Salgın hastanesinin hemşireleri var güçleriyle çalışıyor
Malatya'da Kovid-19 ile mücadelede en ön safta yer alan hemşireler, virüse yakalanan hastaların hayatını kurtarabilmek için canla başla çalışırken, vatandaşlardan da daha dikkatli olmalarını bekliyor.
Salgın hastanesine dönüştürülen Malatya Turgut Özal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli doktorların en büyük yardımcısı hemşireler, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede hastaları iyileştirebilmek için büyük çaba sarf ediyor.
Türkiye'de kararlılıkla yürütülen Kovid-19 ile mücadelede ön cephede yer alan, görevini en iyi şekilde yerine getirebilmek için gayret gösteren sağlık personelleri, vatandaşların maske, sosyal mesafe ve temizlik kurallarına uyarak tedbiri kesinlikle elden bırakmamasını istiyor.
Yoğun bakım servisinde görevli hemşire Buket Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, marttan bu yana zorlu bir süreç yaşadıklarını ifade etti.
Yıldız, 22 yıllık meslek hayatının en yoğun dönemlerinden birini yaşadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Yoğun bakım servisinde ise 18 yıldır çalışıyorum ancak 18 yılın en zor sürecini yaşıyorum. Yoğun bakımda yaşadıklarımızı videoya çekebilsek de insanlar hastaların, bizlerin neler yaşadığını görseler, o zaman evden dışarı bile çıkmak istemeyeceklerdir. İnsanların su içerken ne kadar zorlandıklarını, bir yudum suyu içerken bile 'nefes alamıyorum' diye yardım istediklerini, nefes alamadıkları için yemek yemekten, su içmekten vazgeçtiklerini görse hiç kimse evinden dışarı çıkmaz. Salgının ne kadar önemli olduğunu böylece daha iyi anlayabilirlerdi."
Yıldız, hastaları taburcu ettiklerinde veya normal servise çıkarttıklarında çok büyük mutluluk yaşadıklarını ifade etti.
"Gerçekten zor bir süreç hala da çok zorlanıyoruz"
Salgın sürecinde çok ilginç olaylarla da karşılaştığını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:
"Bir aile vardı onları unutamıyorum. Çocukları İstanbul'da. Anne ve babası virüse yakalanmasın diye Malatya'ya gönderiyor ama yolculuk sırasında Kovid-19'a yakalanıyor. İkisi ayrı ayrı odalarda kaldı. Teyzemizi taburcu ettik ama amcayı kaybettik. Kaybettiğimiz amcadan hiç haberi yoktu eşinin. Oğlu İstanbul'dan gelip babasının cenazesini aldı ama annesini bile göremeden gitti."
Yıldız, hastaları taburcu ederken alkışlayarak uğurladıklarını hatırlatarak, "Hastalarımızı taburcu ederken alkışlayarak çıkarıyorduk, o teyzemiz, 'Ben gelin olurken bile bu kadar mutlu olmamıştım, heyecanlanmamıştım çok sevindim.' dedi. Hala telefonla arayıp bizleri soruyor. Bize 'Ben eşimi kaybettim ama siz bana canımı bağışladınız.' diyor. Bu gibi o kadar çok olay yaşadık ki... Gerçekten zor bir süreç hala da çok zorlanıyoruz."
"Herkesin daha dikkatli olması gerekiyor"
Yıldız, beraber mesai yaptığı bir arkadaşının Kovid-19'a yakalandığını, bundan çok etkilendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Arkadaşımın testinin pozitif olduğunu nöbetteyken öğrendik. Hayatımda çaresiz olduğum zamanlar olmuştur ama bu kadar çaresizliği ilk defa yaşadım. Arkadaşımızı nöbetten eve gönderdik, evde ciddi solunum sıkıntısı oldu. Diğer hastalar gibi yemeye, içmeye hali yoktu ve nefes almakta zorlanıyordu. Onu kaybetmekten çok korktuk. Hastalığı atlattı ama çok zorlandık. Arkadaşımızın pozitif olduğunu gördüğümüzde hepimizin bu hastalığa yakalanma ihtimalinin arttığını gördük. Şu anda da öyle. Çevremizde doktor, hemşire ve yardımcı sağlık personeli arkadaşlarımızdan pozitif olan çıkıyor. Çember herkes için giderek daralıyor. Herkes bir gün Kovid-19 pozitif olabilir, o nedenle herkesin daha dikkatli olması gerekiyor."
"Bizi çok yoran bir süreç geçiriyoruz"
Hemşire Gökçe Hatun Uzun ise salgının başından bu yana mücadelelerinin sürdüğünü söyledi.
Yaşadıkları sürecin çok zor olduğunu aktaran Uzun, "Psikolojik açıdan bizi çok yoran bir süreç geçiriyoruz. Sürece zamanla alıştık ama hala kabullenemediğimiz çok farklı manzaralarla karşılaşıyoruz. Bu zamana kadar yükümüz hep ağırdı. Yoğun bakım yaşam ile ölüm arasındaki çizgi. Kovid-19 sürecinden sonra bedensel yükümüzün üzerine psikolojik yükümüzün daha da arttığını gördük." şeklinde konuştu.
Yoğun bakımda saatlerce özel tulumlarla görev yaptıklarını anlatan Uzun, şunları kaydetti:
"Saatlerce kaldığımız odadan arkadaşımla aynı anda odadan çıktık, göz göze geldiğimizde ağladık. 'Ne zamana kadar sürecek bu durum, nereye kadar gücümüz yetecek?' diye düşündük. Dualar içerisinde çalışıyoruz. İyileşen her hastamız bizim için motivasyon kaynağımız oluyor. Kurtarılamayanlar için ise çok üzülüyoruz. Empati, hemşireliğin birinci kuralı."
"İzolasyonu daha çok artırmalıyız"
Hastanenin yeni doğan yoğun bakım servisinde görev yapan hemşire İclal Berber ise 28 yıllık meslek hayatının 24 yılını yeni doğan bölümünde geçirdiğini söyledi.
Salgın nedeniyle yoğun bir dönem geçirdiklerini dile getiren Berber, riski az olan bölüm gibi görünseler de son dönemde yeni doğanlarda da Kovid-19 pozitif vakalarına rastlandığını ifade etti.
Bebeklerin büyükler gibi virüsü ağır geçirmediğini anlatan Berber, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bebeklerimizin genel durumları iyi, taburcu ettiklerimiz var. Şu ana kadar 4 pozitif vakamız oldu ama yeni doğanlarda pozitif olabildiği için insanların kendilerine daha çok dikkat etmeleri lazım. İzolasyonu daha çok artırmalıyız. Anne baba pozitifse bebek de pozitif çıkıyor. O nedenle anne ve babaların kendilerini iyi korumaları gerekiyor. Maske, mesafe ve hijyen çok önemli. Artık yeni doğanlarda da Kovid-19 pozitif vakalar çıktığı için özellikle anne ve babalar ile gebeleri dikkatle uyarıyoruz. Lütfen kendilerine dikkat etsinler."