülmeyerek usuli bir kararla reddedilmesi söz konusu olup, bu haliyle konunun mahkemeye erişim hakkı bağlamında da değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkansız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilecektir (Anayasa Mahkemesi (AYM), Selin Mirkelam Başvurusu, B. No:2013/7472, 07/01/2016, § 41). Aynı şekilde, usul kurallarının, hukuki güvenliğin sağlanması ve yargılamanın düzgün bir şekilde yürütülmesi sonucu adaletin tecelli etmesine hizmet etmek yerine, kişilerin davalarının yetkili bir mahkeme tarafından görülmesi bakımından bir çeşit engel haline gelmesi durumunda da mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiş olacaktır (AYM, Saniye Çolakoğlu Başvurusu, B. No:2014/5702, 12/07/2016, § 25).
Bu kapsamda dava konusu uyuşmazlık değerlendirildiğinde;
İdari yargıda istirdat davası şeklinde bir dava türü olmamakla birlikte, kişilerden herhangi bir kamu alacağının istenilmesine ilişkin idari işlemin tesis edilmesi üzerine bu işleme karşı dava açılmamış olsa dahi, söz konusu kamu alacağının idareye ödenmesinden sonra, ödeme tarihinden itibaren altmış gün içinde haksız yere ödendiği ileri sürülen miktarın iadesine karar
verilmesi istemiyle dava açılabileceği tartışmasızdır. Bu istemle açılan davaların ise idari işlemden kaynaklanan tam yargı davası niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta;Davacı şirketten ilave ağaçlandırma bedeli istenilmesine ilişkin işlem ile gecikme zammı istenilmesine ilişkin işlemde başvuru yolu ve süresinin belirtilmediği gibi ödeme aşamasında da davacı şirkete bu yönde bir bilgi verilmemiş,
Davacı şirket tarafından, hak düşürücü sürelere uygun olarak ödeme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde adli yargıda istirdat davası açılmış,
-Adli yargıda açılan istirdat davasında, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiş,
Bunun üzerine İdare Mahkemesinde açılan davada, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş,
Davacı şirket vekili tarafından, adli ve idari yargı mercileri arasında doğan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesinin istenilmesi üzerine dosya Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiş ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenilmiş, adli yargıdaki davanın açıldığı tarihten yaklaşık dört yıl sonra Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.
Buna göre, adli yargıdaki davanın açıldığı tarihten yaklaşık dört yıl sonra uyuşmazlığı çözmekle idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmasının hukuk sürecinin aşırı karmaşıklığına kanıt oluşturduğu, bu karmaşıklığın yargıya başvuru süresinin nasıl hesaplanacağını da karmaşık hale getirmesi nedeniyle davacı şirketin davasını idari yargıda süresinde açmasını imkansız hale getirdiği, adli yargıda verilen görevsizlik kararının 31/01/2018 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında, 07/02/2018 tarihinde İdare Mahkemesinde açılan işbu davanın 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen otuz günlük dava açma süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, adli yargıda açılan davanın bir yıllık istirdat davası süresinde açıldığı ve bu davada verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine otuz günlük dava açma süresi içerisinde İdare Mahkemesinde dava açıldığı hususları ile hangi yargı yoluna başvurulacağı konusundaki karmaşıklık göz önünde bulundurulduğunda, 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesi olan "Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir." şeklindeki kuralın, işbu davada uygulanmasının aşırı katı ve şekilci bir yorum olacağı ve uyuşmazlığın kendine has özellikleri dikkate alındığında adil yargılanma hakkı ile mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğurabileceği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, ödeme tarihinden itibaren altmış gün içerisinde İdare Mahkemesinde dava açılmaması nedeniyle davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2.Davanın ihtirazi kayıtla ödenen 910.605,39-TL ilave ağaçlandırma bedeli ile 9.695,77-TL gecikme zammının iadesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmının yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesinin 04/10/2022 tarih ve E:2022/1595, K:2022/1258 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4.Kesin olarak, 16/02/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.