Stratejik yönetim, dünyayı anlamak ve arzu edilen istek ve beklentiler doğrultusunda değiştirmeyi içerir
Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Mevlâna
Diyor şair kimliğiyle Mevlâna, geleceğe bir şair hissiyatı ile uzanmayı başarabilmiş. Artık geçmişi ya da bugünü değil adeta yarını yaşamaktayız. Gecenin karanlığını süsleyen, geçmişten günümüze göz kırpan, belki de artık yaşamayan yıldızlar, kimilerine yol göstermeye devam ediyor hala. Oysaki hayat hiçte romantik değil. Dünyadaki küreselleşme süreci, yanında acımasız bir rekabet anlayışını da getiriyor. Rekabet, adeta küreselleşme kavramının ikiz kardeşi. Belki de günümüz dünyasını anlatan tek anahtar kelime "rekabet" Dinler arası, ideolojiler arası, kültürler ve toplumlar arası, sermeye grupları ve de devletler arası yaşanan bir süreç, "rekabet sarmalında bir küreselleşme" yaşadıklarımız.
Her şey ve herkes yarına kalma telaşında. Strateji ve planlama kavramlarının anlam bulması ve dolayısıyla kullanılması çok eskilere dayanmaktadır. Fakat "stratejik yönetim" kavramının bu günkü anlamına ilişkin anlamlandırmalar, beyaz yakalıların mavi yakalıları nicel olarak eşitlendiği yıllara rastlar. 1958 yılı stratejik yönetim kavramı için önemli bir yıldır. Pierson Raporu ile Gordon-Howel Raporlarının yayınlanması o döneme kadar Amerikan üniversitelerinde verilen işletme eğitimine köklü eleştiriler getirerek süreçlerin radikal değişimine neden olmuştur. Yürürlükte olan işletme eğitiminin öğrencilere, alana ilişkin bir vizyon kazandırmadığı, örgütü bir bütün olarak görebilme gücünü kazandırmadığı vb. eleştiriler bu raporların ana temalarını oluşturur. Bu gelişmelere bağlı olarak stratejik yönetim kavramı başka faktörlerinde etkisiyle anlam kazanmıştır. Kavramın anlam ve önem kazanması aslında ekonomik gelişmelere paraleldir. Nede olsa Aristo belirlemeyi yapmış, son tahlilde ihtiyaçlar keşiflerin anasıdır.
1960'lı yıllarda planlama kavramı üzerine çeşitli terennümlerde bulunurken politikacılarımız, "plân değil pilav istediklerini" ifade etmişlerdir. Oysaki pilav için iyi bir plânın gerekli olduğunu idrak edememişlerdir. Şimdi biz ayran aşına talim ederken, Güney Kore gibi kimi ülkeler pirinç pilavına talim etmektedirler.
Stratejik yönetim dünyayı sadece anlamak değil, arzu edilen (vizyon) istek ve beklentiler doğrultusunda değiştirmeyi de içermektedir. Değişimin araçlarını sağlarken, bu değişimin gücünü de örgüte (biz buna devlette diyebiliriz) kazandırmayı hedefler. Stratejik yönetim stratejik planlamayı da içeren genel bir yaklaşımı ifade eder. Başlangıç olarak, örgütün içinde bulunduğu dünyayı ve ilişkide bulunduğu ya da bulunacağı çevreyi değerlendirmeyi esas alan Politik, Ekonomik, Sosyal ve Teknolojik analizin (PEST Analizi) yapılması önemlidir. Hemen arkasından örgütün (kamu ya da özel sektöre ait işletmenin, kuruluşun) kuvvetli, zayıf yönlerini, fırsatlarını ve tehditlerini analiz etmeye yarayan SWOT (Strengths: Kurumun kuvvetli yönlerini, Weaknesses: Kurumun zayıf yönlerini, Oportunities: Dış çevreden kaynaklanan fırsatları, Threats: Dış çevreden kaynaklanan tehditleri ifade eder) analizi yapılmalı. Örgütün, kurumun içinde bulunduğu dünyayı ve çevresel koşulları anlayıp yorumlayabilmesi, kendini boy aynasında görüp ikili bir değerlendirme yapabilmesi ve elde ettiği veriler üzerinden geleceğe yönelik politika ve stratejiler geliştirebilmesinin önünü açacaktır. Örgüt, gelecekte kendini ve paydaşlarını var edebilme şansını daha fazla elde edecektir. Bu da ortaya koyduğu "stratejik vizyonunun" gücü ve gerçekliği ile kanıtlayacaktır.
Burada vizyon geliştirme, politika ve strateji belirleme gibi kavramlar önem kazanmaktadır. Kamu ve "kamusal alan" yeniden tanımlanırken yeni kavram ve anlamlandırmalara ilişkin araçların üretilmesi de önem kazanmaktadır. Tabiki bu da ülke insanlarının dünyayı okuma, anlama ve dolayısıyla soyut düşünebilme gücü ile ilişkili "bir şeydir".
Ahmet SUAT
21.04.2004