Başbakan'dan tarihi rest: Toplumsal mutabakat, vekaleti veren milletle mutabakattır
Başbakan'dan tarihi rest: Bu, nasıl demokrasi. Kimse baskı gayretine girmesin. Girerse meclisten alacağı cevap görülecektir
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklaması sonrasında büyük tartışmalara neden olan YÖK tasarısını savunurken sert bir çıkış yaparak, "Sistem içindeki organların kurallara uymadıkları takdirde meşru zeminin dışına çıkmış olacaklarını" söyledi.
Erdoğan AKP Grup toplantısındaki konuşmasında, yüksek öğretim konusunun 20 yıldır ülke gündeminde bulunduğunu, hükümetinin de 17 aydır bu sorunun mutabakat zemininde çözülmesi için samimi bir gayret gösterdiğini anlattı. Konuşmasında "Millete" seslenmek istediğini belirten ve zaman zaman "Sevgili Milletim" ifadesini kullanan Erdoğan, düzenlemenin 3 Kasım öncesi vaatleri arasında yeraldığını ve hükümet programında da bulunduğunu söyledi. Hükümetlerin sorun çözmek için görev alan organlar olduğunun altını çizen Erdoğan, "Toplumsal mutabakat salt kurumlar, kuruluşlar arası bir mutabakat değildir. Toplumsal mutabakat, vekaleti veren milletle mutabakattır" dedi. Erdoğan'ın bu sözleri milletvekillerince uzun süre ayakta alkışlandı. Yükseköğretim sisteminin de TBMM'nin düzenleyebileceği ve bu düzenlemeleri yapabileceği bir alan olduğunu ve bu alanda kendi iradesini ratlıkla kullanabilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:''Ve bu iradeye de kimse baskı yapmanın gayreti içine lütfen girmesin. Ve girerse zaten Meclis'ten alacağı cevap görülecektir. Bundan niye endişe ediliyor. Eğer yasamanın vereceği karara (biz razı oluruz) diyorsa millet olarak TBMM'nin vereceği karar, bu noktada, nihai uyulması gereken kararsa ve egemenlik hakkının kullanıldığı çatı burasıysa o zaman herkes buna saygı duymak zorundadır.
Yükseköğretime ilişkin yasa tasarısı, diğer bütün yasa tasarıları gibi aynı demokratik ve hukuki süreçler izlenerek Meclis kararıyla şekillenecek bir tasarıdır. Türkiye'de demokratik sistem nasıl işlemesi gerekiyorsa öyle işleyecek.
Parlamenter sistem bütün kurum ve kurallarıyla yürüyecek. Yükseköğretime ilişkin kanun tasarısı da anayasal düzen ve parlamenter süreçler içinde neticelendirilecek. TBMM, demokratik bir yasama meclisidir. Milli irade, bu yüce Meclis'in çatısı altında tecessüm etmektedir. TBMM iradesi, milletin iradesidir.''
Erdoğan, sergiledikleri yapıcı tavrın karşılığını görmediklerini belirtirken, "Sevgili milletim, bir Başbakan 4 kez aldatılır mı sizlere soruyorum" dedi.
Üniversitelerarası Kurul Başkan ve yöneticilerinin önce 15 Aralık'ta kadar hazırlık yapıp kendilerine iletecekleri sözü verdiklerini, ardından yönetimin değişmesi nedeniyle bunu ertelediklerini anlatan Erdoğan, öğretim üyelerini dünkü Meclis ziyaretini de eleştirerek, "Dün bu Meclis'in çatısı altına gelerek muhalefet kürsüsünden siyaset yapmaya çalışanlar da 2004'e yeni YÖK yasasıyla girelim demişlerdir Ama şimdi hepsi çark ediyor. Bunları anlamak mümkün değil" diye konuştu.
