Seçmenin üçte ikisi işçi, memur ve emekli
Seçim sürecine hazırlanan Türkiye'de 41 milyonluk seçmen kitlesinin üçte ikisini emek kesimi oluşturuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2006 verilerine göre, işçi, memur ve diğer çalışanlardan oluşan ücretli kesim 12.6 milyon kişi.
2.6 milyonu resmi işsiz, 3.3 milyonu da sayılmayan işsizler (iş bulma umudu olmayan, part-time çalışan, mevsimlik işçiler gibi düzenli bir işi bulunmayanlar) dahil olmak üzere toplam işsiz ve ücretli nüfus 18.5 milyonu buluyor. Üç sosyal güvenlik kurumuna bağlı 8 milyon emekliyle birlikte tüm çalışanlar, işsizler ve emekliler 26.5 milyona ulaşıyor. Bu kişilerin çalışmayan ve emekli olmayan ev hanımı eşleri de dahil edilirse bu rakam 30 milyona yükseliyor.
Türk-İş, DİSK ve KESK yönetimleri, bu hafta içinde ayrı ayrı toplanarak çalışanların taleplerini ortaya koyacak. Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, partilerden ziyade çalışan kesimin adaylarına destek vereceklerini söyledi. Kılıç, şöyle konuştu:
"Ne kadar çok emeğin temsilcisi parlamentoya girerse o kadar yararlı olur. Burada önemli olan parti değil adayların niteliğidir. Çünkü siyasi partiler arasında pek kesin ayrımlar kalmadı. Göstermelik olmamak koşulu ile hangi siyasi partide emek kesiminin adayları fazla olursa o partiye de destek veririz."
Türk-İş'in önemli sendikalarından Petrol-İş'in Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise, AKP'nin 4.5 yıllık iktidarının değerlendirilerek emek karşıtı politikaların teşhir edilmesi gerektiğini söyledi. Öztaşkın, "Özelleştirmeler, İş Kanunu'ndaki esneklik, sosyal güvenlikteki hak kayıpları ortaya konup AKP'ye oy verilmemesi yönünde bir tavır alınmalıdır. Ayrıca sendikal haklar, iş güvencesi, sosyal güvenlik gibi temel 4-5 konudaki taleplerimiz belirlenip bunları kabul eden ve iktidara geldiği takdirde 6 ay içinde gerçekleştireceğine ilişkin noter kanalıyla sözleşme yapan siyasi partilerin destekleneceği ifade edilmelidir" dedi.
DİSK Yönetim Kurulu ve Başkanlar Kurulu da, 17-18 Mayıs tarihlerinde toplanıp seçim süreciyle ilgili tavrını belirleyecek. KESK de 18 Mayıs'ta Danışma Meclisi'ni toplayarak "Nasıl bir Türkiye" istediğini ortaya koyacak. KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, "Seçmen olarak gücümüzü göstermeliyiz. AKP'ye karşıtlık, sadece laiklik üzerinden değil laikliğin yanı sıra 4.5 yılda uyguladığı neoliberal politikalar nedeniyle uğradığımız hak kayıpları ve yoksullaşma üzerinden de ifade edilmelidir. Emek kesiminin gücünü ve taleplerini ortaya koyan kitlesel bir miting yapmayı düşünüyoruz" dedi.
Türk-İş'in TMSF uyarısı
Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, Tasarruf Mevduatı ve Sigorta Fonu'nun (TMSF) yönetim ve denetimine geçen Sabah Gazetesi ve ATV'den sendikal nedenlerle üç kişinin işten çıkarılması konusunda TMSF'yi uyardı. Kılıç
şunları söyledi:
"Üç gazetecinin sendikal nedenlerle işten çıkarılması üzerine Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ve TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'le görüştüm. Ahmet Ertürk'e gerekirse TMSF önünde eylem yapacağımızı söyledim. Ertürk, sendikalaşmayı engellemelerinin söz konusu olmadığını ifade etti. Arkadaşların işe iadesi için çabalarımızı sürdürüyoruz."
Sendikaların siyasetteki en özgür dönemi
Sendikal alandaki uzmanlığı ve kitaplarıyla tanınan Yol-İş Sendikası Eğitim Müdürü Yıldırım Koç, sendikaların siyasete müdahale açısından
en özgür dönemi yaşadıklarını söyledi. Yıldırım Koç, "12 Eylül Anayasası'nın 52 ve 69. maddeleri sendikaların siyasi faaliyetine büyük yasak ve kısıtlamalar getiriyordu. Sendikaların siyasi amaç gütmesi, siyasi faaliyette bulunması, siyasi partileri desteklemesi yasaktı" diye konuştu.
Yasak 95'te kalktı
Yıldırım Koç, 1995 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle sendikaların siyaset yasağının kaldırıldığını hatırlatarak şöyle dedi:
"1997 yılında da 4277 sayılı yasayla sendikalara siyasi parti kurmaktan, seçimlerde siyasi bir partiyi desteklemeye kadar geniş bir özgürlük alanı sağlandı. Sendikaların sadece siyasi partilerden para yardımı alması yasaklandı. Dolayısıyla sendikalar ilk kez siyasi alanda böyle bir güce sahip oldular."