İki yanlış bir doğru etmez: Hasta yokken ilaç yazılmaz
Psikiyatrist Arzu Erkan Yüce sosyal medya hesabından, Giresun'da yaşanan olayı değerlendirdi
Psikiyatrist Arzu Erkan Yüce sosyal medya hesabından, Giresun'da yaşanan olayı değerlendirdi. Yüce, Giresun'da yaşanan olayların yanlışlığına değindi ancak iki yanlış bir doğru etmez, hasta yoksa ilaç yazılmaz dedi.
İşte Arzu Erkan Yüce'nin paylaşımları
Hasta yakınının yanında hastası yokken ilaç yazdırma ısrarı sonucunda, hastane tarafından beyaz kod verilmesi sonrasında, kişinin polis tarafından göz altına alınma işlemleri sırasında vefatı son derece üzücüdür. Ancak iki yanlış bir doğru etmez!
Bu şekilde gelenlere ilaç yazıldığında doktor soruşturma geçiriyor, bu şekilde ilaç yazılması suçtur. Cezası vardır. Bakınız ben mecburi hizmette, günde en az 100 kadar hasta görmeye mecbur bırakılan hekimlerden biriydim.
Onca yoğunluğun arasında yaşlı düşkün hasta ve zor durumdaki ailelere hakettikleri ilgiyi göstermek isteriz ama bu nadiren mümkündür. Yaşlı hastalara öncelik verdiğim için diğer hastalar tarafından çok şikayet edilmişliğim, hakarete uğramışlığım, ...
..."polikliniği bırakıp" acile bu hastalara bakmaya gittiğim için çok soruşturma geçirmişliğim vardır. Aylık mesaimin yarısı, çocuğuma ayıracağım zamanın çoğu bu soruşturmalara savunma yazmakla, ifade vermekle geçti diyebilirim.
Yaşlılara kıyamayan(!) halkımızı siz bir de muayene sırasını o hastalara verme noktasında görün! Uzun süredir takip ettiğim Alzheimerli bir hastayı yürüyemediği için araçla hastane kapısına getirtiyor kapıda muayene ediyordum.
Evde muayene gerekirse de görevlendirme talep edip gidiyordum. Çünkü görev yerimizi terk etmemiz suçtur. Aynı şekilde heyete girecek, bakım aylığı alacak vs hastalar da acile getirtiliyor ve orada muayene ediliyordu.
İlacı yazdığımın aynı günü o hastam vefat etmiş. Ölmüş hastaya ilaç yazma suçu ile 13 tl lik ilaç için devleti dolandırmak gerekçesi ile bir yıl sonra soruşturma geçirdik, ben de, eczane de, hasta yakını da...İmama kadar ifadesi alındı herkesin.
Hastanın ölüm saati, defin raporu, hastane kamera görüntüleri, personel tanıklığı vs sayesinde zar zor aklandık. Bu sadece bir örnek.Bu kadar kuralcı ve tedbirli olmasaydım daha neler yaşayacaktım kim bilir? Bu soruşturmalara harcanan zamanlarda kaç hastaya şifa olunurdu,yazık!
Hastalar usülsüz bir konuda ısrar ederse beyaz kod vermek de doktora verilen emirdir. Doktor, kendini, personelini, diğer hastaları ve sürdürdüğü hizmeti korumak zorundadır. Bu tür durumlar için evde bakım hizmeti doktoru vardır.
Bu tür durumlarda evde bakım için görevli doktor eve gider hastayı o görür ve ilacı o yazar. Burada hasta yakını yanlış doktordan talep etmiş, doktoru zorlamış, diğer hastaların tedavisine engel durum olunca beyaz kod verilmiştir.
Hiçbir doktor durduk yere beyaz kod vermez. Çünkü beyaz kod verdiğinizde günlerce haftalarca bürokratik işlerle uğraşırsınız, şahısa karşı bakanlık dava açar, defalarca ifade verir, tüm personel, tanıklar mahkemelere gidersiniz, bu bazen yıllarca sürer.
Hiçbir hekim zorda kalmadan bu süreci göze almaz.
Beyaz kod intikam almak için verilen bir kod değildir. Bunu gerektiren durumlarda
bu kodu vermemek hekimin suçu ve görevi ihmalidir. Asıl hekim kodu vermeseydi
suçlu olurdu.
