Görme engelli akademisyen fırsat eşitliği istiyor
Boğaziçi Üniversitesinde "Engellilikle Yaşam" dersi veren ve GETEM'in direktörlüğünü yapan doğuştan görme engelli Yılmaz, YDS ve ALES'te engellilere fırsat eşitliği tanınmasını istedi.
Ankara'da doğuştan görme engelli olarak dünyaya gelen 41 yaşındaki Engin Yılmaz, eğitimin önünde hiçbir engelin olmadığını göstermek için akademi yolunda ilerlemeye karar verdi.
Boğaziçi Üniversitesinde Psikoloji ve Rehberlik Psikolojik Danışmanlık bölümlerinde çift ana dal yapan Yılmaz, 2005'te Bilişsel Psikoloji alanında yüksek lisansını, 2016'da Yetişkin Eğitimi alanında doktorasını tamamlayarak akademisyenliğe adım attı.
Engin Yılmaz, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesinde "Engellilikle Yaşamak", MEF Üniversitesinde "Özel Eğitim", Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde ise "Erişilebilirlik ve Destekleyici Teknolojiler" dersleri veriyor.
Görme engellileri sesli kitapla buluşturuyor
Yarı zamanlı akademisyenliğin yanı sıra görme engellilerin kitaba erişimini sağlamak için çalışan Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Merkezinin (GETEM) direktörlüğünü de yapan Yılmaz, "Sesli Kitap" projesi kapsamında engellilerin edebiyatla buluşmasına aracılık ediyor.
Gönüllü okuyucuların evlerinde okuduğu sesli kitapların kontrolünü yaparak görme engellilere ulaştırmak üzere GETEM'in sitesine yükleyen Yılmaz, ofisteki seslendirme kabinlerinde kitap okumak isteyen gönüllülere de yardımcı oluyor.
"Kitap, herkesle aynı anda erişmemiz gereken bir ihtiyaç"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Yılmaz, 2006'da Boğaziçi Üniversitesine bağlı kurulan "internet kütüphanesi" diye tanımlanan GETEM'in en temel işlevinin görme engellilerin kitaplara erişimini sağlamak olduğunu anlattı.
Görme engelliler için mürekkep baskılı eserlere erişimin ve okumanın büyük bir problem olduğuna dikkati çeken Yılmaz, bu sorunu ortadan kaldırmak amacıyla kurulan GETEM'in, 7 bin üye, 2 bin 500 gönüllü okuyucuya ve 40 binin üzerinde esere ulaştığını kaydetti. Yılmaz, GETEM'in aynı zamanda üniversitenin engelliler birimi olarak, görme engelli öğrencilerin her türlü akademik, sosyal ve dersleriyle ilgili erişilebilirlik ihtiyaçlarını gidermekten sorumlu olduğunu belirtti.
GETEM'in farkındalık oluşturmaya çalıştığını vurgulayan Yılmaz, "Kitap, herkesle aynı anda erişmemiz gereken bir ihtiyaç. Temel beklentimiz, yayın evlerinin kitaplar çıktığı anda bunu görme engelliler için de erişilebilir olarak sunması ama bunu sağlayamıyorlar." diyerek yayın evlerine bu konuda çaba göstermeleri için çağrıda bulundu.
Derste ses kaydıyla yoklama alıyor
Üniversitede verdiği dersler ve öğrencileriyle iletişimi hakkında konuşan Yılmaz, işini kolaylaştırmak için derste birtakım yöntemlere başvurduğunu dile getirerek, şunları anlattı:
"Normalde öğrencileri tanımak için kayıt sayfasında her öğrencinin bir resmi vardır fakat benim bunu bilme şansım yok. Bu yüzden öğrencilere yoklamayı ses kaydıyla yapmak istediğimi söylüyorum. Telefonumu çıkarıyorum, sesli notlar programını açarak öğrencilere veriyorum ve kendilerini tanıtmalarını istiyorum. Böylece bütün öğrencilerin ayrı ayrı ses kayıtları oluyor. Sonra bunları isimlendirip kendime oluşturduğum o derse ait klasöre koyuyorum. O sesi duyup hatırlıyorum."
