Belediye meclis üyeliğinin düşürülmesine ilişkin İDDK'dan önemli karar
Danıştay İdari Dava Daireleri, Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinden istifa etmeden belediye meclis üyesi seçildiği gerekçesi ile üyelikten düşürülmesine ilişkin mahkeme kararını bozdu.
Danıştay 8. Dairesince, Yüksek Seçim Kurulunun görüş yazısında "31 Mart 2019 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimi sonuçları kesinleştiğinden, seçim hukuku bakımından yapılacak işlem bulunmadığına" görüşüne rağmen;
Kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşunun yönetim kuruluna 2019 yılı mahalli idareler genel seçimleri öncesinde seçildiği, anılan seçimde Belediye Meclisi üyeliğine bu görevinden ayrılmaksızın aday olduğu ve seçilerek belediye meclis üyeliği görevine başladığı, seçimden sonra da Oda yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak halen iki görevi birlikte yürütmeye devam ettiği,
Bu durumda, aday olma ve dolayısıyla seçilme yeterliliğini taşımadığı göreve seçilen ve belediye meclis üyesi seçildikten sonra, bu göreve aday olmaya engel olan başka bir görevi de yürüttüğü anlaşılan ilgilinin meclis üyeliği görevine devam etmesi yasal olarak mümkün bulunmadığından istemin kabulü gerektiği gerekçesiyle üyeliğin düşürülmesine karar verilmiştir.
Danıştay İDDK ise bu kararı aşağıdaki gerekçe ile bozmuştur:
Adaylık döneminde itiraz edilebilecek olan kamusal bir görevden ayrılma koşulunun yerine getirilmemesinin, seçilme yeterliliğinin kaybı olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, aday olma yeterliliği ile seçilme yeterliliğinin birbirinden farklı olduğu, Danıştayın yetkisinin sadece seçilme yeterliliğinin kaybında ortaya çıkacağı ve aday olma şartını taşımayanların durumuyla ilgili olarak 2839 sayılı Kanun'daki prosedürün işletilmesi gerekirken, bu yola gidilmediğinden, itiraz edenin belediye meclis üyeliğinden düşürülmesine ilişkin Daire kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
ESAS NO: 2022/454
KARAR NO: 2022/646
İTİRAZ EDENLER : 1- .
2- . Belediye Başkanlığı
VEKİLLERİ: Av. .
KARŞI TARAF : . Valiliği - .
İSTEMİN KONUSU:
Amasya İli, . İlçesi Belediye Meclis Üyesi .'ın, 5393 sayılı Belediye Kanununun 29. maddesi uyarınca meclis üyeliğinden düşürülmesi istemiyle Amasya Valiliği tarafından yapılan başvurunun kabulüne ilişkin, Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/10/2021 tarih ve E:2021/5175, K:2021/4860 sayılı kararına itiraz edilmekte ve kararın kaldırılması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
İstem: Amasya İli, . İlçesi Belediye Meclis Üyesi .'ın 5393 sayılı Belediye Kanununun 29. maddesi uyarınca meclis üyeliğinden düşürülmesi Amasya Valiliği tarafından istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/10/2021 tarih ve E:2021/5175, K:2021/4860 sayılı kararıyla;
2019 yılı Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde. Belediye Meclis Üyesi seçilen .'ın; 06/02/2019 tarihinde... Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına seçildiği, görevinden ayrılmadan yerel seçimlere katıldığı ve halen her iki görevi birlikte yürüttüğü, konuyla ilgili yapılan ihbar sonrası Yüksek Seçim Kurulundan görüş istenildiği, Yüksek Seçim Kurulunun. tarih ve. sayılı kararında, Kurulun kendi görev ve yetkilerini düzenleyen kurallara ve Belediye Kanunu'nun 29. maddesine atıf yapılarak, .'ın ziraat odasındaki görevinden istifa etmeden belediye meclis üyeliği adaylığına ilişkin yapılan itiraz bakımından, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimi sonuçları kesinleştiğinden, seçim hukuku bakımından yapılacak işlem bulunmadığına, Anayasa ve yasalarla Yüksek Seçim Kuruluna verilen görev ve yetkiler içinde, Kuruldan sorulan hususla ilgili olarak bir görev ve yetki verilmediği, bu itibarla bu iki görevi birlikte yürütüp yürütemeyeceği hususunun idari makamlarca değerlendirilmesi gereken bir konu olduğundan görüş bildirilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine, Amasya Valiliği tarafından Belediye Kanunu'nun 29. maddesinin 3. fıkrası uyarınca işlem yapılması isteminde bulunulduğunun anlaşıldığı,
