Yem Fiyatları neden düşürülemiyor? Çözüm ne?
Yem fiyatlarının artışı ve besiciyi zora sokması bugünün sorunu mu? Süreklilik arz eden tarım sektörünün ihmaller zincirine, bilgi ve içerik üretmedeki donanım eksikliğine maruz kalması önlenemez mi? Çayır mera ve yem bitkileri araştırmalarına gereken önem veriliyor mu?
Yem fiyatları uzun süredir artışta. Hatta çok uzun süredir hep artışta. Besiciliğin en önemli kalemi olan yemin fiyatları ve tedariki ile ilgili uzun süre önce yapılması ve bir sisteme oturtulması gereken çalışmalar yapılmadı, halen de istenen düzeyde yapılmıyor. Durum böyle olunca pik yapan fiyatları ve tedarik sorununu çözmek mümkün olmuyor.
Mevcut stoklar kullanılacak, takviye edilecek deniyor; mevcut stoklar istenen miktarda var mıdır? Bu stoklar kullanılınca, bu şartlarda yerine tekrar konabilecek mi? Devamı nasıl sağlanacak? Her sıkıştığında TMO'ya koşmanın alışkanlık haline gelmesi normal mi?
Yem piyasasına güçlü! Bir şekilde müdahale edilerek uygun miktarda, uygun fiyatlarla besicilerin ihtiyaçları karşılanacak deniyor; bugüne kadar kontrol edilmiyor muydu? Pandemiden en az etkilene tarım sektörü bu noktaya nasıl geldi? Bunları sorgulamak gerekmez mi? Tarım sektöründe köylere kadar teşkilatlanmış Tarım Bakanlığının yanında binlerce sivil toplum kuruluşu ve kooperatifler olduğu halde bu noktalara nasıl geliniyor? Süreklilik arz eden tarım sektörünün ihmaller zincirine, bilgi ve içerik üretmedeki donanım eksikliğine maruz kaldığı gözlerden kaçmıyor!
Tarımsal alanların ve mera alanlarının imara açılması da sorgulanmalıdır! Günümüz şartlarına uygun bir şehirleşme ve şehir planlaması yapılamadığı için, en kolay yol olanı, tarımsal alanları imara açmayı seçmenin nelere mal olduğu ve olacağı sorgulanmalıdır.
Devletin himayesinde, çiftçi yararına kurulan Tarım Kredi kooperatifleri onlarca yıldır yem üretiyor, yem satıyor. Tarım sektöründe, dernek, birlik ve diğer kooperatifler gibi sivil toplum kuruluşlarının kurucuları arasında yem üreticisi ve satıcısı var. Tarım Bakanlığı da bunların sevk ve idaresini yapmanın yanında kontrol ve denetimini de yürütüyor. O halde sorunun kendisiyle kaynağı aynı yerde bulunuyor. Yani şöyle düşünelim, aynı amaçla kurulmuş olan tarımsal sivil toplum kuruluşunun üyelerinden biri yem üretip veya ithal edip, besicilik yapan diğer üyeye satıyor. Yem üretip satan en yüksek fiyata satmak istiyor, besicilik yapan ise en düşük fiyata satın almak istiyor. Ancak Besici bu yeme muhtaç olduğu için, fiyata dirense de bir süre sonra almak zorunda kalıyor. Böyle bir durumda Tarımsal Sivil Toplum Kuruluşları birbirini tamamlama, destekleme ve güçlendirme yeri değil de birbirine çökme yeri olmuş olmuyor mu? Bu kuruluşları ve tarımsal ticari faaliyetlerde bulunanları kontrol etme ve denetleme görevinde bulunan ilgili Bakanlıklar ise, bu süreç yaşanırken gerekeli takibi, planlamayı ve müdahaleyi zamanında yapmadığı için sorunun büyümesini, üreticiye ve tüketiciye yansımasını ancak yumurta ağıza gelince fark etmiş oluyor! E artık bundan sonra yapılacak müdahale de belli, içinde o sihirli sözcüğü barındıran, "güçlü bir şekilde" piyasalara müdahale etmek! E bunun getirisinin yansıyacağı yerde belli; küçük ölçekli tarımsal faaliyette bulunanlar ile tüketiciler!
Besicilerin yem ihtiyacı bir iki günlük ihtiyaç değildir. Geçmişte olduğu gibi, bugünde, gelecekte de bu sorun devam edecektir. Kalıcı ve karşılayıcı çözümler üretemeyen kadrolar, söylemi bile doyurucu olmayan yaklaşımlarla oyalanıp durmaya devam ediyorlar!
Tarım Bakanlığının mera ıslahı ve meraları koruma çalışmalarının, çayır mera ve yem bitkileri araştırmalarının ve ıslahının ihmal edilmesi de bu konunun içindedir. Örneğin buğday araştırmalarına ve ıslahına verilen önem, yem bitkileri ve yem araştırmalarına verilmemektedir. Tarımsal üretimde, planlamada ve araştırmalarda, kaynaklar dengesiz işletilmektedir. İhtiyaca göre planlama ve önem verme, yıllardır oturtulamamıştır. Kaldı ki, buğday araştırmalarına ve ıslahına verilen önemin ve imkanın karşılığı da, istenen kalitede ve seviyede alınamamaktadır. Doksanlı yıllarda Çayır, Mera ve Yem bitkileri Enstitüsü kapatılarak Buğday Enstitüsüne dönüştürülmüştür. O günden sonra Yem Bitkileri alanındaki çalışmalara gereken önem verilmemiş, yem araştırmaları ve üretimi konusunda inişli çıkışlı bir süreç yaşanmıştır/yaşanmaktadır. Bunun sonucu da yem ve hayvancılık sektörüne olumsuz yansımıştır.
Çözüm, sistemleşemeyen tarımı sistemleştirmektir. Sistemleşmenin önündeki engelleri kaldırmak. Çayır mera ve yem bitkileri araştırmalarına gereken önemi vermek. Tek boyutlu araştırma ve planlamalardan kurtulmak. Mera alanlarını ve tarımsal alanların imara açılmasını önlemek, zorlaştırmaktır. Yem üretimini ve satışını sürekli bir şekilde denetlemek, bu alandaki tarımsal sivil kuruluşları ticari rant ortamından ve müdahaleci tutumlarından çıkararak, asıl konumları olan yardımcı, destekleyici statüye kavuşturmaktır. Karar alırken hep en güçlülerden başlayarak değil de ne zayıf halkadan başlayarak sonuca gitmek, etraflıca araştırmak, bilgiye ve bilince dayalı içerikler üreterek kararlar almaktır. Çünkü verilen her cevabın, alınan her kararın, sunulan her çözüm önerisinin hesabını tek taraflı yapmak, sorunları aşmaya yetmemektedir. Tarım sektörünün bir türlü başaramadığı bu yaklaşımlar ve yöntemler üzerinde tekrar düşünülürse faydalı olacaktır.
M. Murat GÜN