Öcalan taslakta 'özerklik' demedi
Öcalan'ın hazırladığı müzakere taslağında "özerklik" başlığı var iddiası hükümet ile HDP arasında yeni tartışma konusu oldu. Al Jazeera'nin edindiği bilgilere göre, taslakta 'özerklik' yok ama 'yerel yönetimlerin güçlendirilmesi' başlığı var. Tartışmaya neden olan ise tarafların bu başlıktan ne anladığı.
Hükümet ile HDP arasındaki son tartışma başlığı, özerklik. Tartışmayı başlatan, HDP heyetinin 8 Aralık Pazartesi günü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile yaptığı görüşme oldu. Çıkışta heyet adına açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder, görüşmede genel yaklaşımlarını, sürecin takvimini karşılıklı olarak değerlendirdiklerini, henüz tartışma ve özet aşamasında olmadıklarını söyledi.
Ancak iç güvenlik paketi tartışması nedeniyle taraflar arasında ipler gerilince, Önder bu görüşmeden iki gün sonra, 10 Aralık'ta bir kez daha gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Anadolu Ajansı
tarafından geçilen haberde bu defa Önder'in, Öcalan'ın taslağını demokrasi manifestosu olarak nitelediği belirtildi ve taslakta "Anayasal, yasal değişiklikler hepsi var. Herkes için de özerklik var. Demokratikleşme başlığı altında bunu sizinle paylaşacağız" ifadesini kullandı.Bu sözler hükümetin tepkisini de beraberinde getirdi. Hem HDP heyetinin görüştüğü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan hem de Başbakan Davutoğlu özerklik meselesinin gündemde olmadığını söyledi.
Özerklik değil yerel yönetimlerin güçlendirilmesi
Al Jazeera'nin edindiği bilgilere göre Abdullah Öcalan tarafından hazırlanan taslakta, "demokratik özerklik" ifadesi yer almıyor. Ancak Öcalan'ın yerel yönetimlerin güçlendirilmesini vurguladığı belirtiliyor.
Tarafları karşı karşıya getiren de, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden ne anladıkları. HDP'nin uzun zamandır üzerinde çalıştığı demokratik özerklik, Türkiye'de 25 ayrı bölgede Dışişleri ve Maliye hariç tüm yetkilerin yerel yönetimlere devredilmesini öngörüyor. Bunun içinde savunma güçlerinin kurulması da var, eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi de. HDP burada amacı halkın yönetimde daha çok söz sahibi olması olarak tanımlıyor.
Özerklikle ilgili tartışma sürerken 11 Aralık Perşembe günü Meclis Genel Kurulu'nda konuşan Sırrı Süreyya Önder, özerklikle kastedilenin yerel yönetimlerin güçlendirilmesi olduğunu söyledi.
"Bugün artık yerel yönetimin güçlendirilmesinin adı özerkliktir. Yerel yönetimin kendisi adına karar vermesinin adı özerkliktir. Biz buna bir de demokratik olma eklemişiz. Orada yaşayan tüm halkların sosyal, kültürel tüm yönelimlerine dair kendi bütçelerinde istediklerini yapmalarına ne mani?"
Konuya ilişkin daha ayrıntılı açıklama ise HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'tan geldi.
11 Aralık'ta Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen Kürt Konferansı'nda konuşan HDP Eşbaşkanı, tek başkentten yani tek merkezden yönetilmek yerine bölgesel yönetimlerin kendi sorunlarıyla ilgili söz sahibi olduğu bir düzeni kastettiklerini anlattı.
"Her kimliğin, anlayışın, inancın kendini yerelde yönetebildiği, yerelde yetki sahibi olduğu, 'yerel parlamento, belediye meclisi, il genel meclisi, eyalet meclisi' ne derseniz deyin; orada temsiliyetini bulduğu, kendi dilini, eğitimini, kültürünü, geçmişini, geleceğini garanti altına alabileceği; karar mekanizmalarına temsilcileri aracılığıyla katılabileceği yönetim mekanizmalarına ihtiyaç var."
Demirtaş bu tanıma bir de daha önce de tartışma konusu olan savunma kavramını ekledi.
"En nihayetinde yerelde demokratik düzeni, oradaki kazanımları koruyabilecek savunma birimlerinin oluşması lazım. Ulusal savunmanın da ortak bir çerçevede, merkezi hükümete bağlı şekilde kurgulanması lazım."
Hükümet adına özerklik demiyor
Hükümetteki AK Parti'nin yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden anladığının ne olduğu ise en ayrıntılı olarak partinin 30 Mart yerel seçimleri için yayınlanan seçim beyannamesinde yer alıyor. AK Parti seçim beyannamesinde de yerel yönetimlerin güçlendirilmesini "özerklik" olarak tanımlamıyor.
Ancak beyannamede yerel yönetimlere ilişkin önemli değişikliklerin ipuçları veriliyor. Kamu yönetiminde yeniden yapılanmanın yerel yönetimlerde de bir dönüşüm ve değişimi gerekli kıldığı vurgulanırken, merkezi ve yerel yönetim arasındaki kaynak dağılımı değişmesi gereken önemli başlık olarak öne çıkıyor. Beyannamede mikro karar vericinin yerel yönetim olmasının hedeflendiği belirtiliyor, ancak başka ayrıntı verilmiyor.
"Kamu hizmetlerinin sunumunda yerel yönetimlere daha çok görev ve sorumluluk verilmesi, merkezi ve yerel yönetim arasındaki yetki ve kaynak dağılımının geleneksel yapısının değiştirilmesi de gereklidir. Milli iradenin üzerindeki her türlü baskıyı ve vesayeti kaldıran bir parti olarak; yerel yönetimlerin güçlenmesini, hedefimiz olan katılımcı demokrasinin güçlenmesinin bir unsuru olarak görüyoruz. Merkezi hükümet makro düzeyde yol gösterici, düzenleyici, denetleyici, rehberlik edici, dengeleri sağlayıcı, standartları belirleyici olacak, ancak mikro karar verici ve uygulayıcı mahalli yönetimler olacaktır."
Kaynak: Al Jazeera