Profesör kocamdan 35 yıl dayak yedim
Bugünkü hikâye 58 yaşındaki bir kadının kendi kimliğini bulma
çabası. Bu, her dakikası sözlü ve fiziksel şiddetle geçen 35 yıllık bir
evliliğin öyküsü.
Bugünkü Pazartesi Sohbeti'nin konuğu fizik profesörü kocası tarafından tam 5 yıl
evden çıkmasına, perdeleri bile açmasına izin verilmeyen Nesrin Savaş... 35
yılın ardından eşinden boşanıyor. Kendisiyle, çocuklarıyla, hayatla
hesaplaşıyor. "Yaşadıklarım herkese ibret olsun" diyor ve ekliyor: "Gençlik,
bilmezlik, maddi gücün olmayışı, aptallık, ne derseniz deyin; Hikayemi okuyan
tek bir kişiyi şiddetten kurtarabilirsem büyük mutluluk olacak bana. O yüzden
avukatlara söylüyorum. Amacım para pul, nafaka falan değil. Amacım iyi yetişmiş,
iyi okumuş bir profesörün bile evinde nasıl şiddet uygulayabileceğini gözler
önüne sermek. Bu insanlar şiddetle büyüyor, güçleniyorlar. Üstelik onlara biz
izin veriyoruz."
SÖZLÜ ŞİDDET
Nesrin Savaş ticaretle uğraşan bir baba ile ev hanımı bir annenin 4 çocuğundan
biri. Lise 2. sınıftayken annesinin baskısıyla komşularının oğlu Ziya Kantarcı
ile evleniyor. Ziya Kantarcı gelecek vaat eden bir fizik öğrencisi. "Aşık
olmadım kocama. 'Sevdin mi' derseniz, ona bile vakit bulamadım. Apar topar
evlendik. Londra'ya gittik. Eşim aslında 1938 doğumlu ama doktora bursu için
yaşını 4 yaş küçülttü. Burs iyi hoş ama sadece okuyan için. O okuyor ben
çalışıyorum. Çocuk bakıyorum. Kısa bir süre sonra eşim bursunu da kaybetti.
İkiüç kat fazla çalışmaya başladım. Kızım doğmuştu. Aileyi ayakta tutma görevi
benimdi."
Ya şiddet? İlk ne zaman başladı?
(Derin bir iç çekiyor) "Evliliğimizin birinci haftasında sözlü şiddet başladı.
Ben tabii aptal kafa beni kıskanıyor da o yüzden diye düşünüyorum. Metroda
oturuyoruz, karşımdaki adam fazla bakıyor diye olay çıkarıyor, adama bulaşıyor,
bana bağırıyor. Fiziksel şiddet evliliğin 5'nci yılında objelerle vurmasıyla
başladı."
Peki ama bir kadın ilk dayak yediği zaman ne hisseder, terk etmeyi istemez mi?
(Gözyaşları dökülmeye başlıyor) "Bana o anda deseler ki soğan ekmek yiyecek
paran var, çocuğuna ve sana başını sokacak bir yer sağlayacağız, bir dakika bile
durmazdım. Çalışıyordum ama tek başına kalınca kolay mı?..." Nesrin-Ziya
Kantarcı çifti, Ziya Kantarcı'nın okulu bittikten sonra Ankara'ya dönmüşler.
Ziya Bey, önce Hacettepe, ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde öğretim
üyesi olarak çalışmış. Ardından Gazi Üniversitesi'ne geçmiş. Nesrin Savaş bakın
eşini nasıl anlatıyor: "Eşim iyi bir fizik profesörü oldu. Dalında çok iyidir.
Tanısanız, bu mu anlattığınız şiddet gösteren adam dersiniz. Öyle kibar öyle
nazik, öyle centilmen. Ama o sadece dış görünüş. Dış görünüş insanları
yanıltabiliyor."
