Nakillerde yaşanan sorunlar ve sitemizce önerilen çözümler

Özelleştirilen kamu kurumlarında çalışan personelin naklinde yaşanan sorunlar ve bunlara sitemizce verilen cevaplar bu bölümde

Haber Giriş : 02 Mayıs 2003 06:41, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Özelleştirilen kamu kurumlarında çalışan personelin naklinde yaşanan sorunlar ve bunlara sitemizce verilen cevaplar bu bölümde yer almaktadır.


Özelleştirme nedeniyle diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklen geçmek istemeyenler, kanuni tazminatlarını almak suretiyle iş akitlerini feshedebilirler mi?
1475 sayılı İş Kanununun 16 ncı maddesinin (e) fıkrasında "...yahut iş şartları esaslı bir tarzda değişir, başkalaşır veya uygulanmazsa (sözleşmelere bu fıkradaki haller hakkında başka türlü kayıt konmamak şartıyla)" işçinin bildirimsiz olarak iş akdini fesh hakkının doğduğu hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan söz konusu 1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatını düzenleyen 14 üncü maddesinde, bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin işçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca feshedilmesi halinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücret tutarında kıdem tazminatı ödeneceği belirtilmiş bulunmaktadır.
4046 sayılı özelleştirme yasasının 22 nci maddesinde kapsamdışı statüdeki sendikaya tabi olmayan işçilerin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesi hüküm altına alınmıştır. Kapsamdışı statüdeki işçi personelin diğer kamu kurumlarına atanma talebinde bulunmuş olsun ya da olmasın yapılan atama karşısında 1475 sayılı Kanunun anılan 16 ncı maddesinin 2. nci bendinin (e) fıkrası uyarınca işin mahiyetinde esaslı bir değişiklik olması sebebiyle nakil işlemini kabul etmeyerek iş aktini feshetmeleri halinde 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatlarını almaları gerekir.

4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde nakli öngörülen "kapsam dışı personel" in anlamı ve mahiyeti nedir?
2821 sayılı Sendikalar Yasasında ve çalışma yaşamını düzenleyen diğer yasalarda, kapsam dışı personelin tanımı konusunda her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, kapsam dışı personel konusunda sendika üyeliği ve toplu iş sözleşmesi uygulaması yönünden iki bölümde değerlendirmek olanaklıdır. Ancak, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve kapsam dışı olarak nitelendirilen personelin, işçi ve sözleşmeli personelle birlikte bir üçüncü kategoriyi oluşturmadığı, bu personelin işçi statüsünde olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
Toplu pazarlık hukukunda kapsam dışı personelden kavram olarak söz edilmiş, ancak, bir tanımlaması yapılmamıştır. Yalnızca kapsam dışı personele toplu iş sözleşmesinden yararlanma bağlamında yaklaşılmış ve soruna bu ölçekte bakılagelmiştir.
2821 sayılı Sendikalar Yasasının 21 inci maddesinde sendika üyesi olamayacaklar ile sendika kuramayacaklar belirtilmiştir.
Buna göre, söz konusu kurum ve kuruluşlarda işçi statüsünde çalışan ancak, 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 21 inci maddesi gereğince sendikaya üye olmamak nedeniyle zorunlu kapsam dışı kalan personelin örgütlenme hakkı ile toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri olanaklı değildir.
2821 sayılı Sendikalar Yasasının 21 inci maddesi kapsamında bulunmayan bazı unvan ve işlerde çalışan işçilerin de, toplu iş sözleşmesinin taraflarınca toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında bırakıldıkları ve bunların kapsam dışı personel olarak nitelendirildikleri uygulamada görülmektedir.
Bu durumdaki işçilerin, sendika üyeliği ve toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakları yönünden her hangi bir yasal sınırlama bulunmamaktadır. Uygulama tamamen sözleşme taraflarının iradesinin kaynaklanmakta ve hangi unvan ve pozisyonlarda çalışan işçilerin toplu iş sözleşmesinin kapsamı dışında kalacakları sözleşme yanlarının serbest iradeleri ile belirlenmektedir. Bu durumda sözleşmeden yararlananlar kapsam içi, diğerleri ise kapsam dışı olarak adlandırılmaktadır.
Toplu iş sözleşmesinin dışında tutma uygulaması her kuruluşa göre farklılık gösterebilmektedir.
Bu husus, Uyuşmazlık Mahkemesinin 26.12.1994 tarih ve E.1994/39, K.1994/39 sayılı kararında da "Sözleşmeden yararlanan işçiler "kapsam içi" taraflarca sözleşme dışına çıkarılanların ise "kapsam dışı personel" adlandırılacağı açıkça belirtilmiştir. Esasen bu durumda olan işçilerin, yukarıda da belirtildiği üzere İş Yasası kapsamında oldukları, sendikalara üye olmak örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını kullanabilmek konusunda bu işçilerle ilgili yasal bir sınırlama bulunmadığı açıktır.
Kapsam dışına çıkarılan ve nitelikleri, pozisyonları, görev özellikleri ve çalışma koşulları farklılıklar gösteren bu gibi personele, toplu iş sözleşmeleri ile belirlenenden az ücret ödenmeyeceği konusunda, gerek hizmet akitlerine ve gerekse toplu iş sözleşmelerine hükümler konulduğu görülmektedir.
Diğer bir ifadeyle, örgütlenme hakkı ve toplu iş sözleşmesi uygulaması yönünden kapsam dışı personelden, 2821 sayılı Sendikalar Yasası'nın 21 inci maddesi gereğince sendikaya üye olamamak nedeniyle zorunlu kapsamı dışı kalan işçiler ile, örgütlenme ve toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakları yönünden herhangi bir yasal sınırlama bulunmayan, sendika üyesi olabilen ancak, toplu iş sözleşmesinin yanlarınca kapsam dışında tutulan işçilerin anlaşılması gerekmektedir.

