'Tedavi gören doktor, ekibine 'beni makineye bağlayın' diye yalvardı'
Pamukkale Üniversitesi Hastanesinde görev yapan Prof. Dr. Hülya Sungurtekin: 2 saat önce sizinle konuşan hasta, 2 saat sonra 'Beni ne olur uyutun, makineye bağlayın' diye yalvarıyor. Nefes alamama duygusu insanı yaşarken öldürüyor. Bir hekim arkadaşımızın çektiği acı yüzünden ekibine 'Nefes alamıyorum beni makineye bağlayın' diye yalvardığını biliyorum
Pamukkale Üniversitesi Hastanesi (PAÜ) Yoğun Bakım Ünitesinde görev yapan doktorlar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele sırasında tanık oldukları acı olayları anlattı.
Kovid-19 tanısı konulan hastaları iyileştirmek için yoğun çaba sarf eden doktorlar, salgınla mücadele sırasında yaşadıkları acı anılarını unutamıyor.
PAÜ Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hülya Sungurtekin, AA muhabirine, 30 yıldır anestezi yoğun bakımda görev yaptığını ancak salgın döneminde yaşadığı zorluğun bambaşka olduğunu söyledi.
İlk başlarda acı ve dramatik tablolarla karşılaşacaklarını tahmin edemediklerini belirten Sungurtekin, Kovid-19 tanısı konulan ilk hastası genç çiftin neredeyse "ölüme çelme taktığını" dile getirdi.
Bu süreçte daha önce görmediği anlara tanık olduğunu anlatan Sungurtekin, şunları kaydetti:
"İlk hastamızda olayın çok ciddi olduğunu anladık. Yoğun bakımda gelişen tüm tabloları bir hastamızda gördük. Yoğun bakımda bir ekip olarak ölüm kalım savaşını kazanmak için mücadele verdik. İnsanın meslektaşını yoğun bakımda solunum yetmezliği çekerken görmesi çok acı. 2 saat önce sizinle konuşan hasta, 2 saat sonra 'Beni ne olur uyutun, makineye bağlayın.' diye yalvarıyor. Nefes alamama duygusu insanı yaşarken öldürüyor. Bir hekim arkadaşımızın çektiği acı yüzünden ekibine 'Nefes alamıyorum beni makineye bağlayın.' diye yalvardığını biliyorum."
İnsanların "tedbirsizlikte yarıştığını" belirten Sungurtekin, "Bu hastalığın en çarpıcı yönü solunum açlığı. Bunu idrak eden ya da yoğun bakımda nefessiz kalanları görenlerin maskeyi yüzüne yapıştıracağına inanıyorum." dedi.
Çoğu hastanın virüse nereden yakalandığının bile farkında olmadığına işaret eden Sungurtekin, "İnsanların yoğun bakım kapısından içeri girdiğine bir daha dışarı çıkamayacağı ihtimalini bilmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
PAÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuğba Sarı da salgın dönemini hiç unutamayacağını söyledi.
Meslek hayatında birçok salgın hastalıkla karşılaştığına işaret eden Sarı, "Nasıl bir hastalıkla mücadele edeceğimizi bilmiyorduk. Ekibimde bebeğini emzirmesine rağmen hastaları iyileştirmek için en ön safta çalışanlar vardı. Bir sağlıkçı arkadaşımızın annesi, kızının eline kına yakıp göndermişti sanki kızı savaşa gidercesine. Bizler bu şekilde çalışırken insanların vurdumduymazlığı moralimizi bozuyor." ifadelerini kullandı.
- "Koronavirüs çocuklara bulaşmaz' gibi bir durum yok"
PAÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Gürbüz Akçay ise marttan bu yana hayat tarzını sil baştan değiştiren bir virüsle mücadele ettiklerini anlattı.
Salgının her yaştan insanı etkilediğine dikkati çeken Gürbüz, "Hastanemizde 2 aylık pozitif vakalarla gelen bebeklerimizi gördük. 'Koronavirüs çocuklara bulaşmaz.' gibi bir durum yok. Hastanede hem çalışıp hem de kendimiz hasta olmamak için çaba gösteriyoruz." diye konuştu.