2839 sayılı Kanun'un 18. maddesinin gerekçesinde belirlendiği üzere, milletvekili ve mahalli idare seçimlerine katılanların seçimden belli bir süre önce görevlerinden ayrılmasının öngörülme sebebinin, yürüttükleri görevler dikkate alındığında bu kişilerin sahip oldukları statüden yararlanarak diğer adaylardan avantajlı konuma geçmeleri, seçmenler üzerinde kendi yararlarına bir durum yaratmaları ve yürüttükleri görevden kaynaklanan yetkilerini amacına aykırı kullanmalarının önlenmesi olduğu,
Kanun koyucunun, seçimle gelinen görevlerin öncelikli ve önemli bir kamu hizmeti olması nedeniyle yürütülen bazı görevlerden bağımsız kılınmasını amaçladığı, bu amacın gerçekleştirilebilmesi için de, yürütülen görevden ayrılma sürecinin, adaylığa başvurmadan önce başlaması gerektiğinin kabul edildiği,
Bu durumda, mevcut kuralların amacı ve öngörüsü bir bütün olarak dikkate alındığında, gerek Anayasa gerekse Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'de tanınarak güvence altına alınmış bir hakkın kullanmasına yönelik olarak getirilen bu sınırlamanın, bu hakkın özüne aykırı bir durum yaratmadığı sonucuna ulaşıldığı, bir başka anlatımla, seçilme yeterliliği açısından, yürütülen bazı görevlerin niteliği dikkate alınarak, bu görevlerden ayrılmadan aday olunamayacağı gibi, seçimle gelinen görevlerin devamında da bu görevlerin yürütülemeyeceğine ilişkin olarak getirilen kısıtlamanın, hukuk devleti ve demokratik toplum gereklerine uygun olduğu,
Olayda, ...'ın kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşunun yönetim kuruluna 2019 yılı mahalli idareler genel seçimleri öncesinde seçildiği, anılan seçimde... İlçesi Belediye Meclisi üyeliğine bu görevinden ayrılmaksızın aday olduğu ve seçilerek belediye meclis üyeliği görevine başladığı, seçimden sonra da Oda yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak halen iki görevi birlikte yürütmeye devam ettiği,
Bu durumda, aday olma ve dolayısıyla seçilme yeterliliğini taşımadığı göreve seçilen ve belediye meclis üyesi seçildikten sonra, bu göreve aday olmaya engel olan başka bir görevi de yürüttüğü anlaşılan ...'ın, meclis üyeliği görevine devam etmesi yasal olarak mümkün bulunmadığından istemin kabulü gerektiği gerekçesiyle,
Seçilme yeterliğini kaybeden Amasya İli, ... İlçesi Belediye Meclis Üyesi ...'ın 5393 sayılı Kanunun 29. maddesi hükmü uyarınca Belediye Meclis Üyeliğinden düşürülmesine karar verilmiştir.
İTİRAZ EDENLERİN İDDİALARI:
... ve ... Belediye Başkanlığı tarafından, adı geçenin ... Tarım Ürünleri Ltd. Şti.nin yetkili temsilcisi olduğu ve ... Ziraat Odası Yönetim Kurulundaki görevini de anılan şirketin tüzel kişiliği adına temsilen yürüttüğü, söz konusu görevin kendi şahsıyla ilgisinin bulunmadığı, itiraza konu kararın kaldırılması gerektiği ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
İtirazın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, 2577 sayılı Kanun'a 3622 sayılı Kanun'la eklenen Ek 2. madde uyarınca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
..., 06/02/2019 tarihinde ... Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına seçilmiş, bu görevi devam etmekte iken 2019 yılı Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde, ... Belediye Meclis Üyeliği için aday olmuş, anılan göreve seçildikten sonra da her iki görevi birlikte yürütmeye devam etmiştir.
