Emniye mensuplarının rütbe terfilerine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2005/51
Karar Sayısı : 2007/12
Karar Günü : 31.1.2007
İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Kemal ANADOL, Haluk
KOÇ ile birlikte 121 milletvekili
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İstanbul 5. İdare Mahkemesi
DAVALARIN KONUSU : 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü,
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun değişik 55. maddesinin ondördüncü
fıkrasının, ikinci tümcesinde yer alan ?? bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan
rütbeler içerisinde yapılan ?? ve ?? hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş
ise o rütbedeki?? bölümleri ile üçüncü ve dördüncü tümcelerinin, Anayasa'nın 2.,
10. ve 11. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulması
istemidir.
I - İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İLE İTİRAZ İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ
A - İptal ve Yürürlüğün Durdurulması İsteminin Gerekçesi
İptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe
bölümü aynen şöyledir:
?5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin gerekçesi şöyledir:
?Anayasa Mahkemesinin 11.06.2003 tarihli ve E:2001/346 - K:2003/63 sayılı Kararı
ile Emniyet Teşkilatı Kanununun 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasında geçen
?Polis amiri olduktan sonra yapılan? ibaresinin iptali üzerine; anılan maddede
iptal edilmeyen ve halen yürürlükte bulunan dokuzuncu ve onikinci fıkralarında
geçen, bulunduğu rütbede zorunlu en az bekleme sürelerine aykırı olacak bir
uygulama ile karşı karşıya kalınmıştır.
Bu düzenleme ile, Anayasa Mahkemesi Kararı sonrasında oluşan hukuksal boşluğu
gidermek ve yürürlükte bulunan 55 inci maddenin dokuzuncu ve onikinci
fıkralarında öngörülen ?Rütbelerde ve meslek derecelerinde en az bekleme
süreleri ve olumlu sicil almış olmak? hükümlerine aykırı uygulamayı ortadan
kaldırmak ve aynı dönemde rütbe alan emsaller arasında ortaya çıkan eşitsizliği
gidererek polis mesleğinin temeli olan hiyerarşik yapının ve disiplin sisteminin
korunması amaçlanmıştır.
Ayrıca, bu düzenleme ile Emniyet Hizmetleri Sınıfına girmeden önce veya Emniyet
Teşkilatında iken yapılan askerlik hizmeti, fiili çalışma süresinden sayılarak
aynı hukuksal durumdaki tüm personele eşit uygulamanın yapılması sağlanacaktır.
Bu değişiklikle fiili çalışma süresine ilişkin her türlü değerlendirmede mevzuat
ve uygulamada belirlenmiş olan ?emsali geçememe? yönündeki objektif bir kıstas
öngörülmüştür. Devlet Memurları Kanununda da kabul gören emsal esası, Emniyet
Teşkilatındaki her rütbe için öngörülen asgari bekleme süresi gözetilerek
belirlenecektir.'
Gerekçede yer alan, Anayasa Mahkemesi Kararı sonrasında hukuksal boşluk oluştuğu
değerlendirmesi doğru değildir.
İptal kararından önce ondördüncü fıkra aynen şöyledir:
?Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her
türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde
değerlendirilmez. Ancak, polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik hizmeti,
yurt dışı misyon koruma, yurt dışt kurs ve diğer görevler sebebi ile tedavi ve
istirahat süreleri rütbe terfiinde değerlendirilir?
Görüldüğü gibi ondördüncü fıkra, askerlik hizmetini, rütbe terfilerinde sadece
polis amiri olduktan sonra yapanlar için dikkate almakta, daha önce yapılan
askerlik hizmetlerini dikkate almamaktaydı. Anayasa Mahkemesinin 11.06.2003
tarihli ve E:2001/346 - K:2003/63 sayılı Kararı ile bu fıkranın ?...polis amiri
olduktan sonra yapılan...? bölümünün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar
verilmiştir. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin kararından sonra askerlik
hizmetinin; rütbe terfilerinde sadece polis amiri olduktan sonra bu hizmeti
yapanlar için değil, daha önce yapanlar için de değerlendirilmesi, yasal bir
zorunluluk haline dönüşmüştür.
Esasen, iptal kararından sonra hukuki bir boşluğun doğacağı durumlarda, Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal kararının yürürlüğe gireceği tarih, ileriye doğru
ertelenmiş bir tarih olarak belirlenmektedir. Anayasanın 153 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasında Kanun, Kanun Hükmünde Kararname veya Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete'de
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa
Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabileceği öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının
yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş olması da, öncelikle
yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir
düzenleme yapması için olanak tanımak, doğan hukuki boşluğu bir an önce gidermek
amacına yönelik bulunmaktadır. Anayasanın 153 üncü maddesinin gerekçesinde de bu
husus belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 11.06.2003 tarihli ve E:2001/346 - K:2003/63 sayılı Kararı
ile ?...polis amiri olduktan sonra yapılan...? ibaresinin iptal edilmiş olması
nedeniyle, 3201 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrası, yalnız
askerlik süresinin değil fakat aynı zamanda yurt dışı misyon koruma, yurt dışı
kurs ve diğer görevler sebebi ile tedavi ve istirahat sürelerinin de bulunulan
rütbede, rütbe kıdeminde değerlendirileceği anlamını kazanmıştır. Bu durumda;
söz konusu sürelerin, ifa edildiği veya geçirildiği rütbelere göre bir ayrım
gözetilmeksizin rütbe terfilerinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hal böyle iken 5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilen 3201 sayılı
Kanunun 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasının ikinci cümlesinde, 3201 sayılı
Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti,
yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebiyle geçirilen
süreler ile tedavi ve istirahat sürelerinin hangi rütbede ifa edilmiş veya
geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilmesi
esası getirilmiştir.
