İKM, sergide görerek başladığı Filografi'nin ustası oldu
Elazığ'da İnfaz Koruma Memuru olarak görev yapan Ayhan Güneş, bir sergide görüp yıllar önce başladığı Filografi sanatı için evinde atölye kurdu. Mesai sonrası evinde çalışan Güneş, birbirinden farklı eserleri çivilerle işliyor.
Elazığ'da İnfaz Koruma Memuru olarak görev yapan Ayhan Güneş, bir sergide görüp yıllar önce başladığı Filografi sanatı için evinde atölye kurdu. Mesai sonrası evinde çalışan Güneş, birbirinden farklı eserleri çivilerle işliyor.
İnfaz Koruma Memuru 2 çocuk babası Ayhan Güneş (35), evininin bir bölümünü Osmanlı döneminin unutulmaya yüz tutmuş sanatlarından olan, çivilerin telle süslenmesiyle oluşturulan Filografi sanatı için atölyeye çevirdi. 7 yıl önce bir sergide görerek başladığı Filografi sanatını kendi imkanlarıyla eğitim almadan öğrenen Güneş, hobi olarak başladığı sanattan şimdi ise ek gelir elde ediyor.
7 yıl önce yaptığı sanatı bir sergide gördüğünü ve yapmaya karar verdiğini anımsatan Ayhan Güneş, 6 yıldır da profesyonel olarak yapmaya çalıştığını kaydetti.
Daha önce işi gereği İstanbul'da olduğunu, 1,5 yıldırda Elazığ'da görev yaptığını dile getiren Güneş, Filografi sanatı için kavağını, çivisini ve telini zor bulduğunu o yüzden İstanbul'dan getirttiğini aktardı.
"Rehabilite amaçlı yapılan bir sanattır"
Rehabilitasyon merkezlerinde ve bazı kurumlarda ders olarak verilmesi gereken bir sanat olduğunu aktaran Güneş, "Bu sanatın güzel yanı, rehabilite amaçlı yapılan bir sanattır. Büyük şehirlerdeki bazı kurumlarda şu anda ders olarak veriliyor. Burada da imkanlarımız olursa idarecilerimiz ve amirlerimiz de uygun görürlerse hafta sonları böyle yerlerde ders verme imkanımız olabilir. Rehabilitasyon merkezleri, huzur evleri ve diğer kurumlar da faydalı olabilir. Özel olarak ders vermek istemem ama böyle yerlerde ücretsiz olarak katkıda bulunabilirim" ifadelerini kullandı.
Zor bir meslek olduğu için unutulmaya yüz tuttuğunu dile getiren Güneş, "Filografi sanatı tel ve çivi ile yapılan bir sanattır. Çok meşakkatli bir sanat. Osmanlı döneminde daha sonrasında Ortadoğu ve Avrupa'da da yapılmış bir sanattır. Haliyle bizde bu sanatı Yaşatmaya çalışıyoruz. Bu işi sabrı olan insanların yönlendiği bir iştir. Biz de elimizden geldiği kadar sabırlı olmaya çalışıp, rehabilite olmaya çalışıyoruz. Bu işi İstanbul'da yapıyordum. İstanbul'da ilk önce kendim başladım ve devam ettim. Daha sonra düşündüm bir eksiğimiz var mı yok mu diye, İstanbul'da Saadet hocayı buldum. Onun vasıtasıyla kendimizi daha da geliştirdik. Yanlışlarımızı bulduk, düzelttik ve çözdük. Daha sonra Elazığ'a geldi geldik" diye konuştu.
"Evimin bir bölümünü atölyeye çevirdim"
Bulunduğu yerde ilgi gören bir sanat olduğuna dikkat çeken Güneş, "Sergiler açarak bu sanatı insanlara göstermeye çalışıyorum. Bulunduğumuz yerde bu sanatı yapan hocalar yok. Kentteki kurumlarda genelde dışarıdan hocalar getirterek bu işi çözmeye çalışıyorlar. Bizler buradayız hafta sonları veya farklı zamanlarda, kurumlar da kabul ederse ve teklifleri olursa biz de bu işi yapmaya çalışıyoruz. Yaptığım tabloları hediye ediyorum. Bu tabloları bulunduğum kurumun bakanlığına gönderdim. Devlet büyüklerimize, aile bireylerine hediye amaçlı veriyorum. Bu arada ürünleri satarak ek gelir de elde ediyorum. Saat 8 ile 5 arasında çalışıyorum. Bu sanatı, akşam eve geldikten sonra ve hafta sonu yapmaya çalışıyorum. Evimin bir bölümünü atölyeye çevirdim. Eşim ve ailem bu konuda bana destek veriyorlar. Komşularım da aynı zamanda destek veriyor. Nasip olursa ilerleyen zamanlarda dışarıda bir atölye açmayı düşünüyoruz. Özellikle, Kültür Bakanlığı'ndan bu sanata sahip çıkmasını istiyoruz. Çünkü unutulmaya yüz tutmuş bir sanat. Kültür Bakanlığı destek verirse Uluslararası bir sergi açmayı düşünüyorum" şeklinde konuştu.