Üstelik hastanın kendisi gelmeden yazılan ilaçlar, muayene fırsatını ortadan
kaldırdığı için hastanın zehirlenmesine ya da zarar görmesine de neden olabilir.
Hastayı görmeden ilaç yazmak büyük bir ihmal, hata ve suçtur. Kaç kez bu nedenle sorun yaşadığım bir aile hastasını ısrarım üzerine getirdiğinde diyabetik ketoasidoz tanısı koyup yogun bakıma yatırmıştım, ölümün eşiğinden döndü.
O ilaçları sırf aileyle sorun yaşamamak için ya da zor durumdaki hasta yakınına kıyamadığım için, hastayı görmeden yazsaydım benim elimden olacaktı hastanın ölümü. Yakını iyileşen aile nasil özür dileyeceğini, teşekkür edeceğini şaşırmıştı.
Birkaç kez hastanın ilacı gereksiz kullandığını fark edip kesmiştik.Bir hastanın muayeneye getirtilmesi sayesinde geçici inmeler yaşadığını farketmiş, acilen nörolojiye yatırmıştık. Bir hastanın ilacı yanlış kullanıp iç kanama geçirdiğini fark etmiştik. Yoğun bakıma yatırmıştık.
Bu örnekler saymakla bitmez. Doktor bir hastaya görmeden ilaç yazarsa bu hastanın o saatlerde hastanede olduğuna dair adli kanıttır. O saatte başka bir yerde suça karışmış, ölmüş, öldürülmüş bir kişinin o saatte hastanede olduğuna dair şahitlik/kanıt demektir o reçete.
Çok gördük hastanın kullanmadığı halde üzerine yazdırılmak istenen, kötüye kullanılan ilaçlar, ticari ilişkiler, SGK'yı dolandırmalar...
Hekimin elinde reçete yazma yetkisi var diye suça teşvik edilmesi, bunu yapan hekimler (ne yazık ki) var diye yapmayanların tu kaka olmasını anlamak mümkün değil!..Sui misal emsal değildir!
Hastalarımıza neyin doğru olduğunu bir türlü anlatamamamızın bir başka nedeni yasaları ihmal eden, ne var canım bunda, istisnalar vs vs....diye kural ihlali yapan diğer hekimler ve onları buna zorlayan bazı idarecilerdir.
Sağlıkta şiddeti besleyen o kadar çok hekim var ki kendi keyfi uygulamaları ile diğer hekimleri açık hedef haline getiren. İğneyi kendimize de batıralım.
Bence tartışılması gereken en önemli konulardan biri budur. O tanıdık, bu yaşlı, bu filancanın akrabası, raporlar, usulsüzlükler, adaletsizlikler....bir grup hekimi fena halde zan altında bırakıyor. Halkın hekime bakışını zedeliyor.
Hastayı görmeden ilacını yazan doktorlar da bunun suç ortağıdır. Diğer meslektaşlarını zor duruma düşürür. Yasal olmayanı yaparak, bunu yapmayan doktoru vicdansız durumuna düşürür. Etik olarak hatalıdır ve bencildir.
Hastayı görmeden reçete yazmayı savunan ve alenen beyan eden her kimse bir suçu ihbar etmektedir ve hakkında başlatılacak yasal işlem hepimiz açısından ne doğru ne yanlış yol gösterici olacaktır.
Doktorun hastayı görmeden ilaç yazmaması, #beyazkod vermesi doktor kaprisi degildir. Doktor kaprisi diye bir tanım yoktur. Bankada, noterde, özel hastanelerde nasıl kişinin kendisi gelmeden işlem yapılamazsa, devlet hastanesinde ve aile sağlık merkezlerinde de bu böyledir.
#beyazkod gerekleri yasa ile tanımlıdır. Keyfi değildir. Doktorun vicdansızlığı değildir.
Biz hekimler hastalarımız için daha geniş planlı düşünmek zorundayız. Bir annenin evladının iyiliğini düşünmesi gibi, yeri geldiğinde sevimsiz görünmek pahasına hastalarımızın sağlığını, bazen hastalarımıza rağmen savunuruz.