3201 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde, belirtilen
durumlar ve görevler nedeniyle geçirilen sürelerin hangi rütbede ifa edilmiş
veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içinde
değerlendirilmesinin, halen bu süreyi geçirdikleri veya ifa ettikleri rütbeden
daha üst rütbede bulunanların ?kazanılmış hak?larının ihlali sonucunu doğuracağı
ve bu durumda bulunanlarla bulunmayanlar arasında söz konusu sürelerin fiili
çalışma süresi içinde değerlendirilip değerlendirilmemesi bakımından Anayasanın
10 uncu maddesine aykırı bir eşitsizlik yaratacağı açıktır.
Anayasanın 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk devleti
olduğu bildirilmiştir. Hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her
alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan
devlettir.
Sosyal hukuk devleti, toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bir
hukuk düzeni kurmak durumundadır. Böyle bir hukuk düzeni ise, her alanda olduğu
gibi, sosyal güvenliğe ilişkin düzenlemelerde de, eşitlik, hukuk istikrarı,
hukuk güvenliği ve kazanılmış hakların korunması ilkelerinin gözetilmesini
zorunlu kılmaktadır. Özellikle kazanılmış hakların korunması, hukuk güvenliğinin
ve dolayısı ile hukuk devletinin temel unsurlarındandır.
Hukukta kazanılmış hakların korunması, kamu kesiminde olsun, özel kesimde olsun,
hukuki güvenliğin kanıtı, uygunluğun ölçüsüdür. Olmadık bir nedenle kazanılmış
hakların çiğnenmesi, Anayasal düzeyde haklı bulunamaz.
Söz konusu düzenleme, kazanılmış hakları ihlal ettiği, adaleti ve eşitliği
gözetmediği için Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen ?sosyal hukuk devleti?
ilkesine de aykırıdır.
5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin değiştirdiği 04.06.1937 tarihli ve 3201
sayılı Kanunun değişik 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasının ?Emniyet
Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve
adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır.? şeklindeki
üçüncü cümlesi ile ?Bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli
sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak
emsallerini geçemez.? şeklindeki son cümlesi birlikte değerlendirildiğinde de,
kazanılmış hakları korumayan bir durum ortaya çıkmaktadır. Zira yukarıda da
etraflıca açıklandığı üzere, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra, kamu
görevlisi olmadan önce veya bir rütbeyi almadan önce askerlik yapanların
askerlik hizmet süresinin, rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz
konusu iki cümleyle yapılan yeni düzenlemeye göre ise; emniyet teşkilatına
girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın
onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılacak ancak bu sayılma sonucu
emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe olarak emsallerini geçemeyecekler yani
rütbe olarak terfi edemeyeceklerdir. Böyle bir durumun, belirtilen nedenle rütbe
olarak terfi edenlerle edemeyenler arasında Anayasanın 10 uncu maddesine aykırı
bir eşitsizliğe yol açacağı açıktır.
Diğer taraftan emniyet teşkilatına girmeden önce askerlik yapanların askerlik
hizmet süresinin, rütbe terfiinde değerlendirilmesi bakımından kazanılmış
haklarını koruyan bir düzenlemeye yer verilmediğinden, 5337 sayılı Kanunun 1
inci maddesinin değiştirdiği 04.06.1937 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun değişik
55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasının üçüncü ve son cümleleriyle yapılan
düzenlemeler, Anayasanın 2 nci maddesinde açıklanan hukuk devletinin temel
unsurları arasında yer alan kazanılmış hakların korunması ilkesi ile de
bağdaşmamakta ve Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı
düşmektedir.
5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin değiştirdiği 04.06.1937 tarihli ve 3201
sayılı Kanunun değişik 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasının ?Emniyet
Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve
adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır.? şeklindeki
üçüncü cümlesinin iptali halinde söz konusu ondördüncü fıkranın ikinci
cümlesindeki ?bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan?
ibaresinin de iptali gerekecektir. Çünkü, bu durumda, ?emniyet teşkilatına
girmeden önce yapılan askerlik hizmeti? rütbe terfiinde
değerlendirilemeyeceğinden, rütbe terfiinde değerlendirilecek askerlik hizmeti,
?3201 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan
askerlik hizmeti? olarak sınırlandırılmış olacaktır.
Anayasanın 72 nci maddesinde vatan hizmeti olarak nitelendirilen askerlik
hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevi biçiminde düzenlenmiştir. Askerlik hizmeti
zaten başlı başına bir ?kamu görevi? olup, devlet memuriyetine (emniyet
teşkilatına) girmeden önce veya girdikten sonra yapılması arasında bir fark
bulunmamaktadır. Nitekim, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu bu konuda farklı
bir düzenleme getirmemiştir. Askerlik görevini emniyet teşkilatına girmeden önce
yapanlar ile girdikten sonra yapanlar aynı hukuksal durumda bulunduklarından
bunlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğuran bir düzenleme, Anayasanın
10 uncu maddesinde eşitlik ilkesine de aykırı düşecektir.