Erdoğan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Teziç'in hazırladığı taslakta "Bu kanunu Bakanlar Kurulu ile YÖK birlikte yürütür" ifadesinin yer aldığını belirterek, şöyle dedi: "Bu nasıl demokrasi? Ne zamandan beri YÖK bu ülkede yürütme kurulu sıfatını almıştır? Bundan önceki dönemlerde bu tür kurumlar ülkeyi yönetmiş olabilir. Ama biz milli egemenliğin millete ait olduğu bilinciyle bu çatı altında egemenliği milletin verdiği yetkiyle kullanacağız. YÖK bizinm yapıcı tavrımıza uygun davranmadı. Hep destek kıtaları aradı, dün de bunun bir görüntüsüydü." Başbakan Erdoğan, Üniversitelerarası Kurul Başkanının kendisini İzmir İktisat Kongresi'ndeyken aradığını, "2 arkadaşımız aldatıldı" şikayetini ilettiğini, bunun üzerine kendisinin de, "Bunlara akil baliğ olmamış mı? Koskoca profesörler nasıl aldatılıyor" karşılığını verdiğini anlattı. Kurul Başkanı'nın talebi üzerine akşam görüşmek üzere randevulaştıklarını kaydeden Erdoğan, "Beni yaralayan asıl olay budur. Akşam kendisiyle randevulaştığımız halde bir basın açıklaması yapmış. Başbakan'la akşam görüşecek olan beyefendi çirkin bir basın açıklaması yaparak hazırlıklarımızın siyasi olduğunu söylüyor" diye konuştu.
Erdoğan, yükseköğretim sisteminin TBMM'nin düzenleyebileceği alanlardan biri olduğunu, bu alanı Meclis iradesinin dışında tutma gayretlerini demokratik tasavvur çerçevesinde anlamlandırmanın mümkün olmadığını söyledi.
Tasarının diğer tüm tasarılar gibi Meclis kararıyla şekilleneceğini belirten Erdoğan şöyle konuştu: "TBMM, demokratik bir yasama meclisidir. Milli irade, bu yüce Meclis'in çatısı altında tecessüm etmektedir. TBMM'nin iradesi milletin iradesidir. Demokrasinin, demokratik meşruiyetin birbirini tamamlayan iki unsuru mevcuttur. Binlardan biri şekil, diğeri muhteva unsurudur. Şekil unsuru, demokratik rejim içinde yer alan bütün aktörlerin uymak zorunda oldukları hukuki-teknik süreçleri ifade eder. Sistem içindeki organlar, kurumlar ve toplumsal aktörler, bu hukuki-teknik prosedürlere riayet etmezlerse meşru zeminin dışına çıkmış olurlar. Muhteva unsuru ise toplumsal iradenin, millet iradesinin, demokratik rejimin asli ve belirleyici ögesi olmasına işaret eder. Parlamento ve hükümet millet iradesine göre şekillenir ve milletin taleplerine göre hareket eder." AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretimin sisteminin de TBMM'nin düzenleyebileceği ve bu düzenlemeleri yapabileceği bir alan olduğunu belirtti. Erdoğan, Meclis'in kendi iradesini ratlıkla kullanabilmesi gerektiğini ifade ederek, ''Bu iradeye de kimse baskı yapmanın gayreti içine lütfen girmesin. Ve girerse,zaten Meclis'ten alacağı cevap görülecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra Türkiye'nin istikrar ortamını yakaladığını ve bu istikrar ortamının günden güne pekiştiğini belirterek, ''Hükümetimiz Türkiye'nin yapısal ve konjonktürel problemlerini çözme konusunda kararlıdır. Kararlılığımızın temeli, Türkiye sevdamızdır''dedi. Demokratikleşme ve ekonomi alanında atılan adımların Türkiye'nin ve milletin aydınlık geleceği için olduğunu kaydeden Erdoğan, demokrasiye sahip çıkmanın ve sorumluluk duygusuyla hareket etmenin herkesin görevi olduğunu söyledi. Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:''Unutmayalım ki ekonomik istikrar, ancak demokratik bir düzen içinde korunabilir. Sağlıklı bir demokratik işleyiş olmadan, sürdürülebilir bir ekonomik gelişme sağlanamaz. Türkiye, demokratik açılımlarıyla; ekonomik istikrarıyla; aktif barış diplomasisiyle bölgesinin yükselen yıldızıdır. Artık bütün dünya görüyor ve söylüyor. Türkiye'nin önü açılmıştır.''
Netgazete