İnternet sazanı olmayın
İSTANBUL - Posta kutusunda bir e-posta: "Feomidyum petrolü çöpe atan element. Amerikan Askeri Bilim Araştırmaları Grubu (MSRA) tarafından ileri teknoloji kullanılarak tanımlanan ve varlığı açıklanmayan yeni bir element. Feomidyum kullanılarak üretilen süper mıknatıslarla mevcut elektrik motorlarından yüzde 730 daha verimli elektrik motorları üretilebilir. Peki dünyadaki feomidyum rezervleri nerede? Yüzde 74'ü Türkiye'de, yüzde 4'ü Nepal'de, geri kalanı da diğer ülkelerde. Boğaz'ın tektonik yapısını inceleyen Dubaililerin (yani aslında perde arkasındaki Amerikalıların) de asıl amacı yatırım yapmak değil buradaki element yataklarına sahip olmak!.."
Yukarıda yazanlara inandınızsa siz de kısa süreli de olsa kandırmacanın bir parçası oldunuz. 2005 yılında Ankaralı bir avukat, 'feomidyum' adında hayali bir element uydurup, bir powerpoint sunumu hazırladı. Bunu da e-posta olarak sanal âleme saldı. E-posta o kadar hızlı yayıldı ki, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Osman Yumakoğulları iktidara geldiklerinde Türkiye'nin zengin feomidyum rezervlerini çıkarmayı vaat etti.
Adını vermek istemeyen avukat forumlardaki tartışmaları gördükçe bıyık altından gülüyordu: "Sağduyu sahibi insanlar 'Böyle bir element yok' dedikçe, diğerleri bu memleket sizin gibiler yüzünden böyle diyerek onları dışladı."
Mayıs 2005... Bir forum sitesine gönderilen e-postada, Danone ürünlerinin bebeklerin zihinsel gelişimine zararlı olduğu iddia edildi. Sonuna da gıda mühendisi Prof. Turan Karadeniz'in imzası yer alıyordu. Karadeniz'in böyle bir iletiden haberi yoktu. Danone'nin araştırmasına göre yazı 6.3 milyon anneye ulaştı. Karadeniz ve Danone yetkilileri bir toplantıyla iddiaları yalanlasa da bu ürünlerin satışında yüzde 26 azalma olmuştu.
'Şeriatın gerçek yüzü!'
Geçen yıl internette aylarca dolaşan bir görsel sunumda, İran'da hırsızlık yapan bir çocuğun kolunun kamyon tekerleği altında ezildiği ve bu vahşetin tüm topluma izlettirildiği ifade ediliyordu. 'Şeriatın gerçek yüzü' ismiyle dolaşan bu görüntülerin daha sonra gösteri yaparak para toplayan bir baba oğula ait olduğu ortaya çıktı.
Kral değil Rus diplomat
İnternette elden ele dolaşan hatta televizyon programlarında gösterilen bir Atatürk fotoğrafı var: Masada davetliler ve merkezde Atatürk yer alıyor. Fotoğrafın altında "Yıl: 1928. Türkiye Cumhuriyeti henüz beş yaşında. Atatürk'ün masasında tam 32 kral ve 62 cumhurbaşkanı var. Ama bütün gözler Atatürk'ün üzerinde" yazıyor. Oysa araştırmacı Avni Özgürel, fotoğrafın Sovyet Devrimi'nin yıldönümünde Rus Elçiliği'nde çekildiğini söylüyor. Masadakiler de davete katılan Rus diplomatlar.
Yine Atatürk ile ilgili dolaşan ve bazı köşe yazarlarının bile alıntı yaptığı bir e-postada da şu ifadeler yer alıyor: "Bir söyleşide 'Birleşmiş Milletlere (BM) üyelik için müracaat etmeyi düşünüyor musunuz?" diye sorulur, Atatürk, 'Biz müracaat etmeyiz. Davet gelirse düşünür, şartlarımızı koyarız' der. BM yasasını değiştirir ve ilk davet edilen ülke biz oluruz." Oysa BM, Atatürk'ün ölümünden yedi yıl sonra kuruldu. Bahsedilen örgüt de 'Cemiyet-i Akvam'. Türkiye'nin davetle üye olduğu doğru ancak bunun için örgüt yasa değişitirmedi.
Aynı postadan başka bir alıntı: "Atatürk Çiçeği'nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi'nden Prof. Kirk Landin koymuş? Bu çiçek tüm dünyada bu isimle üretilip satılmaktadır." Oysa çiçeğin bilimsel adı 'Poinsettia'dır ve ismini 1825'te çiçeği Amerika'ya götüren 'Poinsett' soyadlı bir diplomat alıyor. 'Atatürk Çiçeği' adı ise sadece Türkiye'de kullanılıyor.
Tüm bu örneklerin ardından eğer siz de bu tip çarpıtmalarla karşı karşıya kalmak istemiyorsanız bu haberi yedi kişiye e-postayla atın ve bir dilek tutun. Üç vakte kadar dileğiniz gerçekleşecektir!