?Teziç'in açıklamaları karikatürler kadar tahrik edici'

Haber Giriş : 11 Şubat 2006 07:39, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erdoğan Teziç'in, Danıştay'ın başörtülü bir öğretmenle ilgili verdiği kararı yorumlarken, ?Çocuk, kadınlığından utanarak türban takan öğretmenini görüp acaba annem ayıp mı yapıyor diye sormaya başlar.? şeklindeki sözlerine sendikalar tepki gösterdi.

Öğretmenler Sendikası Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi, Teziç'in başörtüsü konusundaki yaklaşımı ile Danimarka veya diğer Avrupa ülkelerinde karikatürlerle Peygamberimiz'e hakaret edenlerin tavrı arasında hiçbir fark olmadığını belirtti. Tanrıverdi şöyle konuştu: ?Danıştay, çok tartışılacak antidemokratik bir karar verdi. Artık sokaklarda nasıl giyineceğimiz dogmalar tarafından belirlenecek. Türkiye'de özgürlüklerin önündeki en büyük engel yargı bürokrasisidir. Teziç'in tavrı da bunun yansımasıdır. Yapılan açıklamalardan bu kişilerin vatanın bütün değerlerine yabancı olduğu anlaşılıyor. Danimarka basını nasıl Peygamberimiz'i çizgi ile karikatürize ettiyse, Teziç de Müslüman kadını, çocuğunu sözlü karikatürize etmiş. Bu da bir saldırıdır.? Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Teziç'in yaptığı yorumu anlamanın mümkün olmadığını belirterek, ?Biz de bu yorumları yapanların Türkiye'de var olmasından utanıyoruz. Danimarka'da karikatür çizerek Peygamber'e hakaret eden adamın kafası ile Teziç'in kafası arasında zerre kadar fark yok.? dedi.

Türk Eğitim Sendikası Genel Başkanı Şuayip Özcan ise Türkiye'de bayanların yüzde 70-80'inin başörtülü olduğuna dikkat çekerek, ?Teziç'in sarf ettiği cümlenin ne ilim adamlığı ile ne de eğitimcilik sıfatı ile bağdaşır yanı yok.? şeklinde konuştu. Teziç'in kadını aşağılayan bir davranış ortaya koyduğunu ifade eden Özcan, ?Bugün eğitim gören 16 milyon çocuğun en az 11-12 milyonunun annesi başörtülüdür. Başı açık öğretmenlerimizin çoğunun annelerinin de başı kapalıdır. Bazıları hem Müslüman hem Türk olduğunu iddia ederek değerlerimize saldırıyor. Bu mantık ile dışarıda Peygamberimiz'e hakaret eden karikatürü çizen kafa aynı.? diye konuştu.

Danıştay 2. Dairesi önceki gün verdiği bir kararla okula geliş gidişte başörtüsü takan Aytaç Kılınç isimli bir öğretmenin anaokuluna müdürlüğünü sakıncalı bulmuştu. Teziç, dün Hürriyet gazetesine verdiği demeçte şunları söylemişti: ?Bir yargıç kürsüde başı açık olup, pazara türbanlı gidemez. Bu benim inanç alanım, özgür alanım diyemez. Anayasa Mahkemesi başkanımızı pazarda türbanlı görmek devleti sarsar. Bir öğretmen de okulda başı açık, pazara çıkınca türbanlı olamaz. Çocuk, kadınlığından utanarak türban takan öğretmenini görüp, acaba annem ayıp mı yapıyor, diye sormaya başlar.?

Sivil toplum örgütleri, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in açıklamalarını bazı Avrupa ülkelerinde yayınlanan Hz. Muhammed karikatürleri kadar tahrik edici olarak değerlendirdi. Örgüt temsilcilerinin açıklama ile ilgili görüşleri şöyle:

Mazlum-Der Genel Başkanı Cevat Özkaya: ?Açıklamalar çok dramatik. Peygamber'le ilgili çizilen karikatürler kadar tahrik edici ve onur kırıcı. Üniversitelerde kitabı ders kitabı olarak okutulan bir hukuk adamının bu ifadeleri kullanmasını çok yadırgadım. İnsan hakları belgeleri, tam da böylesi bir totaliter anlayışı ortadan kaldırmak için oluşturulmuş belgelerdir. Bu anlayış, insan haklarına dayalı bir hukuk devleti anlayışı değil. Hitler Almanya'sı Mussolini İtalya'sı ve Stalin Rusya'sını hatırlatan bir devlet anlayışıdır, bir totaliter zihniyettir. Yargıda zihniyet değişikliğini gereğini MGK Genel Sekreteri de ifade ediyor. Böyle bir hukuk hocasının eğitiminden geçen insanlardan nasıl zihniyetlerini değiştirmesini bekleyebiliriz? Önce bu eğitimi verenlerin zihniyeti değişmesi gerekir. Bu kişi hem hukukçu hem de yükseköğretimin başındaki kişi ise durum daha trajiktir. Bu şu demektir: Başınızı örtemezsiniz. Özel hayatınız falan da yoktur. Özel hayatınız polisin verdiği kadardır. Polis sizi tanıdığını ifade edene kadar açılmak zorundasınız.?

Türk Hukuk Enstitüsü Başkanı Sedat Aksakallı: ?Bu açıklamaları değerlendirmek bile abesle iştigal. Böyle bir şeyi kabullenebilmek mümkün değil. Bu değerlendirmeyi bir hukuk profesörünün yapması hukuk adına en büyük kötülük. Hukukilikten uzak olduğu için hukuki bir değerlendirmeye tabi tutmak mümkün değil. O zaman Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın oruç da tutmaması lazım. Cumhurbaşkanımızın iftar yemeği vermemesi lazım. Hukukla ilgisi olmayan bir yol.?

Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Av. Hüseyin Biçen: ?Üzerinde hukuk elbisesi olsa da bu tür kararlar siyasidir. Siyasi yönü ağır basan kararlardır. Türban tartışması kamusal alandan sokağa taşınıyor. Yapay bir gerginlik. Yapay laiklik tartışması. Laikliği tartışacaklarsa, Anayasa'daki zorunlu din dersinden ve Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan başlamalıdırlar. Konu şeklî olarak tartışılmamalı. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin başbakanıdır. Türbanlı bir bayandan farklı mı düşünüyor? Şekle bağlı kalmamak lazım. Türbanla şekillendirilirse bu olay başı açık olan erkekler, başı kapalı olan bayanlar gibi düşünmüyor demektir. Bence laiklik konusundaki en geri tartışma başörtüsü tartışmasıdır.?

zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber