Önce hastası, sonra öğrencisi, en sonunda da meslektaşı oldu
Ailesiyle Bursa'da yaşarken 17 yaşında kronik böbrek hastası olarak tedavi olmak üzere 10 yıl önce İstanbul Tıp Fakültesi'ne gelen ve burada Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever'in binlerce hastasından biri olarak diyalize girmeye başlayan Su Emin (28), onun meslektaşı olarak aynı fakülteden mezun oldu. Dr. Su Emin, tıp fakültesini kazandığını öğrendiğinde bile diyalizdeydi ve haftada 3 gününü diyalizde geçiyordu. Hastalığı nedeniyle geçirdiği ağır ameliyatın ardından 6 ay hastanede yatmasına rağmen Emin, zorlu tıp fakültesi derslerine hastane odasında çalıştı. Sağlığı için endişelenen ailesi, hiç istemediği halde tıp okudu, hem doktoru hem hocası Prof. Dr. Sever'in manevi desteği ve Türk Böbrek Vakfı'nın verdiği eğitim bursuyla, yıllardır hasta olarak bulunduğu hastane koridorlarından, doktor olarak mezun olmayı başardı.
Dr. Su Emin, bundan 10 yıl önce henüz 17 yaşındayken kronik böbrek hastası olduğunu öğrendi. Ailesiyle Bursa'da yaşıyordu. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever'in hastalarından biri olarak tedavisine İstanbul'da devam etmeye karar verdi. Yaşıtları okula giderken o haftada üç gününü hastanede diyaliz ünitesinde geçirdi. En büyük ideali doktor olmaktı. Ailesi ise doktorluğun yorucu mesaisinden dolayı hastalığı nedeniyle kızlarının tıp fakültesine girmesini hiçbir zaman istemedi. Prof. Dr. Sever'e "Ben tıp okuyacağım" dediğinde, başta o bile inanamadı çünkü hastalığı ve diyaliz, hayatını yeterince zorlaştırıyordu ve bu şartlarda yoğun bir ders maratonu ile tıp fakültesine girebileceğinden kimsenin umudu yoktu. Ama Su Emin, herkesi şaşırttı, 2014 yılında girdiği sınavlarda Van 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandı. Bir yandan tedavisine devam edip bir yandan okuluna giden Emin, bir süre sonra yatay geçişle İstanbul Tıp Fakültesi'ne girmeyi başardı. Doktoru olan Prof. Dr. Sever'in öğrencisi oldu. Onun bu gayretine duyarsız kalmayan Türk Böbrek Vakfı da eğitim hayatı boyunca Emin'e eğitim bursu verdi.
10 YIL ÖNCE TEDAVİ İÇİN TANIŞTILAR
Aynı zamanda Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi de olan Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever, Su Emin ile ilk kez 2011 yılında hastası olarak tanıştıklarını belirterek, "O zaman Bursa'dan gelmişlerdi, bir hasta olarak bir kronik böbrek hastalığı söz konusuydu. İlerleyici bir hastalıktı. Böbrek yetmezliğine doğru gidiyordu ve bir süre onun yatırdık İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Servisi'nde. Daha sonra diyalize almaya başladık. 4-5 sene süre boyunca Su, benim diyaliz hastam oldu. 'İleride ben de başka hastaların sağlık sorularını çözmek istiyorum hocam, tıp fakültesine gireceğim doktor olacağım' demişti. İnşallah dedim ama itiraf edeyim ilk başta çok başarılı olacağını da düşünmüyordum. Ama Su, sağ olsun beni yanılttı. Diyaliz hastası olduğu halde çok değişik mesleklerde olan pek çok insan var elbette. Ama tıp fakültesi öğrencisi olmak çok efor gerektiriyordu. Devamlı çalışmayı gerektiren bir eğitim karşısında zorlanabileceğini düşünmüştüm. Ama çok mutluyum ki beni mahcup etti ve Van 100. Yıl Tıp Fakültesi'ne girdi. Daha sonra da belli kriterleri sağlayarak İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi olmayı başardı. Yatay geçiş ile buraya geldi." dedi.
