'İç Denetim Bağlamında Teftiş Kurullarının Geleceği' Haberine KİDDER Açıklaması

02.11.2007 tarihinde yayımlanan ?İç Denetim Bağlamında Teftiş Kurullarının Geleceği? başlıklı habere, Kamu İç Denetçileri Derneği (KİDDER) tarafından bir açıklama gönderilmiştir. Konunun önemi ve habere gelen değerlendirmelerin niteliği nedeniyle KİDDER'in açıklamalarına aynen yer vererek, iç denetçilik statüsüne dair tartışmaların güncelliğini korumasını arz ediyoruz. KİDDER'in açıklamaları için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 05 Kasım 2007 00:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

"Sayın Memurlar.Net Yöneticisi/Editörü

Sitenizde 02.11.2007 tarihinde yayımlanan ?İç Denetim Bağlamında Teftiş Kurullarının Geleceği? başlıklı Özel Habere ve bu haber üzerine yapılan tartışmalara ilişkin olarak Derneğimizin görüş ve değerlendirmelerini içeren aşağıdaki Açıklamanın söz konusu haberin yayımlandığı yerde aynen yayımlanmasını rica ediyoruz.

Saygılarımızla.

KİDDER Yönetim Kurulu "

?İç Denetim Bağlamında Teftiş Kurullarının Geleceği? Haberine İlişkin Zaruri Bir Açıklama

Memurlar Net'in, özellikle kamu personeli ve ilgililer tarafından yakından takip edilen, beğenilen ve ortak bir platform olarak kabul edilen bir web sitesi olduğuna inanmaktayız. Sitenin kamu personelinin menfaatlerini korumada çok önemli bir misyona sahip olması, birçok sıkıntılı hususu cesurca dile getirmesi ve çoğu zaman da sonuç alması bizleri memnun etmektedir. Bu kararlı çizginizi bundan böyle de sürdürmenizi temenni etmekte ve desteklemekteyiz.

Ne var ki, Memurlar Net'te 02.11.2007 tarihinde ?İç Denetim Bağlamında Teftiş Kurullarının Geleceği? başlığıyla yayımlanan Özel Haberde ortaya konulan yaklaşım ve kullanılan dil dikkate alındığında, haberin yazımı konusunda gereken hassasiyetin gösterilmediği, dolayısıyla, farklı unvanlara haiz teftiş ve denetim elemanları arasındaki ilişkileri zedeleyebilecek ve gereksiz tartışmalara sebebiyet verecek bir ortama zemin hazırlandığı görülmektedir. Habere ilişkin okuyucu yorumları ve olumsuz tepkiler de meselenin hassasiyetini göstermektedir.

Esasında, söz konusu haberde, mevzuattaki boşluklar nedeniyle iç denetim birimleri ve teftiş kurullarının görev ve fonksiyonlarına ilişkin olarak gündeme gelen bazı güncel soruları cevaplama ve yapılması gerekenleri ifade etme arayışı bulunmakla birlikte, bu sorulara ilişkin olarak ortaya konulan yaklaşımda ve yapılan değerlendirmelerde izaha muhtaç bazı noktalar bulunduğunu düşünmekteyiz.

Öncelikle ifade etmeliyiz ki, Kamu İç Denetçileri Derneği (KİDDER) olarak, bahse konu haberde ortaya konulan yaklaşımın, ne teftiş kurulları ve müfettişler (keza kontrolör ve denetmenler açısından) ne de iç denetim birimleri ve iç denetçiler açısından bir yarar sağlayacağına ve habere konu sorunun çözümü konusunda olumlu bir katkı yapabileceğine inanmaktayız. Bu tür bir yaklaşım aksine, müfettiş ve diğer denetim elemanlarıyla iç denetçiler arasında yersiz, anlamsız ve faydasız bir çekişme, çatışma ve sonuçsuz bir mücadele yaşanmasına neden olabilecektir.

KİDDER olarak söz konusu haberde yer verilen bazı değerlendirmelere katılmamız mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, ?İç Denetim Bağlamında Teftiş Kurullarının Geleceği? isimli Özel Haberinizde yer alan ve yanlış anlaşılmaya müsait bazı hususlarla ilgili olarak Derneğimizin görüşlerini Memurlar.Net yöneticileri ve kamuoyuyla paylaşmamız bir zorunluluk haline gelmiştir.

