Soğuk rayların arasında geçen bir ömür
Yirmi yılın sonunda dünyanın çevresini iki defa dolaşacak kadar yürümüştür Mustafa Çavuş. Tam 85 bin kilometre.
Mehmet Kaman - Sabah gün ağarırken, soğuk demir raylarının arasında başlar mesai. Akşama kadar her gün git-gel 20 kilometredir alınan mesafe. Demiryolu, birçok bölgede 10-15 km'lik parçalarla bekçilere emanettir. Sorumlu olduğu bölgeyi her gün ağır adımlarla denetleyen demiryolu yol bekçisi, emanete gözü bakmak zorundadır.
Devlet Demir Yollarında (DDY) 1975 yılında işçi olarak görev başlayan Mustafa Doğan (57), o demiryolu bekçilerden. Tam yirmi yıl boyunca sorumlu olduğu bölgeyi denetlerken, dünyanın çevresini iki defa dolaşacak kadar 85 bin kilometre yürüdü. Aşık Veysel "Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece" derken, sanki demiryolu bekçilerinin mesleki tanımını yapmış.
Her sabah, meslekte ilk gün gibi heyecanla yolun başına geçer. Yürüdüğü kilometrenin her metresini, ilk metreymiş gibi dikkatlice adımlar. Sırtında azığı, bir elinde Almanlardan kalma karpit lambası, bir elinde alet çantası, rayları, traversleri tutturan binlerce düzeneği, titizlikle gözüyle kontrol eder, yolun sağına soluna dikkat kesilir. Heyelan mı oldu, yola taş mı düştü, vida mı gevşedi, somun mu attı- Küçük arızaları el aletlerini kullanarak o an giderir, büyük arızaları ve düzensizlikleri ilgililere bildirir.
Adana'da 1998'deki depremde evdedir. Mıntıkasında olmadığı halde koşarak "devletimizin emaneti" dediği Varda Demiryolu Köprüsü'ne bakmaya gider, sonra gelip evini barkını kontrol eder.
Gecesini gündüzüne katar, trafiğin emniyetle akması, yolcuların yükün vaktinde ulaşması için çalışır. Demiryolu bekçisi, 10 saat mesai yapıp 24 saat göreve hazır bekler. Yolda donmak, üşümek, terlemek değil öncelik yolun açık olması, işin tamamlanmasıdır. Ömrü yollarda geçer. Arkadaşları, yanından geçip giden metrelerce uzunluktaki trenler, binlerce yolcu ve tonlarca yüktür.
Yirmi yılın sonunda yol bekçisi Mustafa Doğan, Mustafa Çavuş olur. Arazinin yapısı ve doğa şartlarının çetinliği nedeniyle DDY için tehlikeli ve önemli bir bölge olan Pozantı- Belemedik, Belemedik-Hacıkırı, Hacıkırı-Bucak istasyonları arasında görev yapmaya devam eder Mustafa Çavuş. Belemedik-Hacıkırı istasyonları arasında uzunluğu 4 kilometreyi bulan, uzunlu kısalı tam 10 kilometre tünel geçişi vardır.
Yaban hayatı ile yerleşim yerleri birbiriyle iç içe geçer. Bu bölgede görev yapıp da romatizması olmayan kimse yoktur.
Şimdi demiryolları yeniden yapılanıyor. Artık Mustafa Çavuş'un unvanı hat bakım ve onarım memuru. Unvanın değişimi görevinin ağırlığını azaltmamış aksine yeni sorumluluklar yüklemiş. Ama işçiler ona "Çavuşum" diye seslenmeye devam ediyor. Değişen sadece unvanı değil gümbür gümbür gelen trenlerin yerini elektrikli hızlı trenler almış.
"Yol da değişti trenler de değişti" diyor Mustafa Çavuş. Yakınlarda bir kaza atlatmış, "Tünelin ağzında çalışıyorduk, yeni bir tren konmuş, haberimiz yoktu, elektrikliymiş. Sesini duyduğumuzda yirmi metre yanımızdaydı. Kendimizi yolun kenarına zor attık" diye anlatıyor.
Kullandıkları malzemeler de değişmiş. "Almanlardan bu tarafa karpit lambası kullanıyorduk. Şimdilerde led aydınlatmalar, kafa lambaları, akülü aydınlatmalar kullanıyoruz. Tehlike anında kestane fişeği, kırmızı-yeşil aydınlatmalı lambalar kullanırlarken, cep telefonu, çekmediği yerlerde de telsiz kullanılır olmuş. Artık işe motorlu vagonetlerle gidiyorlar. Mustafa Çavuş, "Çok şey değişti. Buharlıdan sonra ilk 24 bin beygirlik trenler çıktı. Sonra İngiliz orta kabinliler ardından da 22 bin beygirlik lokomotifler. Şimdi ise bu rampada 850 ton yük götüren dizel 33 binlikler var" diyor. En gözdesi de Hızlı Tren. Adını duyunca bile heyecanlanıyor.