Adı geçen hakkında yapılan ihbar üzerine ... Kaymakamlığınca başlatılan inceleme sonucunda, yukarıda özetlenen durum tespit edilerek Yüksek Seçim Kurulundan görüş istenilmiş, Yüksek Seçim Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararında, Kurulun kendi görev ve yetkilerini düzenleyen kurallara ve Belediye Kanunu'nun 29. maddesine atıf yapılarak, ...'ın ziraat odasındaki görevinden istifa etmeden belediye meclis üyeliği adaylığına ilişkin yapılan itiraz bakımından, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimi sonuçları kesinleştiğinden, seçim hukuku bakımından yapılacak işlem bulunmadığına, Anayasa ve yasalarla Yüksek Seçim Kuruluna verilen görev ve yetkiler içinde, Kuruldan sorulan hususla ilgili olarak bir görev ve yetki verilmediği, bu itibarla bu iki görevi birlikte yürütüp yürütemeyeceği hususunun idari makamlarca değerlendirilmesi gereken bir konu olduğundan görüş bildirilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine,
Amasya Valiliği tarafından, ... Belediye Meclis Üyesi ...'ın, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 29. maddesi uyarınca meclis üyeliğinden düşürülmesi istemiyle itirazen incelenen başvuru yapılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun "Meclis üyeliğinin sona ermesi" başlıklı 29. maddesinde; "Meclis üyeliği, ölüm ve istifa durumunda kendiliğinden sona erer. Meclis üyeliğinden istifa dilekçesi belediye başkanlığına verilir ve başkan tarafından meclisin bilgisine sunulur.
Özürsüz veya izinsiz olarak arka arkaya üç birleşim günü veya bir yıl içinde yapılan toplantıların yarısına katılmayan üyenin üyeliğinin düşmesine, savunması alındıktan sonra üye tam sayısının salt çoğunluğuyla karar verilir.
Belediye meclisi üyeliğine seçilme yeterliğinin kaybedilmesi durumunda, valinin bildirmesi üzerine Danıştay tarafından üyeliğin düşmesine karar verilir." hükmü,
2972 sayılı Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un "Seçilme yeterliliği" başlıklı 9. maddesinde; "2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen sakıncaları taşımamak şartıyla, on sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı belediye başkanlığına, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliğine seçilebilir." hükmü,
"Özel hüküm bulunmayan hallerde uygulama" başlıklı 36. maddesinde; "Bu Kanunda özel hüküm bulunmayan hallerde 26/4/1961 gün ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile 22/4/1983 tarih 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 10/6/1983 gün ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun ve bunların ek ve değişikliklerinin bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır." hükmü,
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun "Milletvekili seçilemeyecek olanlar" başlıklı 11. maddesinde; "Aşağıda yazılı olanlar milletvekili seçilemezler:
a) İlkokul mezunu olmayanlar,
b) Kısıtlılar,
c) Askerlikle ilişiği olanlar,
d) Kamu hizmetinden yasaklılar,
e) Taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar,
f) Affa uğramış olsalar bile;
1. (Değişik: 2/1/2003-4778/15 md.) Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahküm olanlar,
2. Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının, birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların işlenmesini aleni olarak tahrik etme suçundan mahkum olanlar,
3. (Değişik: 2/1/2003-4778/15 md.) Terör eylemlerinden mahküm olanlar,
4. Türk Ceza Kanununun 536 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı eylemlerle aynı Kanunun 537 nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında yazılı eylemleri siyasi ve ideolojik amaçlarla işlemekten mahkum olanlar." hükmü,
"Adaylık için görevden çekilmesi gerekenler" başlıklı 18. maddesinde; "Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, aday olmak isteyen belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar, aday olmak isteyen siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar genel ve ara seçimlerin başlangıcından bir ay önce seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezler." hükmü,
"Adaylara karşı itiraz" başlıklı 22. maddesinde; "Adayların geçici olarak ilanından itibaren iki gün içinde il seçim kuruluna itiraz edilebilir. İtirazlar, İl seçim kurullarınca, en geç iki gün içinde karara bağlanır.
