Doktor Özer: 25 yaşında kaybettiğimiz hasta var
Kovid-19'u atlatan doktor Özer, "Kovid-19 ile mücadele ederken hastalar odalarda tek başına kalıyor ve tek başına ağlıyorlar. Serviste 25 yaşında kaybettiğimiz hasta var. 'Bana bir şey olmaz' mantığı çok yanlış bir düşünce." dedi.
Şanlıurfa'da yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele ederken hastalığa yakalanan ve zorlu tedavi sürecinin ardından iyileşen Harran Üniversitesi (HRÜ) Hastanesinde görevli doktor Yakup Özer ve hemşire Cemile Sertoğuz, genç hastaların da öldüğünü belirterek, "Bana bir şey olmaz" mantığının çok yanlış olduğunu söyledi.
İç Hastalıklar Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Yakup Özer (30), yaklaşık 2 ay önce halsizlik ve yüksek ateş şikayeti ile hastaneye başvurdu. Rahatsızlığının artması ve nefes darlığı çekmesi üzerine yaptırdığı Kovid-19 testi pozitif çıkan Özer, herhangi bir hastalığı olmamasına rağmen zorlu bir tedavi süreci geçirdi.
Koronavirüsü yenen Yakup Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genç yaşta olmasına rağmen yakalandığı hastalığın kendisini zorladığını, yeni tip koronavirüsün yaşlılarda olduğu gibi gençlerde de kötü seyredebildiğini anlattı.
"Öyle sinsi bir hastalık ki küçük yaştaki hastalarda kötü sonuçlar doğurabiliyor"
Yeni tip koronavirüsün çok sinsi bir hastalık olduğuna dikkati çeken Özer, şöyle konuştu:
"Öyle sinsi bir hastalık ki küçük yaştaki hastalarda kötü sonuçlar doğurabiliyor. Hastanedeki odada tek başına kalıyorsunuz. Yakınlarınızı, sevdiklerinizi görmüyorsunuz. Buna rağmen sağlık çalışanlarını hep yanımda hissettim. Hastaların neler yaşadıklarına şahit oluyorum. Hastalar boğulacak duruma geliyor. Kovid-19 ile mücadele ederken hastalar odalarda tek başına kalıyor ve tek başına ağlıyorlar. Serviste 25 yaşında kaybettiğimiz hasta var. 'Bana bir şey olmaz' mantığı çok yanlış bir düşünce. Her yaşta insanın dikkat etmesi gerekiyor. Ben de genç olmama rağmen hastanede yattım. Bağışıklığı çok iyi olan genç insanlar dahi veya hastalığı çok rahat geçiren insanlar dahi diğer insanlara bulaştırıp onların hayatlarına mal olabilir."
İnsanların ilk başlarda yeni tip koronavirüse pek dikkat etmediğini ancak birçok kişinin hastalığa yakalanmasıyla daha çok dikkatli davranmaya çalıştığını dile getiren Özer, "İnsanlar bu rahatsızlığı yakınlarında görmeye başlayınca tedbirleri artırmaya başlıyor. Kış geldi, hasta sayısının arttığını görüyoruz. Maske, hijyen ve sosyal mesafe çok önemli buna herkesin çok dikkat etmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Bu hastalık bir nefesin ne kadar kıymetli olduğunu öğretti"
Aynı hastanede görevli olan ve yakalandığı Kovid-19'u atlatan hemşire Cemile Sertoğuz (29) da yeni tip koronavirüse karşı mücadele ederken kendisinin de virüse yakalandığını, zorlu bir süreç geçirdiğini anlattı.
Bazı insanların hastalığı çok hafife aldığına işaret eden Sertoğuz, şunları söyledi:
"Hastalığı çok zor atlattım çünkü zor evrelerden geçtim açıkçası. En önemlisi bu hastalığa yakalanmadan tedbirimizi almalıyız. Hastalık sürecinde duyu organlarında kayıplar yaşadım. Tat almama, solunum sıkıntısı gibi bunları en ağır şekilde yaşadım. Toplumda 'Bana bir şey olmaz' algısı halen sürüyor. En önemlisi 'Ben gencim atlatırım' deyip hala maske kullanmayan, sosyal mesafeye dikkat etmeyen insanlarımız var. Bu hastalığa yakalandıktan sonra pozitif olduktan sonra bunun ne kadar yanlış olduğunu görecekler. Önemli olan hastalığa yakalanmadan hastalık bilincine sahip olmak gerekiyor. İnsanlar bu hastalıkta çok ciddi solunum sıkıntısı yaşıyor. İş öyle bir duruma geliyor ki insan sadece bir defa nefes alabilmek için kendi canıyla savaşıyor. Bir nefesin o kadar değeri varken biz bunun farkında değiliz. Bu hastalık bize özellikle nefesin ne kadar kıymetli olduğunu öğretti."