Çeteye müdahale eden polis tutuklandı ve atıldı
İstanbul'da, 2008 yılında bir bara girmeye çalışan yabancı uyruklu 7 şahıs ile güvenlik görevlilerinin kavgası arasında kalan ve bıçakla müdahale sonrasında ikisini ayağından vuran polis memuru 4 yıl hapis yattı ve meslekten atıldı. Mahkeme hakimleri, polisten yana olan hiçbiri delili dikkate almadı
Cavit Kılıç, İstanbul'da görevli bir polis memuru.
Daha önce kaçmaya çalışan bir hırsızın üzerine atladığı için ayağı kırılmıştır. İstirahatli ve antibiyotik kullanmaktadır.
Ancak o gün, 23 /12/ 2008 tarihinde, doktorun "ara sıra yürü, yoksa ayağın kangren olur" tavsiyesi doğrultusunda, akşam İstanbul Fulya'da yürüyüşe çıkmıştır.
Biraz yürüdükten sonra, tanıdığı bir büfenin önünde durmuş, bir çay içip dinlemiştir.
Ancak biraz sonra 250 metre ötede bir bar önünde tartışma yaşanmaya başlamıştır. Yabancı uyruklu bazı şahıslar, bara girmek istemekte ama barın güvenlik görevlileri izin vermemektedir. Olay büyür ve 7 kişilik yabancı uyruklu şahıslar, barın güvenlik görevlilerini darp eder, barın otoparkçısı iki defa sırtından bıçaklanır. Yabancı uyruklu şahısların bu müdahalesi sonrasında güvenlik görevlilerden birisi, Cavit'in olduğu büfeye doğru gelir ve büfeye sığınır. Yabancı uyruklular büfeye doğru gelir ve Cavit polis, büfedeki çalışanların da güvenliğini düşünerek silahını çıkararak havaya ateş eder. Ama yabacı uyruklular, galiz küfürler ederek Cavit'e doğru hamle yapar. Cavit polis bir saldırganı ayağından yaralar, ikinci bir saldırganı da yere düşmesine ve ayağındaki dikişleri açılmasına rağmen, kendisine doğru demir bir boruyla gelmesinden ötürü yine ayağından vurur. Büfedeki çalışanların yardımıyla iki şahıs daha yakalanır ama kalan 3 yabancı uyruklu şahıs kaçar.
Hemen ambulans aranır ama ambulans olay yerine tam 1 saat sonra gelir. Yaralılar hastaneye sevk edilir. Yabancı uyruklu şahıslar hastanede de olay çıkarır, doktora kafa atar, doktor müdahale etmez ve hasta müdahaleyi reddeder. Nihayetinde sabaha doğru saat 10:00'da ayağından vurulan bir yabancı uyruklu şahıs ölür.
Bu olay basına, bardan çıkan ve alkollü olan bir polis memuru, tartıştığı 2 yabancı uyruklu personeli ayağından vurdu şeklinde yansır. Aslında olay farklıdır.
Gözaltındaki Cavit polis tutuklanır ve 4 yıl içerde kalır.
Emniyet Genel Müdürlüğü 2008 yılındaki yargılamalarda, Cavit polise bir avukat atar. Avukatlar cezaevine Cavit'le görüşe gider ve avukatlar ilk mahkeme tahliye olacağını söyler. Ama o günkü hukuk müşaviri kendisinden habersiz avukat atanmasına karşı çıkar. Hukuk Müşavirinin "Cavit bizden değil" diyerek avukat atanmasını iptal ettirdiği belirtilir. Bu hukuk müşaviri daha sonra FETÖ'den atılır ve bu kişi hala FETÖ üyeliğinden tutukludur.
Bu sırada, polis memuru arkadaşlarının telkini doğrultusunda barın sahibi Cavit'e bir avukat bulur ama bu avukat aynı zamanda güvenlik görevlilerinin de avukatıdır. Cavit polis, çıkar çatışması olduğunu düşünmesine rağmen, tutuklu olduğu için istemeyerek de olsa buna rıza gösterir. Aynı anda iki tarafın avukatlığında çıkar çatışması olduğu için kanunen yasaya aykırıdır. Zira kendisini savunabilecek başka bir yol bulamıyor.
Yargılama sırasında, Cavit polis 15 yıl hapse mahkum olur, yabancı uyruklu şahıslar ise beraat eder. Ancak dosya Yargıtay'da bozulur. Bozma ilamına imza atan Yargıtay üyelerinin hiçbiri FETÖ'cü değildir.
Cavit polis, tutuklu olduğu için, sürece pek fazla müdahil olamamıştır. Ancak yine mahkemeden büfedeki tanıkların dinlenmesi, kamera kayıtlarının edinilmesi gibi talepler de bulunur ama bu talepler yerine getirilmez. Cumhuriyet savcısı da mütalaasında bütün delillerin araştırılmasını istemesine rağmen mahkeme heyeti her şeyi reddeder. Ayrıca mahkeme karar gerekçesine, Savcının talebinin tam aksine "soruşturmanın genişletilmesi talebi olmayan" şeklinde gerekçe yazılır.
Yaralama suçundan ise 1 yıl 3 ay ceza verilmiş ancak gerekçeli karara 1 ay 3 ay yazılmıştır. Bunu da Yargıtay bu şekilde onamıştır. Mahkeme üst üste defalarca hata yapmış son gerekçeli kararda silahın teslimi ile ilgili hiç bir karar vermemiş olmasına rağmen polis Cavit emniyete silahını teslim etmiştir.