Yine böyle bir durumda, 3201 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler
içerisinde yapılmayan askerlik hizmeti rütbe terfiinde sayılmayacağı için, bu
durum kazanılmış hakların korunması ilkesi ile de bağdaşmayacaktır.
Anayasanın 2 nci maddesinde açıklanan hukuk devletinin temel unsurları arasında
?kazanılmış haklara saygı? yer almaktadır. Bu nedenle yapılacak tüm
düzenlemelerin, memurların ve kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını koruması
gerekir. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan
uygulamalar, Anayasanın 2 nci maddesinde açıklanan ?Türkiye Cumhuriyeti sosyal
bir hukuk devletidir.? hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal
kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden
olur ve kabul edilemez.
Diğer taraftan, bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına
aykırılığının tespiti onun hukuk devleti, Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı
ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile Anayasanın 2 nci maddesinin
yanısıra, 11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa
Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa.
24, shf. 225).
Açıklanan nedenlerle, 27.04.2005 tarih ve 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin değiştirdiği
04.06.1937 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun değişik 55 inci maddesinin ondördüncü
fıkrasının ikinci cümlesindeki ?bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler
içerisinde yapılan? ve ?hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o
rütbedeki? ibareleri ile aynı fıkranın üçüncü ve son cümleleri Anayasanın 2 nci,
10 uncu ve 11 inci maddelerine aykırı olup iptalleri gerekmektedir.
IV. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
3201 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasını değiştiren 5335
sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile yapılan ve iptali istenen düzenlemeler;
kazanılmış hakları korumadığından Anayasanın 2 nci maddesine açıkça aykırıdır.
Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar
ise; toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırıp belirsizlik
ortamına neden olacağı gibi, rütbe terfileri yapılamayacak olan emniyet
teşkilatı personelini de mağdur edeceğinden sonradan giderilmesi güç ya da
olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır. Anayasanın 10 uncu ve 11
inci maddelerine de aykırı olan söz konusu düzenlemelerin, kanun önünde eşitlik,
Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmeleri nedeniyle, hukukun
üstünlüğü anlayışına aykırı bir uygulamaya yol açacakları da ortadadır.
Arz ve izah olunan nedenlerle, iptali istenen düzenlemeler hakkında
yürürlüklerinin durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır.?
B - İtiraz Başvurusunun Gerekçesi
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik
hizmeti sürelerinin rütbe terfiinde değerlendirileceği yolunda 3201 sayılı
Yasa'nın 4638 sayılı Yasa ile değiştirilen 55. maddesinin ondördüncü fıkrasında
yer alan düzenlemenin daha önce yapılan askerlik hizmeti sürelerinin rütbe
terfiinde dikkate alınmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesinin 11.6.2003 günlü,
E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararıyla eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu, 5337
sayılı Yasa ile anılan fıkrada yapılan değişiklik ile getirilen ?Bu sürelerin
sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne
sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez? hükmünün yol açacağı
hukuki sonucun Anayasa Mahkemesince daha önce iptal edilen hükmün sonuçları ile
aynı olduğunu, askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesinin
emsallerinin geçilip geçilememesine bağlanmasının eşitlik ve hukuk devleti
ilkelerine aykırı olduğunu, belirtilen nedenlerle Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun
55. maddesinin 5337 sayılı Yasa ile değiştirilen ondördüncü fıkrasının dördüncü
tümcesinin iptali gerektiğini ileri sürmüştür.
II - YASA METİNLERİ
A - İptali İstenilen Yasa Kuralı
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle
değiştirilen ve iptali istenilen bölümleri ve tümceleri de içeren ondördüncü
fıkrasının yer aldığı 55. maddesi şöyledir:
?Polis Amirleri, rütbe sırası ile Komiser Yardımcısı, Komiser, Başkomiser,
Emniyet Amiri, 4 üncü Sınıf Emniyet Müdürü, 3 üncü Sınıf Emniyet Müdürü, 2 nci
Sınıf Emniyet Müdürü, 1 inci Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet
Müdürüdür.
Bu rütbelere terfiler, bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak
üzere, kıdem ve liyakata göre yapılır.
Kıdem sırasının tespitinde, bulunulan rütbeye terfi tarihi esas alınır. Aynı
tarihte terfi edenlerden sicil notu yüksek, sicil notlarının eşitliği halinde
ödül ve takdirnamesi fazla, ödül ve takdirnamelerin sayıca eşitliği halinde ise
sicil numarası daha küçük olanlar diğerlerine göre kıdemli sayılırlar.
Kıdem sırası, Emniyet Genel Müdürlüğünce her yıl Mart ayında topluca Teşkilâta
duyurulur.
Terfiler ve atamalar, kanuni zorunluluk halleri dışında her yıl Haziran ayında
topluca yapılır.
Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını yerine getirmiş Komiser Yardımcısı,
Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş
kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Merkez
Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü personel
işlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısının başkanlığında, Personel Dairesi
Başkanı, 1 inci Hukuk Müşaviri ve Genel Müdürün uygun göreceği iki Daire Başkanı
ile Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılarının birinden teşekkül eder.
Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını yerine getirmiş Komiser Yardımcısı,
Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş
kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Merkez
Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü personel
işlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısının başkanlığında, Araştırma Planlama
ve Koordinasyon Dairesi Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, 1 inci Hukuk Müşaviri
ve Genel Müdürün uygun göreceği iki Daire Başkanı ile Teftiş Kurulu Başkan
Yardımcılarının birinden teşekkül eder.
Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını yerine getirmiş Emniyet Amirleri
ile 4 üncü, 3 üncü ve 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat koşullarını
belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini ve
ikinci meslek derecesindeki görev unvanlarına ataması yapılacak personeli
değerlendirmek ve öneride bulunmak üzere Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme
Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür
Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı ve Emniyet Müdürü
APK uzmanlarınca seçilecek birinci meslek derecesindeki üç Emniyet Müdürü APK
uzmanından teşekkül eder.
Kurullar her yıl Mayıs ayı başında toplanır ve kararlar oy çokluğu ile alınır.
Rütbelerde belirlenen zorunlu bekleme süreleri sonunda, bir üst rütbeye terfi
edebilmek için üst rütbede boş kadro bulunması ve bekleme süresi içindeki yıl
sayısı kadar olumlu sicil alınmış olması şarttır. Ancak, Başkomiserlikten
Emniyet Amirliğine ve 3 üncü Sınıf Emniyet Müdürlüğünden 2 nci Sınıf Emniyet
Müdürlüğüne terfi edebilmek için ayrıca, çıkarılacak yönetmeliğe uygun olarak
yapılacak yazılı sınavda başarılı olmak ve Polis Akademisi Başkanlığınca
düzenlenecek yöneticilikle ilgili hizmet içi eğitimi başarı ile tamamlamak
şarttır.
Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar
ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi
bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksek okullarından mezun olanlar (A),
komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.
İhtiyaç halinde meslekte fiilen altı yılını dolduran, 37 yaşından gün almamış
olan ve yönetmelikte belirtilen diğer nitelikleri taşıyan polis memurlarından,
yönetmelik hükümlerine göre açılacak komiser yardımcılığı sınavını kazanıp dokuz
aydan az olmamak üzere eğitim kursunu başarıyla bitirenler komiser yardımcılığı
rütbesine atanır.
Rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri aşağıda
gösterilmiştir.
Meslek En Az Bekleme Süreleri
Rütbeler Dereceleri (A) (B)
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Komiser Yardımcısı 9 4 6
Komiser 8 4 6
Başkomiser 7 3 Yaş Haddi
Emniyet Amiri 6 4
4 üncü Sınıf Emniyet Müdürü 5 3
3 üncü Sınıf Emniyet Müdürü 4 3
2 nci Sınıf Emniyet Müdürü 3 3
1 inci Sınıf Emniyet Müdürü 2 3
1 inci Sınıf Emniyet Müdürü 1 Yaş Haddi
Sınıf Üstü Emniyet Müdürü Derece üstü Yaş Haddi
Polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde, bu rütbedeki fiili çalışma süresi
esas alınır.
Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her
türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde
değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler
içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve
diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri,
hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi
içerisinde değerlendirilir. Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik
hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma
süresinden sayılır. Bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli
sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak
emsallerini geçemez.
Taksirli suçlar hariç, paraya çevrilse veya tecil edilse dahi alınan hapis
cezaları, aylıksız izinde geçen süreler, uzun ve kısa süreli durdurma cezaları
ile meslekten ve memuriyetten men cezaları, ceza süreleri kadar rütbe terfiini
geri bıraktırır. Her olumsuz sicil, rütbe terfiini bir yıl geciktirir.
(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık yüksek öğretim kurumunu
bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara bağlıdır:
a) Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis amirleri için öngörülen en az
bekleme süresi kadar çalışmış olmak.
b) Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine terfide bu grup için ayrı
yapılacak yazılı sınavda ve meslek içi yöneticilik eğitiminde başarılı olmak.
c) Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri rütbesine terfi etmiş olmak.
(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin sayısı, o yıl itibarıyla (A)
grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının % 10'unu geçemez.
Bu şekilde terfi edeceklerin sıralamasında sınav notu esas alınır.
Rütbe terfileri ve sınavlar ile meslek içi yöneticilik eğitim kursları, eğitim
tarih ve süreleri ile değerlendirme kurullarının çalışmalarına ilişkin esas ve
usuller bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.?
B - Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde ve başvuru kararında, Anayasa'nın 2., 10. ve 11. maddelerine
dayanılmıştır.
III - İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca yapılan ilk inceleme
toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
karar verilmiştir.
IV - YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanunu'nun değişik 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının, ikinci
tümcesinde yer alan ?? bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde
yapılan ?? ve ?? hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki??
bölümleri ile üçüncü ve dördüncü tümcelerinin YÜRÜRLÜKLERİNİN DURDURULMASI
İSTEMİNİN koşulları oluşmadığından REDDİNE 30.5.2005 gününde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V - BİRLEŞTİRME KARARI
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 55. maddesinin
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirilen ondördüncü
fıkrasının son tümcesinin iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin
2006/150 Esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2005/51 Esas
sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin
2005/51 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 4.12.2006 gününde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI - ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi, başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A - Genel Açıklama
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 55. maddesi, polis amiri rütbelerine yapılacak
atama ve terfilere ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.
