AYM'den öğretim elemanlarının disiplin hükümlerine iptal kararı
Anayasa Mahkemesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yer alan fiillerin öğretim elemanlarına disiplin cezası olarak uygulanamayacağına hükmetti!
Hatırlanacağı üzere, Anayasa Mahkemesi 14 Ocak 2015 tarihli kararıyla, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanları ve idari personele uygulanacak cezaların yönetmelikle düzenlenmesinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesinin iptaline ve iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından (07/04/2015 tarihinden yayımlandı) başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermişti.
İptal kararından sonra; 09 Aralık 2016 tarihinde yayımlanan 6764 sayılı Kanunla 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun disiplin hükümleri bütünüyle yenilenerek, akademik ve idari personelin alacağı disiplin cezaları, disiplin soruşturmasında temel ilkeler ve itiraz uygulamaları gibi birçok diğer başlık düzenlendi.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53 üncü maddesine göre; Uyarma, Kınama, Aylıktan veya Ücretten Kesme, Kademe İlerlemesinin Durdurulması veya Birden Fazla Ücretten Kesme ve Kamu Görevinden Çıkarma Cezalarına karşılık gelen eylemlere 2547 sayılı Kanunda sıralanan fiillere ilave olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yer alan fiiller de dahil edilerek bir bakıma genel kanun olan 657 sayılı Kanundaki hükümlerin üniversitelerde görevli personele uygulanabilmesine olanak sağlanmıştır.
Bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan başvurunun iptal gerekçesinde özetle; "2547 sayılı Kanunda yapılan düzenleme ile devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanı, memur ve diğer personeline uygulanacak disiplin cezalarını gerektiren fiillere 657 sayılı Kanundaki disiplin cezası gerektiren fiil ve hallerin ilave edildiği, üniversite öğretim elemanlarının memur statüsünde olmadığı halde bu statüye ilişkin disiplin hükümlerine tabi tutulmalarının amacı aşan bir düzenleme olduğu, 2547 sayılı Kanun kapsamındaki personelin her iki kanunu dikkate almak zorunda bırakıldığı" ifade edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından bu konu hakkında yapılan değerlendirmede özetle şu tespitler yer almıştır:
1- Hukuk devletinin temel unsurlarından birisinin BELİRLİLİK ilkesi olduğu, bu ilkeye göre incelendiğinde 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiillerin tamamının 2547 sayılı Kanun kapsamına alındığı, başka bir ifadeyle yükseköğretim kurumlarında görev yapan tüm kamu görevlileri ve dolayısıyla bunlar arasında yer alan öğretim elemanlarının 657 sayılı Kanunda yer alan fiiller nedeniyle disiplin sorumluluğuna gidilebileceği, ancak söz konusu fiillerin bir kısmının öğretim elemanlarına uygulanmasının anayasal bakımdan sorunlara yol açabileceği,
2- Örneğin, 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (m) alt bendinde yer alan; "Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek" eyleminin KINAMA cezasını gerektiren fiiller arasında sayıldığı, bu bentte herhangi bir ayrım ya da sınırlamaya yer verilmemesi nedeniyle bilimsel nitelik arz etmeyen konular ya da üniversite tüzel kişiliği adına yapılan açıklamalar dışında kalan bilimsel alana ilişkin açıklamaların da yaptırıma tabi kılındığı, dolayısıyla bir öğretim elemanının bilimsel faaliyet alanına ilişkin herhangi bir konuda basın veya medya aracılığıyla kamuoyuna açıklamada bulunmasının disiplin yaptırımına bağlanmasının Anayasa'da güvence altına alınan bilim hürriyeti ile bağdaşmadığı,
3- Bir başka önemli husus ise, Anayasanın 68 inci maddesinin 6 ncı fıkrasında yer alan; "Yükseköğretim elemanlarının siyasi partilere üye olmaları ancak kanunla düzenlenebilir. Kanun bu elemanların, siyasi partilerin merkez organları dışında kalan parti görevi almalarına cevaz veremez ve parti üyesi yükseköğretim elemanlarının yükseköğretim kurumlarında uyacakları esasları belirler." hükmüne göre düzenlenen 2547 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinde parti faaliyetinde bulunmamak, parti propagandası yapmamak ve birtakım idari görevlerde bulunmamak kaydıyla öğretim elemanlarının siyasi partilere üye olabileceklerinin düzenlendiği, ancak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125 inci maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (c) alt bendine göre siyasi partiye girme eyleminin devlet memurluğundan çıkarmayı gerektiren eylemler arasında sayıldığı, diğer taraftan ise 2547 