YÖK, doçentlerin ek gösterge sorununda birliktelik sağlamalı!
Yükseköğretim kurumlarında doçentlik unvanı alan öğretim üyelerinin ek gösterge sorununda yıllardır birliktelik sağlanamıyor!
Bilindiği üzere, 4/11/1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yer alan öğretim elemanları tanımına giren personeli sınıflandırmak, aylıklarını ve ek göstergelerini düzenlemek, derece yükseltilmesi ve kademe ilerlemesinin şekil ve şartları ile, sosyal haklardan yararlanma, ek ders ücreti, üniversite, idari görev ve geliştirme ödeneklerinin miktarını tespit etmek, emekli ve yabancı öğretim elemanlarının sözleşmeli olarak çalıştırılma usul ve esasları 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda düzenlenmiştir.
Söz konusu kanunda doçentlik unvanı alan ancak doçentlik kadrosuna atanmayan öğretim elemanlarının mali haklarıyla ilgili açık bir düzenleme olmamasından dolayı uzun süredir bu konuda yaşanan karmaşa kurum görüşleri ve/veya yargı kararları ışığında çözümlenmektedir. Kurum görüşlerinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ile mülga Maliye Bakanlığı farklı değerlendirmede bulunurken, yakın tarihli Danıştay kararları ise doçentlerin mali haklarıyla ilgili daha istikrarlı ve kapsamlı kararlar vermektedir.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 09/10/2012 tarihli görüş yazısında; "2914 sayılı Kanuna ekli ek gösterge cetveli incelendiğinde; doçentlere (1-3 derece) 4800 ek gösterge verileceği ve doçentlerin ek göstergesinden yararlanmak için kadroya atanma şartının aranmadığı" ifade edilmiştir.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 01/02/2013 tarihli başka bir görüş yazısında; "2914 sayılı Kanuna ekli ek gösterge cetveli incelendiğinde, doçentlere (1-3) derece 4800 ek gösterge verileceği ve doçentlerin ek göstergeden yararlanmak için bu kadroya atanma şartının aranmadığı anlaşılmaktadır. Bu yüzden ek göstergeden yararlanmada; doçent unvanı almış olmasına rağmen doçent kadrosu haricindeki bir kadroda çalışanların görev yapmakta oldukları kadro derece önemli hale gelmektedir. Kişi 1-3 dereceli doktor öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi olarak çalışmakta ise ek göstergenin 4800 göstergeden ödenmesi gerektiği" belirtilmiştir.
Mülga Maliye Bakanlığı tarafından bir yükseköğretim kurumuna verilen 09/05/2016 tarihli görüş yazısında; ".doçent unvanı almakla birlikte doçent kadrosuna atanamamış kişilere aylık, ek gösterge ve üniversite ödeneği gibi hakların işgal ettiği kadroya göre, ek ders ücretlerinin ise kadroya bağlı olmaksızın sahip olduğu unvana göre ödenmesi gerektiği" şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı doçentlik unvanı alan ancak doçent kadrosuna atanmamış öğretim elemanlarının ek göstergeden yararlanması için kadro şartı bulunmadığını ifade ederken, mülga Maliye Bakanlığı ise bu yorumun aksi bir değerlendirmede bulunmak suretiyle ek gösterge ve üniversite ödeneği gibi hakların işgal edilen kadroya göre, ek ders ücretlerinin ise sahip olunan doçentlik unvanına göre ödenmesini istemiştir. İki kurum arasında doçentlerin mali hakları noktasında görüş ayrılığı olması, üniversitelerde farklı uygulamalara sebebiyet vermiş ve ihtilaflı durumlar bireysel davalara dönüşmüştür.
Konuya dair Danıştay kararlarına baktığımızda ise; Danıştay Sekizinci Dairesinin Esas:2002/951 Karar:2003/1149 sayılı dosyasında; ".doçent unvanı ve yetkisini alan davacıya, doçentlere ait ek göstergenin uygulanabilmesi için, yukarıda anılan Yasaya ekli ek gösterge cetveline göre davacının en az 3. dereceli kadroda olması gerektiğinden, 4. dereceli kadroda bulunan davacıya doçentlere ait ek göstergenin uygulanmasının mümkün olmadığı", Danıştay Sekizinci Dairesinin Esas:2012/8511 Karar:2013/6942 sayılı dosyasında ise; ".davacının kadro şartına bağlı olan makam tazminatından yararlanamayacağı açık olmakla birlikte; doçent unvanı almış olmanın yeterli olduğu ve/veya 3. derecede bulunmanın yeterli olduğu maaş, döner sermaye ve ek göstergeden yararlanabileceği" ifade edilmiştir.
Doçentlik unvanı alan öğretim elemanları hakkında en kapsamlı ve yakın tarihli olan Danıştay Sekizinci Dairesinin Esas:2012/5599 Karar:2017/1511 sayılı kararında ise doçent unvanını almakla birlikte doçent kadrosuna atanmayanların doçentlik kadrosu için öngörülen maaşı alabilmeleri için ek gösterge ve diğer mali unsurların yasal düzenlemelere göre ayrı ayrı irdelenmesi gerektiğinin altı çizilmiştir.
Anılan kararda mali haklarla ilgili yapılan değerlendirmeler sonucu aşağıdaki tablo ortaya çıkmış olup; ilgili Mahkeme ek gösterge, ek ders, döner sermaye katkı payı, geliştirme ödeneği ve eğitim öğretim ödeneği unsurlarının unvan şartına; üniversite ödeneği, makam ve görev tazminatlarının ise kadroya atanma şartına bağlı olduğunu belirtmiştir.
Netice itibarıyla, genel düzenleyici işlemleri iptal eden Danıştay İdari Dava Daireleri Kararları ile İçtihadı Birleştirme Kurul Kararı niteliği taşıyan kararlar hariç olmak üzere yukarıda yer verdiğimiz Danıştay kararları yalnızca davanın taraflarını bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Bu nedenle, doçent unvanı almış olmakla birlikte doçent kadrosuna atanmayan öğretim elemanlarının mali haklarının belirsizliği ve üniversitelerarası farklı uygulamalar giderek artmakta, kurumlar gerek ilk derece mahkemelerinde gerekse istinaf mahkemelerinde Danıştay Kararlarındaki istikrardan dolayı davaları kaybetmektedir.
Sorunun çözümü için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının Hazine ve Maliye Bakanlığı görüşünü ve Danıştay'ın son kararını dikkate alan yeni bir görüş yazısı yayınlamasında fayda bulunmaktadır.