6.4.2001 günlü, 4638 sayılı Yasa ile değiştirilen söz konusu maddenin; onüçüncü
fıkrasında polis amirlerinin bir üst rütbeye terfilerinde, bulundukları
rütbedeki fiili çalışma sürelerinin esas alınacağı belirtilmiş, ondördüncü
fıkrasında ise bulundukları rütbelerde fiilen çalışılmayan belirli sürelerin
rütbe terfiinde değerlendirileceği öngörülmüş ve polis amiri olduktan sonra
yapılan askerlik hizmeti süresine de bu süreler arasında yer verilmiştir. Anılan
fıkra hükmü şöyledir: ?Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında
değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajı
rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, polis amiri olduktan sonra yapılan
askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler
sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri rütbe terfiinde
değerlendirilir.?
4638 sayılı Yasa'nın kimi kurallarının iptali istemiyle açılan davada, Emniyet
Teşkilatı Kanunu'nun 55. maddesinin ondördüncü fıkrasındaki ??polis amiri
olduktan sonra yapılan?? bölümü, Anayasa Mahkemesi'nin 11.6.2003 günlü,
E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararıyla; ?Askerlik hizmetinin rütbe kıdeminden
sayılması ya da sayılmamasına ilişkin düzenleme anayasal ilkelere uygun olması
koşuluyla yasama organının takdirinde olan bir husustur. Askerlik hizmetinin
yerine getirilmesinde kişilerin kamu görevlisi olup olmamasının ya da yürüttüğü
kamu görevinin niteliğinin farklı bir konum yarattığı kabul edilemez. Kamu
görevlisi iken askerlik yapanlardan, bir rütbeyi aldıktan sonra veya önce
askerlik yapanlar aynı hukuksal durumda bulunduklarından bunlara farklı
kuralların uygulanması sonucunu doğuran dava konusu bölüm, Anayasa'nın 10.
maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırıdır, iptali gerekir.? gerekçesiyle
iptal edilmiş ve iptal kararı 8.11.2003 günlü, 25283 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
3201 sayılı Kanun'un 55. maddesinin ondördüncü fıkrası, 27.4.2005 günlü, 5337
sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1.
maddesiyle değiştirilmiş ve ?Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında
değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajı
rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan
rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı
kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat
süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili
çalışma süresi içerisinde değerlendirilir. Emniyet Teşkilatına girmeden önce
yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra
fiili çalışma süresinden sayılır. Bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre
kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak
emsallerini geçemez.? halini almıştır.
B - 5337 Sayılı Yasa'nın 1. Maddesiyle Değiştirilen 3201
Sayılı Yasa'nın 55. Maddesinin Ondördüncü Fıkrasının İncelenmesi
1 - İkinci tümcesinde yer alan ??bu Kanunun 13. maddesinde sayılan rütbeler
içerisinde yapılan?? ve ??hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o
rütbedeki?? bölümleri
Dava dilekçesinde, Yasa'nın 55. maddesinin ondördüncü fıkrasında belirtilen
sürelerin Anayasa Mahkemesi'nin K:2003/63 sayılı kararı uyarınca bu sürelerin
ifa edildiği veya geçirildiği rütbelere göre bir ayrım yapılmaksızın rütbe
terfiinde değerlendirilmesi gerekirken 5337 sayılı Yasa ile bu sürelerin hangi
rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi
içerisinde değerlendirilmesi esasının getirildiği, bu kuralın ise belirtilen
askerlik hizmet sürelerinin ifa edildiği rütbeden daha üst rütbede bulunan
kişilerin kazanılmış haklarının ihlali sonucunu doğuracağı ve bu sürelerin fiili
çalışma süresi kapsamında değerlendirilmesinin halen söz konusu sürelerin ortaya
çıktığı tarihteki rütbede bulunanlar ile daha üst rütbede bulunanlar arasında
eşitsizlik yaratacağı, belirtilen nedenlerle iptali istenilen bölümlerin
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 13. maddesinde emniyet hizmetleri sınıfı
mensuplarının rütbeleri, polis memuru, komiser yardımcısı, komiser, başkomiser,
emniyet amiri, dördüncü sınıf emniyet müdürü, üçüncü sınıf emniyet müdürü,
ikinci sınıf emniyet müdürü, birinci sınıf emniyet müdürü ve sınıf üstü emniyet
müdürü rütbesi olarak sayılmış; Kanun'un 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının
ikinci tümcesinde ise 13 üncü maddede sayılan rütbeler içerisinde yapılan
askerlik hizmet süresinin hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o
rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirileceği hükme bağlanmıştır.
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 13. maddesinde sayılan rütbeler, polis memuru ve
polis amiri rütbeleridir. 4638 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede yalnızca
polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik sürelerinin rütbe terfiinde
değerlendirileceği öngörülmüş iken, 5337 sayılı Yasa ile emniyet hizmeti
sınıfındaki tüm rütbelerde yapılan askerlik hizmeti sürelerinin rütbe terfiinde
değerlendirilmesi kabul edilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına saygı
gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka
uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet
organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı
sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa'nın ve yasa koyucunun da
uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Kazanılmış haklara saygı ilkesi, hukukun genel ilkelerinden birisini
oluşturmaktadır. Kazanılmış hak, özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel
olarak, bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere
uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunması anlamında kabul
edilmelidir. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni yasadan
önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş
olması gerekmektedir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi
yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır. Bir statüye bağlı
olarak ileriye dönük, beklenen haklar, kazanılmış hak niteliği taşımamaktadır.
