Milli Eğitim'de Yıldırım Operasyon: 6 bin vekil görevden alınıyor
Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, valiliklere gönderdiği yazıda, kadro karşılığı veya kadrosuz olarak valilik ya da kaymakamlık onaylı personelin görevlendirilmelerinin sona erdirilmesi istendi.
Öte yandan bakanlık personel müdür vekili Mehmet Çakır imzasıyla gönderilen ayrı bir yazı da, bakanlık onayı ile görevlendirilenlerin görevlerinin sona erdirilmesini istiyor.
Buna göre toplam 6 bin vekaleten yürütülen müdür görevden alınacak. Mumcu bu durumu, dejenere edilmiş sistemi adam etme çabasında ilk büyük adım olarak niteledi.
Erkan Mumcu'nun başında bulunduğu Yıldırım Operasyon'un nedenini, 6 bin vekilin görevden alınarak yerlerine yeni kadroların yerleştirilmesi olarak yorumlayanlar bulunuyor. Mumcu ise bu konudaki eleştirileri , 'herkes asil görevine gidiyor.
Vekaleten yürütülen
görevleri iptal ettik.Kimsenin yerine kimseyi vermedik. Sistem dejenere olmuştur,
bu sistemi adam etmek için ilk adımı atıyorum' şeklinde yanıtladı.
--------------------------------------------------------------------------------
Saygı Öztürk'ün
Star'dai Haberi
MİLLİ EĞİTİM'DE BÜYÜK DEPREM: 6 BİN VEKİL MÜDÜR GÖREVDEN ALINIYOR
Milli Eğitim Bakanlığı'nın önemli sorunlarının başında 'vekaletle yönetim' geliyor. DSP'li Milli Eğitim Bakanları Metin Bostancıoğlu ve Necdet Tekin, asaleten atama yerine, hep vekaleten atama yolunu seçtiler. Onların görevden ayrılmalarından sonra yerine gelebilecek bakanın, vekillerin tamamını bir kalemde değiştirebileceğini hiç düşünmediler.
Dün Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu ile konuştum. Bu köşede 'Bakan, danışmanlarıyla brifing salonuna geldi. Danışmanı sigarayı çıkarıp bakanın masasına bıraktı. Mumcu sigarasını yaktı. Arkasındaki koltukta oturan danışmanına dönüp bir şeyler söyledi. Az sonra salona çay, kahve, ıhlamur, nane getirildi. Bakan bürokratlara mesaj verdi' demiştim. Mumcu, 10 yaşından beri oruç tuttuğunu, o gün rahatsız olduğu için oruç tutmadığını söyledi ve bunun bir mesajla ilgisinin bulunmadığını kaydetti.
Bakanın yazısı
Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, valiliklere bir yazı gönderdi. Yazıda şöyle
dedi: 'Ataması Bakanlığa ait il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri ile bunların
yardımcılıkları ve şube müdürlüklerinde kadro karşılığı veya kadrosuz olarak
valilik ya da kaymakamlık onayı ile görevli personel varsa görevlendirilmelerinin
sona erdirilerek asli görevlerine iade edilmelerini rica ederim.'
Bu yazı, vali ve kaymakam onayı ile görevlendirilen Milli Eğitim personelinin bu görevlerinin sona erdirilmesiyle ilgili. Bakanlık Personel Genel Müdür Vekili Mehmet Çakır imzasıyla gönderilen ayrı bir yazı ise tamamı Bakanlık onayı ile görevlendirilenlerin, görevlerinin sona erdirilmesini içeriyor.
İllere gönderilen iki yazının anlamı, 30 il, 413 ilçe milli eğitim müdürü, 105 il milli eğitim müdür yardımcısı, 246 il milli eğitim şube müdürü, 247 ilçe milli eğitim şube müdürü görevlerinden alınıp, asli görevlerine dönecekler. Sanıyorum Milli Eğitim Bakanlığı'nda bu denli toplu bir değişiklik ilk kez yaşanıyor. Bunun hemen ardından vekaleten yürütülen 5 bin okul müdürüne sıra gelecek.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 'vekalet' konusunu kimsenin benimsediği yoktu. Bu
görevlere getirilenler için de rahatsızlıklar olmuştu. Çünkü, yönetmelik gereği
sınavı kazanmış, hizmet içi eğitim kursuna alınmış ve göreve başlaması gerekenler,
'siyasi görüş'leri nedeniyle başlatılmamıştı. Onların yerine, koşulları uymadığı
için vekaleten atamalar yapıldı. Ayrıca yapılacak bazı atamalara hükümet ortaklarından
'vize' alınamadığı için vekalet uygulaması benimsenmişti. Bu atamalarda siyasi
görüşler hayli etkili oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın
haksız, insafsız uygulamalarından biri de, falan ile asaleten atanmış milli
eğitim müdürünü, başka bir ile 'görevlendirme' adı altında gönderip ona ödeme
yapılmasını sağlamak idi. Yani devletin cebinden milyarlarlarca lira çıkıyordu.
Bunun mutlaka önünün alınması gerekiyordu.
Şimdi ne olacak?
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer de 'Eğitimin onca sorunu bulunurken, Bakan Erkan Mumcu'nun icraatına toplu kıyımla başlamasının şaşkınlığı içindeyiz' diyor. Sendika Genel Başkanı, Mumcu ile yapacağı görüşmede kuşkusuz bu sorunları yineleyecektir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi de (AKP) kendi kadrolarını önemli görevlere getirecektir. Geçmişte nasıl
diğer partiler yaptıysa onlar da yapacaktır. Nitekim AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan 'ilk işimiz kadrolaşmak olacak' demişti. Kadrolaşmanın Milli
Eğitim ayağı da son derece önemli. Şimdi bunun gereği yerine getirilecek.
İddia şu: Milli Eğitim Bakanı Mumcu, 6 bin vekaleti iptal edip herkesi kendi
görevine gönderdikten sonra, yani yerleri açtıktan sonra bu kadrolara partisinin
görüşlerine uygun kişileri atayacak. Böylece bir anda Türkiye'nin en büyük kadro
operasyonu gerçekleştirilmiş olacak. Bunun için AKP Genel Merkezi'nde bir grup,
kimin hangi göreve getirileceğini belirlemeye çalışıyor. Mumcu da bunları uygulayacak.
Yıldırım operasyon
birçok ili müdürsüz bıraktı. Oysa, hizmet aksamadan bunlar yerine getirilebilirdi.
Vekiller alınıyor, bu kez yerlerine yine vekiller veriliyor.
Mumcu'nun bu konudaki değerlendirmesi şöyle:
'Herkes asil görevine gidiyor. Yani vekaleten yürütülen görevleri iptal ettik.
Kimsenin yerine kimseyi vermedik. Asil görevler boşsa, dolmuyorsa, valiler en
kıdemli muavin durumunda olanı vekil olarak görevlendirecek. Benden önceki bakan
da vekil uygulamasından şikayetçi olmuş, seçimler yüzünden bu sorunu çözemediğini
söylemişti. Ben de derli-toplu bir bakanlık yapılanması için bunun gerekli olduğuna
karar verdim.'
Atanacak vekillerin
AKP'li olacağı, bunların da yönetmelikte yapılacak bir değişiklikle asaleten
atanacağı iddiaları var. Bu kaygıları Bakan'a da ilettim. Mumcu şunları söyledi:
"Sistem baştan bu şekilde dejenere edilirken hiç kimse ses çıkartmamış.
Ama siz eğer muhatabınızın niyetinden kuşku duyuyorsanız, istediğiniz gibi düşünebilirsiniz.
Ama neticenin ne olacağı beklenir, görülür. Ben dejenere edilmiş bir sistemi,
adam gibi bir sistem haline getirmek için yerli yerine oturtuyorum. İlk adımlardan
biri bu. 'Boşalan yere en kıdemli muavin kimse onu atasınlar, diyorum. En azından
bu benim tavrıma, tutumuma ilişkin bir ipucu veriyordur. Kaldı ki söylediğiniz
gibi bir önyargıda bulunmak için ne neden var?'