Özel muayenehane yasağı konusuna farklı bir bakış
Özel Muayenehane Yasağı Konusuna Farklı Bir Bakış
Uzm.Dr.Levent BAYAM/Manchester-UK
Devletin yaptığı teşviklerde ve yeni uygulamalarda çok güzel değişikler var, hasta yığılmaları çok azaldı, herkesin her türlü hastane ve polikliniğe gitmesi sağlandı ve en önemlisi genel sağlık sigortasına geçilerek bütün hastaneler bir anlamda birleştirildi. Neredeyse büyük bir reform niteliğinde olaylar. Ama bunlar yapılırken aynı zamanda özelden de faydalanıldı ve bunların epeyce bir kısmı da aynı zamanda kamuda çalışan doktorlar. Şurası çok bariz ki, ortada özelde çalışanların kendilerini devletteki işlerine vermemeleri gibi ve bir anlamda hastaların ve sistemin sömürülmesi gibi bir durum var. İsten kaçıp sadece muayenehane ile ilgilenenler ve çeşitli başka çıkarlar sağlayanlar var. Ama...
Gelişmiş ülkelere bakarsanız, böyle konular, çok yasaklı değildir. Belki kuralları iyi konmuş ve uygulanmaktadır. Hekimlerin gelişmesine faydalı olur, daha esnek yaklaşım. Bence sorun daha çok denetleme ve vergi düzenlemesi. Bunlara ağırlık vermek daha önemli. Dünya sağlık sisteminde iyi bir gelişme gösteren fakat en önde olmayan bir ülkede böyle zorlamalar, sitemi daha deprese hale getirip doktorun ve hastanın beklentilerini azaltabilir. Eğer dünya çapında gelişmiş bir sağlık sistemi istiyorsak, diğer sistemlerin neden iyi çalıştığını da bilmemiz gerekir.
Diğer taraftan hem özel hem de devlet sektöründe çalışmanın hem hekime hem hastaya hem de sisteme faydaları var midir?
Sadece dezavantajları yönünden konuyu ele almak yanlış olacaktır. Hekime faydası: sadece kamuda çalışan hekim, her zaman kendini çok geliştiremez, rekabet genelde çok daha sinirlidir, ayni zamanda kurs yapma istediği, uluslararası arenada gelişmeleri takip etme. Özellikle teknik branştaki hekimler, bu imkanları kamuda bulamayınca, kabiliyetlerini yitirebilirler. Ve kendini geliştirmenin ödülünü istediği kadar alamaz. Özellikle çalışkan hekimlerin onunu tıkar böyle bir sistem, dünyadaki meslektaşları ile rekabet gücünü azaltır.
Öte yandan sadece özelde çalışan hekimler, akademik yanlarını yitirip, daha fazla piyasa ekonomisi gözüyle olaya bakabilirler, bu ise hasta açısından hiç de iyi olmaz. İmkânı olan hastalar özelde güvenilir doktoru daha zor bulabilir.
Doktorların ya özel ya kamu gibi iki seçeneği olacağından, bu özel teşebbüsün hekimi sömürmesini kolaylaştırır, daha uzun saatler, daha az para, daha çok istek ve gereksiz gibi. Üstelik bir kısım doktorların muayenesi varken, birçoklarının asil çalıştığı özel yerler, hastaneler veya polikliniklerdir.
Diğer konu da, muayene kapatanların ne kadar iyi is yaptığıdır. Eğer bir muayene çok iyi is yapıyorsa neden kapatılsın. İstatistiklerde verilirken bunlar da bakılması gereken noktalardır.
Öte yandan elbette, herkes gelirini artırıp daha iyi imkânlarda yasamak ister, bu bir anlamda insan tabiatının bir gereği. Doktorlar da bunu isterler, önemli olan bunu ortadan kaldırmaktansa, daha kuralları hale getirmek, sömürüyü önlemek ve çalışkan doktorun onunu açmak. Diğer turlu, doktorlar bunu kacak yoldan yapabilir, bu yasallığı azaltır, doktoru suçlu psikolojisine sokar ve devlet bir çeşit vergiden mahrum olur.
Başka bir konu da, European Working Time Directory (Avrupa Çalışma Saatleri Kanunu)`dır. Buna göre 2009 den itibaren doktorlar dahil hiçbir çalışan, buna doktorlar ve asistanlar da dahil, hafta da 48 saatten fazla kendi rızası dışında çalışamaz (buna nöbetler de dahil). Bu saatlere eğitim de dâhildir. Bu ilerde bizim devletin hastane hizmetleri isini zorlaştırabilir. Bu konu göz ardı edilmemeli, bu tur yasaklama getirilirken..
İngiltere de NHS (National Health Service) genel politikaların göbeğinde olan bir konu ve sosyal devlet olmanın birçok gereği yerine getirilmekte. Ama burada da sistemin hızlanması ve gelişmesi için özelleşme teşvik edilmekte ve özelde çalışan doktorların büyük bir kısmını NHS de çalışan doktorlar oluşturmakta.
İngiltere de sağlık sisteminde çalışanların iki önemli fonksiyonu vardır; birincisi hizmet ikincisi kişisel eğitim konusu. Burada her seviyedeki ve her yerdeki en ücra köye kadar, doktorun kendini geliştirme imkânları teşvik edilir. Haftada bir veya iki session (yarim gün), her doktorun eğitime katılma hakki vardır ve bu zaman dilimi, çalışma saatlerine dâhildir. Bu hak, eğitim sektöründe çalışan veya çalışmayan bütün hekimlere tanınır.
Bu özel-kamu ayrımı düşünülürken, sanırım öncelikli olarak sağlık hizmeti ön planda tutulmuş olmalı. Ama unutulmamalıdır ki, eğitim konusu, hekimin ve dolayısıyla sistemin kalitesini artırır. Türkiye'deki özelleşme, bence, ayni zamanda kişilerin kendilerini geliştirme alanıdır da, negatif yönleri yanında. Eğer kamu da çalışanların her turlu özelle ilgisi kesilecekse, özel üniversitelerde ders verenler, yayın ve iletişim alanında ilgisi olanlar ve örneğin mesleki kurslar organize edenler ve diğerleri ne olacak?
Kanımca, konuya bir de bu yönlerden bakmakta fayda var.
Dr L Bayam MRCS
Manchester, UK