Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın ilk sınavı
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ilk sınavını yönetimi görevlendirmelerinde verecek
Öncelikle sayın bakana görevinde başarılar diliyoruz. Eğitim bir ülke için ne kadar önemli ise bizim için de o kadar önemlidir ve yön verenlerin başarılı olmasını isteriz. Fakat bugüne kadar başbakanlar hatta Cumhurbaşkanları tarafından da itiraf edilmektedir ki eğitim alanında başarı yakalanamamaktadır. Kaynak artırımı, fiziki donanım, derslik, ücretsiz kitap.... gibi bir çok yatırım söz konusu olsa da eğitimde başarı yakalanamamaktadır.
Ne yazık ki eğitimde gelen daima gideni aratmıştır. Bunun da son bulmasını temenni ederiz.
Eğitimde başarı başlangıçta eğitime yöne verenlerin ehil olmasından geçer. Bunun için de eldeki kaynağı en iyi şekilde kullanmak gerekir. Fakat son yıllarda hep birilerine yönelik kayırmacılık, kariyer ve liyakati bertaraf eden sözlü sınav gibi uygulamalarla karşılaştık.
İşte bu ortamda Bakanlığı teslim alan Sayın İsmet Yılmaz'ın önüne mahkeme kararı geldi ve Yönetici Görevlendirmenin bazı maddeleri durduruldu.
Tam da görevlendirmelerle ilgili iş ve işlemlerin yapıldığı sözlü sınavların tamamlandığı bir dönemde gelen bu karar bakanlığı sıkıntıya sokar. Geçmişteki gibi kaos ortamı yaratılmak istenirse tabii ki MEB için biçilmiş kaftan olur. Yok sorun çözeceğiz, kaosa izin vermeyeceğiz deniliyorsa mutlaka acil tedbir alınmalı.
Durdurulan maddeyi ve süreci konuşacak olursak;
Özellikle mevcut okul müdürlerinden süresi dolanların aynı kurumda 4 yıl daha görev yapabilmeleri için verilen 8 puanlık ilave idi. Bu maddeyi; özellikle eğitim gibi yapılan işlerin sonucunun yıllar sonra görüldüğü bir sistemde 4 yıl gibi kısa soluklu görevlendirmeleri minimize edebilmesi açısından olumlu bulmuştuk. Fakat süre uzatımının bile sözlü sınava bağlanması asıl niyeti ortaya koyar nitelikte olduğundan bu puan da anlamsız kalmaktadır. Bu maddeyi mahkeme durdurmuştur. Durdurma gerekçesine bakıldığında bu maddenin esastan görüşmede ya da İDDK'ya yapılan itirazda farklı sonuçlanabileceğini düşünüyorum.
Sürecin işlemesi için acil tedbir şart...
Şu anda müdür görevlendirmeleri için süreç işliyor. Sözlü sınavlar yapıldı
ve tercihler alınacak. Bu aşamada bu maddenin durdurulmasına tedbir: asla ve
asla bir genelge ile ben bu 8 puanı vermeyeceğim diyerek olmamalı. Bu üç nedenle
hata olur.
- Puan vermemeyi yönetmelikle düzenlemelisiniz. Daha önce de süre uzatımında
6 ay mevzusu olduğunda genelge ile çözüm arandı fakat bir çok yargı kararı buna
izin vermedi.
- Genelge gibi bir yol seçilirse mahkeme kararına yapılacak itiraz sonucu MEB
lehine çıkarsa hak kaybına uğrayanlar mağdur olacaklar ve yeni bir kaos oluşacaktır..
- Müdürlük 4 yıl ile sınırlandırılmış olur.
Çözüm nedir?
Çözüm tek kelime ile acil yönetmelik değişikliği yapıp mevzuat alt yapısını oluşturmaktır.
Bunun için en mantıklı yol daha önce denenmiş ve yargı tarafından iptal edilmemiş olanı geliştirmektir. Görev süresi uzatımında 2014, 2015 yıllarında paydaşların puan vermesi yöntemi uygulanmıştır. Burada en büyük sorun okul içi paydaşlardan çok yüksek puanlar aldıkları halde okul dışı (ilçe Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürleri) paydaşlarına takılanlar ve değerlendirme kriterlerinin hiçbir bilgi ve belgeye dayanmamış olmasıdır.
Bu noktada MEB okul içi paydaşları devreye sokmalıdır. Bir okulda çalışan müdürü en iyi tanıyan o okulun paydaşlarıdır. (Öğretmen, diğer personel, veli, öğrenci) Koyun okula sandığı veli temsilcisi ve öğrenci temsilcisi de oy kullansın ve ilgili müdür ile 4 yıl daha çalışmak isteniyor mu/ İstenmiyor mu? belirlensin. Belki cüzi bir katkı ilçe yöneticilerine sunulabilir.