Polis memuru olarak görev yapmakta iken askere giden ve halen polis amiri
rütbelerinden birinde bulunan kişiler yönünden Anayasa Mahkemesi'nin K:2003/63
sayılı iptal kararı sonrasında ortaya çıkan hukuki durumun kazanılmış hak
oluşturması, bu sürenin ilgililerin bulunduğu rütbe kıdeminden sayılması
sonucunda bir üst rütbeye terfi etmiş olmalarına bağlı bulunmaktadır. Polis
memuru rütbesinde iken askerlik hizmetini yerine getiren ve halen polis amiri
rütbelerinden birinde bulunan kişilerden, askerlik süresinin sayılması suretiyle
bir üst rütbeye henüz terfi etmemiş olanlar yönünden ise rütbe terfi yönünden
kazanılmış bir hakkın varlığından söz edilemeyeceğinden, iptali istenilen
kuralın bu kişilerin kazanılmış haklarını ihlal ettiği de söylenemez.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesine göre, herkes dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle
ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa
imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
?Yasa önünde eşitlik ilkesi? hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur.
Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunanlar kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı
tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir.
Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar
uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde
eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez.
Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları
ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmez.
5337 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihte, askerlik hizmeti süreleri
gözetilerek bir üst rütbeye terfi etmiş olanlar ile bir üst rütbeye terfi
etmemiş olanlar aynı hukuksal konumda bulunmadıklarından eşitlik
karşılaştırmasına esas alınamazlar.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, ??hangi rütbede ifa edilmiş ise o rütbedeki?? bölümü
yönünden bu görüşe katılmamıştır.
2 - Üçüncü Tümce
Dava dilekçesinde, kamu görevlisi olmadan veya bir rütbeyi almadan önce askerlik
yapanların askerlik hizmeti sürelerinin Anayasa Mahkemesi'nin K:2003/63 sayılı
iptal kararı gereğince ilgililerin bulundukları rütbe kıdeminde
değerlendirilmesi gerekirken, getirilen yeni düzenleme ile ?emniyet teşkilatına
girmeden önce yapılan askerlik hizmetinin atanılan ilk rütbede ve adaylığın
onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılacağının? hükme bağlandığı, bu
kişilerin askerlik sürelerinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi bakımından
kazanılmış haklarını koruyan bir düzenlemeye yer verilmediği, askerlik görevinin
yerine getirilmesi bakımından aynı hukuksal durumda bulunan kişilerin askerlik
sürelerinin değerlendirileceği rütbeler yönünden farklı kurallara tabi
tutulmasının Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, belirtilen nedenlerle
iptali istenilen tümcenin Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılık
oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının üçüncü
tümcesinde, emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmetinin,
emniyet teşkilatında atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili
çalışma süresinden sayılacağı belirtilmiştir.
Anayasa'ya uygun olmak kaydıyla yasa koyucunun kamu görevlilerinin statülerine
ilişkin yeni kurallar koyma ya da var olan kuralları değiştirme yetkisinin
bulunduğu kuşkusuzdur. Bu bağlamda askerlik hizmetinin rütbe kıdeminden
sayılması ya da sayılmaması, yasama organının takdirinde olan bir husustur. Yasa
koyucu, söz konusu takdirini emniyet teşkilatına girmeden önce askerliğini
yapanların askerlik hizmeti sürelerinin rütbe kıdeminde değerlendirilmesi
yönünde kullanmış ve bu sürelerin atanılan ilk rütbe fiili çalışma süresinden
sayılacağını hükme bağlamıştır.
Bir hakkın, kamu görevlisi statüsü yönünden kazanılmış hak olarak
nitelendirilebilmesi için gerekli olan hususlar yukarıda belirtilmiş olup
askerliğini emniyet teşkilatına girmeden önce yapmış olan kişiler yönünden,
askerlik sürelerinin atandıkları ilk rütbenin fiili çalışma süresinden
sayılacağının kurala bağlanması nedeniyle ihlal edilen kazanılmış bir hakkın
varlığından söz etmek mümkün değildir.
Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi, aynı hukuki konumda bulunanların aynı
kurallara tabi tutulmalarını gerekli kılmaktadır. Farklı hukuki konumda
bulunanların farklı kurallara tabi tutulması, eşitlik ilkesini zedelemez.
Askerlik süresinin değerlendirileceği rütbenin belirlenmesinde ilgililerin
askere gittikleri tarihteki statülerinin esas alınması ve farklı hukuki konumda
bulunanların farklı kurallara tabi tutulması, eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturmamaktadır. Bu anlamda, emniyet hizmetleri sınıfında görev yapmakta iken
askere gidenler ile diğerleri, aynı hukuki konumda değildir. Bu nedenle, emniyet
hizmetleri sınıfında görev yapmakta iken askere gidenlerin askerlik sürelerinin
askere gittikleri tarihte bulundukları rütbenin fiili çalışma süresinden
sayılacağının kabul edilmiş olması, emniyet teşkilatına girmeden önce
askerliğini yapanların askerlik sürelerinin atanılan ilk rütbede
değerlendirilmesini öngören düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırılığı sonucunu
doğurmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşe katılmamıştır.