4 yıl içerde kaldıktan sonra dışarı çıkan Cavit polis yeniden göreve başlar ve Hendek olayları sırasında 2. Şarka gönüllü olarak gitmeyi kabul eder. Şırnak İdil ilçe emniyet müdürlüğünde Dragon ve ağır silahları kullanan 2 kurslu personelden biridir. Ayrıca eski memur olup çok çatışma yaşadığı için tecrübelidir. 1.5 yıl çalışır. Bu sırada Yargıtay kararı kesinleşir. Yargıtay kararı nedeniyle artık meslekle ilişkisinin kesilmesi gerekir. Ama Hendek olaylarının yoğunluğundan dolayı, Emniyet bu yazıyı 6 ay geciktirir. Cavit polis 6 ay boyunca Dragon aracıyla terörle mücadele eder. Molotoflanır, yanar, ama mücadeleden vazgeçmez. Bu sırada emniyet içinde batıdan doğuya sürülen FETÖ grubu ile çok zıt olup yer yer tartışma bile yaşar. Ancak Hendek olaylarındaki terör yoğunluğunun azaldığı ve tam da ilk çocuğunun olduğu gün, meslekle ilişkisinin kesildiğine dair yazı tebliğ edilir ve polislikten atılır. Bu sırada yakalama kararı çıkar. Tekrar eksik kalan cezası için kendisi gider bir dilekçe yazar teslim olur. Paşakapısı kapalı cezaevine gider. Sonrasında açık cezaevi hakkı dolduğu için Maltepe açık cezaevine gider. Burada daha önce yakaladığı zanlılarla yerlerde yatar. Orası daha zordur. 3 ay yattıktan sonra tekrar denetimli serbestlikle tahliye olur. Hırsız, uyuşturucu kaçakçısı, tecavüzcü vb bir sürü adi suçlu ile 23 yıl polislik yapan birisi can korkusuyla cezasını bitirir.
Cavit polis, daha sonra Ağır Ceza Mahkemesine, kendisinin ihracına karar veren tüm hakimlerin FETÖ'den ihraç edildiği, hiç bir taleplerinin yerine getirilmediği, bozma ilamında FETÖ örgütü hiçbir üyenin olmadığı ancak Yargıtay tetkik hakiminin FETÖ'den ihraç edildiğini ve Yargıtay'ın bozma ilamının 2 maddesinin yerine getirilip diğerlerinin yerine getirilmediğini söylemesine ve tanıkların dinlenmediği, kamera kayıtlarının edinilmediği yönünde bir dilekçe vererek itiraz da bulunur. Bu itiraz dilekçesinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden aldığı bir rapora da yer verir. Balistik incelemede, ayağından kurşunlanan yabancı uyruklu şahıstan çıkan merminin deforme olduğu tespiti yapılmıştı. Bu tespit aslında merminin yerden sektiğinin işareti sayılabilirdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin otopsi raporuna göre, mermi çekirdeğinin vücuttaki seyrine göre, ölen şahsın direkt tabanca direkt atış sonucunda meydana gelmesinin mümkün görülmediği tespiti yer alır. Mahkeme, dilekçeyi sadece FETÖ'cü hakimler yönünden inceler ve hakimlerin Cavit polisle özel bir husumeti olmadıkça tek başına FETÖ'cü olmalarının, yargılamanın yenilenmesini sağlamayacağını belirtir. Diğer iddialarla ilgili olarak ise daha önce bunları incelemiştik der.
Yine herşey eskisi gibi kalır adalet tecelli etmez. Emniyet, polislerin silah kullanmak istemediklerinin sebeplerini araştırırken bir komisyon kurar ve araştırırlar. Bu komisyon görüşmeleri sırasında, Cavit polisin bu örnek olay anlatılmasına rağmen hiçbir şey yapılamamıştır.
Cavit polis, kendi canını ve büfedeki 4 çalışanın canını kurtarmak için nefsi müdafaa kapsamında silahını kullandığını belirtmesine rağmen, deliller toplanmadığı ve tanıklar dinlenmediği için, hem 5 yıl hapis yattı hem de meslekten atıldı.
Cavit polis şimdi Adalet Bakanın resen isteği ile cumhuriyet başsavcısının talebi doğrultusunda yeniden yargılanmayı talep ediyor. Ancak bunda da tereddütlü, örnek Aziz Yıldırım ve Galip Öztürk dosyalarına ve yeni sunduğu Cerrahpaşa Tıp fakültesi raporuna yeniden yargılaması reddedilmiştir. Ayağı kırık bir insan nasıl olaydan kaçabilirdi? Olaydan kaçsaydı oradaki vatandaş burada polis Cavit vardı müdahale etmedi deseydi ihraç olup verilen görevi yerine getirmemekten daha kötü sonuçlar doğurmaz mıydı? Polisin görevi vatandaşın canını malını ırzını korumak değil midir? Polis vazife ve salahiyet kanununda polis neden 24 saat görevli ibaresi göz önüne alınmadı? Polis ne zaman silah kullanacak, öldükten yada darbe yedikten sonra mı? Bunun gibi bir sürü soru işareti ortada kalmış ve polis Cavit yeni doğan çocuğu ile sadece namusu üzerine yemin ettiği görevini yaptığı için atılmış şimdi özel güvenlik işi bile yapamıyor.
İşsiz güçsüz savunmasız bir şekilde onu buna mahkum edenler ise hepsi tutuklu. Şimdi adalet sizce nerde?