"GELECEKTE BERABER HASTA VİZİTİ YAPACAĞIZ"
Kendi fakültesine geldikten sonra Su Emin'in artık sadece hastası değil aynı zamanda öğrencisi de olduğunu belirten Prof. Dr. Sever, "Su, artık benim aktif olarak hem hastam, hem de öğrencim olmuştu. Onunla birlikte çok sayıda ders de yaptık, pratikler de yaptık. Zaman zaman da o diyaliz makinesine bağlıyken başında hekimliğini yaptım. Şimdi artık doktor oldu ve bundan sonra onunla meslektaşız. Öyle ümit ediyorum ki gelecekte onunla birlikte hasta başı viziti yaparak, bu sefer hasta tedavisi konusunda onunla fikir alışverişimiz olacak. Onun hikayesi de aslında şunu gösteriyor; Diyalize giriyor olmak hayata küsme nedeni değil. Aksine, diyaliz hastaları da pek çok insanın hayatına olumlu yönde katkıda bulunabilir" dedi.
"HEM DOKTORUM, HEM HOCAM, HEM EN BÜYÜK DESTEKÇİMDİ"
Lise son sınıftayken böbrek hastalığının başladığını anlatan Dr. Su Emin, diyaliz hastası olmaktan doktorluğa giden sürecin, artık hem doktoru hem meslektaşı olan Prof. Dr. Sever ile tanışmalarıyla başladığını söyleyerek "O dönem lise sondaydım ve üniversiteye çalışıyordum. Aynı zamanda diyalize girmeye de başladım. Ama hiçbir zaman hayalimden vazgeçmedim. Her ne kadar ailem, yakınlarım çok ısrar etse de sağlığım için zararlı olacağını düşünerek tıp okumamı istemese de ben hep hayalimin peşinde koştum ve 2014-2015 yıllarında tıp fakültesini kazandım. Mehmet Hocamın benim hayatımda zaten doktorum olarak çok büyük bir rolü var. Tıp fakültesi okumamda da çok büyük payı var. Ailemin isteksizliğine rağmen o beni hep teşvik etti. Hem doktorum oldu, şimdi de meslektaşım oldu" diye konuştu.
"HER İKİ TARAFI DA ANLIYORSUN, ÇOK AZ İNSANA NASİP OLUR"
Diyaliz hastası olmasına rağmen zorlu bir okul hayatını nasıl sürdürdüğüne kendisinin de bazen şaşırdığını anlatan Dr. Emin, "Hem diyalize giriyordum hem okula gidiyordum. O kadar yoğun derslerim vardı ki, ondan çıkıp diyalize, diyalizden sınavlara, komitelere derken süreç böyle gitti. Bazen diyaliz seansım olduğunu unuttuğum zamanlar bile oldu. Bu yoğunluk nedeniyle bir süre sonra ev diyalizine geçtim. Bir taraftan hem hasta oluyorsun, hem doktor, her iki tarafı da anlıyorsun. Yani bence bunu yaşamak çok az insana nasip olur" dedi.
6 AY HASTANEDE YATTI ODASINDA HEP DERS ÇALIŞTI
Dr. Su Emin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"6-7 ay böyle hastanede yatmıştım. Ama o dönem bile hemşirelerim bilir, sürekli ellerimde kitaplarla ders çalışıyordum. Hatta ben şöyle bir şey söyleyeyim, tıp fakültesini kazandığımı diyalizde öğrenmiştim." Pandemi döneminde diyaliz hastası olduğu için aslında daha fazla korunması gerekirken yoğun pandemi mesaisinde ise bir doktor olarak yer almak zorunda kalan Dr. Su Emin, bu süreci de zorluklarla da olsa başarıyla atlatarak mezuniyetine sağlıkla katılabildi ve bu yıl artık resmen doktor oldu. Dr. Emin, sözlerini şöyle noktaladı: "Pandemi döneminde herkes gibi biz de zorlandık. Özellikle İstanbul Tıp Fakültesi, bunu en yoğun yaşayan merkezlerdendi. O dönem hem nöbete gidip hem kendimi korumaya çalıştım çünkü risk grubunda bir hastaydım. Bir de üzerine diyalize giriyordum. Çok zor bir süreç oldu ama hepsini hocalarımın yardımı ve kendi gayretimle aşmayı başardım."