3 - Dördüncü Tümce
Dava dilekçesinde ve başvuru kararında, Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 55.
maddesinin ondördüncü fıkrasında belirtilen sürelerin, fiili çalışma süresinden
sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanların rütbe terfilerinde her ne
sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemeyecekleri kuralının askerlik
süresi gözetilerek daha önce terfi edenler ile henüz etmeyenler arasında
eşitliğe aykırı bir sonuca yol açacağı, emniyet teşkilatına girmeden önce
askerliğini yapanların askerlik sürelerinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi
bakımından kazanılmış haklarını ihlâl edeceği, kazanılmış hakları ortadan
kaldıran bu düzenlemenin hukuksal güvenceyi ortadan kaldırarak belirsizlik
ortamına neden olacağı, belirtilen nedenlerle söz konusu tümcenin Anayasa'nın 2.
ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının dördüncü
tümcesi, fıkrada belirtilen sürelerin fiili çalışma süresinden sayılması sonucu
emsallerine göre kıdemli sayılanların, rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa
olsun rütbe olarak emsallerini geçemeyeceklerini öngörmektedir.
Fiili çalışma süresinden sayılacak sürelerin rütbe kıdeminde gözetilmesi
suretiyle bir üst rütbeye terfi edenler ile henüz bir üst rütbeye terfi etmemiş
olanlar, aynı hukuki konumda bulunmadıklarından eşitlik karşılaştırmasına esas
alınmaları olanaklı değildir. Bu nedenle, dava konusu kuralın eşitlik ilkesine
aykırı olduğundan söz edilemez.
Rütbe terfii yönünden kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi ise bu hakkın yeni
Yasa'dan önce yürürlükte bulunan kurallara göre bütün sonuçlarıyla elde edilmiş
olmasına bağlı bulunduğundan, belirli sürelerin rütbe kıdeminde
değerlendirilmesi sonucunda emsallerine göre kıdemli sayılanların kazanılmış bir
hakkından söz edilebilmesi de, bu kişilerin 5337 sayılı Yasa'nın yürürlüğe
girdiği tarihten önce rütbe terfiinde bulunmuş olmalarına bağlıdır. Henüz rütbe
terfiinde bulunmamış kişiler yönünden Yasa değişikliği öncesindeki koşullar, bir
statüye bağlı olarak ileriye dönük ve beklenen hak niteliğinde olduğundan, dava
konusu kuralla kazanılmış hakların ihlal edildiği savı yerinde görülmemiştir.
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nda, polis amirlerinin bir üst rütbeye terfi
edebilmeleri için aranan koşullardan birini, bu kişilerin bulundukları rütbe
için Yasa'da öngörülen zorunlu en az bekleme sürelerini tamamlamaları
oluşturmaktadır. Bu sürelerin belirlenmesinde ise fiili çalışma süreleri esas
alınmakta ve belirli süreler de bu kapsamda kabul edilmektedir. Bu husus, 5337
sayılı Yasa'da bu sürelerin fiili çalışma süresinde değerlendirileceği şeklinde
ifade edilmiştir. Yasa'da belirtilen sürelerin rütbe kıdeminden sayılması,
ilgililerin mevcut hukuki konumlarında değişikliğe yol açmakta ve bulundukları
rütbede daha kıdemli olmalarını sağlamaktadır. Bulundukları rütbede bu nedenle
daha kıdemli duruma gelinmesi de, söz konusu süreler kadar daha önce rütbe terfi
incelemesine girilmesi sonucunu doğurmaktadır. Askerlik hizmeti sürelerinin
sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanların rütbe terfilerinde her ne
sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemeyecekleri yolunda getirilen
düzenleme ise, bu süreler gözetilerek rütbe kıdemi belirlenen ve bu suretle
emsallerinden daha kıdemli duruma gelen kişilerin rütbe terfii incelemesine
girme bakımından üstünlüklerini ortadan kaldırmaktadır.
Hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından birisini de hukuk güvenliği oluşturmakta
ve bu ilke ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Hukuk
güvenliği ilkesi uyarınca geleceğe yönelik olarak statü hukukunda değişiklik
yapılabilmesine engel bulunmamakta ise de bu yönde yapılacak yasal
düzenlemelerde, daha önce tesis edilmiş bulunan ve kişilerin lehine hukuki
sonuçlar doğuran işlemlerin gözetilmesi gerekmektedir. Bu işlemlerin doğurduğu
hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması,
hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenle, dava konusu kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır. İptali
gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
VII - YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun'un 1.maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanunu'nun değişik 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının dördüncü
tümcesi 31.1.2007 günlü, E.2005/51, K.2007/12 sayılı kararla iptal edildiğinden,
bu tümcenin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız
durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın
Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA 31.1.2007 gününde karar
verilmiştir.
VIII - SONUÇ
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanunu'nun değişik 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının:
A - İkinci tümcesinin;
1 - ?... bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan ...?
bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2 - ?? hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki ...? bölümünün,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU'nun
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B - Üçüncü tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
Fulya KANTARCIOĞLU'nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C - Dördüncü tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
31.1.2007 gününde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
3201 Sayılı Emniyet Teşkilâtı Kanunu'nun 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen ondördüncü fıkrasının ilk tümcesinde, mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajının rütbe kıdeminde değerlendirilmeyeceği belirtildikten sonra fıkranın dava konusu bölümleri de içeren devamında, ?Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresinden sayılır. Bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez? denilmektedir.
Yapılan anayasaya uygunluk denetimi sonucunda fıkranın, son tümcesi dışında kalan dava konusu bölümlerine ilişkin iptal isteminin oyçokluğu ile reddine karar verilmiştir.