"Engellilerin akademide yer alması için materyal erişilebilirliği çok önemli"
Engellilerin akademik hayatta daha fazla yer alması için materyal erişilebilirliğinin önemine dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sosyal bilimlerde okuduğum için şanslıyım ama sayısal materyallerin matematik, fen, fizik, kimya gibi kitapların erişilebilirliğinde ciddi problemler yaşanıyor. Sayısal eserleri elektronik ortamlara kolay aktaramıyoruz. Yüksek lisanstaki birinci problem bu. İkincisi, ön yargılar. Çünkü engelliler hala 'Sen engellisin.' diye bölümlere kabul edilmek istenmiyor. 'Engelli şu işi yapabilir, bu işi yapamaz.' denilen bir ortamda engelli arkadaşlarımın yüksek lisansa girmesi daha da zorlaşıyor. Üçüncüsü, özellikle yüksek lisansta yapacakları ödevler ve projelerde kaynak gösterme, bunların alıntılanması konularında daha fazla rehberliğe ve desteğe ihtiyaç var. Çoğu derste çok fazla figür ve tablolarla çalışılıyor. Bunların betimlenmesi için asistan desteğinin artması gerekiyor."
Bir engellinin yeti farkından dolayı yüksek lisans yapamamasının asla söz konusu olmadığını fakat her yeti grubunun erişilebilirliği için farklı düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirten Yılmaz "En azından YÖK şunu garanti etmeli; üniversite ortamında okutulan her eserin mutlaka erişilebilir ve elektronik bir hali olmalı." dedi.
"Elektronik eserler olmasaydı doktora yapamazdım"
Doktora ve yüksek lisans öncesinde ÖSYM'nin yaptığı bazı sınavlara girilmesi gerektiğini anımsatan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bir görme engelli için yabancı dil sınavlarındaki en büyük sorun okuyucuların sınav sorularını doğru aktaramaması. Bu konuda ÖSYM güzel bir adım attı. YDS artık Ankara'da bilgisayar ortamında düzenlenebiliyor. Bu önemli bir gelişme ama sadece Ankara'da uygulanıyor. Umarım başka illere de yayılır. ALES, benim zamanımda LES'ti. Bu tür sınavlarda da bence bir an önce okuyucu sisteminden kurtulunmalı. Kişilerin tek başına sınav alabilecekleri düzenlemelerin acilen yapılması gerekiyor."
"Soruların değiştirilmesi ya da muafiyet talebimiz yok"
Dünyada da ALES ve YDS benzeri GRI, TOEFL, GMAT gibi uluslararası sınavların yapıldığını aktaran Yılmaz, görme engelliler için bu sınavlarda 2 kat süre, okuyucu ve yazıcı desteği ile bazı sınavların bilgisayar ortamında alınması gibi çeşitli uyarlamaların yapıldığını anlattı.
Türkiye'de bu konudaki en büyük sorunun, okuyucu sisteminin yetersizliği olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Soru muafiyetleri yapılıyor ama 'Hangi sorudan muafız, hangi sorudan değiliz?' konusu çok muallak. 'Bana ayrı bir sınav yapılsın, tamamen sorular değiştirilsin ya da bu sınavlardan muaf olayım.' gibi bir talebimiz asla yok, olmamalı da. Sadece belli uyarlamalara ihtiyaç var. Bunlardan da en önemlisi süre, sınavlarda sürenin biraz daha uzatılması gerekiyor. Çünkü okuyucuya bağlısınız. Bence en temel çözüm elektronik sınav. YDS'de ÖSYM'nin uyguladığı yapının bütün sınavlarda uygulanması gerekiyor."
Yılmaz, bu sınavların bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulup, kişinin talebine göre yapılması gerektiğini belirterek, "Kimi bir okuyucu yardımıyla kimi Braille alfabesiyle kimi de bilgisayar ortamında sınav olmak ister. Az gören arkadaşlarımın çok ciddi sorunları var, büyük puntolu istiyorlar. Büyük punto verince okuyucu vermiyor, 'Sen okuyorsun.' diyor. Çok yanlış, ikisini bir arada kullanması gerekiyor. Burada önemli olan sınavın bize doğru şekilde yansıyabilmesi. Benim herkesle eşit şartta o sınavı alabiliyor olmam lazım." dedi.
Engin Yılmaz, akademide yer alan engellilerin sayısının son 5-10 yılda biraz daha artmaya başladığını ama yine de yetersiz olduğunu belirterek, engellilere, "Akademide daha fazla yer almalıyız. Buraya gelmekten korkmamalıyız. Mutlaka yüksek lisans ve doktora yapın, daha çok çabalayın. Burada da ön yargılar var ama istihdamdan daha fazla değil." diye seslendi.