Yükseköğretim Kanunu'nda neler değişti?
7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, yükseköğretime dair önemli düzenlemeler yapıldı. İşte ayrıntılar!
Bilindiği üzere, yükseköğretimde son yıllarda yaşanan yeni gelişmeler, yıllardır devam eden sorunlar, çeşitli yasal düzenlemeleri iptal eden Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararları ile vakıf üniversitelerinde yaşanan bir takım mali krizler yasal düzenlemelerin yapılmasını zorunlu hale getirmişti.
Bu kapsamda, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan yasa teklifi, TBMM'de hızlı bir şekilde kabul edilerek 17 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Maddeler halinde daha evvel hazırladığımız ve sizlerle aşağıda paylaştığımız karşılaştırmalı tablo üzerinden değişikliklerin tamamını görebilirsiniz.
Bunlar içerisinde kritik öneme haiz olan bazı konuları ise özet olarak sizlerle paylaşmak istiyoruz.
1- Bilindiği gibi, doçentlik başvuruları Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından belirlenen takvime göre "Mart" ve "Eylül" olmak üzere yılda iki defa alınmaktadır. Kanunda yer alan "iki kez" sınırlaması kaldırılarak, "en az iki kez" olarak değiştirilmiştir. Bu düzenlemeyle, doçentlik başvurularının yıl içerisinde çok daha sık periyodlar halinde alınması hedeflenmektedir. Uzun süren doçentlik süreçlerinin kısalması açısından oldukça önemli ve güzel bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. İlave olarak, ÜAK doçentlik başvuru ve değerlendirme süreçlerini bütünüyle elektronik sisteme taşımıştı. Bu süreçte, elektronik ortamda jüri üyelerine veya adaylara yapacağı tebligatlarla ilgili hukuki zemin oluşturmak açısından, kanuna beş günlük tebligat süresi eklendi.
2- Öğretim görevlisi kadrolarına tezsiz yüksek lisans mezunlarının başvurabilmesine yönelik düzenlemenin YÖK tarafından kaldırılmasına dair işlem Danıştay tarafından geçtiğimiz yıl içerisinde iptal edilmişti. Daha sonra, mahkeme kararına binaen YÖK geçici bir düzenleme ile tezsiz yüksek lisans mezunlarına Meslek Yüksekokulu kadrolarına başvuru imkanı verdi. Ancak, YÖK'ün itirazı haklı bulunarak bu geçici hüküm de yönetmelikten kaldırıldı. Yükseköğretim Kurulu, mahkeme süreçlerinin tekrar yaşanmaması için ALES'ten muaf tutulan uzmanlık alanları hariç olmak üzere bütün öğretim görevlisi kadrolarında en az tezli yüksek lisans mezunu olma şartını getirdi. Akademik personel istihdamında kaliteyi arttıran bu tür düzenlemelerin faydalı olacağı şüphesizdir.
3- Araştırma görevlisi kadrolarına başvuran adaylar için ilana ilk başvuru tarihi itibarıyla 35 yaşını doldurmamış olmak şartı, ilgili yönetmelikte yer alıyordu. Ancak, Danıştay tarafından geçtiğimiz verilen bir iptal kararı ile öğretim elemanı alımlarında yaş şartının yönetmelikle düzenlenmesi hukuka aykırı bulunarak, bu madde iptal edildi. Yükseköğretim Kurulu, bu süreçten sonra Danıştay Kararını dikkate alarak yaş şartını kanuna ekledi. Buna göre, araştırma görevlisi kadrolarına başvurabilmek için sınavın yapıldığı yılın ocak ayının birinci günü itibarıyla otuz beş yaşını doldurmamış olmak gerekmektedir.
4- 22 Şubat 2018 tarihinde yayımlanan 7100 sayılı Kanunla yükseköğretim kurumlarında "Uzman, Çevirici ve Eğitim Öğretim Planlamacısı" olan kişilerin kadroları "Öğretim Görevlisi (Uygulamalı Birim)" olarak dönüştürüldü. İlave olarak, bu kişilerin ders görevi verilmesi de engellendi. Adaletsiz bir şekilde yapılan bu yasal düzenlemeyi "Eski Uzman Yeni Öğretim Görevlilerinin Derslere Girmelerine İzin Verilmeli" başlıklı haberimizde eleştirerek, sorunun çözümünü istemiştik. Memurlar.net olarak mağduriyet yaratılan bu konunun düzenlenmesinden ayrıca mutlu olduk. Yeni yasal düzenleme çerçevesinde, 7100 sayılı Kanunla kadroları öğretim görevlisi olarak dönüştürülen kişiler, doktora eğitimlerini tamamlamaları ve "talepleri halinde" ilgili mevzuatına göre uygun bulunması halinde ders görevi verebilecek; ayrıca ders ücreti de alabilecektir.
5- Kanunun en önemli düzenlemelerinden birisi de, yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanları, memurlar ve işçilerin disiplin cezalarındaki belirsiz durumun giderilmesi oldu. Hatırlanacağı üzere, Anayasa Mahkemesinin 17 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete'de yer alan kararında, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda öğretim elemanlarına "657 sayılı Kanundaki disiplin cezalarının" uygulanmasına dair düzenlemeleri iptal etmiş; iptal hükmünün ise 9 (dokuz) ay sonra yürürlüğe girmesine (17 Nisan 2020) karar vermişti. Bu noktadan hareketle;
a) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda AYM kararı dikkate alınarak yapılan düzenlemeler sonucunda; iş sözleşmesiyle çalışan personel hakkında yürütülecek disiplin işlemlerinde, 22/05/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu ve iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesine hükümleri uygulanacak olup, memurlar hakkında ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinde yer alan eylemler uygulanacaktır. Öğretim elemanlarına ise sadece 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yer alan ve bir kısmı yeniden düzenlenen cezalar uygulanabilecektir. Söz konusu cezaları aşağıdaki tablodan ayrıntılı görebilirsiniz.
b) Burada önemli gördüğümüz bir cezayı sizlerle paylaşalım. Kamuoyunda büyük bir sektör haline geldiği bilinen ve alenen yapmaktan da kimsenin pek çekinmediği "Para Karşılığı Tez-Makale Yazdırma" hususları Yükseköğretim Kanununda disiplin cezası olarak ilk defa düzenlendi. Buna göre; "Atama ve yükselmelerde, unvan veya derece kazanılmasında; anket uygulama, veri toplama gibi akademik değerlendirme içermeyen katkılar dışında kişisel emek ve birikime dayanmayan, başkaları tarafından ücret karşılığında veya ücretsiz olarak üretilmiş yayın ve çalışmalar kullanmak" eylemini işlediği tespit edilen kişiler "Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma" cezası alarak yükseköğretim kurumlarında hiçbir surette öğretim elemanı olarak istihdam edilemeyecektir. Oldukça önemli olan bu düzenleme, bu işi meslek haline getirenler ile bu işten yararlananlara büyük bir uyarı niteliğindedir!
c) "Akademik atama ve yükseltmelere ilişkin başvurularda bilimsel araştırma ve yayınlara ilişkin yanlış ve yanıltıcı beyanda bulunmak" eylemi yasal düzenlemeden evvel "Kınama" cezasına karşılık gelirken, suçun yaptırımı ağırlaştırılarak bu eylemi yapanlara artık "Aylıktan Kesme" cezası verilecektir. Benzer şekilde; "Mükerrer yayınlarını akademik atama ve yükseltmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak." eyleminin karşılığı da "Aylıktan Kesme"den "Kademe İlerlemesinin Durdurulmasına" yükseltilmiştir.
d) Kınama cezalarının arasına "Taşıdığı sıfatın gerektirdiği özen yükümlülüğüne aykırı, genel ahlak ve edep dışı tutum ve davranışlarda bulunmak" eylemi ilk defa eklenmiştir. "Genel ahlak ve edep dışı tutum ve davranışların" Kınama yerine daha ağır bir cezayla (Aylıktan Kesme ya da Kademe İlerlemesinin Durdurulması" cezalandırılması uygun olabilirdi. İlerleyen günlerde; işlenecek suçun konusuna göre verilen ceza ister istemez düşük düzeyde kalabilir diye düşünüyoruz.
e) Disiplin kurullarının teşekkülü ile uyarma/kınama cezalarına karşı itiraz hükümleri de yenilenmiştir. Rektörlüğe bağlı birimlerde çalışan personel hakkında verilecek cezalarla ilgili ayrıntılar kanunda netleştirilmiştir.
6- Sanırım yeni yasal düzenleme en çok Rektörleri üzecektir. Kanunda yapılan düzenlemeyle, Rektörlerin, Rektör Yardımcılarının ve Genel Sekreterlerin döner sermaye işletmesi üzerinden aldıkları yönetici paylarında önemli sınırlandırmalar getirilmiştir. Buna göre; bu kişilere teknokent, teknopark, teknoloji transfer ofisi, iktisadi işletmeler ve iştirakleri gibi gelir getirici müesseseler ve birimleri sebebiyle ayrıca huzur hakkı, yönetici payı, koordinatörlük, danışmanlık ve benzeri ücret ödenemeyecektir.
7- Kanunda yükseköğretimde büyük ses getirecek önemli adımlar yer almaktadır. Bunlardan birisi de, vakıf yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarının aldıkları ücretlerin, devlet yükseköğretim kurumlarında görevli emsallerinden düşük olamamasına yönelik eklenen hükümdür. Kamuoyunda, oldukça düşük ücretlerle görev alan öğretim elemanları olduğu bilinmekteydi. Bu düzenlemenin, gerçekten yasalara uygun olarak yerine getirilip getirilmediği de "Yükseköğretim Denetleme Kurulu" tarafından titizlikle takip edilmelidir diye düşünüyoruz.
8- Üretim reformu paketi ile uygulamaya geçen "Doktora Sonrası Araştırmacı İstihdamı" çerçevesinde Ar-Ge projelerinde çalışanların mali haklarında artış yapılmasına imkan sağlanmıştır.
9- Memurlar.net olarak süratle yasal düzenleme yapılması gerektiğini dile getirdiğimiz bir konuda 7243 sayılı Kanunda yerini buldu. (YÖK, 50-d Yönetmeliğini Çalışmalarını Hızlandırmalı başlıklı 10 Temmuz 2019 tarihli haberimiz) 2547 sayılı Kanunun ek 38 inci maddesine eklenen hüküm neticesinde; 50/d statüsünde atanan araştırma görevlileri, tezli yüksek lisans eğitimini tamamlamaları halinde kadrolarıyla ilişkileri en fazla altı süreyle devam edebilecektir. Altı aylık süre içerisinde devlet yükseköğretim kurumlarında "alanıyla" ilgili doktora veya sanatta yeterlik eğitimine başlayamayan kişilerin kadrolarıyla ilişikleri kendiliğinden kesilecektir. Mağduriyet yaratan, farklı uygulamaları engelleyen bu düzenleme araştırma görevlilerinin kafasındaki belirsizlikleri giderecektir.
10- Geçmiş yıllarda yapılan düzenleme ile 2006, 2007 ve 2008 yılında kurulan 41 üniversitede, öğretim üyelerinin emeklilik yaş haddi 75 yaşını doldurduğu tarih olarak uygulanıyordu. Ancak, bu hüküm 31 Aralık 2020 tarihinde sona erecekti. Bu bağlamda, söz konusu kanundaki geçici süre bu sefer "31 Aralık 2025" yılına kadar uzatılarak, ilgili üniversitelerdeki öğretim üyelerinin emeklilik yaş sınırları bir kez daha uzatılmış oldu. İlave olarak, bu sefer Kafkas Üniversitesi ile Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi de bu düzenlemeye eklendi. (Düzenlemeden yararlanan üniversiteler; Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi, Ordu Üniversitesi, Amasya Üniversitesi, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Sinop Üniversitesi, Siirt Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Artvin Çoruh Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Bitlis Eren Üniversitesi, Kırklareli Üniversitesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Muş Alparslan Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Batman Üniversitesi, Ardahan Üniversitesi, Bartın Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi, Gümüşhane Üniversitesi, Kafkas Üniversitesi, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi)
11- Vakıf üniversitelerinde görev yapan öğretim üyelerine hususi (yeşil) damgalı pasaport alma hakkı getirildi. Buna göre 5682 sayılı Kanuna göre bu kişilerin yeşil pasaport alabilmeleri için en az 15 yıl mesleki tecrübesi olması gerekmektedir.
12- Teminat hesapları ve mali yapıları, ekonomik olarak sorun yaşamaları halinde garantör işlemleri, öğrenci kontenjanlarında ilgili programın en yüksek merkezi yerleştirme puanına sahip en az yüzde onbeşi kadar öğrenciyi söz konusu programın öğrenim süresi boyunca ücretsiz okutmakla yükümlü olması gibi vakıf yükseköğretim kurumlarına yönelik bir takım ciddi ve önemli yeni düzenlemelerde hayata geçmiştir.
13- Açık öğretim sisteminde üst üste dört dönem ücret ödemeyen ve kaydını yenilemeyen öğrencilerin ilgili programdan ilişiği kesilmesine yönelik hükümde kanuna eklenmiştir.
14- Son olarak, sağlıkta şiddete ciddi yaptırımlar getiren düzenlemede bu kanunla birlikte 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenmiştir.
Yükseköğretimin hızlı değişimiyle birlikte, alınan her karar ve yapılan her düzenleme ilerleyen günlerde çok hızlı bir şekilde değişime ihtiyaç duyabiliyor. Çünkü, üniversite sayısının artması çeşitliliği getirdiği gibi çok farklı sorunları da beraberinde getiriyor. Bir yıl sonra, 2547 sayılı Kanunda nelerin değişmesi gerektiğini mutlaka yine buradan konuşacağımızı tahmin ediyorum. Ancak; bu süreçte yapılan yasal düzenlemelerin bir takım derin sorunları çözmeye ve kaliteyi arttırmaya yönelik olduğu açıktır.
Yavuz Selim KAPLAN