Habere ilişkin görüşlerimiz aşağıda iki bölüm halinde belirtilmiştir:

I- Haberdeki Bazı İfadelere İlişkin Değerlendirmemiz:

1- ?2003'ten bugüne, geçen dört yıllık zaman zarfında, özellikle Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun kadük olmasıyla bu sahadaki çalışmalar rölantiye alınmıştır?

Dünyada kamu malî yönetimi ve kontrol sistemi konusunda önemli gelişmelerin yaşanması, Ülkemizde de kamu idarelerinin sayı, nitelik ve teşkilatlanmalarına bağlı olarak önemli değişikliklerin meydana gelmesi ve eski kamu mali yönetim ve kontrol sistemimize yönelik olarak gündeme getirilen haklı eleştiriler, Avrupa Birliği müzakere süreci gibi nedenlerle uluslararası iyi uygulamalar paralelinde geliştirilen yeni kamu mali yönetim ve kontrol anlayışını yansıtan bir kanun hazırlanmasını zorunlu kılmıştır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bu kapsamda hazırlanmış ve Kanun 24.12.2003 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmasına rağmen, bütün hükümleriyle ancak 01.01.2006 tarihinde yürürlüğe girebilmiştir. 5018 sayılı Kanun bu haliyle kamu malî yönetim ve kontrol sistemimizi düzenleyen temel kanun niteliğini almıştır.

Bu süreçte kamudaki denetimin nitelik ve kapsamına yönelik beklentiler değişmiş ve Avrupa Birliği müzakere sürecinin de etkisiyle iç denetim fonksiyonu kamu yönetimimize 5018 sayılı Kanunla girmiştir. Kanunun iç denetime ilişkin hükümlerinin ancak, iç denetçiler atandıktan ve fiilen faaliyete başladıktan sonra bir anlamının olacağı açıktır.

5018 sayılı Kanun hükümleriyle yeniden yapılanan denetim sistemimizin şu tarih itibariyle ilgililer ve kamuoyu tarafından yeterince anlaşılamamasında ve bunun sonucu olarak da çeşitli uyuşmazlıklar yaşanmasında ?5227 sayılı Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri Ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun?un kadük kalmış olmasının etkisi yadsınamaz. Bunun, uygulamada belirsizliğe yol açtığı ve reform konusundaki irade konusunda çeşitli tereddütlerin gelişmesine neden olduğu da açıktır.

Fakat bu durum iç denetçiler ile diğer teftiş ve denetim elemanları arasında bir mücadele ve çatışma yaşanmasına neden olmamalıdır. Bu konudaki esas rol ve sorumluluk bu konuda politika belirlemek ve gerekli önlemleri almakla görevli, yetkili ve sorumlu olan mercilerindir. Teftiş kurullarının kapatılıp kapatılmayacağı veya iç denetim birimleriyle görev ayrıştırmasının hangi düzeyde ve ne şekilde yapılacağı hususu iç denetçilerin ve müfettişlerin değil, bu konudaki politik kararı verecek olan siyasi iradenin sorumluluğundadır.

2- ?Hali hazırda, mevcut teftiş kurulları ile iç denetim birimleri arasında yetki ve görev alanı yönünden bir çakışma vardır?

İç denetim faaliyetinin/fonksiyonun ne olduğu, amacı, kapsamı, yapısı, metodolojisi ve diğer hususlar ile iç denetçilerin görev, yetki ve sorumlulukları gerek 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bu Kanuna istinaden yürürlüğe konulan ikincil ve üçüncül düzey mevzuat normlarıyla, gerekse de ulusal ve uluslararası iç denetim standartlarıyla sarih bir şekilde düzenlenmiştir.

5018 sayılı Kanunun iç denetime ilişkin hükümleri ile Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe giren İç Denetçilerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kamu idarelerinin iç işlem ve faaliyetlerine dönük her türlü denetimin, bundan böyle iç denetim birimleri (iç denetçiler) tarafından yapılacağı açıkça görülecektir. Bir başka deyişle, idarelerin iç işlem ve faaliyetlerine dönük denetim görev ve fonksiyonunun 5018 sayılı Kanun öncesinde yürürlüğe konulan düzenlemelere istinaden mevcut teftiş kurulları veya diğer denetim birimlerince üstlenilmesi ve yürütülmesi mümkün olmayacaktır. Geçiş sürecinde ve sonraki dönemde böyle bir şey söz konusu olsa bile bu, hukuki değil fiili bir durum olacaktır.

