Halkın yarısının başı ağrıyor
Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Levent İnan, halkın yarısının baş ağrısından muzdarip olduğunu, depresyonla baş ağrısı arasında sıkı bir ilişki bulunduğunu söyledi.
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi nöroloji uzmanı Doç. Dr. İnan, bedensel, ruhsal ve sosyal bir hastalık olan baş ağrısının Türkiye'de yaygın görüldüğünü, toplumun yüzde 40-50'sinde migren ya da gerilim tipi baş ağrısı olduğunu bildirdi.
Baş ağrısıyla depresyon arasında sıkı ilişki olduğunu, baş ağrısının depresyona, depresyonun ise baş ağrısına yol açtığını anlatan İnan, şu bilgileri verdi:
''Yapılan çalışmaya göre toplumun yüzde 17-20'sinde depresyon görülüyor. Bunların da yüzde 60'ı baş ağrısı çekiyor. Migren ya da gerilim tipi baş ağrısı olanların yüzde 20-50'sinde ise zamanla depresyon ortaya çıkıyor. Bu rakamlar bize baş ağrısının toplumun büyük kısmını yakından ilgilendirdiğini ve depresyonla baş ağrısı birlikteliğinin önemini ortaya koyuyor.''
-''Beynin aynı bölümünü etkiliyor''-
Depresyon ve baş ağrısında rol oynayan beyin yapılarının ortak olmasının, her iki rahatsızlığı, bir birini tetikleyen unsur haline getirdiğini bildiren İnan, baş ağrısının beyin tümörü, beyin kanaması ve beyin damarlarının tıkanması gibi hastalıklardan kaynaklanabileceğini, biyolojik yatkınlık, stres, ruhsal ve sosyal nedenlerin de bu rahatsızlığı tetikleyebildiğini söyledi.
Lodos ve adet dönemlerinde de baş ağrılarının arttığına işaret eden İnan, ''Bazı ruhsal ve sosyal nedenler baş ağrısının kronik ve baş edilemez hale gelmesine neden oluyor. Bu nedenle baş ağrısını bütüncül bir yaklaşımla ele alıp biyolojik, ruhsal ve sosyal boyutlarını dikkate almak gerekiyor'' dedi.
-''Kişi kendisi baş etmeyi öğrenmeli''-
Baş ağrısının tedavisinde en önemli noktanın, kişinin sorunuyla kendisinin baş etmeyi öğrenmesi olduğunu vurgulayan İnan, ''Hasta kendisinde baş ağrısına yol açan nedenleri bilip ona göre kontrol mekanizması geliştirirse rahatsızlığını büyük ölçüde kontrol altına alabilir'' dedi.
İnan, bilişsel tedavi yöntemlerinin baş ağrısının kontrol altına alınmasında etkili olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar bulunduğunu belirtti.
Hastada yeterli farkındalık gelişmemesi halinde aşırı ağrı kesici kullanma yoluna gidildiğini, bunun da baş ağrılarının azalması bir yana daha artmasına yol açtığını anlatan İnan, durumun zamanla kısır döngüye dönüştüğünü, daha çok ilaç alan hastanın başının daha çok ağrıdığını belirtti.
Migren tipi baş ağrısıyla ilgili de bilgi veren İnan, ''Bu rahatsızlığın biyolojik temeli de var, sosyal ve ruhsal boyutu da. Stresli bir yaşamı olan kişinin migrene yatkınlığı da varsa rahatsızlığın boyutu artabilir'' şeklinde konuştu.