İlgililer, bu kararlara karşı iki gün içinde Yüksek Seçim Kuruluna itiraz edebilirler.
Yüksek Seçim Kurulu, üç gün içinde ve en geç, kesin aday listelerinin ilanı gününe kadar bu itirazları karara bağlar." hükmü,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Ek 2. maddesinde; "Belediyeler ile il özel idarelerinin seçilmiş organlarının organlık sıfatlarını kaybetmelerine ilişkin olarak yetkili mercilerden Danıştaya gönderilen dosyalar; belediye başkanlarının düşmesi istemine dair ise belediye başkanlarının, belediye meclislerinin veya il genel meclislerinin feshi istemine ilişkin ise meclis başkanvekilinin savunması onbeş gün içinde alındıktan sonra veya bu süre içerisinde savunma verilmediği takdirde sürenin bittiği tarihte tekemmül etmiş sayılır ve kanunlarda gösterilen karar süreleri bu tarihten itibaren işlemeye başlar. Karar dosya üzerinden verilir.
Bu kararlara karşı tebliğini izleyen günden itibaren onbeş gün içerisinde İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebilir. İtiraz bir ay içerisinde sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen karar kesindir." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, Danıştay tarafından belediye meclis üyeliğinden düşürülme kararı verilebilmesi için, seçilme yeterliliğinin kaybedilmesi gerekmekte olup, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un göndermede bulunduğu 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nda, seçilme yeterliliğini ortadan kaldıran haller sınırlı olarak sayılmıştır.
Buna göre, adaylık döneminde itiraz edilebilecek olan kamusal bir görevden ayrılma koşulunun yerine getirilmemesinin, seçilme yeterliliğinin kaybı olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, aday olma yeterliliği ile seçilme yeterliliğinin birbirinden farklı olduğu, Danıştayın yetkisinin sadece seçilme yeterliliğinin kaybında ortaya çıkacağı ve aday olma şartını taşımayanların durumuyla ilgili olarak 2839 sayılı Kanun'daki prosedürün işletilmesi gerekirken, bu yola gidilmediğinden, itiraz edenin belediye meclis üyeliğinden düşürülmesine ilişkin Daire kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Nitekim; Yüksek Seçim Kurulunun, benzer bir konuda verdiği 28/02/2014 tarih ve 603 sayılı kararında, 2839 sayılı Kanun'un 11. maddesinde milletvekili seçilemeyecek olanların belirlendiği, itirazın adayın seçilemeyecek olmasına değil, adaylık usulüne ilişkin olduğu, bu hususun da seçim takviminde gösterilen "adaylığa itiraz" hükümlerine tabi olduğu ve seçilmeye engel bir husus içermediği, belirlenen sürede görevinden çekilmeyenlerin, aday olamayacakları veya aday gösterilemeyeceklerine ilişkin düzenlemeye aykırı davranışın, ancak süresi içinde kurullara itiraza tabi olduğu, bir başka anlatımla, süresi içinde görevinden çekilmeyen adayın, itiraz veya sair nedenle adaylığın engellenmemesi nedeniyle, seçime girdiği ve seçildiği takdirde, bu durumun 2839 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen seçilemeyecekler arasında sayılmaması nedeniyle, mazbatanın iptalini gerektirmeyeceği için, tam kanunsuzluk halini de içermediği gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu itibarla, ...'ın Belediye Meclis Üyeliğinden düşürülmesine ilişkin Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. İTİRAZIN KABULÜNE,
2. ...'ın Belediye Meclis Üyeliğinden düşürülmesine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/10/2021 tarih ve E:2021/5175, K:2021/4860 sayılı kararının kaldırılmasına,
3. Amasya Valiliğinin, ...'ın Belediye Meclis Üyeliğinden düşürülmesi isteminin reddine,
4. Kesin olarak, 24/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- İtiraz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçelerde ileri sürülen itiraz nedenlerinin kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, itiraz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle, çoğunluk kararına katılmıyoruz.