İç denetçiler olarak bizim, mevzuatın öngördüğü iç denetim faaliyetinin niteliği ve kapsamı konusunda bir tereddütümüz bulunmamaktadır. Bununla birlikte, iç denetim birimlerince fiilen denetim faaliyetine başlandığında, kamu idarelerinde nasıl bir durumla karşılaşılacağı hususunda kamuoyunda çeşitli tereddütlerin bulunduğu ve bunun çeşitli sorunlara yol açabileceği göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla, bu konudaki tereddütleri giderecek düzenlemelerin yapılması gerektiği de açıktır. Fakat daha önce ifade edildiği üzere, bunun çözümü iç denetçiler ile müfettişler arasında görev, yetki ve fonksiyonlar konusunda bir çatışma yaşanması değildir. Konunun yetkili mercilerce açıklığa ve nihai bir çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

3- ??. sisteme değer katan, güvence sağlayan, danışmanlık hizmeti veren yapıcı iç denetim, tahripkâr eğilimli klasik teftişten daha faziletli ve daha talihlidir. ?. Bu itibarla, kendilerine muhakkikliği/soruşturmacılığı misyon bilmiş teftiş kurullarının; yeni kamu yönetimi anlayışında ve bu yönetişim çağında yerleri yoktur. Tasfiye edilmeleri sisteme zarar değil yarar getirecektir?

Bazı ithamlar ve subjektif yargılar içeren bu ifadeye katılmak mümkün değildir. Mevcut teftiş kurulları veya diğer denetim birimleri mensupları tarafından (müfettiş, kontrolörler, denetmenler gibi) şimdiye kadar yürütülen teftiş, inceleme ve soruşturma faaliyetlerini; faydasız, zararlı, tahripkar eğilimli olarak nitelendirmek ve önceki faaliyetler ile iç denetim arasında ?fazilet? ve ?talihli? olma yönünden bir mukayese yapmak doğru değildir. Her şeyden önce böyle bir yaklaşım, bu faaliyetleri şimdiye kadar iyi niyetle ve gayretli bir şekilde yürüten meslek mensuplarına haksızlık yapılması anlamına gelecektir.

Diğer yandan, iç denetçiliğe; müfettişlik, kontrolörlük, denetmenlik v.b unvanlardan geçmiş kamu iç denetçilerinin, mevcut teftiş kurulları veya diğer denetim birimleri mensuplarına yönelik olarak böyle bir yaklaşım sergilemeleri ve kraldan çok kralcı kesilip bu birimlerin tasfiye edilmelerini istemeleri doğru olmadığı gibi üslup bakımından da uygun değildir.

Bu konuda değerlendirme yapılırken, kamu idarelerinin iç denetçi kadrolarına atananların da daha önce müfettiş, kontrolör veya denetmen kadrosunda bulunduklarının ve mesleki birikim ve tecrübelerini bahse konu teftiş kurulları ve diğer denetim birimlerinde elde etmiş olduklarının unutulmaması gerekmektedir. Bu itibarla, iç denetçilerin ünvan değişikliği sonrasında daha önce görev yürüttükleri birimlere bu zaviyeden bakmaları ve negatif bir tutum sergilemelerinin yakışık kalmayacağı ve böyle bir vefasızlığın iç denetçilere (yazının iç denetçiler tarafından yazılıp yazılmadığı belli olmamakla beraber genel bir ilke olarak bu hususun vurgulanması önemli görülmektedir) yakışmayacağını düşünmekteyiz.

Ayrıca, 5018 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeler karşısında mevcut teftiş kurulları ile diğer denetim birimlerinin görev tanımlarının açıkça ve hiçbir yoruma muhtaç bırakmayacak şekilde yapılmasını sağlayacak kanuni düzenlemelerin yürürlüğe konulmamasındaki esas sorumluluğun bu birimlerde/kişilerde olmadığı da bilinmektedir. Denetim alanındaki reformun tamamlanmasında bu birimlerin veya bazı kişilerin müdahalelerinin etkili olduğu iddia edilebilirse de, karar mercilerinin bu aşamaya gelindikten sonra tepkilere dayalı olarak karar verdiklerini kabul etmek de çok gerçekçi gelmemektedir.