İstihdam fazlası olarak bildirilen müfettiş ve müfettiş yardımcılarının diğer kamu kurumlarına nakli nasıl yapılmaktadır.

4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi gereğince istihdam fazlası olarak iki türlü müfettiş bildirimektedir. Biri karıyer yani mesleğe yarışma ve yeterlik sınavıyla girip 3 yıllık eğitime tabi tutulduktan sonra müfettişlik unvanını kazanan müfettişlerdir. Diğeri ise her hangi bir kurumda çalışırken veya aynı kurumda herhangi bir görevi yürütürken atama suretiyle müfettiş unvanıyla atanan karıyer olmayan müfettişlerdir. İlk zamanlarda sadece Karıyer müfettişlerin nakli 28.08.1995 tarih ve (1995/24) sayılı Başbakanlık Genelgesiyle yapılmaktaydı. Diğer müfettişler ise mağdur durumdaydı. Bu türden müfettişlerin mağduriyetini gidermek için 27.10.1995 tarih ve 15439 sayılı Başbakanlık Genelgesi çıkarılmıştır. Teftiş kurulu mensupları diğer nakle tabi personel gibi her türlü kuruma atamaları yapılabilmektedir. Ancak söz konusu Genelgelerle Başbakanlık ve bakanlıkların teftiş kurullarına ve teftiş kurullarının çalışma esasları tüzükle düzenlenen kurumlara atanmaları engellenmiştir. Örneğin; Et ve Balık Ürünleri A.Ş. Genel Müdürlüğünün istihdam fazlası olarak bildirilen müfettiş personeli Devlet Personel Başkanlığınca Başbakanlık müfettişi olarak atanamayacağı gibi maliye müfettişi olarak da atanamaz. Çalışma Bakanlığı müfettişi olarak atanamaz ancak söz konusu Bakanlığın bağlı kuruluşu olan SSK müfettişi ya da sigorta müfettişi olarak da atanabilir. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu çalışma esasları tüzükle düzenlendiğinden bu Başkanlığa da atanamaz. Her iki müfettiş tipine bu türden kısıtlama getirilmesinin yanında kariyer olmayan müfettişlere de ayrıca kısıtlamalar getirilmiştir. Şöyle ki; 27.10.1995 tarih ve 15439 sayılı Başbakanlık Genelgesinde hükme bağlandığı üzere atama suretiyle müfettişliğe intisap edenler 03.05.1993 tarih ve (1993/12) sayılı Başbakanlık Genelgesinden önce atama suretiyle müfettiş istihdamına imkan veren kurumların Teftiş Kurullarına ancak atanabilirler. Diğer bir ifadeyle 27.10.1995 tarihinden önce teftiş kurullarına doğrudan atama suretiyle müfettiş kabul eden kurum ve kuruluşlara atamaları yapılabilecektir. Yukarıdaki Genelgeden yola çıkarak kariye olmayan müfettişlerin atanabileceği kurumlar şunlardır. PTT, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ,Türkiye Taşkömürü Kurumu, TİGEM, Türkiye Kömür İşletmeleri, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü (teknik kökenli müfettişler için), Karayolları Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğü, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Y.Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, MTA Genel Müdürlüğü(teknik kökenli müfettişleri için).
Bahsi geçen iki Genelge de müfettişlerin Danıştay kararları ile sahip oldukları mesleki güvenceler nedeniyle aynı unvanlarla diğer kurumlara nakillerinin yapılmasının zorunlu bulunduğundan bahisle kurum ve kuruluşların Teftiş Kurullarına özelleştirmeyle ilgili işlemler tamamlanıncaya kadar atamanın yapılacağı kurumların yönetmeliklerinde yer alan ve naklen atamaya imkan vermeyen hükümleri uygulanmayacak şekilde nakil işlemlerinin yapılacağı esasa bağlamıştır.
Sonuç olarak, istihdam fazlası olarak Devlet Personel Başkanlığına bildirilen müfettiş ve müfettiş yardımcıları;
a)Başbakanlık ve bakanlıkların teftiş kurullarına,
b)Teftiş kurulu çalışma usul ve esasları tüzükle düzenlenmiş kurum ve kuruluşlara, söz konusu Başkanlıkça yapılamaz.
c)Kariyer müfettiş ve müfettiş yardımcıları, bunların dışında kalan tüm kamu kurum ve kuruluşlarına atanabilirler.
d)Kariyer olmayan müfettiş ve müfettiş yardımcıları sadece yukarıda sayılan Genel Müdürlüklere atanabilirler.


4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi gereğince özelleştirilen kuruluşlardan diğer kamu kurumlarına atanan personele, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun adaylıkla ilgili hükümlerine herhangi bir atıfta bulunmaksızın istisnai bir anlam ve muhtevada düzenlendiğinden, 657 sayılı Kanunun aday memurlarla ilgili hükümleri uygulanabilir mi?

Bilindiği üzere, 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun "Kuruluşlardaki Personelin Nakli" başlıklı 22 nci maddesinde "Özelleştirme programına alınan, özelleştirilen, faaliyeti durdurulan, küçültülen, kapatılan veya tasfiye edilen kuruluşlarda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel ile sözleşmeli personel (kapsam dışı personel dahil) diğer kamu kurum ve kuruluşlarına, 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinin (f) bendinde yer alan hükümler de dikkate alınarak aşağıdaki şekilde nakledilirler; ..." hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, mezkur Kanunun geçici 9 uncu maddesinde ise "Kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklılarda sözleşmeli statüde çalışmakta iken bu Kanunun 22 nci maddesi uyarınca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi kurumlara nakledilerek Devlet memuru statüsüne geçirilenlerin sözleşmeli statüde (kapsam dışı personel dahil) geçen hizmet süreleri; aynı kanunun ek geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerine göre, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri de dikkate alınmak suretiyle, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık, derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir...." hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen hükümler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun adaylıkla ilgili hükümlerine herhangi bir atıfta bulunmaksızın istisnai bir anlam ve muhtevada düzenlendiğinden, sözkonusu personele 657 sayılı Kanunun aday memurlarla ilgili hükümlerinin uygulanmayacağı mütalaa edilmektedir.

4046 sayılı Kanununun 22 nci maddesi gereğince diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen personele ödenecek harcırahlar

4046 sayılı Kanununun 22 nci maddesi gereğince diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen personele ödenecek harcırahlarla ilgili görüş talep edilmesi hususundaki ilgi yazınız incelenmiştir.Bilindiği üzere, 6245 sayılı Harcırah Kanununun 9 uncu maddesinin (a) fıkrasında, ilk defa bir memuriyete tayin olunanlara tayinleri sırasında mütemekkin oldukları mahalden, (b) fıkrasında, naklen veya tahvilen başka bir mahalle gönderilenlere, bu tayinleri sırasında mezunen başka bir mahalde bulunsalar dahi eski memuriyet mahallerinden itibaren daimi vazife harcırahı verileceği, aynı Kanunun 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye yeniden veya naklen tayin olunanlara yeni vazife mahallerine kadar yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafının birlikte verileceği öngörülmüş olup, aynı Kanunun 59 uncu maddesinde ise, "Harcırah memur ve hizmetlinin gidişinde ve ailenin nakil sırasında peşin olarak verilir. Harcırahın tam miktarının önceden tayin ve tespitinin mümkün olmadığı hallerde yetecek miktarda para avans olarak verilir..." denilmektedir.
Ayrıca, 4046 sayılı Kanunun değişik 22 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Özelleştirme programına alınan, özelleştirilen, faaliyeti durdurulan, küçültülen, kapatılan veya tasfiye edilen kuruluşlarda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel ile sözleşmeli personel (kapsamdışı personel dahil) diğer kamu kurum ve/veya kuruluşlarına, 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinin (f) bendinde yer alan hükümlerde dikkate alınarak aşağıdaki şekilde nakledilirler;" ikinci fıkrasında ise, "...Kamu kurum ve/veya kuruluşlarına atanacak personelin bu maddenin (a) ve (b) bendlerinde belirtilen durumlarda atamalarının yapılıp, eski kurumları ile ilişkilerinin kesileceği tarihe kadar geçecek süredeki aylık ücret, sosyal hak ve yardımlar ile her türlü özlük hakları Özelleştirme Fonundan ödenir..." hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 15.11.2000 tarih ve 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin 5 nci bendinde, bu Bankalar hakkında 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı, 2 nci maddesinin 3 üncü bendinde, bu kanunun yayımlandığı tarihte Bankalarda çalışan personelin aylık, özlük ve sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları mevzuatın uygulanmasına devam olunacağı, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren istihdam edilecek personelin özel hukuk hükümlerine göre istihdam edileceği, özel hukuk hükümlerine göre istihdam edilecek personelin ücret ve mali haklarının bankaların genel kurulunca tespit edileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, Bankanızın özelleştirme programına alınması hususu da gözönünde bulundurularak 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesine göre Bankanızdan diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanan personelin harcırahının yeni atandığı kamu kurum ve kuruluşu tarafından ödenmesi gerektiği mütalaa edilmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber