Bir savcı krizi daha...
İzmir Bayındır Savcısı Gültekin Avcı, piyasaya yeni çıkan kitabıyla ilgili olarak yaptığı açıklamalarda Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'e ağır eleştiriler yöneltti
Şemdinli'de Umut Kitabevi'ne yönelik bombalı saldırı olayını soruşturan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı iddianamenin ve meslekten ihracının ardından başlayan tartışmanın bir benzeri İzmir'de uç verdi. İzmir Bayındır Savcısı Gültekin Avcı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ü "anarşiyi körüklemek"le suçladı.
1991'de başladığı mesleğini İzmir'in Bayındır ilçesinde
sürdüren Avcı, Bugün gazetesine, piyasaya yeni çıkan ve önsözünü Prof. Dr.
Mehmet Altan'ın kaleme aldığı "Karanlık İlişkiler" adlı kitabıyla ilgili
açıklamalar yaptı. Avcı'nın, bir bölümü ileride önüne gelmesi muhtemel
soruşturmalarda "ihsas-ı rey" anlamında yorumlanabilecek açıklamaları özetle
şöyle:
'Özel harbin içindeyiz'
Ortada cereyan eden karanlık - operasyonel istihbarat hamleleri ve gayrı nizami
harp oluşumlarının çürümüş illegal uzantıları söz konusudur. Ülkemiz bir özel
harbin içindedir.
Sarıkaya demokratik bir cumhuriyette yaşadığına inanarak perdeyi aralamıştı. Militarist görünüm bu savcıyı da safdışı etmiştir. Bu millet askerin melek olduğuna inandırılmaya çalışılmaktadır.
Genelkurmay seri şekilde Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalıdır. Şemdinli soruşturması savcısı milletimizin gözü önünde işinden atılmıştır. Komuta kademesinin doğuştan masum olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir.
Özkök'ün "Büyükanıt'tı, şimdi daha büyük anıt oldu" sözleri
demokratik hukuk devletinde adli mekanizmaya meydan okumak ve hukuk devletini
hiçe saymak demektir. Bu sözler yaptırıma çarptırılmadığı içindir ki, asker
kişilerin isimleri hiçbir raporda yer almaz.
Genelkurmay'ın açıklaması ve Sarıkaya'yı aşağılayıcı beyanatı bir nevi
muhtıradır. Tamamen totaliter bir hezeyan olan bu meydan okumalara maalesef Türk
demokrasisi gereken cevabı verememiştir. İspanya kadar olamadık.
Savcımız hiçbir kusuru bulunmazken idam sehpasına çıkartıldı,
halbuki hatırlarsınız, fişleme skandalı kamuoyuna aksettiğinde Genelkurmay
Başkanı "kabahat varsa benimdir" dedi ve olay bitti. Ne Genelkurmay Başkanı
Savaş Tanrısı Mars, ne Kara Kuvvetleri Komutanı Güneş Tanrısı Ammon'dur.
Adalet Bakanlığı inceliyor
Başbakan'ın istemediği bir kişinin Genelkurmay Başkanı olmasının önüne geçilmelidir.
Karanlık ilişkileri ve örgütleri aydınlatmak savaşımızda önce Allah'ın, sonra vatanperver, dürüst, namuslu insanların beni desteklemesini ve yol açmasını dilerim.
Adalet Bakanlığı'nın Avcı'nın kitabını incelemeye aldığı
öğrenildi.
Askere ağır eleştiri
Askeri yargı kaldırılmalı, askerler de Türk milletinin
bağrından çıkan savcılara kendilerini teslim etmelidir.
Özkök'ün Danıştay saldırısından sonraki sözleri kanun dışı olmasını bırakın,
toplumu yeni provokasyonlara hazırlar gibi, anarşiyi körüklemek gibi demokrasi
dışı eylemlere sürükleyici, teşvik ve takdir edici mahiyet taşımaktadır.
Görüntü oldukça nettir. Ordunun devlet içindeki zırhlı ve imtiyazlı yeri, bu kurumun asayiş ve terör olaylarında kullandığı metotları giz perdesi arkasında bırakmaktadır. Tabii ki bu zeminde kimi gayri meşru ve kanun dışı adımların sorgulanmasının önünde aşılmaz mânialar bulunmaktadır.
Asker sendromu ise ne yazık ki demokrasinin kanser olduğunun
göstergesidir.
Başıma gelebileceklere karşı ekstra bir önlemim yok. Özgürlük ve demokratik
toplum mücadelesinde aldığımız kılıç yaraları ölümden sonraki rütbelerimiz
olacaktır.
DİNİ BROŞÜRE TAKİPSİZLİK VERDİ
Avcı'nın Muğla - Ortaca'da görev yaparken, bir din öğretmeninin öğrencilerine dağıttığı broşürlerle ilgili takipsizlik kararı verdiği belirlendi. Avcı, "ahiret havayollarından duyuru" adlı broşürün de yer aldığı broşürlerle ilgili kararında, bu bilgilerin Kuran'da ve hadislerde olduğunu belirtti.
milliyet