Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri mahkemede beraat etmesine rağmen, üniformayla camiiye giden astsubayın ordudan atılmasını uygun buldu.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri mahkemede beraat etmesine rağmen,
üniformayla camiiye giden astsubayın ordudan atılmasını uygun buldu.
Ardahan Jandarma Karakolu Yardımcısı astsubay hakkında, Çukurca Merkez Camii'nde
üniformalı giderek, ibadet ettiği gerekçesiyle Jandarma Asayiş Komutanlığı Askeri
Mahkemesi`nde dava açıldı. Ancak astsubayın dava sonuçlanmadan, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nden ilişiği kesildi. Bu arada astsubay, suçun ceza hukukunda düzenlenmediği
gerekçesiyle beraat etti.
Astsubay, bunun üzerine, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`ne (AYİM) başvurdu. AYİM,
Astsubayın ordudan atılmasını onaylayarak, davayı reddetti.
AYİM, sözkonusu kararında, ibadetin kimi çevrelerce, Türk Silahlı Kuvvetleri`ni
araç edinip siyasi propaganda vesilesi yapılmasının önlenmesi amacıyla, bu kararın
verildiğine işaret edildi.
Kararda, TSK İç Hizmet Yasası`na göre, Türk Silahlı Kuvvetleri`nin her türlü
siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstünde olduğunu belirtildi. Kararda,
İç Hizmet Yönetmeliği ve TSK İç Hizmet Yasası`nın Silahlı Kuvvetler mensuplarının
siyasi parti veya derneklere girmelerinin, bunların siyasi faaliyetleri ile
münasebette bulunmaları ya da her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları
ve bu maksatla nutuk veya beyanat vermelerinin yasaklandığına da işaret edildi.
Mensuplarının yasal siyasi faaliyetlere dahi karışmasını men eden ve bunu ceza
yaptırımı ile müeyyideye bağlayan TSK`nın, aynı kişilerin hukuk düzenince dahi
uygun görülmeyen yasa dışı siyasi ve ideolojik faaliyetlerini hoş görmesinin
düşünülemeyeceği belirtilen kararda, şöyle denildi: ``Bir ideolojik fikrin salt
Ceza Kanunu'nda suç olarak gösterilmediği gerekçeleriyle, kamu görevlisinin
kamu hizmetinin ifasında bunu serbestçe yayabileceği, bu düşüncesi doğrultusunda
faaliyetlerde bulunabileceği gibi sakat ve çarpık bir sonuca ulaşmak mümkündür.
Nitekim, İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği ile, TSK mensuplarının ordu içinde siyasi
faaliyette bulunmaları, bu yönde ima ve davranışları dahi yasaklanmış olduğundan,
ceza kanunlarında bir suç olarak gösterilmese dahi, yıkıcı, bölücü, irticai
ve ideolojik görüşlerin Silahlı Kuvvetler bünyesi açısından `yasa dışı` olduğunda
kuşku yoktur. Burada asıl olan, salt bu tür ideolojik fikir ve düşüncelere sahip
olmak, bu tür faaliyetlerde bulunmak veya karışmak unsurlarının gerçekleşmesidir.``
Kararda, bu nedenle, idarenin, tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı,
bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimseyen ya da bu gibi faaliyetlerde
bulunduğu veya karıştığı anlaşılan kişiyi bünyesi dışına çıkarmasının; üstlendiği
milli savunma kamu hizmetinin en iyi şekilde yerine getirilebilmesi bakımından
gerekli ve zorunlu bulunduğuna dikkat çekildi.
Kararda, şöyle denildi: ``Anayasal bir güvence altına alınan din ve vicdan hürriyetine,
Anayasa`ya aykırı olarak herhangi bir kısıtlama getirilemeyeceği açıktır. Ancak
ibadetin kimi çevrelerce Türk Silahlı Kuvvetleri`ni araç edinip siyasi propaganda
vesilesi yapılmasının önlenmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri`nin bir parçası
olan Jandarma teşkilatının özellikli görevi de dikkate alınarak verilen birlik
dışındaki mescit ya da camilere, rütbeli personelin resmi elbise ile gitmemeleri,
sivil elbise ile gitmeleri yolundaki emrin, ceza hukuku açısından suç oluşturmasa
da Silahlı Kuvvetler`in konumu da göz önüne alınarak, idare hukuku açısından,
ayırma işleminin oluşturulmasına gerekçe teşkil edecek nitelik ve nicelikte
olduğu, davacının artık bu hizmet için elverişli bir kişi olma vasfını yitirdiği,
tesis edilen idari işlemin tüm unsurları açısından hukuka uygun olduğu vicdani
kanaatine varılmıştır.``
netgazete