Bütün yönleriyle öğretim görevlilerinin il dışında doktora eğitimi görmeleri!
Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim görevlilerinin il dışında doktora yapmalarının yasal boyutu nedir ?
Bu yazımızda, üniversitelerde kadrolu olarak görev yapan ve artık farklı statülerde atanan öğretim görevlilerinin doktora eğitimlerine izin verilmesi hususu ile ilgili üniversitelerde farklı uygulamalar halen devam ettiğinden konu hakkında bütün yönleriyle bilgilendirmede bulunacağız.
Bildiğiniz üzere, yükseköğretim kurumlarında öğretim görevlileri 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 31 inci maddesinde tanımlanmıştır.
Söz konusu maddede; "Öğretim görevlileri; üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim-öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebilirler. Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler. Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların yeniden atanmaları mümkündür. Bu takdirde ilk atama usulü uygulanır. Konservatuvarlar ile meslek yüksekokullarına gerektiğinde sürekli olarak öğretim görevlisi atanabilir." şeklinde ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, aynı kanunun 36 ncı maddesinde; "Öğretim elemanları, üniversitede devamlı statüde görev yapar. Öğretim elemanının görevi ile bağlantılı olarak verdiği hizmetin karşılığında telif ücreti adıyla bir bedel tahsil etmesi halinde 58 inci madde hükümleri uygulanır. Öğretim üyesi, kadrosunun bulunduğu yükseköğretim birimi ile sınırlı olmaksızın ve ihtiyaç bulunması halinde görevli olduğu yükseköğretim kurumunda haftada asgari on saat ders vermekle yükümlüdür. Öğretim görevlisi ise haftada asgari on iki saat ders vermekle yükümlüdür. Ancak yükseköğretim kurumlarının uygulamalı birimlerinde görev yapacak olan öğretim görevlileri için ders yükü aranmaz ve bunlara ders ücreti ödenmez." hükmü bulunmaktadır.
Öte yandan, 25 Ocak 2019 tarihli haberimizde de dile getirdiğimiz üzere 2018 yılı içerisinde yapılan yasal düzenlemeler sonucunda Öğretim Görevlisi kadrolarında "Ders Veren" ve "Uygulamalı Birim" şeklinde iki farklı statü meydana gelmiş olup, bunlardan ders verenlerin haftalık ders yüklerinin 12 saatten az olamayacağı hüküm altına alınmış iken, Öğretim Görevlisi (Uygulamalı Birim) olarak atananların ise zorunlu ders yükleri bulunmamaktadır.
Halihazırda yükseköğretim kurumlarında çeşitli gerekçelerle her ne statüde atanmış olursa olsun öğretim görevlilerinin doktora yapmalarına izin verilmediği, bazı üniversitelerde ise kısa süreli izin-görevlendirmeler verilerek lisansüstü eğitime imkan tanındığı, bazılarında ise izin-görevlendirme onayı alınmadan işlem tesis edildiği bilinmektedir.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından çok eski yıllarda verilen muhtelif görüşlerde, Öğretim Görevlilerinin il dışında doktora yapmaları kesinlikle istenmezken, zaman içerisinde bu konuda verilen görüşlerde eğitim-öğretim hizmeti aksatılmaması kaydıyla öğretim görevlilerinin il dışında doktora yapmalarının engellenmemesi istenmiştir.
Hepimizin de bildiği gibi Anayasamızın 42 inci maddesine göre, kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Ancak, bir personel rejimine bağlı olarak görev ifa eden kamu çalışanlarının en öncelikli sorumluluğu verdiği kamu hizmeti olduğu kuşkusuzdur.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 2012/1334 sayılı kararında; "Anayasa'da yer alan eğitim ve öğrenim hakkı, kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe negatif ödevini yüklemekle birlikte Anayasa'da öngörülen ilköğretim dışında devletin tüm bireylere eğitim ve öğrenim sağlaması şeklinde pozitif bir ödev yüklememektedir. Devletin özellikle lisansüstü eğitim almak isteyen herkese bunu sağlama şeklinde pozitif bir ödevi bulunmamaktadır. Bu çerçevede kamu kurumlarının her personeline yüksek lisans ya da doktora eğitimi amacıyla ücretli izin verme yükümlülüğü yoktur." ifadesiyle kamu kurumlarının personeline lisansüstü eğitim için izin verme konusunda takdir hakkı olduğuna dikkat çekilmiştir.
Yukarıda izah edilen tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde;
1- Ders vermek üzere atanmış öğretim görevlilerinin il dışındaki bir başka üniversitede lisansüstü eğitim kazanmaları halinde haftalık ders yükünü doldurmak ve öncelikle eğitim öğretim hizmetini aksatmamak kaydıyla doktora yapmalarının engellenmemesi gerektiği,
2- Öğretim görevlisi kadrolarına atanmış ancak uygulamalı birimlerde görev yapanların ise haftalık mesai saatine bağlı olarak çalıştıkları düşünüldüğünde doktora yapmalarının fiilen mümkün olmadığı, bu kişilerin ancak yasal izinlerini (yıllık, mazeret vb.) kullanmak suretiyle doktora eğitimlerini il dışında sürdürebilecekleri,
3- Ders veren/uygulamalı birim öğretim görevlilerinden idari görevi bulunanların (yüksekokul müdürü, bölüm başkanı, koordinatör vb.) doktora eğitimlerine devam edebilmeleri için görevleri başında olmadıkları günlerde mutlaka yasal izin veya görevli olma durumuna bağlı olarak çalıştıkları idare tarafından uygun görülmüş vekil bırakmalarını, aksi takdirde şikayete konu olması halinde disiplin işlemlerine maruz kalabilecekleri,
4- Son olarak gelişen teknolojiye bağlı olarak özellikle ders döneminden sonra laboratuvar ve uygulama ihtiyacı olmayan alanlarda doktora tez sürecinin uzaktan yönetilebileceği düşünüldüğünde, mümkün olduğu sürece öğretim üyesi kadrolarının araştırma görevlilerinden sonra en temel kaynağı olan öğretim görevlilerine (ders veren) hizmetlerini aksatmamak şartıyla izin verilmesinin uygun olacağı,
Mütalaa edilmektedir.
Yavuz Selim KAPLAN