II. Genel Değerlendirme

Haberde geçen bazı hususlarla ilgili olarak yukarıda belirtilen açıklamalardan sonra konuya ilişkin genel bir değerlendirme yapılması yararlı olacaktır.

Teftiş kurulları ve diğer denetim birimleri ile 5018 sayılı Kanunla getirilen iç denetim birimleri arasındaki görev ve fonksiyon ayrımına ilişkin belirsizliklerin, bundan doğan tereddütlerin ve tartışmaların giderilmesine yönelik olarak gerekli yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir, hayatidir. Bu işin sürüncemede bırakılması hem kamu kaynaklarının ve kamuya tahsis edilmiş insan kaynaklarının yönetimi, hem de kamusal hizmetlerin yürütülmesinde çeşitli sorunların yaşanmasına ve maddi-manevi çeşitli zararlara maruz kalınmasına sebebiyet verecektir. Bu nedenle, konunun yasal düzenleme yapılmak suretiyle (3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmak ve 5018 sayılı Kanunun konuya ilişkin hükümlerini daha açık hale getirmek şeklinde) açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Bu konuda asıl sorumluluk 5018 sayılı Kanunu yürürlüğe koymak suretiyle mali yönetim ve kontrol sistemi alanındaki reforma başlayıp, bu reformun kamu yönetiminin diğer alanlarında gerektirdiği düzenlemeleri yapma konusunda gerekli iradeyi ve hassasiyeti henüz göstermeyen siyasi iradenindir. Dolayısıyla, iş kamu bürokrasinin kendiliğinden çözeceği/çözebileceği kadar basit değildir ve bu konu siyasi iradenin acilen karar vermesi gereken ciddi ve hassas bir meseledir. Bu alanda yaşanan eksiklik, sorun ve sıkıntıların görmezden gelinmesi, çözümün ertelenmesi bir fayda sağlamayacak, bilakis sorunu derinleştirecek ve çözümü de zorlaştıracaktır. Aynı şekilde, iç denetçiler ile müfettiş ve diğer denetim elemanları arasında yaşanacak çatışma ve gerginlikler de çözümü kolaylaştırmayacaktır.

Bu şekildeki belirsizlik dolayısıyla oluşan tereddütler ve yaşanabilecek çekişme ve çatışmalar kamu görevlerinin gereği gibi yürütülememesine neden olabilecektir. Ayrıca, görev ve fonksiyonların belirgin bir şekilde ortaya konulmamış olması nedeniyle teftiş kurulları ve diğer denetim birimleri ile yeni kurulan iç denetim birimlerinde atıl bir kapasite oluşmasına sebebiyet verilmiş olunacaktır. Buna motivasyon bozukluğu ve işe sarf edilemeyen enerjinin açığa çıkmasından kaynaklanan gereksiz çekişme ve çatışmalar eklendiğinde, bu birimlerce üretilen katma değerin zamanla artıdan eksiye dönüşeceğini öngörmek ve bunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Haddizatında, kamu bürokrasisinde kariyer sahibi kamu personeli olan denetim elemanlarının bu şekilde birbirine düşürülmesi, yetişmiş ve nitelikli insan kaynaklarından gereği gibi yararlanılmaması, görev çakışmasından doğan çatışmalar nedeniyle işlerin sürüncemede bırakılması kamunun, teftiş ve denetim elemanlarının ve halkın menfaatine değildir.

Halbuki, iç denetim birimleri ile teftiş kurulları ve diğer denetim birimlerinin farklı görev ve fonksiyonları üstlenerek, çatışma yerine, aynı hedefe yönelik olarak dayanışma içinde kendilerine tevdi edilen farklı görevleri yürütmeleri halinde, hem kaynak kaybı yaşanmamış olacak, hem de ifa edilen görevler neticesinde yeni bir katma değer üretilecek ve kamusal faaliyetlerinin etkili bir şekilde yürütülmesi sağlanmış olacaktır.

Bu nedenle, bu konudaki kararın en kısa zamanda verilmesi ve uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak 5018 sayılı Kanunun öngördüğü yeni kamu mali yönetim ve kontrol sistemine uygun olarak, teftiş ve denetim alanlarındaki belirsizlikler giderilmeli ve konuyla ilgili birimlerin/görevlilerin fonksiyon, görev, yetki ve sorumlulukları açık ve tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde yeniden belirlenmelidir.

KAMU İÇ DENETÇİLERİ DERNEĞİ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber