Emekli öğretmen 2 kelimeyi araştırayım derken 246 bin maddelik sözlük yazdı
Emekli öğretmen Yaşar Çağbayır, 39 yıl süren çalışmanın ardından Türkçenin en kapsamlı sözlüğünü hazırladı. Ötüken Yayınevi'nden çıkan 5 ciltlik sözlüğün ilginç bir hikâyesi var.
Çağbayır'ı bu meşakkatli yolculuğa çıkaran sebep, anlamını bilmediği iki kelime; müzmi ve temhir. 1968'de Konya Ereğli'de öğretmenlik yaparken bakanlıktan gelen bir kâğıt tutuşturulur eline: "Müzmi ile temhir kılınarak iade edilmesi gerekmektedir..." Hiçbir şey anlamamış Yaşar hoca. Yanından ayırmadığı Türk Dil Kurumu sözlüğünde de karşılığını bulamayınca kaymakamlığa gitmiş ve ancak orada öğrenmiş, 'müzmi'nin imzalamak, 'temhir'in mühürlemek olduğunu! Ardından cebinden çıkardığı fihriste not etmiş bu iki kelimeyi. O günden sonra da anlamını bilmediği her terimi, ilk kez karşılaştığı kelimeleri ve halk ağzında kullanılan sözleri bir bir kaydetmiş defterine.
Bir yandan bakınca iftihar vesilesi; Eski Türkçe, Osmanlıca, Günümüz Türkçesi ve Ağızlar bölümleri altında toplanmış 174 bin kelime ve 72 bin deyimden oluşan beş ciltlik, evladiyelik bir eser. Öte yandan yıllar boyu şehirden şehre, evden eve ayakkabı kutularında taşınan, depolarda nemlenen, daha sonra teknolojiyle birlikte bilgisayara aktarılırken boyun ağrısına sebep olan fişlerden örülü bir illet. "On dört sene önce bu eve bir römork fiş taşıdık." diyen Çağbayır, bir ara öyle sıkılmış ki dışarı çıktığında "İnşallah evden bilgisayarı çalmışlardır." demeye başlamış; tabii çalışmaların bir kopyasını CD olarak yanında taşımayı ihmal etmeden! Çalışma gitgide büyüdüğünde o da bir karar vermesi gerektiğini düşünmüş elbette. Önce bir üniversiteye ya da araştırma kurumuna bağışlamak geçmiş aklından. Sonra "Ben bu işi yaparım" deyip sözlüğü hazırlamak üzere kolları sıvamış. Bu arada yıllanmış mütevazı fiş bilgilerine Meclis kütüphanesindeki Osmanlıca kitaplardan ve 15. asırda yazılmış bir Kur'an tercümesinden yapılan taramalar da eklenmiş. "Ben aslında sözlükçü değilim." diyen Çağbayır, cesaretini biraz da Mehmet Doğan'dan almış. Doğan'ın hazırladığı Büyük Türkçe Sözlük'te eksikler bularak Doğan'a bir mektup yazan Çağbayır, "Eksikleri sen tamamla." cevabı alınca çalışmalara başlamış. Doğan da yeni baskılarda 'yardım edenler' başlığıyla Yaşar Çağbayır ismine yer vermiş. Kendi sözlüğü içinse bilgisayardaki bütün çalışmasını geçen seneden itibaren kırka yakın yayınevine göndermiş. Tahmin edilebileceği gibi çoğundan "Bu iş bizi aşar." cevabını almış. Akla Kültür Bakanlığı ihtimali gelse de Çağbayır için bu, en uzak ihtimal: "Bakanlığa hiç başvurmadım; çünkü altı nüsha isteyecekler. Altı bin sayfa, on iki punto, çift aralıklı yazılınca yirmi bin sayfaya çıkacak. Yüz kırk bin yaprak. Bakanlığın önüne bir kamyon kağıt indirmek demek!"
"Sözlük taraf tutmuyor!"
Neticede Ötüken Yayınevi sahip çıkmış sözlüğe. Bir de Ötüken'in teklifiyle sözlüğe yaklaşık 400 sayfa daha ekleyen indekse yer verilmiş. Uzmanların tekrar tekrar incelemesiyle ortaya çıkan sözlük, Çağbayır'ın 'yetişebildiği her kelimeyi' kapsıyor. Yani ona Arapça, buna uydurukça, berikine argo demeden, yazarın ifadesiyle 'halkımın kullandığı her kelime' var bu sözlükte. Hatta 'bilmesek daha iyiydi' diyeceğimiz bilgiler bile mevcut. Mesela 'çocuk' kelimesinin 'domuz yavrusu' anlamına geldiği! Mert, iyi insan anlamında kullandığımız yavuzun, kötü adam demek olduğu ya da. Yavuz, İranlıların Sultan Selim'e taktığı unvanmış. Bir de yüksünmeden kaynağını belirtmek gereken kelimeler var; evlek, dirgen gibi... "Evlek bizim köyümüzde kullanılır. Yunanca avlakos'tan gelir. Çift süreceğimiz zaman etrafını çizmede dirgen kullanırız. Dirgen, Yunanca trigene'den gelir. Türkler Anadolu'ya geldikten sonra Ermenilere yakınsa Ermenilerden, Rumlara yakınsa Rumlardan kelime almış. Balıkçılık terimleri Yunancadan, gemicilik terimleri İtalyancadan alınmış." Yine de 'fişgene'nin kaynağı bulunmuş değil. Anlamını ise yine öğretmenlik yaptığı bir Anadolu köyünde öğrenmiş: "Talebeye soruyorum; 'Dün neredeydin?' 'Fişgene toplamaya gittik hocam.' Salyangoza fişgene derlermiş meğer!" Bu zenginliğin sebebi ise Çağbayır'ın 'dil konusunda taraf olmaması': "Ben taraf değilim. Anlamını bilmediği bir kelimeyi adam bulsun istiyorum. -Sal eki Cumhuriyet döneminde üretildi. Ulus kelimesinin sonuna Fransızca -el eki getirilmiş, sonra -sel -sal olmuş. Bu yanlış, ama Arapça'daki nisbet i'si ile kurulmuş kelimelerin yerini almış. 'Medenîsel' denmiyor ama 'kamusal' deniyor." (0212 251 03 50)