Tabii ki bu bir öneridir ve farklı bir yöntem de uygulanabilir fakat önemli olan vicdanları rahatlatacak, birilerine değil sisteme hizmet edecek, en iyisini seçecek bir yapıyı kurmaktır.
Sayın bakanın birinci sınavı bu noktadadır.
Uzatma ile ilgili alınacak bu tedbirden sonra boş kadrolara görevlendirmeye bakılmalıdır. Bunun için de sorunlar vardır. Kariyer, liyakat, öğrenim durumu, ödül, kıdem... gibi puanlar sözlü ile bertaraf edilmektedir.
Örneğin bugün illerde en yüksek Ek-1 puanına sahip olan müdürler/müdür adayları 30 puan civarında puana sahiptirler. Yani kişinin yıllar süren emeğinin karşılığı (öğrenim durumu, ödül, kıdem...) maksimum 30 puandır. Görevlendirme yapılırken bunun yarısı yani 15 puan alınacaktır.
İki dudak arasına bakan ve anlık süreci ölçen Sözlü sınavın puanı ise 100'dür ve bunun da yarısı alınacaktır.
Yani kariyer, liyakat 15 puan, Sözlü Sınav 25 puan....
Sözlü puan ile isteneni müdür yapmak ya da sistem dışında bırakmak mümkün. Bunun örneklerini defalarca gördük.
Sayın bakanın ikinci sınavı: kariyer ve liyakati mi esas alacak yoksa kayırmacılığı mı göreceğiz:.
Bugünlerde yapılan sözlü sınavları incelediğimde örneğin İstanbul'da Ek-1 değerlendirmesine göre en üst sıralarda olanların çok azı yüksek puan almıştır. Fakat 540. Sıralarda olan ve bir sendikanın ilçe yöneticisi olan kişi 100 tam puan alabilmiştir. İşte bu durum hakkıyla 100 puan bile alsa izah edilemez. Çünkü sistem çok yozlaştırılmıştır. Sayın bakanın sözlü komisyonların etkinliğini azaltması bir yana sözlü sınav gibi insanların hatta ülkenin geleceğini tayinle görevlendirilen kişilerin adalet duyguları, hak, hukuk anlayışları sorgulanmalıdır. Kul hakkından kaçınılmalıdır.
İşte bu noktada da sayın bakanı büyük bir sınav beklemektedir.
Danıştay müdür yardımcılığı için de durdurma kararı vermiştir. Karar da 4 yılını
dolduran mevcut müdür yardımcılarının müdür inhası ile görevlendirilmesi durduruldu.
Bu durumda müdür inhası tarihe karıştı. Böylece 4 yıldan fazla aynı kurumda
yöneticilik hayal gibi. MEB in elinde üç alternatif var. Tekrar söyleyelim bu
konuda da yönetmelik değişikliği şart.
- Sınav kazananları sınav puanına göre görevlendirmek. Bu durumda müdür inhasina
güvenip sınava girmeyenler mağdur olur.
- Sınav açıp müdür inhasina güvenip sınava girmeyenlerin de mağduriyetini giderip
sınav puanına göre görevlendirmek.
- Sınav puanının yanına ek-1 puanı da ekleyip süreci tamamlamak.
Tekrar söylüyoruz ki Danıştay'ın bu kararı bozulabilir fakat zaman alır ve beklemek kaosa yol açar. Acil mantıklı, hukuki ve kariyer, liyakat, eşitlik esaslı düzenleme şart.
Son söz olarak;
Sayın bakan ilk cümleleriniz "biz milli eğitimi öğretmen ordusu ile
yöneteceğiz olmuştur." Bu cümlelere biz yabancı değiliz. Önceki bakanlar
da yaklaşık aynı sözleri söylemişlerdir. Müsteşar sayın Yusuf Tekin de ilk göreve
başladığında "Milli Eğitim Bakanlığını öğretmenlerle, eğitim ordusu ile
birlikte yöneteceğiz." olmuştur. Fakat gelinen nokta ortada...
Sayın Bakan ilk karşılaştığınız bu sorun MEB de kangren sorundur. MEB da hukuk yok hükmündedir. Yargı kararlarını kıvırmakta MEB in eline kimse su dökemez.
Ya köklü çözümler bulacaksınız ya da aynı yolda devam edecek ve eğitimde bir arpa boyu yol alamayacağız.
Maksut Balmuk