Getirilen düzenleme uyarınca, 3201 Sayılı Yasa'nın 13. maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmetinin hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki; fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilmesinin; Emniyet Teşkilâtına girmeden önce yapılan askerlik hizmetinin ise atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılmasının, askerlik hizmetinin değerlendirileceği rütbelerin üstünde bulunulması halinde, bu hizmetlerin fiili çalışma süresi içinde dikkate alınmasını engellediği açıktır. Emniyet teşkilâtına girmeden önce veya sonra yapılan askerlik hizmetinin bulunulan rütbe esas alınarak değerlendirilmesinin, bu rütbeleri geçirmiş olanlar yönünden yaratacağı aleyhe durumun hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ve adalet ilkeleriyle bağdaştığı ileri sürülemez. Önceki düzenlemeyle yenisi arasındaki farklılıktan kaynaklanan bu tür adaletsizliklerin önlenebilmesi için geçici madde getirilmemesinin, askerlik hizmetini yapmış olma bakımından aynı hukuksal durumda bulunan kişilerin, değişik kurallara bağlı tutulmalarına neden olduğu bu durumun ise eşitlik ilkesini zedelediği ortadadır.
Bir kuralın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanması durumunda Anayasa'ya aykırı bir yönünün saptanamaması, onun her koşulda özellikle daha önce oluşmuş ancak bugünkü hukuksal konumu da etkileyen olaylar yönünden Anayasa'ya uygun olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle yasa koyucunun, yeni düzenleme ile eskisi arasındaki dengeyi kurabilmek ve olası adaletsizlikleri önleyebilmek için geçici maddeler getirmesi zorunluluğu vardır. Kendi kusurları olmaksızın haksızlığa uğramış kişilerin, durumları düzeltilmedikçe adaletin gerçekleştiğinden söz edilemez. Adaletsizliğin giderilmesi için başka bir çözüm bulunamıyorsa, kimileri yönünden Anayasa'ya aykırılık içermese de aynı konumda olan diğerlerini kapsamaması nedeniyle eşitlik ilkesini ihlâl eden bir kuralın Anayasa'ya uygunluğundan söz edilemez. Bu doğrultuda verilecek bir iptal kararının, yasa koyucuya hukuk devletini tüm kurum ve kurallarıyla gerçekleştirme yolunda büyük fırsat sağlayacağı da bir gerçektir.
Açılan veya açılacak davalarda, idari yargı yerlerinde oluşturulacak içtihatla adaletsizliklerin giderilmesi olanaklı ise de bu durumun yasa ile açıkça düzenlenmesi, hukuk devletinde bulunması gereken istikrarın, hukuk güvenliğinin ve eşitliğin sağlanmasına hizmet edeceği için büyük önem taşımaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin bir çok kararında belirtildiği gibi, adaleti, eşitliği, hukuk güvenliğini zedeleyen eksik düzenlemenin, Anayasa'ya aykırılık oluşturduğu ve iptali gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Soruna yargı kararlarıyla bir çözüm üretilememesi durumunda, yasa koyucunun en kısa sürede gerekli düzenlemeyi yapması, çalışma barışının sağlanması, adalet ve eşitliğin gerçekleştirilmesi bağlamında hukuk devleti olmanın gereğidir.
Açıklanan nedenlerle söz konusu bölümlere ilişkin iptal isteminin reddi yolundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 55. maddesinin ondördüncü fıkrasında belirtilen sürelerin fiili çalışma süresinden sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanların rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemeyeceğine dair kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki iptal kararı ışığında yeniden düzenleme yapılarak getirilen bu kural, farklı sürelerde (1-18 ay) askerlik yapılmasından kaynaklanan, gerek erkek amirlerin kendi aralarında gerek bayan amirlerle erkek amirler arasında oluşacak rütbe farklılıklarının yol açacağı hak kayıplarını engellediği kadar, Emniyet Teşkilatı'nın hiyerarşik yapısının ve polislik mesleğinin kendine özgü disiplininin bozulmasını önlemeyi de amaçlamaktaydı.
Anayasa'nın 128. maddesi anlamında Devletin yürütmekle yükümlü olduğu asli ve sürekli bir kamu görevi olan polislik mesleğinde amir konumundaki kişilerin üst rütbelere terfilerinde kişinin özlük hakları ile birlikte meslek disiplin ve etkinliğinin, başka bir deyişle kamu yararının da gözetilmesi gerektiği açıktır. Bu konuda yasa koyucunun takdir hakkı bulunduğu, yıllarca önce yapılan ve meslekle doğrudan ilgisi bulunmayan askerlikte geçen sürenin bir polis amirinin birdenbire rütbe terfii yaparak emsallerinin önüne geçmesine olanak vermesi halinde bunun Emniyet Teşkilatı'nın disiplini açısından olumsuz yansımaları olabileceği, iptali istenen kuralla askerlikten kaynaklanan kıdemin emsalleriyle birlikte üst rütbeye terfi edecek polis amiri yönünden anlamsız veya işlevsiz hale gelmediği, nitekim bu şekilde üst rütbeye terfi edecek emsal grup içinde kişinin yeni rütbesinde de emsallerine göre kıdemli sayılmaya devam edeceği, üst rütbeye terfiin sadece kıdeme göre değil sicil, bilgi, deneyim gibi unsurlara bağlı liyakat ölçütlerine göre olacağı, söz konusu yasa kuralının kamu yararına yönelik olduğu, hukuk güvenliği ile ilgisinin bulunmadığı kanısıyla, iptal kararına katılmıyorum.