NİYE İKİNCİ ÇOCUK
İnsan bu kadar şiddetin, memnun olmadığı evliliğin içindeyken niye ikinci kez
hamile kalır?
Nesrin Savaş "Hayatımın en büyük aptallığı tabii" diyor. "Şu anda biroğlum
olduğu için memnunum, o ayrı. Ama o zaman tek çocuk olmasın, kardeş lazım diye
düşünüyordum. Arkadaşlarım da öyle telkin ediyordu. Üstelik çevremdeki hiçbir
evlilik benimkinden iyi değildi. Hepsinin içinde şiddet vardı. Ben zannediyordum
ki bu kadar şiddet olağan." Önce ufak tefek itip kalkmalar ve tokatlarla
başlayan şiddet yıllar geçtikçe yerini oklava, çekiç gibi objelere bırakmış.
Nesrin Savaş "Büyük kızım evlenip Amsterdam'a yerleşti, küçük oğlumla baş başa
kaldım, sırf onun için sustum" diye anlatıyor. "Ama ne kadar yanlışmış." Nesrin
Savaş'ın oğlu ablasını yanına okumaya gidince Nesrin Savaş için farklı bir dönem
başlamış. Tam 5 yıl sürecek hapis dönemi.
EVE KAPATILDI
"Bir gün eve geldi. 'Sen bundan sonra dışarı çıkmayacaksın' dedi. Perdeleri
kapattı. Neymiş efendim karşıdaki apartmandaki adamla flört ediyormuşum. Zaten
daha önce üst komuşlarla da kavga etti, dayak yedi geri geldi. Önce şaka
zannettim. Ama ciddiydi. 5 yıl beni evde hapsetti. Arada bir haftalık izinlerim
oluyordu. Tabii onunla çıkmama izin vardı. Bütün gün yemek yapıp, kitap
okuyordum."
Ya şiddet?
"Kocam Hitler'di, ben ise bir Yahudi" diye başlıyor anlatmaya. "Yeri silerken
tekme yiyordum. Tek hatırladığım 'Aynı yere vurma' diye bağırışım. Ağlıyor
'Lütfen başka yere vur' diye bağırıyordum. Başımdan kanlar akıyordu, o ise
ellerine bulaşan kanı lavaboda yıkıyordu."
AVRUPA'YA KAÇTI
Nesrin Savaş dayak, tehdit ve işkence ile geçen günlerinden kızı ve damadı
sayesinde kurtulmuş. Kocasını kızının yanına bir süreliğine tatile gideceğine
ikna etmesi 6 ayını almış. En sonunda Amsterdam'a kaçmayı başarmış. Bir yıl
sonra döndüğünde ise bir boşanma dilekçesiyle karşılaşmış. Boşanma davası devam
ediyor. Nesrin Hanım "O kadar dayak yedim, hiç sağlık raporu almadım. Ben kocamı
terk etmedim çünkü hasta olduğuna inandım" diyor. "Kocanız kanser olursa ne
yaparsınız, doktora götürürsünüz, benimki beyninden rahatsızdı. Ben de bin bir
ricayla, kandırmacayla onu doktora götürdüm. İlaç verdiler, tanı koydular. Eve
gelince bütün ilaçları çöpe attı, 'İstersen sen iç' dedi bana. Gereksiz bir
vicdan muhasebesi yaptım. Çocuklarımın babası diye sesimi çıkarmadım. Ama kitap
okudukça anlıyorum ki yaptığım kesinlikle yanlışmış. Bugün hikayemin yazılmasını
işte bu yüzden istiyorum. " Çoğunuzun Nesrin Savaş için "İyi de niye o kadar yıl
katlandı?" diyeceğinizi biliyorum. Bu hikayeyle ilgili kuşkusuz çok yorum
yapılabilir. Ama bence önemli olan sebebi olsun ya da olmasın şiddetin bir özürü olmayacağı gerçeği. Bu hikayede sizce tek suçlu terk edip gidemeyen Nesrin Savaş mı? Bir düşünün.
sabah