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin (b) fıkrasının (4) numaralı bendinin (ı) alt bendinde geçen "Kanunların izin verdiği haller dışında siyasi partilere üye olma" eyleminin kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme ile cezalandırıldığı, bu yönüyle Anayasa'nın öğretim elemanlarına yasaklamadığı siyasi partilere üye olma fiilinin dava konusu ibareler yoluyla 2547 sayılı Kanun kapsamında kamu görevinden çıkarma cezasının dayanağı sayıldığı, aynı fiilin kanunların izin verdiği haller dışında işlenmesinin kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezasının sebeplerinden birini oluşturması durumunun hem Anayasa ile çeliştiği hem de Kanun'da aynı fiili yaptırıma bağlayan farklı hükümlerin varlığından dolayı öğretim elemanlarına hangi yaptırımın uygulanacağı hususunda belirsizliklere neden olduğu,
4- 657 sayılı Kanunda disiplin cezası verilmesi gereken eylemler arasında yer alan "Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terk etmek" ve "Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak" gibi fiillerin hiyerarşiye dayalı ve sınırları daha net çizilebilen çalışma koşulları içinde görev yapan memurlar ile yürüttükleri hizmetin niteliği gereği Anayasa'da ayrıca düzenlenen ve bilimsel özerlik temelinde farklı bir konumda değerlendirilen öğretim elemanlarına kılık ve kıyafet ile çalışma saatlerinin belirlenmesi konusunda aynı ölçütlerin uygulanamayacağının açık olduğu, bu nedenle öğretim elemanları hakkında kılık kıyafet ve çalışma saatleri ve biçiminin belirlenmesi konusunda memurlar için öngörülen düzenlemelerin aynen uygulanmasının Anayasa'ya aykırı olduğu,
İfade edilmiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde; Anayasa Mahkemesi tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53 üncü maddesinin (b) fıkrasının (1), (2), (3), (4) ve (6) numaralı bentlerinde yer alan "657 SAYILI KANUNDAKİ FİİLLERE İLAVE OLARAK" ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle İPTALİNE karar verilmiş olup, bu karar Resmi Gazete'de yayımlandığı 17 Temmuz 2019 tarihinden itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe girecektir.
Anayasa Mahkemesine bir diğer iptal talebi; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53/Ç maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan; "Aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma cezaları gerektiren fiillerle ilgili olarak öğretim elemanları hakkında Yükseköğretim Kurulu Başkanı disiplin amiri sıfatıyla doğrudan soruşturma açabilir. Bu kapsamda yapılan soruşturmalar sonucunda verilecek cezalar Yüksek Disiplin Kurulunca verilir." düzenlemesi ile ilgili yapılmış olup, gerekçesi ise Yükseköğretim Kurulu Başkanına doğrudan soruşturma açma yetkisi verilmesinin üniversitelerin özerk yapısına zarar verdiği ve üniversite çalışanlarına keyfi soruşturma açılmasına imkan tanıdığı ifade edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi bu konu hakkında yaptığı değerlendirmede;
1- Üniversite tüzel kişiliğini temsile yönelik idari bir görevi bulunmayıp salt akademik faaliyet yürüten öğretim elemanlarının bazı disiplin fiilleriyle ilgili olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanına doğrudan soruşturma açma yetkisi tanınmasının, YÖK'ün üniversiteler üzerindeki denetim yetkisinin neredeyse yükseköğretim kurumlarındaki tüm akademik personeli kapsayacak ve Kurulun üniversiteler üzerinde hiyerarşik bir güce sahip olacak şekilde genişletilmesi sonucunu doğurduğu,
2- Bilimsel özerkliğe sahip öğretim elemanları hakkında üniversitenin kendi iç mekanizması dışında yer alan ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunan YÖK Başkanı tarafından disiplin soruşturmasına tabi tutulabilmesi Anayasa'da bilimsel özerkliğe sahip olduğu belirtilen üniversitelerin iradesini zayıflatacak ve öğretim elemanlarının akademik kaygılar dışında bir endişe taşımaksızın görev yapma imkanını zedeleyebilecek nitelikte olduğu,
Gerekçeleriyle Anayasanın 130 uncu ve 131 inci maddelerine aykırı olması sebebiyle; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53/Ç maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan; "Aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma cezaları gerektiren fiillerle ilgili olarak öğretim elemanları hakkında Yükseköğretim Kurulu Başkanı disiplin amiri sıfatıyla doğrudan soruşturma açabilir." hükmünün İPTALİNE karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin kararının tamamına ulaşmak için TIKLAYINIZ.
Yavuz Selim KAPLAN